İçeriğe geç

İHAM’ın Mammadov ve Diğerleri v. Azerbaycan kararının özet çevirisi: “Azeri akademisyenin ailesine ve avukatına haber verilmeden keyfi olarak gözaltına alınması ve kötü muameleye maruz bırakılması Sözleşme’ye aykırı”

by 13/03/2019

Mammadov ve Diğerleri/Azerbaycan (başvuru no. 35432/07) davası, Azeri bir akademisyenin; 2007’de gözaltına alınması, 24 saat boyunca keyfi şekilde gözaltında tutulması, ardından ne ailesi ne de avukatı tarafından bilinen bir mahalde 15 günlük idari gözetim cezasına çarptırılması ile ilgili şikâyetlerine ilişkindir. Başvurucu bu süreçte kötü muameleye maruz kaldığı ve yüksek tansiyon, prostat ve hipertiroid hastalıkları için tıbbi destekten yoksun bırakıldığını iddia etmektedir. Başvurucu, vatan hainliği suçundan ötürü 10 yıllık hapis cezasına çarptırıldığı mahkûmiyet hükmü açıklanıncaya kadar bir yılı aşkın süredir makul gerekçe gösterilmeksizin tutuklu kaldığına ilişkin ayrıca şikayetçi olmuştur. Başvurucu tutukluluğu sırasında 2009 yılında kalp krizi sonucunda ölmüştür.

21 Şubat 2018 tarihli Daire kararında, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, dört oya karşı üç oyla:

Mammadov’un 2 ila 17 Şubat 2007 tarihlerinde kötü muameleye maruz bırakıldığı iddiasına ilişkin, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. Maddesinin (insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine karar vermiştir.

Mahkeme ayrıca oybirliğiyle:

Başvurucunun 2 ila 17 Şubat 2007 tarihlerinde tıbbi destekten yoksun bırakılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi 3. Maddesinin ihlal edildiğine;

Kötü muamele iddialarının etkili soruşturulmaması sebebiyle 3. Maddenin ihlal edildiğine;

Başvurucunun gözaltı süresinin ilk 24 saatinin kayıt altına alınmaması sebebiyle Madde  5 § 1’in (özgürlük ve güvenlik hakkı) ihlal edildiğine;

Yetkililerin Şubat 2007 ila Haziran 2008 tarihleri arasındaki tutukluluğa ilişkin “ilgili” ve “yeterli” gerekçelendirmede bulunmaması sebebiyle Madde 5 § 3’ün (makul süre içinde yargılanma ya da yargılanma süresince serbest bırakılma hakkı) ihlal edildiğine;

Başvurucunun tutukluluk sürecinde ölümüne ilişkin 2. Maddenin (yaşam hakkı) ihlal edilmediğine ve

Yetkililerin başvurucunun ölümü üzerine etkili bir soruşturmada bulunmamasına ilişkin 2. Maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Kararın stajyer avukat Polat Yamaner tarafından yapılan özet çevirisini aşağıda okuyabilrsiniz. 

Mammadov ve Diğerleri v. Azerbaycan, Başvuru no. 35432/07, Karar tarihi: 21.02.2019. Kararın tamamı.

Olayların Özeti

Başvurucular; 1942 yılı doğumlu Novruzali Khanmammad oglu Mammadov, eşi Maryam Aliaga gizi Mammadova ve oğulları Emil Novruzali oglu Mammadov’dur. Başvurucular Azerbaycan vatandaşıdır.

Dava, Talış dili üzerine uzmanlaşan akademisyen ve Azeri-Talış bir gazetenin baş editörlüğünü yapmış ilk başvurucu ve 2007 yılında kendisinin Milli Savunma Bakanlığı (“MNS”) yetkilileri tarafından hukuka aykırı şekilde gözaltına alınması, kötü muameleye maruz bırakılması ve devamında gelen tutukluluk süreci şikâyetlerine ilişkindir. Başvurucu 2009 yılında tutukluluğu sırasında ölmüş ve eşi ile oğlu dava sürecini, ölüm olayıyla ilgili ek şikâyetlerde bulunarak devam ettirmiştir. Başvurucunun oğlu 2011 yılında ölmüş ve annesi dava sürecini devam ettirmiştir.

Mammadov, 2 Şubat 2007 tarihinde Bakü’de bulunan bir parkta, MNS yetkilileri tarafından gözaltına alınmış ve İran istihbarat teşkilatıyla işbirliği olduğu iddiasına ilişkin ifadesi alınmak üzere götürülmüştür. Kendisi 24 saat sonra bir metro durağı yakınında serbest bırakılmış, ancak polis tarafından kimliğini bildirmeyi reddettiği gerekçesiyle derhal yeniden gözaltına alınmıştır. Başvurucu aynı gün hakim karşısına çıkarılmış ve hukuka uygun verilen emre aykırı davranıştan suçlu bulunarak 15 günlük idari gözetim cezasına çarptırılmıştır.

Tam serbest bırakılacağı gün, başvurucuya vatan hainliği suçu isnat edilmiş ve üç aylığına tutuklanmıştır. Mahkemeler başvurucunun tutukluluğunu; isnat edilen suçların ağırlığı, sanığın kaçma ve soruşturmaya engel olabileceği şüphesi gerekçelerine dayanarak bir yıl dört ay boyunca uzatmıştır. Mahkemeler sonradan, soruşturmanın tamamlanması için daha fazla zamana ihtiyaç olduğu yönünde sebeplere de işaret etmişlerdir. Mammadov’un yaşı ve kalıcı ikametgahının bulunması temelinde yapılan tahliye talepleri incelenmemiştir.

Kasım 2007’de kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Başvurucu Haziran 2008’de 10 yıllık hapis cezasına mahkum edilmiştir.

Bu esnada, Mammadov’un bizzat kendisi, avukatı ve ailesi; yetkililere ve mahkemelere hukuka aykırı tutukluluk ve kötü muamele iddialarıyla birçok defa şikayette bulunmuşlardır.

Mammadov’un hem eşi hem avukatı, 3 Şubat 2007 tarihli idari dava duruşması sırasında başvurucunun elindeki darp izlerini fark edince tıbbi inceleme talebinde bulunmuşlardır. Soruşturmacı Nisan 2007’de inceleme kararı vermiş ancak inceleme sonucunda başvurucunun vücudundaki hiçbir darp izi kayıt altına alınmamıştır. Mammadov’un ailesi, idari gözetim esnasında nerede tutulduğunu öğrenmek için emniyet yetkilileri ve mahkemelere çeşitli mektuplar ve telgraflar yollamışlarsa da, çabaları sonuç vermemiştir.

Mammadov, ilk 24 saatlik gözaltı ve bu esnada gördüğü kötü muameleye ilişkin kendisine hiçbir belge verilmediğini birçok mahkeme duruşması esnasında ifade etmiştir. Başvurucuya göre, kötü muamele MNS mahalline geri götürüldüğünde idari gözetim esnasında da devam etmiştir. Kendisi özellikle; MNS yetkililerinin sandalyeyle parmaklarını kırdığını, göğüs kafesinin sol kısmına vurduklarını, omzunu zedelediklerini, gece vakti kayıt altına alınmadan ifadesini aldıklarını ve ailesi hakkında panik yaratıcı ve yanlış bilgiler verdiklerini iddia etmiştir. Başvurucu, ifade alımı sırasında tuvaleti kullanmasına izin verilmediğini, soruşturmacıya prostatı olduğunu belirtmesine rağmen kendisine pantolonuna işemek zorunda olduğu söylendiğini ayrıca ifade etmiştir. Başvurucuya aynı zamanda, hipertansiyon ve aşırı faaliyet gösteren tiroit de dahil olmak üzere, hastalıkları için tıbbi destekte bulunulmamıştır.

Söz konusu şikayetler üzerine hiçbir ceza soruşturmasında bulunulmamıştır. Tutukluluk kararlarına hükmeden yerel mahkemeler Mammadov’un iddialarını göz ardı etmiş, aynı şikayetler ayrı bir dava sürecine konu edildiğinde ise Ekim 2007 tarihinde dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkemeler hiçbir zaman hukuka aykırı tutukluluk iddialarını değerlendirmemişlerdir.

Mammadov tutukluluğu sırasında 2007 ve 2008’de birkaç sefer doktorlar tarafından kötü sağlık durumu sebebiyle muayene edilmiştir. Başvurucu Mart ila Haziran 2009 tarihleri arasında özel sağlık kurumuna nakledilmeyi, mali olarak karşılayamayacağı ve her hâlükârda oradaki bakım kalitesinden duyduğu şüphe sebebiyle reddetmiştir. Başvurucu en nihayetinde Haziran 2009’ta nakledilmeyi kabul etmiş, birkaç uzman tarafından görülmüş ancak 17 Ağustos 2009 tarihinde hayatını kaybetmiştir.

Soruşturma yetkilileri başvurucunun ölümü üzerine derhal soruşturma başlatmış, ancak delil yetersizliği sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişlerdir. Yetkililer kararlarını, Mammadov’un ölümünün kalp krizi sebebiyle gerçekleştiği ve durumun, zaten uygun şekilde verilen tıbbi bakımla alakası olmadığını belirten iki rapora dayandırmışlardır. Yerel mahkemeler bu kararı onamışlardır.

Başvurucunun Şikayetleri

Madde 5 § 1 ve 3’e dayanarak (özgürlük ve güvenlik hakkı / makul süre içinde yargılanma ya da yargılanma süresince serbest bırakılma hakkı) Mammadov, 2 ila 3 Şubat 2007 tarihlerinde gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu ve yerel mahkemelerin devamındaki tutukluluğunu gerekçelendirmediğini ve/ya salıverilmesini sağlayacak lehine argümanlarını değerlendirmediğinden şikayetçi olmuştur. Ayrıca Madde 3’e dayanarak (insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı), MNS yetkililerinin 2 ila 17 Şubat 2007 tarihleri arasında kendisine kötü muamelede bulunduğunu iddia etmiş ve yetkililerin bu iddiaları soruşturmadığını belirtmiştir. Başvurucu ek olarak tutulması sırasında kendisine tıbbi destek sağlanmadığını ifade etmiştir. Son olarak, başvurucunun eşi ve oğlu kendisinin tutukluluk esnasında yetersiz tıbbi bakım sebebiyle öldüğünü, özellikle uzman sağlık kurumuna geç nakledildiği ve ölümü hakkında etkili bir soruşturma yapılmaması sebebiyle Madde 2’nin (yaşam hakkı) ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

Mammadov’un orijinal başvurusu İnsan Hakları Avrupa Mahkemesine 13 Ağustos 2007 tarihinde ulaşmıştır. Başvurucunun eşi ve oğlu tarafından yapılan başvuru sonradan orijinal başvuruya eklenmiş ve 11 Mayıs 2010 tarihinde ulaşmıştır.

Mahkemenin Kararı

Madde 5 § 1 (kayıt dışı gözaltı)

Mammadov’un 2 ila 3 Şubat 2007 tarihlerinde MNS mahallinde, hukuka aykırı şekilde gözaltında tutulduğuna ilişkin çeşitli duruşmalarda devamlı olarak yapmış olduğu şikayetlerin üzerine; Hükümet başvurucunun iddialarını çürütecek hiçbir delil gösterememiştir.  Yerel mahkemeler ise başvurucunun bu şikayetlerine hiçbir zaman değinmemiştir.

Mahkeme bu sebeple, olayların Mammadov bakış açısından anlatımının makul olduğunu ve iddia edildiği gibi 24 saat boyunca gözaltında tutulduğunu kabul etmiştir. Bu gözaltı hiçbir şekilde kayıt altına alınmamış, böylece Sözleşme Madde 5’in özel olarak ağır bir ihlalini teşkil etmiştir.

Madde 5 § 3 (uygun gerekçe olmaksızın bir yılı aşkın süren tutukluluk)

Mahkeme, Mammadov’un Şubat 2007 ila Haziran 2008 tarihleri arasındaki tutukluluğuna ilişkin yetkililerin “ilgili” ve “yeterli” gerekçelendirmede bulunmadığına hükmetmiştir. Özellikle ilk derece ve temyiz mahkemelerinin, başvurucunun tutukluluğuna ve tutukluluğun devamına karar verirken standart şablonları kullandıkları ve şablon içinde alıntılanan tutuklama temellerinin Mammadov davasındaki özel koşullara ne şekilde uygulanacağına ilişkin hiçbir gerekçelendirme yapılmadığı görülmektedir. Mahkemeler üstüne üstlük bir kişinin tutulması için hiçbir şekilde temel olamayacak ilgisiz ve kabul edilemez sebepleri, soruşturmanın tamamlanması için daha fazla zamana ihtiyaç duyulması gibi bir sebebi, kararlarını desteklemek için kullanmışlardır.

Madde 3 (kötü muamele ve soruşturma)

Mahkeme, 2 ila 17 Şubat 2007 tarihleri arasında Mammadov’un MNS yetkilileri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldığına ilişkin olayların Mammadov’un bakış açısından anlatımını kabul etmiştir, nitekim bu anlatım büyük oranda tutarlı ve akla yatkındır. Mahkeme, tıbbi bir delil gösterilmemesi durumunun, başvurucunun bu süreçte gizli tutulan ve dış dünyayla hiçbir irtibatı bulunmayan bir mahalde tutulmasından kaynaklandığını gözlemlemiştir. Gözaltının ilk 24 saati kayıtlara geçmemiş ve tekrar, başvurucunun tutarlı ve akla yatkın ifadelerine göre, kendisi 17 Şubat 2007 tarihine dek ailesi ya da avukatının nerede bulunduğunu bilmeden tutulmuştur. Ek olarak, her ne kadar avukatı ve ailesi tarafından verilmiş olsa da, idari dava duruşmasında başvurucunun elinde yaralar görüldüğüne ilişkin tanık ifadeleri, kötü muamele iddiasını desteklemektedir.  

Mahkeme ayrıca Mammadov’a uygun tıbbi destek sağlanmadığına ilişkin iddiayı da kabul etmiştir. Ne avukatının ne de ailesinin, başvurucunun gözaltı yerini bilmemeleri sebebiyle gerekli ilaçları götüremediği açıkça ortadadır.

Öte yandan Hükümet, Mammadov’un MNS yetkilileri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldığına ilişkin iddialarını çürütecek veya tıbbi destek/ilaç sağlandığını gösterecek bir bilgi ya da delil gösterememiştir. Bu durum, şikayete konu olayların münhasır olarak yetkililerin bilgisi dahilinde yaşanmasına rağmen bu şekildedir.

Mahkeme bu sebeple Mammadov’un hem MNS yetkilileri tarafından Mammadov’un kötü muameleye maruz bırakıldığına, hem de tıbbi destekten yoksun bırakıldığına hükmetmiştir. Başvurucunun ileri yaşı ve hassas sağlık durumu da dikkate alındığında, söz konusu kötü muamele başvurucuya fiziksel acı ve yüksek ölçüde manevi ıstırap yaşatmış, insanlık onurunu zedelemiştir. Bu kötü muamele, dış dünyayla hiçbir irtibatı bulunmayan bir yerde tutulmayla daha şiddetlenmiş ve insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olarak nitelendirilecek ciddiyet seviyesine ulaşarak, Sözleşme’nin 3. Maddesini ihlal etmiştir.

Son olarak, Mahkeme kötü muamele iddialarının soruşturulması konusunda 3. Maddenin bir ihlaline daha hükmetmiştir. Mammadov’un kötü muamelenin tarihi, zamanı ve yapısına ilişkin oldukça spesifik şikayetlerine rağmen hiçbir ceza soruşturması başlatılmamıştır. Yetkililer tıbbi inceleme kararı vermiş olsalar da, bu karar olaylardan iki ay sonra verilmiş ve bu sürede darp izlerinin kaybolabileceği gözetilmemiştir. Bir ceza soruşturmasının başlatılmaması sebebiyle; Mammadov’un, Mammadov’un avukatının ve ailesinin, MNS yetkililerinin ve sair olası tanıkların ifadesi hiçbir zaman bir soruşturmacı tarafından alınmamıştır. Benzer şekilde, Mammadov’un kötü muamele iddiaları dayanaktan yoksun bulunarak reddedildiğinden, söz konusu tanıklar hiçbir zaman Mahkemeler tarafından da dinlenmemiştir.

Madde 2 (tutukluluk sırasında ölüm ve soruşturma)

Mammadov’un tutukluluğu sırasında ölümüne ilişkin olarak; Mahkeme, Mammadov’un Mart ila Haziran 2009 tarihleri arasında sağlık kurumuna nakledilmeyi reddetmesi durumunun, başvurucunun eşi ve oğlu tarafından itiraza konu yapılmadığını dikkate almıştır. Kendileri, başvurucunun mali durumu ve kurumun sunduğu tıbbi bakımın kalitesi sebebiyle nakli reddettiğini ileri sürmüşlerdir.

Mahkeme; yerel hukuk uyarınca mahkumlara ücretsiz tıbbi bakım verilmesi, söz konusu nakil işlemi için başvurucudan para istendiğine ve sağlık kurumunda bakım kalitesinin düşük olduğuna ilişkin hiçbir delil bulunmaması sebeplerinden ötürü, bu iddiayı kabul edememiştir. Mahkeme bu sebeple, Mammadov’un sağlık kurumuna geç nakledilmesine ilişkin yetkililerin sorumlu olmadığı ve başvurucunun ölümünü engellemek için yapabilecekleri her şeyi yaptıkları sonucuna varmıştır. Ek olarak, her ne kadar Mammadov yüksek tansiyon ve prostat hastası olsa da, yaşamını olası tehlike altına sokan bir hastalıktan mustarip değildir. Dolayısıyla, 2. Madde esas yönünden ihlal edilmemiştir.

Bununla birlikte Mahkeme, başvurucunun ölümü üzerine yetkililerin etkin bir soruşturma yürütmediğine hükmetmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar; yalnızca başvurucunun ölüm nedenlerine ve sağlık kurumuna nakledilmesi sonrası tıbbi bakım unsurlarını dikkate alıp, nakilde yaşanan gecikmenin yol açabileceği neticeleri değerlendirmemiştir. Ek olarak, savcılık yetkilileri başvurucunun neden nakli reddettiğine hiç incelememiştir. Ya da, ölüm olayı ile Ocak 2009 tarihinde 15 günlüğüne ceza hücresine konulması arasında bir bağlantı olup olmadığı araştırılmamıştır. Son olarak, başvurucunun eşi ve oğlu soruşturma sırasında haberdar edilmemiş ve sürece hiçbir şekilde dahil edilmemişlerdir. Bu nedenle, 2. Madde usuli yönden ihlal edilmiştir.

Madde 41 (adli tazmin)

Mahkeme, Azerbaycan’ın Bayan Mammadova’ya 20,000 Euro manevi tazminat ve 4,000 Euro olan masraf ve giderlerim ödenmesine hükmetmiştir.

Ayrık Görüş

Hakim Hüseynov ayrık görüşünü ifade etmiş, söz konusu görüş hükmün ek kısmında belirtilmiştir.

Yorum bırakın