İçeriğe geç

İHAM’ın Gömi v. Türkiye kararının özet çevirisi: “Kronik şizofreni hastası kişiyi ‘cezaevi koşullarında yaşayamaz’ raporuna rağmen tek kişilik hücrede tutmak, insanlıkdışı muamele yasağının ihlalidir.”

by 12/03/2019

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, 19 Şubat 2019 tarihinde verdiği Gömi v. Türkiye kararında 2003 yılından beri psikiyatrik hastalıkları bulunan ve defalarca kez hastaneye kaldırılan, cezaevini evi zanneden başvurucunun rahatsızlıklarına rağmen tutukluluğuna devam edilmesinin ve tutuklululuk ve hapishane koşullarının, Sözleşme’nin 3. Maddesinde düzenlenen insanlıkdışı muamele yasağının ihlalini oluşturduğuna karar vermiş ve Sözleşme’nin 46. Maddesinde düzenlenen kararların infazı ve bağlayıcılığı maddesi uyarınca başvurucunun tutukluluğuna acilen son verilerek psikiyatrik tedavi görebileceği bir merkeze yerleştirilmesi yükümlülüğünü Türkiye’ye yüklemiştir. Kararın avukat Esin Bozovalı tarafından yapılan özet çevirisini aşağıdan okuyabilirsiniz. 

Gömi v. Türkiye, Başvuru no. 38704/11, Karar tarihi: 19.02.2019, Fransızca yazılan kararın tamamı.

Olayların Özeti:

1969 doğumlu başvurucu 1993 yılında “Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek” suçu ile suçlanarak tutuklanmış, kovuşturma sonucu 1997 yılında hakkında idam cezası verilmiş ve idam cezasının kaldırılmasıyla cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmiştir.

Başvurucu, 2003 yılından beri yaşadığı akıl hastalıkları sebebiyle defalarca kez hastaneye kaldırılmıştır. 2004 Mayıs ayında Adli Tıp Kurumu başvurucunun akıl hastalığının cezasının hafifletilmesine gerek duyulacak düzeyde olmadığına dair rapor yazmış, 2004 Haziran ayında ise psikiyatri kliniğinde tedavi gören başvurucuya depresyon ve psikotik bozukluk teşhisi konulmuştur. Semptompların ısrarla devam etmesine rağmen başvurucu 2004 Eylül ayında yeniden cezaevine gönderilmiştir. 2006 Haziran ayında uzman kurul başvurucu hakkında kronik şizofreni teşhisi koymuş ve bu teşhiş 2007 Mart ayında psikiyatri kliniği uzman kurulu tarafından onaylanmıştır. 2012 yılında Adli Tıp Gözlem Kurulu, başvurucu hakkında psikotik bozukluk teşhisi koymuş fakat bu bozukluğun başvurucunun suça ilişkin eylemleri gerçekleştirdiği zaman da mevcut olduğuna ilişkin bir delilin bulunmadığını ve bu sebeple başvurucunun suçun işlendiği zaman ceza sorumluluğuna haiz olduğuna karar vermiştir. 2015 Kasım ayında başvurucu Ankara Başsavcılığı’ndan hastaneye yatırılmasını talep etmiştir. 2017 yılında Bolu Devlet Hastanesi doktorları tarafından başvurucunun atipik psikozunun devam ettiğine ve başvurucunun intihar riskine karşı yakından gözlenmesi gerektiğine dair rapor verilmiştir.

Hükümet başvurucunun Bolu F tipi Cezaevi’nde içinde yatak, masa, sandalye, dolap olan 10 metrekarelik tek kişilik hücrede kaldığını belirtmiştir.

Başvurucunun Şikayetleri:

3. Maddeye dayanılarak (insanlıkdışı muamele yasağı), hapishanede olduğunu dahi kavrayamayan başvurucunun tutuklu bulunduğu koşulların yaşadığı ruhsal hastalıklar ile uyumlu olmadığı ve bu koşullar altında ömür boyu hapishanede tutulmasının insanlık dışı ve aşağılayıcı müdahale olduğu vurgulanılarak 2001 yılında İHAM’a başvurulmuştur.

Mahkeme’nin Kararı:

3. madde (insanlıkdışı muamele yasağı yönünden)

Mahkeme, başvurucunun müebbet hapis cezasının azaltılamaz niteliğinden şikayetçi olmamasına rağmen, tahliye veya yeniden değerlendirme ihtimali olmayan müebbet hapis cezasının madde 3’ün gereklilikleri ile uyuşmadığını belirtmiş, söz konusu davada ise, müebbet hapis cezasının akıl hastalığı bulunan bir başvurucuya uygulandığını vurgulamıştır.

Mahkeme şizofreni hastalığı teşhisi konulan başvurucunun 2003 yılından beri defalarca kez hastaneye kaldırıldığını ve farklı psikiyatrik tedaviler gördüğünü ifade ederek, 2007-2010 yılları arasında verilen birçok raporda bu hastalığın uzun dönem olacağından bahsedilmesine ragmen 2014 yılında Adli Tıp Kurumu’nun aksi yönde görüş verdiğine, 2016 Şubat ayında ise Adli Tıp Kurumu’nun başvurucunun psikoz hastalığı olduğunu fakat gerekli medikal takip yapılarak hapishanede kalmasında bir sakınca olmadığına ilişkin rapor verdiğine dikkat çekmiştir. 2016 ve 2017 yıllarında başvurucunun defalarca kez paranoid sanrılar geçirdiği, kendisine atipik psikoz teşhisi konularak şizofreni tedavisi gördüğü ve hakkında verilen son tıbbi raporda başvurucunun intihar etme riski olduğundan gözlem altında tutulması gerektiğine dair görüş verildiği de Mahkemece tespit edilmiştir.

Mahkeme, başvurucunun halen benzer belirtilere sahip olduğunu ve bulunduğu koşulları açık ve gerçeğe uygun olarak değerlendirme ve karar alma yeteneğinden yoksun olduğunu vurgulamıştır.

Yukarıda belirtilen tüm sebeplere dayalı olarak; Mahkeme uzman bir ekibin başvurucunun rahatsızlıkları hakkında sürekli bir takip yapamamasından dolayı başvurucunun gerekli tedaviye hapishane koşulları altında erişemediğini tespit etmiştir.

Ayrıca Mahkeme, başvurucunun sahip olduğu ruhsal hastalıklar sebebiyle tutukluluğu hakkında düzgünce bir şekilde şikayette bulunmasının mümkün olmadığını ve bu hastalıkların başvurucunun tutukluluk ve hapishane koşullarını meşrulaştırmayacağını belirtmiştir. Buna ek olarak,  Mahkeme başvurucunun yaşadığı akıl hastalıkları sebebiyle ortalama bir mahpustan daha hassas bir durumda olduğunu ve hastanede yattığı süreler dışında hapishane sürecinin başvurucunun hastalığının ilerlemesine katkı sağlayabileceğini belirterek, devlet otoritelerinin başvurucuyu tutukluluk süresinin büyük bir bölümünde psikiyatrik kliniğe ya da psikiyatrik tedavinin olduğu bir hapishaneye yerleştirmemelerinin başvurucu açısından sağlık riski oluşturduğunu, fazladan stres ve anksiyete yaşamasına neden olduğunu vurgulayarak 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.

46. madde (Kararların bağlayıcılığı ve infazı yönünden)

Mahkeme 46. Maddeye dayanarak, bir ihlal kararı verildiğinde taraf devletlerin yalnızca hükmedilen tazminatı ödemek ile değil aynı zamanda Bakanlar Komitesi denetimi altında yaşanılan ihlalin engellenmesi için bireysel veya genel tedbirler almak ile yükümlü olduklarını vurgulamıştır.

Söz konusu davada Mahkeme adli tazminatın ve insanlıkdışı muamele yasağının tespitinin yanı sıra, başvurucunun koşulları dikkate alındığında ve acilen 3. maddenin ihlaline son vermek adına, başvurucunun en kısa zamanda gerekli psikiyatrik tedaviyi aldığı ve kendisine sürekli takibin yapıldığı bir merkeze yerleştirilmesini devlete yükümlülük olarak yüklemiştir.

 Adli Tazmin (41. Madde)

Mahkeme, Türkiye’nin başvurucu Kemal Gömi’ye 10,000 Euro manevi tazminat ödemesine hükmetmiştir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: