İçeriğe geç

Mart 2018 – AYM ve İHAM Kararları Bülteni

by 17/04/2018

Merhaba,

Mart 2018’de çıkan 10 Anayasa Mahkemesi ve 10’u Türkiye’ye karşı 21 İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarının yer aldığı bülten aşağıda. 

Kadın hukuk fakültesi öğrencileriyle hazırladığımız bu on beşinci bültende İHAM karar çevirilerini Serde Atalay, Sıla Sunar, Ayşenur Keskiner, İlke Özenç, Sude Elverdi, Büşra Lena Mısır, İlkay Nadir ve Rana Gülnihal Genç ile birlikte yaptık.

AYM Kararları

Yaşam Hakkı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü

8 Mart 2018

Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu başvurusu, Başvuru no. 2014/15732, Karar tarihi: 24.01.2018

12 Şubat 1993 tarihinde Mardin’de evine doğru yürürken kimliği belirsiz kişilerce uzun namlulu silahlarla öldürülen başvurucu yakınının ölümü hakkında başlatılan soruşturmada daimi arama kararı verilmesi, 14 Şubat 2014 tarihinde zamanaşımının dolması üzerine 9 Haziran 2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itirazın 22 Ağustos 2014 tarihinde reddedilmesi ve bu kararın 10 Eylül 2014 tarihinde tebliği üzerine 26 Eylül 2014 tarihinde AYM’ye başvurulması – Avukatın dosya fotokopisi almak dışında talepte bulunmaması ve etkisiz olduğu bilinen soruşturma için kovuşturmaya yer olmadığı kararının beklenmesi nedeniyle süre yönünden kabul edilemezlik kararı

M.C. başvurusu, Başvuru no. 2014/15910, Karar tarihi: 07.02.2018

Bebekken geçirdiği menenjit hastalığı nedeniyle bedensel ve zihinsel engelli hale gelen kardeşi Ö.N.’nin karın ağrısı için polikliniğe gitmesi, buradan Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne sevk edilirken bindirildiği ambulansta şoför dışında sağlık görevlisi bulunmaması ve ambulansta fenalaşıp 5 Mayıs 2007 tarihinde hayatını kaybetmesi ve sorumlu doktor hakkında beraat kararı verilmesi – Ölüm olayının 10 yılı aşkın süre aydınlatılmaması nedeniyle etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlali

14 Mart 2018

Recep Kolbasar başvurusu, Başvuru no. 2014/5042, Karar tarihi: 26.12.2017

Sakarya Cezaevi’nde tutuklu olan, psikolojik sorunlar olduğu rapor altına alınan başvurucunun bileklerini kesmesi üzerine tek kişilik odaya alınması, iki gün üst üste kantinden tıraş bıçağı, çakmak, çamaşır ipi, deterjan sipariş ettikten sonra aynı gün odasında çamaşır ipiyle kendi asmış halde bulunması ve başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi – Yaşam hakkının esas ve usul yönünden ihlali

İşkence Yasağı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü

1 Mart 2018

G.G.K. başvurusu, Başvuru no. 2014/19797, Karar tarihi: 09.01.2018

28 Nisan 2014 tarihinde cinsel tacize maruz kalan, olaydan üç ay sonra psikiyatrik rapor alan başvurucunun tanık beyanlarına ve sms kayıtlarına rağmen şikayetinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi – Kötü muamele iddiasını etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlali

21 Mart 2018

Ahmet Şenol ve Diğerleri başvurusu, Başvuru no. 2014/16947, Karar tarihi: 22.02.2018

Hükümlü olduğu cezaevinde infaz koruma memurları tarafından darp edilen, elleri ve ayakları kelepçeli şekilde odada tutulan başvurucunun çoklu ilaç zehirlenmesi sonucu ölümüne karşı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi – Yaşam hakkı ve kötü muamele yasağı yönünden usul ve esastan ihlal

Özgürlük ve Güvenlik Hakkı

19 Mart 2018

Şahin Alpay başvurusu (no. 2), Başvuru no. 2018/3007, Karar tarihi: 15.03.2018

AYM’nin başvurucu hakkında verdiği ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali.

Suçta ve Cezada Şahsilik İlkesi

13 Mart 2018

D.M.Ç. başvurusu, başvuru no. 2014/16941, Karar tarihi: 24.01.2018

2013 yılında sözleşmeli er olmak için eğitime başlayan başvurucunun annesi, teyzesi ve dayısının bölücü terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle hakkında başlatılan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle sözleşmeli er ön sözleşmesinin feshedilmesi – Suçun ve cezanın şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği iddiası konu bakımından kabul edilemez bulundu. Başvurucunun adil yargılanma hakkı ihlali iddiası ise açıkça dayanaktan yoksun bulundu.

İfade Özgürlüğü

21 Mart 2018

Alaaddin Akkaşoğlu ve Akis Yayıncılık San. Tic. A.Ş. başvurusu, Başvuru no. 2014/18247, Karar tarihi: 20.12.2017

İnternet haber sitesi olan Karşı Gazete’nin karsigazete.com isimli internet sitesinde 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili ses kayıtlarının yer alması nedeniyle haber sitesinin ofisinde arama yapılması ve bilgisayardan imaj alınması – AYM, özel ofiste arama yapılmasına ilişkin özel hayata saygı hakkı ve ifade ile basın özgürlüğü bağlamında CMK’nin 141. maddesini etkili bir iç hukuk yolu kabul ederek bu yolun tüketilmemesi sebebiyle kabul edilemezlik kararı verdi.

Eşitlik İlkesi

6 Mart 2018

Z.A. başvurusu, Başvuru no. 2013/2928, Karar tarihi: 18.10.2017

Niğde’de ilkokulda din öğretmenliği yaptığı sırada okul hademesine eşcinsel ilişki teklif ettiği iddiasıyla ‘öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan iffetsizliğin sabit olduğu’ gerekçesiyle 1998 yılında görevinden atılan başvurucunun afta yararlanarak mesleğine iadesi talebinin reddedilmesi – Özel hayata saygı hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edilmediği kararı.

7 Mart 2018

Reis Otomotiv Tic. ve Sanayi A.Ş. başvurusu, Başvuru no. 2015/6728, Karar tarihi: 01.12.2018

İndirimli vergi oranı uygulandığı dönemde yapılan araç satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesiyle diğer şirketler hakkında bir kat uygulanırken kendileri hakkında üç kat vergi ziyaı cezası uygulanması – Mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağı ihlali

İHAM Kararları

İşkence Yasağı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü

Selami ve diğerleri v. Yugoslavya, Başvuru No: 78241/13, Karar Tarihi: 01.03.2018

26 Ağustos 2002 tarihinde polis tarafından tutuklanan başvuruculardan birinin eşi ve diğer üçünün babasının, iki polisin öldürülmesi olayına karıştığı iddiasına bağlı olarak tutuklanması ve polis gözetiminde olduğu sürede kötü muameleye maruz kalması sonucunda kafa travması nedeniyle beyin kanaması geçirmesi ve 28 Ağustos’ta hastaneye kaldırılıp beyin ameliyatı olduktan sonra iki hafta komada kalması, bu süre zarfında solunum yardımı için vantilatöre bağlanması, boyun ve omurga kırıkları, sol bacağında devam eden işlevsizlik ve kalıcı negatif psikolojik etkilerin meydana gelmesi ve  31 Ağustos’ta mahkemenin kişi hakkında tutuklu yargılama kararı çıkartması, 14 Kasım’da kişi adına devlet güvenliğini ve anayasal düzeni tehlikeye atmak amacıyla polise terör saldırıları düzenleyen bir terör örgütüne üyelikten dava açılması, Eylül 2003’te hakkında açılan davada ceza yargılamasının takipsiz kalması, kişinin Adalet Bakanlığı’na zararının tazmin edilmesi için yaptığı başvurunun yanıtsız kalması üzerine yerel mahkemede hukuka aykırı tutuklama ve kötü muamele nedeniyle tazminat davası açması, mahkemenin başvuran lehine hukuka aykırı tutuklamadan 18.000 Euro manevi tazminata hükmetmesi ve iddialarını geri kalanını reddetmesi, yerel mahkemenin iddiaları dinlemediği ileri sürülerek temyiz mahkemesine gidilmesi fakat karşı temyiz talebi nedeniyle manevi tazminatın 9.800 Euro’ya indirilmesi, kişinin ölmesinden sonra sonuçlanan davada verilen manevi tazminatın düşük olduğu gerekçesiyle eşi ve üç çocuğunun İHAM’a başvurmaları – Mahkeme, kişi tarafından işlendiği iddia edilen suçun niteliğinin işkence yasağını düzenleyen maddenin amacıyla ilgisiz olduğunu vurgulamış ve  polis sorgusu sırasında maruz kaldığı fiili muamelenin bir itiraf ve cezalandırma amacı ile kasıtlı olarak yerine getirilmesi nedeniyle işkence olarak değerlendirilmesi sonucu sözleşmenin 3. maddesinin ihlal edildiğine, tutuklama sırasında henüz buna ilişkin bir mahkeme kararı olmaması nedeniyle kişinin tutukluluğunun yasallığını gözden geçirme imkanından yoksun bırakılmasıyla sözleşmenin 5. maddesinin 5. fıkrasının ağır olarak ihlal edildiğine, kişinin tek mirasçısı olan başvurucu oğlunun tazminat davasında onun yerini alması ve tazminata da varis olmasından ötürü dolaylı mağdur olduğuna, diğer başvurucuların 3. maddeyi ihlal eden söz konusu olaya tanık olmamaları sebebiyle doğrudan mağdur olmadıklarına ve hükmedilen manevi tazminatın, sözleşmenin 41. maddesi uyarınca mahkemenin bu derece ciddi davalarda verdiği tazminata bakarak düşük olduğuna karar vermiş ve varis oğlu adına 20.000 Euro tazminata hükmetmiştir.

Edebin Abi v. Türkiye, Başvuru no. 10839/09, Karar tarihi: 13.03.2018

Diyabet ve kalp hastası olan ve Kırıkkale F Tipi cezaevinde kalan başvurucuya doktorunun verdiği diyet reçetesine uygun olarak ‘beyaz et ve sebze ağırlıklı, içinde kırmızı et ve doymuş yağ barındırmayan diyete uygun’ yemek verilmesi talebinin ‘her mahpusa günde birden fazla çeşit öğün verilemeyeceği, isterse parasını kendisi vererek dışarıdan yemek alabileceği’ gerekçesiyle reddedilmesi – İnsanlıkdışı muamele yasağının ihlali

Özgürlük ve Güvenlik Hakkı

Pouliou v. Yunanistan, Başvuru No:39726/10, Karar Tarihi:08.03.2018

22 Temmuz 2009’da avukat olan başvurucu hakkında, cezaevinde olan bir müvekkiliyle yaptığı telefon konuşması kayıtlarına dayanılarak bir işadamının kaçırılması ve kasten adam öldürme gibi suçlara karışan bir suç örgütüne üyelik şüphesiyle önleyici tutuklama uygulanması, Yunanistan Ceza Muhakemesi Kanunu 285. maddesi tarafından düzenlenen tutukluluğa itiraz iç hukuk yolunun başvurucu tarafından kullanılamaması, 3 Kasım 2009’da başvurucunun Atina Ceza Mahkemesi’ndeki soruşturma hakimine kefaletle salıverilme talebinde bulunması, başvurucunun suç örgütü lideri olduğu düşünülen kişi ile yaptığı telefon konuşmasından anlaşıldığı üzere, suç örgütünün suçlanan ve sorgulanacak olan diğer iki mensubunun bir duruşma salonunda üç kişiyi öldürmeye hazırlanmaları ve bu bağlamda başvurucuya duruşma salonunda kimlerin olabileceği ve binadaki en yakın çıkışlar hakkında ve ayrıca başvurucunun fünye tedarik etmesi ve cezaevine telefon sokması hakkında sorular sorulması sebepleriyle hakimin 9 Aralık 2009’da bu talebi reddi, 14 Aralık 2009’da başvurucunun karara itirazı ve 15 Ocak 2010’da başvurucunun kefalet karşılığı serbest bırakılması- Mahkeme başvurucunun salıverilme talebi ile hakimin bu talebi reddi arasında geçen 35 günlük sürenin, tutuklamanın hukuka uygunluğunun gözden geçirilmesi hakkının gerektirdiği hızlı gözden geçirme esası ile bağdaşmadığını belirterek Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fıkrasının ihlal edildiğine hükmetmiştir.

Patalakh v. Almanya, Başvuru No. 22692/15, Karar Tarihi: 08.03.2018

Rusya vatandaşı olup Almanya’nın Frankfurt şehrinde ikamet eden başvurucunun nitelikli dolandırıcılık, yolsuzluk, ticari yolsuzluk, bir şirketin global iş girişimleriyle alakalı olarak düzenlediği sahte faturalarla işlenmiş nitelikli vergi kaçırma suçlarından dolayı tutuklanması ve tutuk halinin devamına karar verilmesi kararlarına karşı yaptığı itirazların ve tarafsızlıklarından şüphe duyduğu gerekçesiyle iki hakimin reddi talebinin reddedilmesi ve temyiz mahkemesinin başvurucunun tutuk halinin devamına karar vermesi – Mahkeme, Alman Ceza Muhakemesi Kanunu ilgili maddelerinde tutukluluk süresinin altı ayı aşması halinde, tutukluluk halinin hukuka uygunluğunun temyiz mahkemesince inceleneceğini ve buna bağlı olarak da tutukluluğun gerekliliğine ilişkin olarak yapılacak periyodik değerlendirmelerin de yine temyiz mahkemesince yapılacağını dikkate alarak; gerek başvurucunun tutukluluğuna itiraz etmesiyle başlayan yargısal sürecin başından itibaren geçen süreyi gerekse başvurucunun temyiz mahkemesi hakimlerinin tarafsız olmadıkları iddiasıyla reddini talep etmesinden itibaren geçen süreyi değerlendirdiğinde, toplamda 9.5 ayı bulan sürelerin Sözleşmenin 5.maddesi’nin 4.fıkrasinda bahsi geçen “süratle karara bağlama” zorunluluğuna uymadığına hükmetmiş ve bu gerekçeyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Mehmet Hasan Altan v. Türkiye, Başvuru no. 13237/17, Karar tarihi: 20.03.2018 ve Şahin Alpay v. Türkiye, Başvuru no. 16538/17, Karar tarihi: 20.03.2018

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), tahliye edilen gazeteci Şahin Alpay ve hükümlü gazeteci Mehmet Hasan Altan’ın tutuklu yargılanmalarına ilişkin yaptıkları başvuru hakkında uzun zamandır beklenen kararını 20 Mart 2018 tarihinde açıkladı. Kararların özet çevirisini buradan okuyabilirsiniz.

Adil Yargılanma Hakkı

Canşad ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 7851/05, Karar tarihi: 13.03.2018

1995 yılının Mayıs ayında İstanbul’da gerçekleşen bir eylemde Molotof attıkları ve üç genci öldürdükleri iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan ve müebbet hapis cezası alan üç başvurucunun ifade ve sorgu sırasında avukatla temsil edilmedikleri ve avukat yokluğunda verdikleri ifadelerin hükme esas alındığı iddiası – Adil yargılanma hakkının ihlali. [Mahkeme iki başvurucu açısından 8 yılı ve 9 yılı aşan yargılama süresini ve uzun yargılama süresine karşı başvuracakları bir yol olmamasını makul sürede yargılanma hakkına ve etkili başvuru yolu hakkına aykırı buldu.]

Girişen v. Türkiye, Başvuru no. 53567/07, Karar tarihi: 13.03.2018

2001 yılının Aralık ayında Hizbullah üyesi olduğu ve anayasal düzeni devirmeye çalıştığı iddiasıyla gözaltına alınan, verdiği ifadesini daha sonra gözaltında testislerine elektrik verildiği ve avukat yardımından yararlanamadığı iddiasıyla geri çeken ancak işkence şikayeti hiç soruşturulmamasına karşın işkence altında verdiğini iddia ettiği ifadesine dayanılarak başvurucuya verilen 16 yıl hapis cezasının 2014 yılında onanması – Avukat yardımından yararlanamadığı ve makul sürede yargılanmadığı gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlali

Kuznetsov ve diğerleri v. Rusya, Başvuru No: 24970/08, Karar Tarihi: 13.03.2018

Başvuruculardan Anton Bezzubko ve Vladislav Trubitsin’in davalı oldukları hukuk davasında gerekçeli kararın kendilerine ulaşmasından sonra yaptıkları istinaf başvurusunun süre yönünden reddedilmesi, başvurucuların karara karşı temyize başvurmaları ancak istinaf mahkemesinin kararının onanması, her iki başvurucunun gerekçeli kararın kendilerine ulaşma tarihi göz önünde bulundurularak istinaf süresinin ıslahı talebinde bulunmaları ancak taleplerinin reddedilmesi, eşzamanlı olarak diğer başvurucu Aleksey Kuznetsov’un açtığı hukuk davasının yokluğunda görülmesini talep etmesi ve 8 Eylül 2008’de görülmeye başlanan davasının kararının 4 Ekim 2008’de kendisine ulaşması, başvurucunun 10 gün sonra istinaf başvurusunda bulunması ancak başvurusunun, kararın gerekçesinin 13 Eylül 2008’den beri mahkeme kayıtları aracılığıyla ulaşılabilir olduğu gerekçesiyle süre yönünden reddedilmesi, başvurucunun kararın kendisine ulaşmasından itibaren 10 günlük süre içinde ve dolayısıyla zamanında istinaf talebinde bulunduğu gerekçesiyle kararı temyiz etmesi ancak başvurunun reddedilmesi, ayrıca başvurucunun süre yönünden ıslah talebinde bulunmadığının belirtilmesi, başvurucuların süre yönünden ret kararları nedeniyle İHAS madde 6 § 1, madde 13 ve Ek 1. No.lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle İHAM’a başvurmaları – Mahkeme, Mr. Bezzubko ve Mr. Trubitsin’in başvurularını iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur. Mr. Kuznetsov yönünden ise, usul kurallarının aşırı şekilci yorumlanması nedeniyle ortaya çıkan sonucun hükümle güdülen amaçlarla orantısız olduğundan bahisle İHAS m. 6 § 1’in ihlal edildiğine karar vermiştir. [Mahkeme, madde 13 ve Ek 1. No.lu Protokol’ün 1. maddesi yönünden öne sürülen ihlal iddialarını açıkça dayanaksız bularak reddetmiştir.]

Nait-Liman v. İsviçre [Büyük Daire], Başvuru No: 51357/07, Karar Tarihi: 15.03.2018

Bir Tunus vatandaşı olan başvurucu Abdennacer Nait-Liman’ın Nisan 1992’de İtalya’daki ikametgâhında İtalyan polisi tarafından tutuklanarak İtalyan devleti için tehdit teşkil etmekle suçlanması, başvurucunun bu işlemlere karşı herhangi bir başvuruda bulunmaması, buna ek olarak yine zorla tutuklanarak Tunus’a götürülüp İçişleri Bakanlığı’nda fiziksel işkenceye maruz kaldığını belirtmesi ve bu nedenle ciddi fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar çekmesi, bunun üzerine kaçtığı Tunus’tan İsviçre’ye gelerek sığınma başvurusunda bulunması ve 1993’ten itibaren İsviçre’de yaşamaya başlaması, 1995’te başvurucunun sığınma başvurusunun kabul edilmesi, başvurucunun Tunus’tayken tutuklanmasını emreden A.K. adlı yetkilinin İsviçre’de bir hastanede tedavi gördüğünü öğrenmesi üzerine 2001 yılında bu kişi hakkında pek çok suçtan dolayı şikâyetten bulunması ve tazminat talebiyle tüm şikâyetlerin birleştirilmesini talep etmesi, savcılığın bahsi geçen şahsın yakalanması için harekete geçmesi fakat daha sonra şahsın İsviçre’yi terk ettiği anlaşıldığından soruşturmanın düşürülmesi ve başvurucunun buna karşı herhangi bir başvuruda bulunmaması, daha sonra 2003 yılında başvurucunun kendisini A.K. ve Tunus devletine karşı açacağı davada savunması için bir avukatla görüşmesi fakat avukatın davanın başarı şansı olmadığını belirterek başvurucuya da davadan vazgeçmesini önermesi, buna karşın başvurucunun maruz kaldığı işkenceler nedeniyle A.K. ve Tunus devletine karşı işleyecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat talepli hukuk davası açması, 2005’te ilk derece mahkemesinin yer bakımından yetkisi olmadığı gerekçesiyle davayı kabul edilmez bulması, mahkemenin ayrıca dava ile olayın koşulları ve İsviçre arasında herhangi gerçek bir bağlantı olmasa bile sadece gerekli olduğu için uyuşmazlığın görülmesini sağlayacak illiliğin de var olmadığını (İsviçre yasalarında da düzenlenen “forum of necessity” kavramı) kabul edilemezlik gerekçesinde belirtmesi, başvurucunun karara karşı istinafa başvurması ancak istinaf mahkemesinin Tunus devletinin ihlale konu eylemleri egemen otoritesi altında işlediğinden (acta jure imperii) bahisle devletin yargı bağışıklığı olduğunu belirterek başvuruyu reddetmesi, ayrıca mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediği sonucuna varması, başvurucunun forum of necessity kurumunun gereklerinden yola çıkıp bu hususta gerekli kanıtları sağladığını ve ayrıca işkence suçunun devletlerin yargı bağışıklığının istisnasını teşkil ettiğini belirterek karara karşı temyize başvurması, temyiz mahkemesinin ilk derece mahkemesiyle benzer gerekçelerle yer bakımından yetkisizlik nedeniyle temyiz başvurusunu reddetmesi, başvurucunun İsviçre mahkemelerinin davasını görmeyi reddetmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle İHAM’a başvurması – Mahkeme, mahkemeye erişim hakkı yönünden öngörülen sınırlamanın meşru bir amaç güttüğünden ve orantılı olduğundan bahisle İHAS’ın 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Şehmus Ekinci v. Türkiye, Başvuru no. 15930/11, Karar tarihi: 27.03.2018

Tıbbi raporlara dayanarak psikolojik sorunları olduğunu söylemesine rağmen 2008 yılının Şubat ayında zorunlu askerlik için uygun bulunan ve komando olarak askerliğini yapmaya başlayan başvurucunun askerliğe elverişli olmadığı gerekçesiyle yaptığı itirazların askeri yüksek idare mahkemesi tarafından reddedilmesi – Tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanma hakkının ihlali

Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı

İbrahim Keskin v. Türkiye, Başvuru no. 10491/12, Karar tarihi: 27.03.2018

2001 yılının Ocak ayında doğan kızlarının doğum sırasında sağ koluna felç inmesi ve ardından yapılan dört ameliyat sonucu 2014 yılında aldıkları sağlık raporuna göre kızlarının %60 engelli hale gelmesi üzerine ailenin çocuklarının doğum sırasında meydana gelen bir tıbbi ihmal nedeniyle engelli olduğu iddiası – 8. madde ihlali

Özgün Öztunç v. Türkiye, Başvuru no. 5839/09, Karar tarihi: 27.03.2018

13 Ocak 2004 tarihinde yürütülen bir operasyon kapsamında avukat olan başvurucunun ofisinin hakim kararı, savcı ve baro temsilcisi olmadan aranması, telefonunun incelenmesi, bilgisayarına el konulması – Kanunun aradığı şartlar yerine getirilmediği için özel hayata saygı hakkı ihlali

İfade Özgürlüğü

Mikhaylova v. Ukrayna , Başvuru no. 10644/08, Karar Tarihi: 06.03.2018

Başvurucunun, 2006 Aralık ayında görülen bir davada belediyenin kamu hizmeti kuruluşunun avukatına hakaret ettiğinden bahisle tazminata hükmedilmesi, bu davayı takiben belediyenin kamu hizmeti kuruluşunun 2007’nin Haziran ayında açtığı başka bir davanın ön duruşmasında, bir gazete haberine dayanarak duruşmayı yöneten hakim hakkında onun tarafsızlığını sorgulayan ithamlarda bulunması üzerine hakimin duruşmayı erteleyerek, sekreterini, Başvurucu hakkında mahkemeye saygısızlık yaptığı gerekçesiyle idari suç tutanağı hazırlaması yönünde görevlendirmesi, erteleme kararından itibaren bir saat geçmeden mahkemeye saygısızlık  suçunu işlediği gerekçesiyle yeniden mahkeme önüne çıkarılması, görülen dava sonucunda beş gün tutuklu kalmasına hükmedilmesi ve mahkemenin  verdiği hükmün Bölge Temyiz Mahkemesince onanması –  Mahkeme, başvurucunun ithamda bulunurken resmi bir dil kullandığı, ironik ve aşağılayıcı bir dil kullanmadığı, ön duruşma esnasında başvurucu, hakim ve hakimin stajyerlerinden başka kimsenin hazır bulunmadığından hareketle başvurucuya verilen cezanın orantısız olduğuna ve bunun avukatlar dahil, mahkeme önüne çıkan bireyler üzerinde kendilerini ifade ederken baskı yaratabileceğinden ötürü ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. [Mahkeme bu başvuruda ayrıca, Ukrayna yasalarının Sözleşme’nin içeriğine uygun temyiz hakkı öngörmediğinden hareketle ceza davalarında temyiz hakkının ve tarafsızlık bakımından ve duruşmadan önce başvurucuya savunma hakkını etkin kullanabilmesi için yeterli süre verilmediğinden adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.]

Uzan v. Türkiye, Başvuru no: 30569/09, Karar tarihi: 20.03.2018

Genç Parti lideri Cem Uzan’ın 2003 yılında Bursa’da yaptığı bir konuşma sırasında dönemin Başbakanı Erdoğan’a ‘densiz’, ‘eşkıyalık’, ‘kalleş’, ‘Allahsız’ gibi ifadelerle seslenmesi nedeniyle hakkında Başbakana Hakaret suçundan açılan davada hapis cezasına ve para cezasına mahkum edilmesi, daha sonra beş yıl süreyle denetimli serbestliğe alınması – İfade özgürlüğü ihlali [Kararın özet çevirisine buradan ulaşabilirsiniz.]

Öztop ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 43587/07, Karar tarihi: 20.03.2018

Her biri bulundukları farklı cezaevlerinden farklı tarihlerde sivil itaatsizlik eylemi olarak savcılara yazdıkları mektuplarda Abdullah Öcalan’a ‘sayın’ diyen sekiz başvurucuya cezaevleri tarafından disiplin cezası olarak 11-15 gün arası tecritte kalma cezası verilmesi – İfade özgürlüğü ihlali

Falzon v. Malta, Başvuru No. 45791/13, Karar Tarihi: 20.03.2018

Başvurucu ile aynı ismi taşıyan Malta İşçi Partisi’nin (MLP) genel başkan yardımcısı olan Micheal Falzon’ın ( MF, bundan sonra böyle anılacaktır) MLP’nin genel başkan yardımcısı olarak yaptığı konuşma sırasında kamuoyuna, anonim ve tehdit içerikli bir e-posta aldığını ve doğrudan Polis Komiseri’ne  şikayette bulunduğunu, ayrıca bu konunun soruşturulması talebinde bulunduğunu belirtmesi, MF’nin konuşması hakkında; eski Parlamento ve  Hükümet Bakanı olan, parlamentodan emekli olduktan sonra Maltatoday gazetesinde haftalık köşe yazıları yazmaya başlayan başvurucu tarafından yazılan yazıda, iki ana siyasi partinin polis gücünü algılayış biçimini sorguladığı, yukarıda bahsedilen konuşmayla alakalı “Düşmanları Polise Etme” başlıklı bir köşe yazısı yayınlaması üzerine MF’nin, başvurucuya (ve gazetenin editörüne karşı) karşı iftira davası ve başvurucunun yazısında geçen sözlerin hakaret içerikli olduğu iddiasıyla, dava açması; başvurucunun savunmasında, yayınlanan makalenin kişisel görüş içerdiğini, söz konusu görüşün eleştiriden oluştuğunu ileri sürerek, bir kamuoyu figürü hakkında fikir beyan etmenin demokratik toplumda meşru bir biçimde izin verildiğini savunması, yazısında adil bir yorum ve değer yargısı ifadesi oluşturduğunu iddia etmesi ve yazısındaki esasların gerçek, doğru ve kamuya açıklanmış olan sözlere dayandığını ve ayrıca, yerel mahkemelerin, kendisi tarafından ima edilmeyen imalara ve iddialara başvurduğunu belirtmesi ve bu bağlamda ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası – İfade özgürlüğünün ihlali

Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü

Chumak v. Ukrayna, Başvuru No: 44529/09, Karar Tarihi: 06.03.2018

Ukrayna’da olayın geçtiği şehirde Sivil Gençlik Derneği başkanı ve aynı zamanda Ukrayna vatandaşı olan başvurucunun belediye başkanına bölgedeki sosyal ve ekonomik durumu protesto etmek amacıyla süresi belirsiz olmak üzere merkez otorite binasının önünde grev gözcülüğü yapacaklarını bildirmesi, bunun üzerine bir gün sonra ilgili şehrin icra heyetinin derneğin kamu düzenini ve huzurunu ihlal ettiği gerekçesiyle gelecekte grev gözcülüğü organize etmesi ve yürütmesinden men edilmesi ve kurdukları çadırların kaldırılması hakkında idari işlemler başlatması, aynı gün içinde yerel mahkemede görülen duruşma sırasında derneği temsil eden başvurucunun grev gözcülerinin kamu düzenini ihlal edecek bir davranışta bulunmadığı iddiasının ve Ukrayna yasalarına göre ancak grev başlamadan önce şehrin icra heyetinin idari işlemle mahkemeye derneğin grev gözcülüğü yapmasının meni için şikayette bulunabileneceği iddiasının gerekçe olmaksızın reddedilmesi, yerel mahkemenin bu kararı üzerine başvurucunun kamu düzenini bozdukları hakkında yeterli kanıt olmadığı, yerel mahkeme kararının keyfi ve orantısız olduğu ve Ukrayna yasalarına göre şehrin icra heyetinin mahkemeye şikayette bulunmasının grev başlamadan önce yapılması gerektiği iddiasıyla temyize başvurması, temyiz mahkemesinin şehrin icra heyeti tarafından başlatılan idari işlemin zaman bakımından incelenebilir olduğu, kararın orantılı ve Ukrayna anayasasının sadece barışçıl toplanmalara izin verdiği ve dolayısıyla grev gözcülüğü eylemiyle binaya girişin engellenmesinin ve çadır kurulmaya izin verildiği anlamının çıkarılamayacağı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını onaması- 11. Maddenin ihlali

Ayrımcılık Yasağı

Aleksandr Aleksandrov v. Rusya, Başvuru No: 14431/06, Karar Tarihi: 27.03.2018

Başvurucunun alkollü haldeyken polis memurlarına saldırısı nedeniyle yerel mahkeme tarafından suçun işlendiği ve cezanın açıklandığı yer olan Moskova bölgesinde başvurucunun sürekli bir ikametgahının bulunmaması nedeniyle başvurucu hakkında hapis cezasına karar vermesi, başvurucunun temyiz taleplerinin reddi üzerine mahkemenin denetimli serbestlik yahut para cezasına hükmedebilecekken yalnızca sürekli bir ikametgahının bulunmaması sebebiyle kendisine hapis cezası verilmiş olması sebebiyle ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddiasıyla başvuruda bulunması – Meşru amaç olmaması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlali

Seyahat Özgürlüğü

Berkovich ve Diğerleri v. Rusya, Başvuru No: 5871/07 ve 9 diğer başvuru, Karar Tarihi: 27.03.2018

1973’te hava savunma araçları üretimi yapan Elektromekanik Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaya başlayan başvurucu Gennadiy Mikhailovich Berkovich’in Enstitü ile bir gizlilik anlaşması imzalayarak yurtdışına çıkışına getirilen sınırlamaları kabul etmesi, sonrasında kendisine bir seyahat pasaportu verilmesi ve başvurucunun pasaportunu iki kez yenilemesi, ancak 2004’te başvurucu sözleşmesini feshettikten sonra seyahat pasaportuna işveren tarafından el konulması ve işverenin pasaportu iade etmeyi reddetmesi, başvurucunun 2005’te yeni bir pasaport için başvurması ancak önceden vakıf olduğu devlet sırları yüzünden yurtdışına çıkışının 2009 Şubatına kadar sınırlandırıldığı gerekçesiyle başvurusunun reddedilmesi, Berkovich’in daha önceden yurtdışına çıkmasına izin verildiği gerekçesiyle karara karşı mahkemeye başvurması ancak yerel mahkemenin bu seyahatlerin işle ilgili olduğu, mevcut sınırlamanın ise devlet sırlarının korunması gereği uyarınca yerinde olduğu gerekçesiyle sınırlamayı yerinde bulması, kararın temyizde onanması, sınırlamanın 3 Nisan 2009’da ortadan kalkmasını müteakiben başvurucunun seyahat pasaportu edinerek yurtdışı seyahatlerine başlaması, Berkovich dışındaki diğer başvurucuların da görev yaptıkları kurumlar (ordu, istihbarat birimleri vs.) itibariyle benzer şekilde devlet sırlarına vakıf olduklarından bahisle seyahat haklarının belli bir süreliğine kısıtlanması ve mahkemelerin bu kısıtlamaları hukuka uygun bulması, başvurucuların kişisel sebeplerle gerçekleştirmek istedikleri seyahatlerin kısıtlanması nedeniyle İHAM’a başvurmaları –  Mahkeme, seyahat hakkına yönelik sınırlamanın demokratik bir toplumda gerekli olmadığı gerekçesiyle İHAS’a Ek 4. No.lu Protokol’ün 2. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. [Başvurucuların diğer ihlal iddialarını dayanaksız bulduğundan İHAS m. 35 §§ 3 ve 4 uyarınca reddetmiştir.]

Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: