Temmuz 2018 – AYM ve İHAM Kararları Bülteni
Temmuz 2018’de çıkan 16 Anayasa Mahkemesi ve 13’ü Türkiye’ye karşı 24 İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararının yer aldığı bülten aşağıda.
Kadın hukuk fakültesi öğrencileriyle hazırladığımız bu bültende İHAM karar çevirilerini Serde Atalay, Ayşenur Keskiner, İrem Şanlı, Sıla Sunar, Büşra Lena Mısır, Tuğçe Bozkurt, İlkay Nadir ve Deniz Çelikkaya ile birlikte yaptık.
Önümüzdeki ay görüşmek üzere.
AYM Kararları
İşkence Yasağı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü
27 Temmuz 2018
Mehmet Hanifi Baki başvurusu, Başvuru no. 2017/36197, Karar tarihi: 27.06.2018
15 Temmuz darbe girişiminden bir gün sonra FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 29 Temmuz 2016 tarihinde nakledildiği Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaklaşık bir yıl boyunca 16 ranzanın olduğu koğuşta 25 kişi kaldıkları, 9 kişinin dönüşümlü olarak yerde yattığı, yaz aylarında havalandırma olmadığı, odada bir adet banyo ve tuvalet bulunduğu gerekçesiyle odadaki kişi sayısının azaltılması için başvurucunun infaz hakimliğine yaptığı şikayetin reddedilmesi – Kötü muamele yasağının ihlali iddiası açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulundu. [Engin Yıldırım’ın haklı bir muhalefet şerhi var.]
31 Temmuz 2018
Pınar Durko başvurusu, Başvuru no. 2015/16449, Karar tarihi: 28.06.2018
2007 yılında Çukurova Üniversitesi’nde öğrenci olan başvurucunun 23 Ekim 2007 tarihinde üniversitede düzenlenen bir eyleme saldıra ve hedef gözetmeden boyalı plastik top atan silah kullanan polisler tarafından gözünden yaralanması ve polisler hakkında daimi arama kararı verilmesi – İnsanlıkdışı muamele yasağının usul ve esastan ihlali
Adil Yargılanma Hakkı
19 Temmuz 2018
Yüksek Yiğitdoğan başvurusu, Başvuru no. 2015/12755, Karar tarihi: 12.06.2018
12 Eylül 2008 tarihinde anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan başvurucu hakkında başvurucunun gözaltında tutulduğu sırada müdafii yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiği yönünde İHAM tarafından 2004 yılında verilen karar üzerine yapılan yeniden yargılama talebinin “CMK’nin 311. maddesinde öngörülen şartları taşımadığı gerekçesiyle” reddedilmesi – 6. madde ihlali
Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı
24 Temmuz 2018
E.Ç.A. başvurusu [Genel Kurul], Başvuru no. 2014/5671, Karar tarihi: 07.06.2018
Farklı tarihlerdeki üç ayrı fiilden dolayı hırsızlık suçundan para cezası alan ve bu cezaları ertelenen, daha sonra 1996 yılında adli sicil kaydı silinen başvurucunun 30 Haziran 2006 tarihinde GBT sisteminde kayıtlı kaydının silinmesi talebinin ve açtığı davaların reddedilmesi – Özel hayata saygı hakkı ihlali yok. [Çok sayıda muhalefet şerhi var.]
26 Temmuz 2018
M.K. başvurusu, Başvuru no. 2015/13077, Karar tarihi: 12.06.2018
Nüfus kaydında cinsiyeti kadın olarak belirtilen trans başvurucunun doktor raporlarına rağmen TMK’nin 40. maddesinde düzenlenen ‘üreme yeteneğinden yoksun olma şartı’ nedeniyle cinsiyet geçiş ameliyatı olmasına izin verilmemesi – İHAM’ın Y.Y. v. Türkiye kararına ve bu karardan sonra ilgili maddenin AYM tarafından iptal edilmesine dayanılarak 8. madde ihlali
27 Temmuz 2018
D.Ö. başvurusu (no. 4), Başvuru no. 2014/3735, Karar tarihi: 12.06.2018
Ramazan ayında 03.30’da davul çalınmasının sağlıklı çevrede yaşama hakkını ihlal ettiği, ibadete zorlayıcı sonuçları olduğu gerekçesiyle işlemin iptali için İzmir Konak Kaymakamlığı aleyhine açtığı davanın reddedilmesi – Açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı
Din ve Vicdan Özgürlüğü
3 Temmuz 2018
Ahmet Sil başvurusu, Başvuru no. 2017/24331, Karar tarihi: 09.05.2018
15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ/PDY üyeliğinden tutuklanan başvurucuya nakledildiği Osmaniye Cezaevi’nde kargo ile gönderilen Kuran-ı Kerim’in ‘cezaevi kütüphanesinde var’ denerek verilmemesi – din ve vicdan özgürlüğü ihlali
Toplantı, Gösteri ve Dernek Kurma Özgürlüğü
4 Temmuz 2018
Ali Orak ve İrfan Gül başvurusu, Başvuru no. 2014/10626, Karar tarihi: 18.04.2018
Gezi Parkı eylemlerine katıldığı için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse de başvurucuya 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verilmesi – 11. madde ihlali
Mehmet Mutlu başvurusu, Başvuru no. 2014/18240, Karar tarihi: 18.04.2018
Gezi Parkı eylemleri sırasında Berkin Elvan’ın ölümü üzerine Ankara’da oturma eylemi yapan Mutlu’nun polislerce darp edildiği iddiasına kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi – Başvurucunun ‘kamu düzenini bozma amaçlı’ ‘sorumsuz eylemi’ olduğu gerekçesiyle 3. ve 11. maddeden ihlal bulunmadı.
Özge Özgürengin başvurusu, Başvuru no. 2014/5218, Karar tarihi: 19.04.2018
Gezi Parkı eylemleri sırasında İzmir’de TOMA’dan sıkılan suyla yere düşen başvurucuyu jopla ve tahta sopayla döven polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi – 11. madde ihlali [Mahkeme ayrıca insanlıkdışı muamele yasağının ve etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün de ihlal edildiğine karar verdi.]
Yonca Verdioğlu Şık başvurusu, Başvuru no. 2014/17177, Karar tarihi: 19.04.2018
Gezi Parkı eylemleri sırasında Feminist Kolektif’in Taksim’deki eylemine müdahale edilmesi – 3. ve 11. maddeden ihlal bulunmadı.
20 Temmuz 2018
Umut Şimşek ve Diğerleri başvurusu, Başvuru no. 2015/14310, Karar tarihi: 12.06.2018
13 Aralık 2014 günü Adana’ya gelen dönemin başbakanı Davutoğlu’nu protesto etmek amacıyla basın açıklamasına katılan, polisin “2911 sayılı kanuna aykırı eylem, dağılın” uyarısına rağmen dağılmayan ve 9 saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılan başvuruculara 2911 sayılı Kanun’a muhalefetten 3 ay 10 gün hapis cezası verilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması – 11. madde ihlali
Birleşik Metal İşçileri Sendikası başvurusu, Başvuru no. 2015/14862, Karar tarihi: 20.07.2018
Toplamda 38 iş yerinde yaklaşık 15 bin işçiyi kapsayacak şekilde 19 Şubat 2015 tarihli yönetim kurulu toplantısında grev kararı alan sendikanın 30 Ocak 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan grev erteleme kararına karşı açtığı yürütmeyi durdurma talepli davanın reddedilmesi – Sendikal hakların ihlali
Eğitim Hakkı
31 Temmuz 2018
Melih Sivas başvurusu, Başvuru no. 2016/15634, Karar tarihi: 28.06.2018
Hava Harp Okulu öğrencisi olan başvurucunun 15 Temmuz darbe girişimi sonrası anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçundan tutuklanması ve 669 sayılı OHAL KHK’si ile okul ile ilişiğinin kesilmesi – Açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı
İHAM Kararları
Yaşam Hakkı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü
Mazepa ve Diğerleri v. Rusya, Başvuru No: 15086/07, Karar tarihi: 17.07.2018
Başvurucuların kız kardeşi, annesi ve çocuğu olan ünlü araştırmacı gazeteci Anna Politkovskaya’nın 2006 yılında evinin asansöründe öldürülmesinin ardından 2009 yılında cinayetle bağlantısı olduğu şüphesiyle 5 kişi hakkında başlatılan soruşturmada yerel mahkeme tarafından tutuklanan faillerden birinin Politkovskaya’nın Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in politikalarını eleştiren makalelerini beğenmeyen bir kişi tarafından kiralık katil olarak tutulduğunun tespit edilmesi, cinayetin ana organizatörü ve asıl katile ömür boyu hapis ve cinayet planına yardım ettiğini itiraf eden Moskova İç İçişleri Bakanlığı’nda görevli üst düzey bir görevlinin de 11 yıl hapis cezasına çarptırılması – Mahkeme, başvurucularının yakınlarının mesleği ve yaptığı çalışmalar ile ölümü arasındaki bağın dikkate alınması gerektiğini belirterek, devletin cinayeti kiralık katil olarak gerçekleştiren kişileri bulup mahkûm etmesine rağmen bu kişileri görevlendiren ve onlara ödeme yapan kişi veya kişileri belirlemek için gerekli adımlar atmadığı ve cinayet soruşturmasını etkili, yeterli ve süratli bir şekilde yürütememesi sebebiyle Sözleşme’nin 2. maddesinin ihlal ettiğine karar vermiştir.
İşkence Yasağı ve Etkili Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü
Görmüş v. Türkiye, Başvuru no. 40528/11, Karar tarihi: 10.07.2018
12 Nisan 2003 tarihinde bir kişiyi bıçakla gasp etmeye çalışırken polisler tarafından yakalanıp kelepçelenirken kaçan, daha sonra yakalanıp gözaltına alınan, 13 Nisan 2003 tarihinde düzenlenen sağlık raporuna göre bir gün iş göremez raporu alacak şekilde sırtından ve bacaklarından hafif yaralanan ve savcılık önündeki ifadesinde beş polis tarafından gözaltına alınırken darp edildiğini söyleyen başvurucunun iddiaları üzerine hazırlanan iddianame ve açılan davada dört polis hakkında beraat kararı verilmesi, bir polis hakkında ise ertelemeli dört ay hapis cezası verilmesi ve bu kararlardan beş yıl sonra Yargıtay’ın beraat kararlarını onarken hapis cezası kararında zamanaşımı nedeniyle davayı düşürmesi – Kötü muamele yasağının ihlali
Çiftçi v. Türkiye, Başvuru no. 51586/10, Karar tarihi: 10.07.2018
23 Ekim 2007 tarihinde Gazi Mahallesi’ne MOBESE kurulmasını protesto eylemine katılan başvurucuyu darp eden polisler hakkında 16 Aralık 2009 tarihinde savcının takipsizlik kararı vermesi ve başvurucunun yaptığı itirazın reddedilmesi – 3. maddenin ihlali
Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı
S.M. v. Hırvatistan, Başvuru No: 60561/14, Karar Tarihi: 19.07.2018
Başvurucu S.M’nin eski bir polis memuru olan T.M hakkında 2012 yılında kendisini fiziki ve psikolojik olarak fuhuşa zorladığı iddiasıyla Z polis merkezine isteği dışında bir süre T.M tarafından çeşitli ağlarda kendisine fuhuş amacıyla görüşme ayarlandığı, para karşılığı cinsel ilişkiye girmeye zorlandığı, girdiği cinsel ilişki sonrası paranın yarısını T.M’ye vermeye zorlandığı, bu süreçte tehdit edildiği ve şiddete maruz kaldığı iddialarıyla şikayette bulunması sonrasında 2012 yılının sonunda başvurucuya insan ticareti mağduru statüsü verilmesi, 2013 yılında ilk derece mahkemesinin somut olayda seks işçiliği yapıldığını ancak T.M’nin kişiyi zorladığına dair yeterli delilin bulunamadığı aynı zamanda başvurucunun tanıklığı esnasında duraksadığı ve tereddüte düştüğünün gözlemlenmesi sebepleriyle şikayetinin tutarsız ve güvenilmez olduğu kararı, ilk derece mahkemesi kararının temyiz talebinin reddedilmesi, anayasa mahkemesinin başvuruya ilişkin kabul edilemezlik kararı vermesi – Hırvatistan’da insan kaçakçılığı ve zorla fuhuş konusundaki hukuki düzenlemelerin yeterli olduğu ancak somut olayda başvurucunun göstermiş olduğu delillerin yeterince değerlendirilmemesi ve kilit tanıkların dinlenmemesi ya da dikkate alınmaması sebepleriyle usuli yükümlülüklerin yerine getirilmediği, ayrıca başvurucunun psikolojik durumunun göz önüne alınmadan şikayetinin tutarsız olduğuna karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’nde insan kaçakçılığının ulusal ya da uluslararası alanda yasaklandığının belirtilmesi sebebiyle ulusal düzlemde gerçekleşen olayların dahi sözleşme çerçevesinde korunduğunun vurgulanması nedeniyle 4. Maddenin ihlali [Bu karar, fuhuşa zorlama amacıyla yapılan insan ticareti eyleminin 4. madde kapsamında değerlendirilerek ihlal verildiği ilk karardır.]
Özgürlük ve Güvenlik Hakkı
Çeki v. Türkiye, Başvuru no. 50070/10, Karar tarihi: 10.07.2018
1 Ekim 2004 tarihinde örgüt üyesi olduğu şüphesiyle gözaltına alınan, 5 Mart 2004 tarihinde tutuklanan, 15 Mart 2005 tarihinde örgüt üyesi olduğu iddiasıyla hakkında iddianame hazırlanan ve 31 Ocak 2008 tarihinde 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılan, 6 Mayıs 2009 tarihinde Yargıtay’ın bozma kararının ardından 10 Kasım 2009 tarihinde yapılan duruşmada tutuk halinin devamına karar verilen başvurucunun avukatının 20 Aralık 2009 tarihinde yaptığı itirazın 21 Aralık 2009 tarihinde duruşma yapılmadan ve başvurucuya ya da avukatına tebliğ edilmeyen savcılık görüşlerine dayanılarak reddedilmesi ve başvurucuya yeniden yargılama sonunda yine 15 yıl hapis cezası verilmesi – Savcılık görüşlerinin başvurucu ya da avukatına tebliğ edilmemesi nedeniyle İHAS madde 5/4’ün ihlali [Duruşma yapılmadan tutuk halinin devamına karar verilmesi yönünden şikayet açıkça dayanaktan yoksun bulunurken, tutukluluk süresinin makul süreyi aşması yönünden ise iç hukuk yolları tüketilmediği için kabul edilemezlik kararı verildi.]
Özcan v. Türkiye, Başvuru no. 4728/07, Karar tarihi: 10.07.2018
16 Kasım 2005 tarihinde gözaltına alınan, avukatları tarafından yapılan bütün tutuk itirazları matbu gerekçelerle reddedilen, 4 Mayıs 2011 tarihinde 18 yıl 9 ay hapis cezası verilen ve cezası onanan başvurucunun tutuklandığı 19 Kasım 2005 tarihinden 21 Mart 2007 tarihindeki ilk duruşmaya kadar hakim karşısına çıkamaması – İHAS madde 5/4’ün ihlali
Vasilevskiy ve Bogdanov v. Rusya, Başvuru No: 52241/14 ve 74222/14, Karar Tarihi:10.07.18
Haziran 2007’de hapishaneden tahliye edilen Bay Vasilevskiy’nin tutuklulukta geçirdiği süreler hesaba katılmadan ceza aldığı süreden 472 gün fazla hapiste tutulduğu için kazandığı 3.320 Euro’nun İHAM içtihadında belirlenen miktarın altında olduğu gerekçesiyle yaptığı temyiz başvurusunun reddedilmesi ve Bay Bogdanov’un uyuşturucu temin etmek suçundan 2006 yılında aldığı 12 yıllık cezanın 2013 yılında 6 seneye düşürülmesi ve polisin bazı suçları kışkırttığı ortaya çıkınca başvurucunun düzenlemeden 119 gün geçtikten sonra serbest bırakılması nedeniyle Mart 2014’te 1.576 Euro’ya denk gelecek şekilde tazminata hükmedilmesi fakat bu miktarın aynı yılın ilerleyen Temmuz ayında yüksek mahkeme tarafından 324 Euro’ya düşürülmesi – İHAS’ın 5. maddesinin 5. fıkrasının ihlali
Adil Yargılanma Hakkı
Erdem v. Türkiye, Başvuru no. 25014/10, Karar tarihi: 10.07.2018
2002 yılında kamu görevlisi olarak çalıştığı işinden atılan başvurucunun af çıkması üzerine açtığı davada Danıştay’ın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görüşüne dayanarak başvurucunun işe iade edilmemesine karar vermesi – Adil yargılanma hakkı ihlali [Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası, iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulundu.]
Keskin v. Türkiye, Başvuru no. 16887/09, Karar tarihi: 10.07.2018
Geçirdiği trafik kazası nedeniyle malulen ordudaki görevine son verilen başvurucunun vazife malulü maaşı verilmesi için Emekli Sandığı’na yaptığı başvurunun reddedilmesine karşı açtığı davada Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nin savcının görüşüne dayanarak davayı reddetmesi – Savcılık görüşlerinin başvurucu ya da avukatına tebliğ edilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ihlali
İshak Sağlam v. Türkiye, Başvuru no. 22963/08, Karar tarihi: 10.07.2018
Nisan 2000 tarihinde Hizbullah üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 18 Nisan 2006 tarihinde 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen başvurucunun örgüt evinde bulunan hard diskten çıkarılan ve örgüt üyelerine ait olduğu iddia edilen ve Sağlam’ın “örgüte yeni katılanlara eğitim verdiği ve örgüte üye kazandırdığı” yazılı beyanlarının olduğu iddialarına karşı ve aleyhine tanıklık eden iki kişiye dair delillerini mahkemenin dikkate almaması – Makul sürede yargılanma hakkı ve tanıklarını ve delillerini dinletme/sorgulama hakkı yönünden adil yargılanma hakkının ihlali
Ronald Vermeulen v. Belçika, Başvuru No: 5475/06, Karar Tarihi: 17.07.2018
Hollanda’nın Sas van Gent kasabasında yaşamakta olan ve yargılama esnasında Hollanda vatandaşlığı almış olan Belçika vatandaşı başvurucunun Haziran 2000’de Kamu Görevlisi Alma Sekreterliği tarafından “kabine ofisine 4. Kategori idari görevli” alımı sınavının sözlü kısmından geçemediğine dair bilgilendirilmesi, başvurucunun Danıştay’a yaptığı itiraz üzerine kararın gerekçesiz olması sebebiyle iptal edilmesi, Kasım 2001’de başvurucunun sözlü sınava tekrardan girmesi fakat yine başarısız olması, Ocak 2002’de başvurucunun Danıştay’a kararın infazının geri bırakılması talebiyle başvurması üzerine bu talebinin Kasım 2002’de makul temelden yoksun olması sebebiyle reddedilmesi, başvurucunun aynı şekilde yine Danıştay’a kararda gerekçenin bulunmaması ve sınavı yapan kişilerin tarafsız olmaması şikayetiyle başvurması, Ağustos 2005’te başvurucunun itirazının sadece kendi sonucunun iptali talebinden ibaret olması gerekçesiyle kabul edilemez bulunması, Ayrıca kabul edilenler listesinin geçerlilik süresi 4 Haziran 2002’de sona erdiği için başvurucunun sözlü sınavı geçmesi ihtimalinde dahi atanması söz konusu olamayacağından dolayı idari makam tarafından göreve atanmaması gerekçesinin Danıştay tarafından belirtilmesi- Mahkeme iç hukuktaki yargılama esnasında başvurucunun lehine olacak durumu yaratabilecek sürenin geçmesinden hareketle kabul edilemezlik kararının mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verdiğine ve dolayısıyla Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Aleksandar Sabev v. Bulgaristan, Başvuru No: 43503/08, Karar Tarihi: 19.07.2018
Sofya’da yaşayan ve Bulgar Askeri İstihbarat Teşkilatı’nda görev yapmakta olan Bulgar başvurucunun Mayıs 2005’te bir Devlet Komisyonu tarafından gizli bilgilere olan erişim yetkisinin geri alınması ve ordunun genel bölümünün istihbarat birimine nakli, Ağustos 2006’da başvurucunun bu yeni makamındaki gizli bilgilere erişim yetkisinin aynı şekilde geri alınması, Mart 2007’de Savunma Bakanı tarafından başvurucunun makamının gerektirdiği koşulları daha fazla sağlayamaması gerekçesiyle görevden alınması, Nisan 2007’de başvurucunun görevden alındığı kararın gerekçeli olmaması nedeniyle bu karara karşı Yüksek İdare Mahkemesi’ne itiraz etmesi, Kasım 2007’de Mahkeme’nin bu itirazı reddi, başvurucunun bu karara karşı yine Yüksek İdare Mahkemesi’ne esastan itirazda bulunması, Başvurucunun yetkisinin geri alınmasından sonra Bakan’ın başvurucuyu görevden almak zorunda olduğu gerekçesiyle ve yetkiyi geri alan bir kararın sebep içermek zorunda olmadığı ve yargısal denetime tabi olamayacağı görüşü benimsenerek alt mahkemenin kararının Mart 2008’de onanması- Mahkeme bu olayda tartışmanın başvurucunun Sözleşme’nin 6. Maddesi’nin 1. Fıkrası altında “medeni haklar’ı” ile ilgili olduğunu ve yerel mahkemelerin başvurucunun yetkisinin hangi nedenle alınmış olduğu sorusuna cevap vermeksizin Devlet Komisyonu’nun kararına atıf yaparak bir neden içermediğini ve yargısal denetime tabi olamayacağını belirtmesinden yola çıkarak başvurucunun görevden alınmasının hukuki koşulları ve ilgili olayları incelemeye “tam yargılama yetkili” bir mahkeme tarafından incelenmediğini ve dolayısıyla İHAS Madde 6 § 1’in medeni haklar kısmının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Dridi v. Almanya, Başvuru No: 35778/11, Karar Tarihi: 26.07.2018
Alman vatandaşı olup İspanya’nın Cadiz şehrinde yaşayan başvurucunun Mart 2009’da fiili saldırı suçundan Hamburg Mahkemesi tarafından 1000 Euro para cezasına mahkum edilmesi, tarafların bu karara itirazı, başvurucunun talebi üzerine Mahkeme’nin bir hukuk öğrencisini müdafii olarak görevlendirmesi, daha sonradan başvurucunun yeni adresini Mahkeme’ye vermek suretiyle İspanya’ya taşınması, 24 Nisan 2009’da Hamburg Bölge Mahkemesi’nin hukuk öğrencisi müdafinin yetkisini geri çekmesi ve başvurucunun şahsen Mahkeme karşısında bulunma zorunluluğundan feragat etmesi talebinin reddi ve bu kararın İspanya’daki başvurucuya tebliği, Aynı gün Hamburg Bölge Mahkemesi’nin temyiz duruşması için bir tarih belirlemesine rağmen başvurucu yurtdışında yaşadığı için mahkeme celbini duyuru panosuna yapıştırılması suretiyle başvurucuya bu tarihin ilan edilmesi, 12 Mayıs 2009’da duruşmadan bir gün önce hukuk öğrencisi eski müdafiinin Hamburg Bölge Mahkemesi’nin kendi yetkisini geri aldığı kararının Temyiz Mahkemesi tarafından bozulduğunu ve duruşmanın ertesi sabah olduğunu öğrenmesi, bunun üzerine mazeret bildirerek duruşmanın ertelenmesini talep etmesi, 13 Mayıs 2009’da müdafiinin başvurusunun reddi ve başvurucunun mahkumiyet kararına itirazının duruşmada bulunmadığı için ve bir vekil tarafından temsil edilmediği için esasa girilmeden reddi, başvurucunun temyizi üzerine Temyiz Mahkemesi tarafından Temmuz 2010’da temyiz talebinin reddi, aynı şekilde anayasa şikayetinin de başarısız olması- Sözleşme’nin 6. Maddesi’nin 1. Fıkrasının ve 3. Fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin ihlali
N.K. v. Almanya, Başvuru no: 59549/12, Karar tarihi: 26.07.2018
Başvurucu aleyhine, eşine şiddet uyguladığı iddiasıyla 2009 yılında açılan davada soruşturma yargıcının iddia edilen suçun niteliğini göz önüne alarak başvurucunun eşinin onun varlığında duruşmada doğruları söylemekten çekinebileceği olasılığını değerlendirip başvurucuyu duruşmadan vareste tutması, başvurucunun eşine karşı saldırı ve bedensel zarar verme gibi suçlardan hüküm giymesinden sonra Sözleşme’nin 6. maddesiyle korunan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Mahkeme’ye başvurması – Mahkeme, öncelikle yerel mahkemenin çapraz sorgulama yapmaması ve başvurucunun beyanlarına dayanarak karar vermemesi için haklı gerekçesinin olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda yargılama sonucunu etkileyen tek doğrudan delilin başvurucunun eşinin iddiaları olmadığını, şiddet gören eşin ifadelerinin komşuların ve eşinin olaylar sonrasında başvurduğu kadın sığınma evinin danışmanının ifadeleri gibi başka birçok delille de desteklendiğini belirtmiştir. Dolayısıyla Mahkeme, yerel mahkemenin kararını dayandırdığı delillerin keyfi ve kabul edilemez olmadığına karar vermiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği kanaatine varmıştır.
Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı
Voynov v. Rusya, Başvuru No. 39747/10, Karar Tarihi: 03.07.2018
2009 yılında 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılan ve annesi ile sevgilisinin yaşadığı Oryol’dan 4.200 kilometre uzaktaki Krasnoyarsk bölgesinde bulunan bir cezaevine gönderilen başvurucunun ailesi ile görüşebilmek için Oryol yakınlarındaki bir cezaevine nakledilmesi yönündeki taleplerinin reddedilmesi nedeniyle 2011-2013 yılları arasında sevgilisi ile yalnızca altı kez görüşebilmesi ve 2014 yılından sonra sevgilisi ve çocuğu ile hiç görüşememesi – Mahkeme, Rus hükümetinin, hükümlülerin coğrafi olarak dağıtımında onların Sözleşme kapsamında yer alan etkili çözüm yolu arama hakkına ilişkin mahkeme kararı sunamadığından, daha önce vermiş olduğu birçok kararda Rus devletinin ilgili hukukunun etkili bir çözüm yolu sunmadığını tespit ettiğinden, Rus hukukunun hükümlülerin coğrafi olarak dağıtımı ile onların aile ve sosyal bağlarını koruma açısından menfaatleri arasında orantılılık ilkesi incelemesini mümkün kılmadığından hareketle 8.madde bağlamında 13. maddenin ihlal edildiğine, daha önceki kararlarda Rus hukuk sisteminin aile hayatına saygı hakkına karşı olası müdahaleler konusunda yeterli koruma sağlamadığından hareketle 8.maddenin ihlal edildiğine hükmetmiştir.
Din ve Vicdan Özgürlüğü
Altun ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 54093/10, Karar tarihi: 10.07.2018
21 Ağustos 2006 tarihinde DTP’nin Ankara ilçe binasında öldürülen üç PKK’li için düzenlenen mevlüde katılan başvurucular hakkında ilçe binasında PKK bayrakları, PKK’lilerin fotoğrafları olduğu ve “Korkularımız ve kaygılarımız devam ediyor. İnsanlar öldürülmeye devam ediyor. Bu mevlüdün barış ve kardeşlik için bir an olmasını diliyoruz.” konuşması yapıldığı gerekçesiyle 23 Kasım 2007 tarihinde örgüt propagandası suçundan verilen hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması – Din ve vicdan özgürlüğü ihlali
İfade Özgürlüğü
Arslan ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 3752/11, Karar tarihi: 10.07.2018
17-18 Haziran 2005 tarihinde Maoist Komünist Parti üyesi 17 kişinin Dersim’de öldürülmesini protesto etmek amacıyla Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğrencilerinin Karadeniz Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği önünde düzenledikleri basın açıklamasında “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz”, “katil devlet”, “devrim şehitleri ölümsüzdür”, “şehit namırın”, “direne direne kazanacağız”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Tutuklamalar, provakasyonlar, baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldığı gerekçesiyle haklarında örgüt propagandası yapma suçundan 10 ve 12 ay hapis cezası verilmesi – İfade özgürlüğü ihlali
Dündar ve Aydınkaya v. Türkiye, Başvuru no. 37091/11, Karar tarihi: 10.07.2018
O dönemde Abdullah Öcalan’ın avukatları olan başvurucular hakkında 29 ve 30 Nisan 2004 tarihinde Ülkede Özgür Gündem gazetesine Öcalan’ın sağlık durumu, İmralı adasına gidişlerdeki zorluklar, Öcalan’ın İHAM önündeki başvurusu, Türkiye’nin durumu, Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri, Kürt siyasi hareketi üzerine verdikleri ve “Abdullah Öcalan Türkiye için bir fırsat”, “Abdullah Öcalan’ın fikirleri barışın sağlanması için önemli” gibi başlıklarla yayımlanan röportajlar nedeniyle 18 Şubat 2010 tarihinde örgüt propagandası yapma suçundan 10 ay hapis cezası verilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması – İfade özgürlüğü ihlali
İmret v. Türkiye (no. 2), Başvuru no. 57316/10, Karar Tarihi: 10.07.2018
ve
Bakır ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 46713/10, Karar Tarihi: 10.07.2018
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 10 Temmuz 2018 tarihinde Türkiye’de Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinin 7. fıkrası altında “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla yargılanan ve hapis cezasına mahkum edilen kişiler için çok önemli iki karar verdi. Bir siyasetçi olarak 10 tane eyleme katıldığı, bu eylemlerde Kürtçe konuşmalar yaptığı, Abdullah Öcalan’a ‘sayın’ dediği için bir kişiye önce 6 yıl 3 ay daha sonra kanun değişikliği ile 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verildiği İmret v. Türkiye kararında ve başvuruculara değişik tarihlerde düzenlenen iki eyleme katıldıkları, MLKP sloganları attıkları, üzerinde ESP ve SGD yazan kıyafetler giydikleri gerekçesiyle 6 yıl 3 ay, 7 yıl 6 ay ve 1 yıl 8 ay hapis cezası verildiği Bakır ve Diğerleri v. Türkiye kararlarında İHAM, TCK’nin 220. maddesinin 7. fıkrasının lafzının ve yerel mahkemeler ve Yargıtay’ın 9. Ceza Dairesi tarafından yorumlanıp uygulanış biçiminin çok geniş olduğuna, bu nedenle öngörülebilir olmadığına ve kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine hükmetti. Bakır ve Diğerleri kararında ayrıca TMK’nin 7. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen örgüt propagandası yapma suçundan da önemli bir ihlal kararı verildi. Kararların özet çevirisi için buraya tıktık.
Mariya Alekhina ve diğerleri v. Rusya, Başvuru No: 38004/12, Karar Tarihi: 17.07.2018
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, muhalif ve feminist punk grubu Pussy Riot üyelerine kilisede söyledikleri şarkı nedeniyle hapis cezası verilmesini ve şarkının görüntülerine İnternet üzerinde erişimin engellenmesini ifade özgürlüğüne aykırı buldu. Mahkeme ayrıca başvurucuların cezaevinden mahkemeye götürülürkenki koşulların ve duruşma sırasında cam bir kafes içinde tutulmalarının insanlıkdışı muamele yasağına; beş ay boyunca gerekçesiz kararlarla tutuk hallerinin devam ettirilmesinin özgürlük ve güvenlik hakkına ve bir ay süren duruşmalar sırasında alınan olağanüstü güvenlik önlemleri nedeniyle avukatları ile iletişim kuramamalarının adil yargılanma hakkına aykırı olduğuna karar verdi. Kararın Serde Atalay tarafından yapılan özet çevirisine buradan ulaşabilirsiniz.
Makraduli v. Makedonya başvurusu, Başvuru no: 64659/11 ve 24133/13, Karar tarihi: 19.07.2018
Olayların gerçekleştiği esnada muhalefet partisi konumundaki Makedonya Sosyal Demokrat Birliği’nin başkan yardımcısı ve parlamento üyesi olan Makraduli’nin, 17 Aralık 2007’de, siyasi partisinin genel merkezinde yaptığı ve ülkenin en popüler televizyon kanalında yayınlanan basın açıklamasında hem iktidar partisinin kıdemli siyasetçisi hem de Güvenlik ve Karşı İstihbarat Ajansı’nın başı olan Bay S.M’ye yönelttiği “Bay S.M’nin yetkisini kötüye kullanarak borsa üzerinde önceden bilgi sahibi olup kendisine fayda sağlayıp sağlamadığı hakkında gitgide güçlenen söylentilerin doğru olup olmadığı” sorusuna karşı Bay S.M’nin 1 Şubat 2008’de kendisine hakaret edildiği iddiasıyla açtığı tazminat davasında başvurucuya 1.500 Euro para cezası verilmesi ve bu karara karşı yaptığı Anayasa Mahkemesi başvurusunun reddedilmesi ve yine başvurucunun 9 Eylül 2007’de düzenlediği basın konferansında, kendi partisinin yaptığı araştırmalar sonucunda, Üsküp’ün merkezindeki devlete ait arazi üzerine yapılması planlanan otel için seçilen şirket ile O. Holding’in adreslerinin aynı olduğunu, arazinin Başbakan ile aile bağı veya parti bağı olan kişilere verileceğini iddia etmesi ve “Bu mega skandalın ortaya çıkmasından sonra en büyük ikilem, En Ahlaksız Politikacı Akademi Ödülleri’nin Başbakan’a mı yoksa onun kuzenlerine mi verilmesi gerektiğidir? Anlaşmayı yaratanlara mı? Yoksa uygulamaya koyanlara mı?” nedeniyle hakkında açılan tazminat davasında 1000 Euro ödemeye mahkum edilmesi ve başvurusunun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi — Mahkeme, para cezaları nispeten ılımlı nitelikte olsa da, bu müdahalenin ifade özgürlüğünün kullanılması üzerinde “caydırıcı etki” (chilling effect) yaratabileceğini, Başvuru sahibinin kullandığı ifadelerin bir kısmının belli bir düzeyde ılımlılığa sahip olmadığını ve iğneleyici olduğunu fakat açıkça hakaret edici bir dil içermediğini, politikacıların kabul edilebilir eleştiri sınırının, bu gibi durumlarda, bireylerin ve sıradan bir devlet memurunun durumundan daha geniş olması gerektiğini belirterek başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
Dernek Kurma ve Toplantı Gösteri Özgürlüğü
Zehra Eğitim Vakfı ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 51595/07, Karar tarihi: 10.07.2018
1989 yılında kurulan ve 2000 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen müfettişlerin yasadışı faaliyet gerçekleştirildiğine karar verdiği Vakfın “Said Nursi’nin görüşleri doğrultusunda, şeriat hukuku temelinde Kürt devleti kurma girişimlerini yaymak, cumhuriyet rejimi karşısında din devleti kurmaya çalışmak” iddiasıyla 2013 yılına kadar kapatılması ve vakfın 25 taşınmazına el konulması, 2014 yılında yasalarda yapılan reform üzerine tekrar açılan vakfa el konulan 25 taşınmazdan 22’sinin iade edilmesi – Dernek kurma özgürlüğü ihlal edilmemiştir
46 Madde
Storck v. Almanya, Başvuru no:486/14, Karar Tarihi: 19.07.2018
İHAM’ın 2005 yılında 1977’den 1979’a kadar iradesi dışında ve mahkeme kararı olmadan psikiyatri kliniğinde kalmasının sözleşmeye aykırı olduğuna ve özellikle kişisel kariyeri dikkate alındığında yaşadığı kayıplar için 75.000 Euro manevi tazminat ödenmesine karar verdiği başvurucunun yerel mahkemeye kliniğe karşı yeniden dava açmak için yaptığı adli yardım talebinin yeterli başarı şansının görülmemesi nedeniyle reddedilmesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2007 yılında, 2006 yılına kadar, iç hukuk uyarınca, hukuk davalarının yeniden açılmasını istemek için açık bir olasılık bulunmadığını kabul ederek başvurucunun davasının incelenmesini kapatmaya karar vermesi, 2013’te Federal Anayasa Mahkemesi’nin başvurucunun şikayetini değerlendirmeyi reddetmesi üzerine Mart 2014’te başvurucunun, Bakanlar Komitesi’nin Mahkeme’nin 2005 tarihli kararının uygulanmasının denetlenmesiyle ilgili davaları yeniden açmasını istemesi – Mahkeme öncelikle Sözleşme’nin ihlal edildiğinin tespitinden sonra kararın uygulanmasının denetiminin Bakanlar Komitesi’ne ait olduğunu belirtmiş fakat her ne kadar kendi kararlarının icrasını denetleme yetkisine sahip olmasa da, kararlarının uygulanmamasının sonucu olarak yeni bir başvuru konusunun gündeme gelebileceğini vurgulamıştır. Mahkeme, yerel mahkemelerin İHAM içtihatlarını ve Sözleşme’yi başvurucuya tam tazminat vermek için tam olarak uygulaması gerektiğini vurgulamıştır ancak Mahkeme’nin görüşüne göre söz konusu olayda Komite’nin davayı kapatması Federal Anayasa Mahkemesi önündeki yargılamanın sonucuna bağlı değildir çünkü yerel mahkemenin 2013 tarihli kararı İHAM’ın içtihadının amacına uygun “yeni bir konu” değildir. Olayda başvurucunun ortaya koyduğu yeterli tazminat sağlanamaması gibi hususlar Bakanlar Komitesi’nin incelemesinden çıkarılmamıştır ve Mahkeme, ilgilinin başvurusu yeni bir konu içermediğinden başvurunun kabul edilemez olduğunu belirtmiştir.