İHAM’ın Abu Zubaydah v. Litvanya kararı: Litvanya, yasa dışı yollarla gözaltına alıp hapsettiği kişiye işkence yapan CIA’in ‘suç ortağı’
İHAM, 31 Mayıs 2018 tarihinde açıkladığı Al Nashiri v. Romanya ve Abu Zubaydah v. Litvanya kararlarında Romanya ve Litvanya’nın Amerikan savaş gemisine ve 11 Eylül’de düzenlenen saldırıların planlayıcısı olduğu iddia edilen iki terör şüphelisinin gizlice alıkonularak şüphelilere CIA tarafından işkence yapılmasında Amerika Birleşik Devletleri ile suç ortaklığı yaptığına karar verdi.
Aşağıda Litvanya kararının Kadir Has Üniversitesi hukuk fakültesi öğrencisi Polat Yamaner tarafından yapılan özet çevirisini okuyabilirsiniz. Kararın tamamı ise burada.
Abu Zubaydah v. Litvanya davası (başvuru no. 46454/11) başvurucunun; Birleşik Devletler Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) aracılığıyla, gizli olağanüstü sevk programı kapsamında Litvanya topraklarına götürülmesine izin verilmesi ve kendisinin CIA “siyah bölge” karargâhlarında kötü muameleye ve keyfi alıkoymaya maruz kaldığı iddialarına dayanmaktadır. Başvurucu, ek olarak söz konusu iddialarına dair Litvanya’nın etkili soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine şikâyetçi olmuştur.
Başvurucunun adı Zayn Al-Abidin Muhammad Husayn olup ayrıca Abu Zubaydah olarak bilinmektedir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, bugünkü Daire kararında oybirliğiyle şunlara hükmetmiştir:
Hükümet’in, Husayn’nın iddiaları üzerine etkili bir soruşturmada bulunmaması ve CIA’in kötü muamele düzeyindeki eylemlerine iştiraki sebebiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. maddesi (işkence yasağı) ihlal edilmiştir.
3. madde beraberinde ayrıca Sözleşme’nin; 5. maddesi, (özgürlük ve güvenlik hakkı) 8. maddesi, (özel ve aile hayatına saygı hakkı) ve 13. maddesi, (etkili başvuru hakkı) ihlal edilmiştir.
Husayn’nın hala Birleşik Devletler yetkilileri tarafından oldukça kısıtlayıcı şartlar altında alıkonulması sebebiyle Mahkeme’nin başvurucuya erişimi sağlanamamıştır ve bu sebeple davaya konu olaylar çeşitli kaynaklar aracılığıyla tespit edilmiştir. Mahkeme özellikle Birleşik Devletler Senatosu’nun CIA işkence olaylarına ilişkin Aralık 2014’te yayımlanan Komite raporunu esas almıştır ve bilirkişi tanıklığından faydalanmıştır.
Mahkeme; Litvanya’nın Şubat 2005 ve Mart 2006 tarihleri arasında CIA gizli hapishanelerine ev sahipliği yaptığı, Husayn’nın orada alıkonulduğu ve yerel kamu yetkililerinin başvurucunun CIA tarafından, Sözleşme’ye aykırı olarak kötü muameleye maruz kaldığını bildiği sonucuna ulaşmıştır. Litvanya, ayrıca başvurucunun Afganistan’da bulunan bir başka CIA karargâhına sevk edilmesine izin vermiştir ve daha fazla kötü muameleye maruz bırakılmasına sebep olmuştur.
Mahkeme, Husayn’nın Litvanya’nın yargı yetkisi kapsamında bulunduğuna ve Sözleşme tarafından korunan hak ihlallerinden sorumlu olduğuna hükmetmiştir.
Husayn’nın davasına ilişkin derhal kapsamlı bir soruşturma yapılması ve gerekli görülmesi halinde kamu yetkililerinin cezalandırılması Mahkeme tarafından tavsiye edilmiştir. Devletin ek olarak Birleşik Devletler ile başvurucunun uğradığı hak ihlallerinin giderilmesi ya da etkilerinin azaltılmasına dair irtibata geçmesi gerekmektedir.
Mahkeme ayrıca Al Nashiri v. Romanya davasında, CIA tarafından alıkonulan bir başka başvurucunun, Abd Al Rahim Husseyn Muhammad Al Nashiri’nin haklarının benzer şartlarda Romanya tarafından ihlal edildiğini bugün karara bağlamıştır.
Olaylar
Başvurucu Husayn, 1971 yılında doğmuş vatansız bir Filistinlidir ve Birleşik Devletler Guantánamo Bay Deniz Üssü’nde bulunan bir gözaltı tesisinde tutulmaktadır.
Birleşik Devletler yetkilileri başvurucuyu ilk olarak El-Kaide içindeki “üçüncü ya da dördüncü adam” olarak addetmişler ve kendisini Mart 2002’de Faisaland Pakistan’da yakalamışlardır. Başvurucu, 11 Eylül 2001 saldırısının planlayıcılarından olmak ve Usame bin Laden’in kıdemli yardımcılarından biri olmak üzerine şüpheli bulunmaktadır. Kendisi Başkan Bush tarafından başlatılan “terörle savaş” politikasının CIA tarafından alıkonulan ilk “yüksek değerde tutuklusu” konumundadır. Başvurucuya hiçbir suç isnadında bulunulmamıştır.
Avrupa Mahkemesi, Husayn’nın ilk davasında (Husayn (Abu Zubaydah) v. Poland) başvurucunun Aralık 2002’de Polonya’da bulunan bir başka “siyah bölge”ye götürülmesinden önce Tayland’daki bir CIA gözaltı tesisinde tutulduğunu tespit etmiştir. Kendisi Eylül 2003 tarihine dek orada tutulmuştur.
Başvurucu bu davada, Polonya’dan Guantánamo’da bulunan hapishaneye ve ardından 2004 yılında Fas’a gizlice sevk edildiğini öne sürmektedir. Kendisi sonradan 17 ya da 18 Şubat 2005 tarihinde Litvanya’ya getirilmiş ve 25 Mart 2006 tarihinde Afganistan’a transfer edilmiştir.
Başvurucu CIA tarafından alıkonulduğu süreçte, Sözleşme’nin 3. maddesi kapsamında işkence ve benzeri kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmektedir.
Başvurucu Husayn’ın uğradığı muamele; kendisinin 2006’da Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’ne (ICRC) verdiği ifadede ve gizliliği kısmi olarak kaldırılmış 2007 tarihli Birleşik Devletler Savaşçı Statüsü Tenkit Mahkemesi delillerinde betimlenmektedir.
Söz konusu beyanlar; sorgulayıcıların başvurucunun suratına siyah bir bez koyup nefes alamaması için üzerine su dökülmesi, hızla duvarlara çarpılması ve suratına tokat atılması, kendisinin uzun bir kutuda tutularak yüksek seste müzik çalınması, yemek verilmemesi ve soğuk hava koşullarında çıplak bırakılması durumlarını tarif etmektedir. Başvurucu Tenkit Mahkemesi’nde, aylar süren sorgulama sürecinde doktorların kendisine dört kez ölümün eşiğinden döndüğünü söylediğini beyan etmiştir.
Başvurucu ayrıca, gizli tutulan alıkonulma süresince, devamlı olarak hücre hapsinde ya da kimseyle görüştürülmeden tutulduğunu iddia etmiştir. Başvurucunun nereye götürüldüğüne dair hiçbir bilgisi olmamış ve sorgulayıcı ya da gardiyanlar haricinde kimseyle iletişime geçmemiştir.
Başvurucu kör olmasına sebep olan baş ağrıları geçirmiş ve sese karşı akut hassasiyet geliştirmiştir. 2008-2011 arası 300’den fazla nöbet geçirmiş ve bunun sonucu olarak alıkonulması sırasında bir gözünü kaybetmiştir.
Uluslararası medya organları 2009 yılında Litvanya’nın CIA’nin gizli hapishanelerine ev sahipliği yapan doğu Avrupa ülkelerinden olduğunu raporlamıştır, söz konusu hapishane başkent Vilnius’a yakın eski bir binicilik okulundadır.
CIA uçaklarının Litvanya’ya 2004, 2005 ve 2006 yıllarında iniş yaptığı ve CIA ile yerel istihbarat teşkilatının birlikte iki istihbarat tesisini yeniden inşa ettiği Litvanya Meclisi komite soruşturmalarında sonradan ortaya konulmuştur. Fakat Meclis CIA tarafından alıkonulan kişilerin uçaklarla getirilip getirilmediğini ya da bu iki tesiste tutulup tutulmadığını belirleyememiştir.
Son olarak, Meclis soruşturması kıdemli Litvanya kamu yetkililerinin CIA ile yapılan işbirliğini yalnızca genel hatlarıyla bildiğini saptamıştır. 2010 yılında Başsavcılık Makamı, iddia edilen CIA operasyonları ile ilişiği bulunan kamu görevlilerine karşı görevi kötüye kullanma suçu isnadıyla soruşturma başlatmış, 2011 yılında kovuşturma aşamasına geçmeden süreci sonlandırmıştır. Soruşturma 2015 yılında tekrar açılmıştır ve halihazırda devam etmektedir.
Başvurucunun İhlal İddiaları
Başvurucu Husayn, Litvanya’nın; CIA’nin kendisini Litvanya topraklarında gizli olarak alıkoymasına, işkenceye, çeşitli şekillerde uygulanan maddi ve manevi ağır şiddete ve tecrit hapsine maruz bırakılmasına icazet gösterdiği, ayrıca ailesiyle ya da dış dünyayla iletişim kurma imkânından mahrum bırakıldığı iddialarına dayanarak şikâyetçi olmuştur.
Başvurucu ayrıca, benzer muamelenin yıllar boyunca devam etmesine sebep olan bir başka yabancı gözaltı merkezine transfer edilmesine Litvanya’nın izin verdiği konusunda da şikâyetçidir. Son olarak başvurucu, iddiaları üzerine seri ve bütünlüklü bir soruşturma yapılmaması iddiasıyla şikâyetçi olmuştur.
Başvuru, Sözleşme’nin 2. maddesi, (yaşam hakkı) 3. maddesi, (işkence yasağı) 5. maddesi, (özgürlük ve güvenlik hakkı) 6. maddesi, (makul sürede yargılanma hakkı) 8. maddesi, (özel ve aile hayatına saygı hakkı) 13. maddesi (etkili başvuru hakkı) ve Ek Protokol 6’nın 1. maddesi (ölüm cezasının kaldırılması) ihlali iddialarına dayanmaktadır.
Başvurucu, 14 Haziran 2011 tarihinde İHAM’a başvurmuştur.
Helsinki Yurttaşlar Derneği, Uluslararası Af Örgütü ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu davaya müdahil taraf olarak üçüncü taraf görüşü bildirmişlerdir.
28 Haziran 2016 tarihinde bir keşif duruşması ve 29 Haziran 2016 tarihinde aleni bir duruşma gerçekleşmiştir.
Mahkeme’nin Kararı
Mahkeme ilk olarak Hükümet’in, Başvurucu Husayn’ın iddialarının soruşturma raporları ve medya makalelerinin bir tekrarı olduğuna ilişkin itirazlarını ele almıştır. Bu itirazlara göre yerel kamu yetkililerinin bilgisi dahilinde, CIA’nin başvurucuyu Litvanya’ya getirdiğine, burada alıkoyduğuna ve kötü muamelede bulunduğuna ilişkin herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.
Mahkeme, söz konusu davanın büyük oranda dolaylı kanıtlara dayandığını ve başvurucu Husayn’ı yalnızca Birleşik Devletler hukuki temsilcisinin çok gizli erişim yetkisi kapsamında görmeye izni olduğunu kaydetmiştir.
Davaya konu deliller içinde, özellikle, 2001-2009 yılları arasında yüksek değerde tutuklulara dair eylemleri konu alan, Birleşik Devletler Senatosu’nun gizliliği kaldırılmış 2014 tarihli CIA işkence raporu dikkate alınmıştır. Mahkeme ayrıca başvurucunun ICRC raporunda yer alan ifadelerini ve Savaşçı Statüsü Tenkit Mahkemesi beyanlarını incelemiştir.
Ek olarak, Mahkeme uluslararası raporları da dikkate almıştır; Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, İsviçre’den Dick Marty’nin raportörlüğünü yaptığı üç raporu ve CIA tarafından redakte edilerek yayınlanan raporları incelenmiştir. Senatör Marty’nin ve CIA sevk programına dair iki uzmanın; Senatör Marty ile çalışmış bir avukat ve soruşturmacı olan Bay J.G.S.’nin ve Bureau of Investigative Journalism ile Guantánamo’da alıkonan kişilerin hak savunuculuğunu yapan İngiliz bir sivil toplum örgütü olan Reprieve’de araştırmacı olarak çalışan Bay Crofton Black’in tanıklıkları dinlenmiştir.
Deliller; alıkonulanların nasıl kötü muameleye maruz bırakıldığına, hava taşıtlarının CIA sevk operasyonlarına ilişkin kullanıldığına, CIA’nin yabancı hükümetlere söz konusu bölgelere ev sahipliği yapması için ödemelerde bulunduğuna ve programın yıllar içinde nasıl geliştirildiğine ilişkin ayrıntılı bilgiler içermektedir.
Özel olarak, 2014 CIA işkencelerine dair Birleşik Devletler Senatosu Komite raporu sevk tarihleri ve zamanlarına ve CIA tarafından alıkonulan kişilerin sorgulama çizelgelerine dair bilgi içermektedir. Ayrıca, yerel kamu otoriteleriyle işbirliği ve otoritelerin milyonlarca dolar karşılığında CIA olağanüstü sevk programına gösterdikleri “destek” raporda açıkça yer almaktadır. Söz konusu meblağın tam tutarı ve ücreti alan kişiler rapordan çıkarılmıştır.
Raporun ayrıntılı şekilde incelenmesi sonucu Mahkeme, Litvanya’da bulunan ve Site Violet olarak bilinen gözaltı merkezinin, başvurucu Husayn’ın tutulduğu yerlerden biri olduğu sonucuna varmıştır.
Bütün bulgular ışığında, Mahkeme, Litvanya’nın 17 ya da 18 Şubat 2005 ila 25 Mart 2006 tarihleri arasında CIA gözaltı tesislerinden birine ev sahipliği yaptığının açık olduğu ve Başvurucu Husayn’ın orada tutulduğu sonucuna ulaşmıştır.
Litvanya yetkilileri CIA’nin kendi toprakları üzerindeki aktivitelerinin arkasında yatan amacı bilmektedir ve CIA ile işbirliği yapmıştır. Söz konusu aktivitelerin Başvurucu Husayn’ın haklarına bir tehdit teşkil ettiği de açıktır. Bütünüyle, başvurucunun iddiaları Litvanya’nın yargı yetkisi kapsamındadır ve Sözleşme uyarınca yükümlülük mevcuttur.
3. Madde
Mahkeme, başvurucuya ilişkin uygun bir soruşturma yürütülmediği sebebiyle 3. maddenin usule ilişkin yükümlülüklerinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Haziran 2010 itibariyle soruşturmaya ilişkin eylemler azalarak sona ermiştir ve STK Reprieve’nin, pasaport bilgileri ellerinde olan ve Litvanya’ya inen hava taşıtlarında bulunan Birleşik Devletler vatandaşlarının izinin sürülmesine ilişkin önerileri savcılar tarafından göz ardı edilmiştir.
Birleşik Devletler’den hukuki destek taleplerini de içeren yeniden açılan soruşturma, kayda değer bir ilerleme kaydetmemiştir.
3. maddenin esasa ilişkin yükümlülüklerinde ise Mahkeme, Başvurucu Husayn’ın Mart 2007’de Tenkit Mahkemesi’ndeki ve 2007 ICRC raporundaki beyanları dikkate alındığında, kendisinin CIA gözetiminde sarsıcı düzeyde zalimane muameleye maruz kaldığını tespit etmiştir. Başvurucu Litvanya’da benzer düzeyde kötü muameleye tabi tutulmasa da, orada tutulduğu süre içinde daha önce yaşadıkları dikkate alınmalıdır.
Her hâlükârda, başvurucu Litvanya’da aşırı düzeyde sert bir alıkoyma rejimine maruz bırakılmıştır, CIA dokümanlarına göre; göz bağlama, çuval geçirme, hücre hapsi, devamlı pranga kullanımı ve ses ve ışığa maruz bırakma standartlaşmış pratikler haline gelmiştir.
Söz konusu eylemler, Litvanya’nın CIA ile işbirliği yapması suretiyle izin vermesi bağlamında, Sözleşme kapsamında insanlık onuruyla bağdaşmayan muamele boyutuna ulaşmıştır. Ayrıca Litvanya, başvurucunun daha fazla kötü muamele görmesine sebep olacak öngörülebilir yakın tehlike taşıyan yabancı ülkeye sevk edilmesi işlemine izin vermiştir.
5. Madde
Litvanya, CIA’nin Başvurucu Husyan’i ülke içine ve dışına sevk edilmesine izin vermiş ve bunu gizli tutmuştur. Hukuki alt yapısı bulunmayan alıkoyma Sözleşme garantilerinin bütünüyle inkârı niteliğindedir ve 5. maddenin ağır bir ihlalini teşkil etmektedir.
8. Madde
Başvurucu Husayn’ın haklarına yapılan müdahaleler bütünüyle hukuksuz ve gizli tutulan bir alıkoyma bağlamında gerçekleşmiştir. Bu sebeple başvurucunun 8. madde kapsamındaki haklarının ihlaline dair herhangi bir gerekçe bulunmamaktadır.
13. Madde
Mahkeme başvurucu hakkında yapılan soruşturmanın Sözleşme standartlarıyla bağdaşmadığı sonucuna hâlihazırda varmıştır. Kendisinin, ayrıca uğradığı hak ihlallerine ilişkin başvurabileceği, erişilebilir hiçbir etkili yolu bulunmamıştır. 3. madde beraberinde 13. madde de ihlal edilmiştir.
46. Madde
Mahkeme, başvurucunun, soruşturmanın yeniden açılması üzerine Birleşik Devletler yetkililerinden hukuki yardım talebinde bulunduğunu tespit etmiştir. Ancak, devletin Birleşik Devletler ile başvurucunun uğradığı hak ihlallerinin giderilmesi ya da en azından, ihlalin etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik ilaveten irtibata geçmesi gerektiği Mahkeme tarafından tavsiye edilmiştir.
Ek olarak, yeniden açılmış yerel soruşturma sürecinin mümkün olduğunca çabuk yürütülmesi ve Başvurucu Husayn’ın sevki, alıkonulması ve Litvanya’dan ayrılması olayları mümkün olduğunca açıklığa kavuşturulmalıdır. Soruşturma, ayrıca yerel makamların sorumluları saptaması ve gerekli görülmesi halinde cezalandırması amacını da taşımalıdır.
Adli Tazmin (41. Madde)
Mahkeme, Litvanya’nın başvurucuya 100,000 Euro manevi tazminat ve 30,000 Euro olan masraf ve giderlerim ödenmesine hükmetmiştir.