İHAM’ın Rashad Hasanov ve Diğerleri Kararının Özet Çevirisi: “Sivil toplum aktivistlerinin molotof kokteyli bulundurduğu iddiasıyla tutuklanması 5. ve 18. madde ihlali”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 7 Haziran 2018 tarihinde verdiği Rashad Hasanov ve Diğerleri v. Azerbaycan kararında NIDA isimli sivil toplum kuruluşunun üyeleri olan başvurucuların molotof kokteyli bulundurma ve tedarik etme suçlarından gözaltına alınıp tutuklanmasının tutarsız ve açıklıktan yoksun olduğu ve soruşturmacılar ile savcıların öne sürdükleri isnatlara dayanak oluşturacak hiçbir delilin sunulmadığı, başvurucuların makul bir şüphe olmaksızın özgürlüklerinden alıkonulduğu gerekçesiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 5. maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, başvuruculara karşı yürütülen sürecin NIDA’ya üye olmaları sebebiyle başlatıldığını ve Azerbaycan’da sivil toplum üzerindeki geniş baskı ve engelleme ortamının bir parçası olduğunu tespit ederek, Sözleşme’nin 18. maddesinin (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Kararın İngilizce yazılan metnine buradan ulaşabilirsiniz. Mahkeme tarafından yayımlanan basın özeti temel alınarak kararın özet çevirisini yapan Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Polat Yamaner’e teşekkür ederiz.
Rashad Hasanov ve Diğerleri v. Azerbaycan, Başvuru numaraları; 48653/13, 52464/13, 65597/13 ve 70019/13, Karar tarihi: 07.06.2018
Olayların Özeti
Başvurucular; Rashad Zeynalabdin oğlu Hasanov, Zaur Araz oğlu Gurbanlı, Üzeyir Mahammad oğlu Mammadli ve Rashadat Fikret oğlu Akhundov; 1982, 1987, 1987 ve 1984 yıllarında doğmuş Azeri vatandaşlarıdır ve sırasıyla Lankaran, Khirdalan, Barda ve Bakü’de ikamet etmektedirler.
Başvurucular, 2011 yılında bir grup genç tarafından kurulan, Azerbaycan’a özgürlük, adalet ve değişim getirmeyi amaçlayan şiddet karşıtı bir sivil toplum örgütü olan NIDA üyesidir.
2013 yılında NIDA, savaşçı statüsünde bulunmayan askerlerin ölümleriyle ilgili bir dizi barışçıl gösteri düzenlenmiştir. 10 Mart 2013 tarihi için planlanan gösteriden bir gün önce, NIDA’nın üç üyesi; S.N., B.G. ve M.A., Milli Savunma Bakanlığı tarafından tutuklanmış ve uyuşturucu madde ve Molotof kokteyli bulundurma suçu ile suçlanmıştır. Ayrıca, yetkililer üç üyenin şiddete ve ayaklanmaya teşvik planlarında bulunduklarını iddia etmiştir.
Akabinde, dört başvurucu Mart ve Nisan aylarının çeşitli zamanlarında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Her bir kişi için kelimesi kelimesine aynı olan suç isnatları, başvurucuların 22 adet Molotof kokteylini yasadışı şekilde bulundurduklarını ve daha önce tutuklanan NIDA üyelerine tedarik edildiğini ifade etmektedir. Bu kararlara karşı yapılan itirazlar ve temyiz başvuruları reddedilmiştir. Başvurucular suç isnatlarının hiçbirini kabul etmemekte ve siyasi amaç taşıdıklarını iddia etmektedirler. Ayrıca aleyhlerine hiçbir delil olmadığına dair şikâyetçidirler.
Başvurucuların İhlal İddiaları
Başvurucular; Sözleşme’nin 5. maddesinin, 1. fıkrasının, (c) bendini ve maddenin 3. fıkrasını ileri sürerek, (özgürlük ve güvenlik hakkı / makul süre içinde yargılanma ya da yargılanma süresince serbest bırakılma hakkı) suç işlendiğine dair herhangi bir makul şüpheye dayanılmadığı ve alıkonulmalarının devamına ilişkin yeterli gerekçelendirme yapılmadığı hususlarında şikâyetçidirler.
Başvurucular, ayrıca 18. madde kapsamında da şikâyetçi olup yakalama ve alıkoyma işlemlerinin kendilerini siyasi ve sosyal aktivizm faaliyetlerinden ötürü cezalandırma amacı taşıdığını iddia etmektedirler.
Mahkeme’nin Değerlendirmesi
İHAS’ın 5. Maddesinin 1. Fıkrasının İhlali
Mahkeme ilk olarak, başvuruculara karşı açılan davalarda tutarsızlıklar olduğunu tespit etmiştir. Her bir kişi için kelimesi kelimesine aynı olan suç isnatları, başvurucuların 22 adet Molotof kokteyli bulundurduklarını ve bunları S.N. ile B.G.’nin dairesinde sakladıklarını itham etmektedir. Ancak daha önceden kamu yetkilileri, S.N. ve B.G.’nin Molotof kokteyllerini kendilerinin hazırladıklarını iddia etmişlerdir.
Ek olarak, soruşturma makamları başvurucuların yanabilir aygıtlar için malzemeleri nereden tedarik ettiklerini hiçbir zaman detaylarıyla öne sürmemişlerdir ve bu bağlamda başvurucular üzerlerine yüklenen suçun düzenlendiği patlayıcı maddelere dair Ceza Kanunu hükmünün kapsamı dışındadırlar. Yalnızca iki Molotof kokteylinin patlayıcı madde olarak değerlendirilebileceğini tespit eden bilirkişi raporuna rağmen, isnat değişikliğine gidilmemiştir.
Mahkeme ayrıca başvurucular aleyhine açılan davada büyük boşluklar olduğuna işaret etmiştir: başvurucuların Molotof kokteylleriyle olan bağlantısına ilişkin hiçbir delil ya da bilgi savcılık makamı tarafından sunulmamıştır ya da başvurucuların söz konusu maddeleri tedarik ettiği ve dairelerde depolanmasına dair plan yapıldığı sonucuna nasıl ulaşıldığı bilinmemektedir.
Ayrıca kamu yetkilileri, ne söz konusu isnatlarda bulunurken ne de başvurucuların gözaltına alınmasını talep ederken hiçbir delil sunmamışlardır. Mahkemeler savcılık makamının gözaltı taleplerini, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun da gerektirdiği üzere, detaylı inceleme konusu yapmamıştır.
Genel olarak Mahkeme, yakalama ve alıkoymayı meşrulaştıran ve minimum Sözleşme standardı olan makul şüphe kriterinin yerel kamu yetkilileri tarafından ortaya konan maddi olgularla karşılanmadığına ve bu sebeple başvurucuların hak ihlaline uğradığına hükmetmiştir.
Bu nedenle Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. fıkrası altında ayrıca bir değerlendirme yapma gereği duymamıştır.
Sözleşme’nin 18. Maddesinin İhlali
Mahkeme, başvurucuların 5. madde kapsamındaki haklarına yapılan müdahalenin gizli bir amaç taşıyıp taşımadığının incelenmesi gerektiğini kaydetmiştir. Başvurucular aleyhine yürütülen süreçteki makul şüphe yokluğu ve davanın genel bağlamı dikkate alındığında, Mahkeme gizli amaç güdüldüğüne dair kanıtlar bulunduğunu tespit etmiştir.
Mahkeme varmış olduğu sonucu, kamu yetkilerinin öncelikli olarak NIDA’yı hedef aldığına ve S.N., B.G. ve M.N.’nin ilk tutukluluğunun STK eylemleriyle ilişkilendirildiğine dayandırmaktadır. Mahkeme ayrıca, hiçbir gerekçe ya da kanıt olmaksızın NIDA’nın eylemlerinin, başvurucuların tutuklanmasından yalnızca birkaç gün önce, kamu yetkilileri tarafından yasadışı olarak addedilmesine özel önem atfetmiştir.
Mahkeme, başvurucuların muhalefet liderleri olmaması sebebiyle cezai sürecin siyasi amaç taşımadığı yönündeki Hükümet savunmasını reddetmiştir. Başvurucular, çeşitli gösteriler organize eden, ülkedeki en aktif gençlik kurumlarından birine üyedirler ve alıkonulmaları bir dizi gösterinin hemen ardından meydana gelmiştir.
Davaya konu olaylara ve koşullara bakıldığında ve Azerbaycan’da sivil toplum üzerinde kurulan baskı ve engelleme ortamına ilişkin uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporları dikkate alındığında; Mahkeme, başvurucuların gözaltına alınıp tutuklanması işlemlerinin NIDA’ya olan aktif katılımlarından ötürü kendilerini susturmak ve cezalandırmak amacıyla yapıldığı sonucuna varmaktadır. Başvurucular, Sözleşme kapsamı dışında bir amaçla özgürlüklerinden alıkonulduklarından, 5. maddeyle bağlantılı olarak 18. madde de ihlal edilmiştir.
Adli Tazmin (41. Madde)
Mahkeme, Azerbaycan’ın her başvurucuya 20,000 Euro manevi zarar tazminatı ödemesine hükmetmiştir. Masraf ve giderler içinse Devlet’in birinci ve üçüncü başvurucuya ortaklaşa 5,000 Euro; ikinci başvurucuya 3,000 Euro ve dördüncü başvurucuya 3,000 Euro ödenmesine hükmedilmiştir.
Trackbacks & Pingbacks