BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubundan Bir İlk: Görgeç’in FETÖ Üyeliğinden Tutuklanması Keyfi
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 8 Haziran 2017 tarihli ve 1/2017 sayılı karar ile 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından 16 Ağustos 2016 tarihinde evi basılarak gözaltına alınan ve 24 Ağustos 2016 tarihinde FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan, daha sonra 24 Kasım 2016 tarihinde tahliye olup Amerika’ya giderek burada iltica talebinde bulunan iş adamı Rebii Metin Görgeç’in özgürlüğünden mahrum bırakılmasının keyfi olduğuna karar verdi.
Hemen bir hatırlatmada bulunayım, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvurulması ve Çalışma Grubu tarafından bir karar verilmesi durumunda aynı kişi aynı konu hakkında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (İHAM) başvuramaz. Zira İHAM, Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvuran ve buradan ‘keyfi olarak özgürlüğünden mahrum bırakıldığı’na dair karar alan Balyoz tutuklusu Cem Gürdeniz’in davasını İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 35. maddesinin 2. fıkrasının b bendi uyarınca kabul edilemez bulmuştu. (İlgili kararın özet çevirisi burada) Söz konusu maddeye göre, mahkeme tarafından daha önce incelenmiş bir konuyla aynı içeriğe sahip olan veya başka bir uluslararası soruşturma veya uzlaştırma merciine sunulmuş bulunan ve konuyla ilgili hiçbir yeni bilgi içermeyen başvurular İHAM tarafından ele alınmaz.
Aşağıda, Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu tarafından verilen 11 sayfadan oluşan ve İngilizce olarak yazılan kararın özet çevirisini okuyacaksınız.
Görgeç Tarafından Sunulan Bilgiler
Rebii Metin Görgeç, LİNA Tarım A.Ş.’nin %10 hissesine sahip bir iş adamıdır. 16 Ağustos 2016 tarihinde sabah saat 05.00 sularında evi polislerce basılan Görgeç, eşi ile birlikte gözaltına alınmıştır. Polisler, Görgeç ve eşinin gözaltına alındığına tanıklık etmeleri için komşuları da zillerine basarak uyandırmıştır. Görgeç ve eşi elleri kelepçelenerek Kartal Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken, yalnızca komşuların eşliğinde polisler tarafından beş saat boyunca evde arama yapılmıştır. Görgeç, polislerin elinde ev aramasına ve gözaltına alınmalarına ilişkin herhangi bir kararın olmadığını iddia etmiştir.
Görgeç, neden gözaltına alındıkları konusunda bilgilendirilmediklerini, nedenini sorduklarında polislerin kendisine ‘bunun gizli bir operasyon olduğu ve FETÖ ile ilgili olduğu’ dışında bilgi veremeyeceklerini söylemiştir.
Görgeç’in iddialarına göre, Görgeç ve eşi karakola götürüldükten sonra hemen, avukatlarının yokluğunda ve ayrı ayrı polise ifade vermiştir. Görgeç, gözaltında olduğu süre boyunca eşi, çocukları ve yakınları ile görüşememiştir. Yine Görgeç’in iddiasına göre, Görgeç ve eşi kabalalık, idrar kokan, küçük bir hücrede ve haklarındaki suçlama hakkında kendilerine hiçbir bilgi verilmeden gözaltında tutulmuştur.
21 Ağustos 2016 tarihinde resmi olarak polise ifade veren Görgeç’in ilk kez avukatı ile görüşmesine izin verilmiş ancak bu görüşme yalnızca bir dakika sürmüş ve görüşme, sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmıştır. Yine ifade sırasında Görgeç’in avukatının soru sormasına ya da iddialara karşı çıkmasına izin verilmediği iddia edilmiştir.
24 Ağustos 2016 tarihinde, gece yarısı, ilk kez hakim karşısına çıkan Görgeç’in sorgudan önce avukatı ile görüşmesine izin verilmiş, iddialara göre bu görüşme de yalnızca beş dakika sürmüş ve sorgu sırasında avukatın savunma yapmasına izin verilmemiştir.
Sorgu sırasında MASAK raporu delil olarak gösterilmiş ancak avukatların bu rapora erişimi ‘milli güvenlik’ gerekçesiyle engellenmiştir. Duruşma sonunda Görgeç’e “avukatımla görüşmek için yeterli zamana ve uygun bir ortama sahiptim. Bana yöneltilen suçlamalar doğrultusunda kendi irademle ifade verdim.” yazılı bir belge imzalatılmıştır.
Aynı gün tutuklanan Görgeç, Silivri Cezaevi’ne gönderilmiştir. Görgeç burada çok kalabalık bir koğuşta kaldıklarını, hava alabilmek için sırayla pencereye gittiklerini, koğuşa her giriş-çıkışta çıplak aramaya maruz kaldıklarını, kötü koşullar nedeniyle koğuş arkadaşlarından birinin intihara teşebbüs ettiğini, havalandırmaya ve spora nadiren çıkabildiklerini ve diyabet ve alzaymır hastası olarak sağlık hizmetlerine erişmekte zorluk yaşadığını iddia etmiştir. Görgeç’in avukatları da her seferinde sıkı bir aramaya tabii tutulduklarını, ne Görgeç’e yasal bir belge verebildiklerini ne de Görgeç’in onlara verdiği yazılı notları cezaevinden dışarı çıkartabildiklerini iddia etmiştir.
İhlal Edilen Kategoriler
Görgeç; FETÖ üyesi olduğunu gösterir somut/hiçbir delil olmadığını, bu nedenle tutuklama kararının yasal dayanağı olmadığını, uluslararası insan hakları kuruluşlarının ve uzmanlarının Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının içeriğinin oldukça geniş ve belirsiz olduğunu vurguladıklarını, özellikle darbe girişiminden sonra bu yasaların politik amaçlarla kolaylıkla manipüle edildiğini, tüm bu nedenlerle 1. kategorinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Görgeç ayrıca; devam eden gözaltı ve tutuk hali sırasında prosedürel yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, hakkında verilmiş bir gözaltı kararı olmadığını, suçlama hakkında bilgi verilmediğini, somut bir delil olmadığını, savunma hazırlama, avukatıyla görüşme ve tanık dinletme haklarının olmadığını, kanun önünde eşitlik ilkesinin yok sayıldığını ve gözaltında sağlık hizmetlerine erişemediğini söyleyerek 3. kategorinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Görgeç’in bu iddiaları 12 Ocak 2017 tarihinde Hükümet’e bildirilmiş, olağan prosedür gereği Hükümet’ten 13 Mart 2017 tarihine kadar bu iddialara karşı savunma sunması istenmiştir. Ancak Hükümet, hiçbir gerekçe göstermeden dokuz gün sonra, 22 Mart 2017 tarihinde bu iddialara karşı savunma göndermiştir. Bu nedenle Çalışma Grubu tarafından savunması dikkate alınmamıştır.
Görgeç’in iddiaları doğrultusunda Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu;
İnsan Hakları Komitesi’nin 35(2014) sayılı Genel Yorumunu ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin OHAL sırasında yaşanan hak ihlallerini konu alan 7 Ekim 2016 tarihli memorandumunu da dikkate alarak özgürlüğünden alıkonulan Görgeç’in tutuklanmasının
- Çalışma Grubu’nun başvuru incelemelerinde referans verdiği I. ve III. kategorinin kapsamında yer aldığına,
- keyfi olduğuna,
- Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9., 10. ve 14. maddeleri ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 9., 10. ve 11. maddelerini ihlal ettiğine,
- davanın tüm koşulları dikkate alındığında, Görgeç’e tazminat ödenmesine karar vermiştir.