1994’te Şırnak’ta iki köyün bombalanması ve 38 kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada zamanaşımı bugün doluyor
26 Mart 1994 tarihinde Şırnak’ın Koçağılı ve Kuşkonar köylerinin bombalanması ve 38 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan hava saldırısıyla ilgili yürütülen soruşturmada zamanaşımı süresi bugün doluyor. Bu soruşturma sırasında yaşananlar, her günü katliamla, cezasızlıkla ve adaletsizlikle dolu olan ülkemizin özeti gibi.
Katliamın üzerinden geçen 20 yıllık sürede yürütülen soruşturmanın aşamaları;
– Şırnak Cumhuriyet Savcısı, 29 Mart 1994 tarihinde Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’ndan olayla ilgili soruşturma başlatılmasını istemiştir. Çeşitli tanıkları dinledikten sonra savcı, olayın terör bağlantılı olduğunu söyleyerek soruşturmayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na yollamıştır.
– DGM Savcısı, 10 Nisan 1994 tarihinde polise ve jandarmaya gerekli incelemeyi yapmaları konusunda talimat vermiş, polisin ve jandarmanın dinlediği tanıklar doğrultusunda soruşturmanın terörle bağlantısı olmadığına karar vererek 13 Mart 1996 tarihinde dosyayı tekrar Şırnak Cumhuriyet Savcısı’na göndermiştir.
– Şırnak Cumhuriyet Savcısı bir kez daha, olayın terörle bağlantılı olduğunu söyleyerek dosyayı DGM Savcısı’na göndermiş, DGM Savcısı da bir kez daha gerekli incelemelerin yapılması için polise ve jandarmaya talimat vermiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 19 Ekim 2004 tarihinde görevsizlik kararı vererek İHAS’a uygun bir şekilde etkin soruşturma yürütmesi istemiyle dosyayı tekrar Şırnak Cumhuriyet Savcısı’na iade etmiştir.
– Katliamda yakınlarını kaybeden kişiler, 11 Nisan 2005 tarihinde soruşturmanın hızlandırılmasını talep etmiş, bunun üzerine Savcılık 30 Ocak – 10 Haziran 2005 tarihleri arasında köyleri bombalandığı için artık hepsi başka yerlerde yaşamak zorunda kalan insanların ifadesini almıştır. Şırnak Cumhuriyet Savcısı, 15 Haziran 2005 tarihinde görevsizlik kararı verip dosyayı Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı’na yollamıştır.
– Askeri savcı, 13 Şubat 2006 tarihinde 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 26 Mart 1994 tarihinde yapılan uçuşlarla ilgili bilgi talep etmiş, Komutanlık 17 Şubat 2006 tarihli yazısında o tarih ve saatte bir uçuşun olmadığını bildirmiştir. Askeri savcı bu doğrultuda iddialara ilişkin bir delil olmadığına karar vermiştir.
– Öldürülenlerin yakınları 17 Mayıs 2006 tarihinde askeri savcılığın kararına itiraz etmiş ve soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini söylemişlerdir. Askeri Mahkeme, 29 Mayıs 2006 tarihinde yakınların itirazlarını ve soruşturmanın derinleştirilmesi istemini reddetmiştir.
– Şırnak Cumhuriyet Savcısı, 24 Ekim 2007 tarihinde soruşturma dosyasını Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na göndermiştir. Diyarbakır savcılığı bunun üzerine 5 Aralık 2007 tarihinde yeni bir soruşturma dosyası açmış ve Şırnak Cumhuriyet Savcısı’ndan birtakım belgeleri göndermesini istemiştir. Ancak Şırnak Savcısı, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın ısrarlı istemine rağmen bu belgeleri göndermemiştir.
– Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Haziran 2008 tarihinde, Malatya ve Diyarbakır Hava Komutanlığı’ndan 26 Mart 1994’teki uçuş kayıtlarını istemiş, bu makamlardan ilk seferde cevap alamasa da daha sonra o tarihte bir uçuş olmadığı cevabını almıştır.
– Öldürülenlerin yakınları 23 Temmuz 2012 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na uçuş kayıtları hakkında bilgi almak üzere bir yazı yazmış ancak bu yazıya cevap alamamışlardır.
– Öldürülenlerin yakınları, 26 Mayıs 2006 tarihinde İHAM’a başvurmuştur. İHAM, 12 Kasım 2013 tarihinde başvuru hakkındaki kararını açıklamıştır. (Benzer ve diğerleri v. Türkiye, başvuru no. 23502/06, Türkçe çevirisi) Mahkeme’ye göre Türkiye, hava saldırısı ile 38 kişinin ölmesine ve yaralanmasına sebep olduğu için yaşam hakkını ve yaşam hakkı bağlamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Mahkeme, öldürülenlerin terör ve korku ortamı içerisinde gömülemediklerini, yakınlarının öldürülen kişilerin cesetlerini toplamak zorunda kaldığını, katliam sonrası sağ kalanların yaşadıkları yeri terk etmeye mecbur kalmalarını, yetkililerin soruşturmayı yürütürken öldürülenlerin yakınlarına asgari düzeyde bile olsa insani yardımda bulunmamalarını, tüm bu yıkımın yarattığı üzüntü ve stresi insanlık dışı muamele yasağına aykırı bulmuştur. Ve mahkeme, Hükümet’in elinde bulundurduğu uçuş kayıtlarını mahkeme ile paylaşmamasının da İHAS uyarınca taraf devletlerin gerekli tüm kolaylıkları sağlama yükümlülüğüne aykırı olduğuna karar vermiştir.
İHAM kararda ayrıca, ulusal mahkemelere ve devlete, katliamın cezasız kalma halinin önüne geçilmesi için başvuranların köylerinin bombalanmasından sorumlu olan kişilerin tespit edilmesi ve cezalandırılması amacıyla, uçuş kayıtlarına dayanılarak etkili bir soruşturma yürütülmesi yükümlülüğünü de yüklemiştir.
– Davanın avukatı ve aynı zamanda Diyarbakır Barosu Başkanı olan Tahir Elçi de, İHAM’ın kararı üzerine soruşturmanın tamamlanmasını ve dava açılmasını istemiştir. Sivil savcılık, dosyayı Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı’na, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı da 24 Şubat 2014 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na göndermiştir.
– Bu sırada Hükümet, kararın verildiği 12 Kasım 2013 tarihinden itibaren üç ay içerisinde İHAM kararına itiraz edebilme hakkını kullanmış ve davayı Büyük Daire’ye taşımıştır. İHAM’ın 25 Mart 2014 tarihinde yaptığı duyuruya göre Büyük Daire, Hükümet’in başvurusunu reddetmiştir. İHAM’ın Benzer ve Diğerleri v. Türkiye kararı 25 Mart 2014 itibarıyla kesinleşmiştir.
– Bugün ise, zamanaşımının dolmasına saatler kala, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın vereceği karar bekleniyor.