İçeriğe geç

İHAM’ın Deli v. Moldova kararının özet çevirisi: “Avukatın duruşma sırasında tartıştığı hakimin tarafsız hareket etmediği yönündeki şikayetinin dikkate alınmaması, adil yargılanma hakkı ihlali”

by 04/11/2019

İHAM, 22 Ekim 2019 tarihinde verdiği Deli v. Moldova Cumhuriyeti kararında, hakim bağımsızlığına ilişkin önemli bir ihlal bularak, Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 1.fıkrasının (adil yargılanma hakkı) iki kez ihlal edildiğine hükmetti.

Dosya bir taraftan, avukat ile hakimin duruşma sırasında aralarında geçtiği iddia edilen tartışma ve avukatın bunun sonucunda, hakimin kendisine ve müvekkiline karşı taraflı hareket edilmesinden çekince duyması, bir diğer taraftan ise hakimin, mahkemede düzeni sağlamaya çalıştığı sırada avukatın düzeni bozucu hareketleri ile karşı karşıya kalması ile ilgilidir. Avukat (dosya kapsamında Başvurucu) hakaret suçu ile mahkumiyetine ve hakimin taraflı hareket ettiğine yönelik olarak şikayette bulunmuş, yargılamayı ulusal mahkemelerin önüne taşımıştır. Ancak başarıya ulaşamamıştır.

Mahkeme özellikle, bağımsız bir gözlemci olarak hakimin tarafsızlığı bakımından meşru çekincelerin varlığına işaret etmektedir. Yerel mahkemeler, Başvurucu’nun taraflı davranıldığı iddialarını, olayları analiz etmeksizin veya gerçekten temellendirmeksizin bir bütün olarak değerlendirmiştir. Ayrıca, Başvurucunun mahkemeye hakaret ettiği yönünde hüküm kurulurken, hakimin hem savcı hem de hakim rollerini üstlenmesi sebebiyle usulen bir yetersizlik olduğu görülmektedir.

Mahkeme ayrıca, suçun niteliği ve hakim aleyhinde bulunulan iddiaların doğası gereği, Başvurucunun şahsen dinlenilmesi gerekmesine karşılık, Temyiz Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesinde vuku bulan hakaret etme vakasını incelerken Başvurucu’nun uygun bir şekilde dinlenilmesi noktasında yetersiz kaldığına hükmetmiştir.

Kararın tamamını buradan, Alp Cerrahoğlu tarafından basın özeti üzerinden yapılan özet çevirisini aşağıdan okuyabilirsiniz.

Deli v. Moldova Cumhuriyeti, Başvuru no. 42010/06, Karar tarihi: 22.10.2019

Başlıca Olaylar

Başvurucu, Teodor Deli, Chişinău’da yaşayan, 1960 doğumlu bir Moldova vatandaşıdır.

15 Haziran 2006 tarihli, bir özel hukuk yargılaması sırasında Deli, X. tarafını temsil etmiştir. Deli’ye göre Hakim B, duruşma sırasında, karşı tarafın, müvekkilini taciz etmesine müsama göstermiştir. Deli müdahale etmeye çalıştığında ise hakim kötü niyetle hareket ederek, tehditkar davranmış ve en sonunda Deli’yi aşağılamıştır.

Duruşma kayıtlarında Deli’nin karşı tarafın müdafisini aşağıladığı ve düzeni bozacak şekilde hareket ettiği görülmektedir. Deli, kayıtlara itiraz ederek, kayıtların doğru olmadığını ve hakimin, kaleme aralarındaki uyuşmazlığı yazmaması yönünde talimat verdiğini ifade etmiştir. Deli’ye bu iddialarına karşılık bir cevap veya kendisine yönelik bir mahkeme kararı ulaşmamıştır.

Duruşma sırasında, Deli, hakimin davadan çekilmesini talep etmiştir. Aynı gün içerisinde başka bir hakim, davadan çekilme talebinde dayanılan gerekçelerin, yerel hukuktaki hakimin davadan çekilmesini gerektirecek düzenlemeler ile uyuşmadığından hareketle talebi reddetmiştir. Deli, karara karşı temyiz yoluna başvurmuş, talep Kişinev Temyiz Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Daha fazla detay vermeksizin, Temyiz mahkemesi, Deli’nin davanın görülmekte olan duruşmasına çağrıldığını, alt derece mahkemesinin kararının uygun bulunduğunu belirtmiştir.

Müteakiben hukuk davası karara bağlanmıştır.

Şikayetler, Usul ve Mahkeme’nin Düzenlenmesi

Başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 29 Ağustos 2006 tarihinde yapılmıştır.

Sözleşme’nin 6.maddesine (adil yargılanma hakkı) dayanarak, Deli Hakim B’nin tarafsız olmadığı ve diğer tarafın lehine hareket ettiğinden hareketle şikayette bulunmuştur. Deli ayrıca, Kişinev Temyiz Mahkemesi’nin kendisini uygun şekilde çağırmadığını veya kendisine temyiz talebinin reddedilmesi hakkında yeterli gerekçe vermediğini iddia etmektedir. 

Mahkeme’nin Kararı

İlk olarak Mahkeme, demokratik toplumlarda mahkemelerin güven telkin etmesinin esas olduğunu yinelemektedir. Bu sebeple, dosyaya bakan hakimin taraflı olduğu yönünde herhangi meşru bir çekince var ise, hakimin çekilmesi gerekir.

Mahkeme, taraflı hareket edilmesi bakımından sübjektif ve objektif bir testi olduğunu belirtmektedir. Somut olayda, Başvurucu, hakimin aralarındaki uyuşmazlık sebebiyle taraflı olduğunu (sübjektif bakış açısı) ve hakimin eş zamanlı olarak Başvurucu aleyhinde suç duyurularında bulunması ve bu suç duyurularının sonucunu karara bağlaması sebepleriyle (objektif bakış açısı) taraflı hareket edildiğini ileri sürmektedir.   

Sübjektif test ile ilgili olarak, Mahkeme, Başvurucu’nun elindeki bütün imkanlarla hakimin tarafsız olmadığı yönündeki itirazlarını ileri sürmesine karşılık, mevcut davada hiçbir yolun işe yaramadığına işaret etmektedir. Yerel mahkemeler, Başvurucu’nun argümanlarını, olayları incelemeksizin veya gerçekten temellendirmeksizin bir bütün olarak reddetmiştir. Özellikle, Başvurucunun Hakim B’nin davadan çekilmesi talebi, başka bir hakim tarafından taraflı davranılma iddiası hakkında herhangi bir yorum yapılmaksızın ve alternatif bulgular araştırılmaksızın reddedilmiştir. Ayrıca, Kişinev Temyiz Mahkemesi detaylara girmeksizin basitçe ilk derece mahkemesinin kararı onamıştır. Bağımsız bir gözlemci açısından bu durum taraflı hareket edilme olasılığına dair meşru kaygılar uyandırabilir.

Objektif test bakımından, Mahkeme, Başvurucuya yönelik mahkemeye hakaret edilme vakasını değerlendirirken Hakim B’nin hem savcı hem hakim rolünü üstlendiğini ve bu usulün hakimin tarafsızlığı üzerindeki etkisi bakımından meşru çekinceleri giderebilecek yeterli bir koruma sağlamadığını belirtmektedir. Herhangi bir gerekçe bulunmaması sebebiyle sonraki hiçbir yargılama da çözüm üretememiştir.

Mahkeme bu sebeple, Yargıç B.’nin tarafsızlığı ile ilgili olarak 6. Maddenin 1.fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Son olarak, Hükümet’in yerel mahkeme kalemi tarafından Başvurucu’nun duruşmada hazır bulunduğunun kanıtlandığını ileri sürmesine karşılık, Başvurucu’nun duruşma zaptını yerel içtihatlara uygun olarak teslim aldığı yönünde dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Mahkeme, bu sebeple, 6.maddenin 1. fıkrasının ayrıca ihlal edildiğine hükmetmektedir.

Yukarıda açıklandığı üzere, Mahkeme, Başvurucu’nun temyiz talebinin herhangi bir gerekçeye dayanmaksızın reddedildiği iddiaları bakımından 6.maddenin 1.fıkrası uyarınca ayrı bir konunun gündeme gelmediğine hükmetmiştir.

Adil Tazmin ( 41.Madde)

Mahkeme, Moldova Cumhuriyeti’nin Başvurucunun manevi zararlarına karşılık 1.500 Euro (EUR) ve Başvurucunun masraf ve harcamamalarına karşılık 17 Euro ödemesine hükmetmiştir.

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: