İHAM’ın A. v. Rusya kararının özet çevirisi: “Babasının polislerce dövülerek gözaltına alınmasına tanık olan 9 yaşındaki çocuğun yaşadığı travma ve etkili soruşturma yürütülmemesi, kötü muamele yasağının ihlalidir.”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 12 Kasım 2019 tarihli A. v. Rusya davasında o sırasında 9 yaşında olan başvurucunun olay yerinde olduğu gözetilmeksizin babasına karşı gerçekleştirilen ve şiddet içeren yakalamanın başvurucunun psikolojisini bozması ve buna yönelik kapsamlı bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. maddesinin (İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamele Yasağı) ihlal edildiğine karar vermiştir.
Dava, Başvurucunun dokuz yaşındayken babasının polis tarafından şiddetli bir şekilde yakalanmasına tanıklık etmesi sebebiyle travma geçirdiği iddiasıyla ilgilidir.
Mahkeme, Başvurucunun iddialarının inandırıcı olduğunu, buna karşı yetkililerin verdiği cevabın, soruşturma öncesinde gerçekleştirilen yüzeysel ve etkisiz bir araştırmadan ibaret olduğunu belirtmektedir.
Ayrıca, Başvurucunun operasyonun gerçekleştirildiği yerde bulunduğunun farkında olan veya olması gereken kolluk kuvvetleri, babasına karşı yürütülen operasyonun planlanması ve gerçekleştirilmesi aşamasında Başvurucunun menfaatini dikkate almamıştır. Böylelikle, Başvurucunun şiddet içeren bir sahneye maruz kalmasına sebep olmuşlardır. Bu olay, Başvurucuyu ciddi şekilde etkilemiş, özellikle olayı takiben birkaç yıl nörolojik rahatsızlık ve travma sonrası stres bozukluğu yaşamasına sebep olmuştur.
Mahkeme’ye göre, Başvurucunun bu şekilde şiddet içeren bir olaya tanık olması yetkililerin engellemekte başarısız olduğu, kötü muamele seviyesine ulaştığı bir 3. Madde ihlalidir.
Kararın tamamına buradan, Alp Cerrahoğlu tarafından yapılan özet çevirisine ise aşağıdan ulaşabilirsiniz.
A v. Rusya, Başvuru no. 37735/09, Karar tarihi: 12.11.2019
Başvuruya Konu Olaylar
Başvurucu, Bayan A, 1998 doğumlu, Apsheronsk (Rusya)’da yaşamakta olan bir Rusya vatandaşıdır.
2008 yılının Mayıs ayında, Bayan A’nın o sırada polis memuru olan babası Federal Uyuşturucu Kontrol Servisi (‘FUKS’) tarafından gizli yürütülen bir operasyon sırasında yakalanmıştır. Operasyon, okulunun dışında, babasının kendisine sene sonu organizasyonlarında eşlik etmesinden sonra ve eve dönmek üzere babasının arabasına bindiği sırada gerçekleşmiştir. Bayan A’ya göre, polis babasını yere atmış ve vücuduna defalarca tekme atmıştır. Kendisi bir şekilde arabanın kapasını açmış ve koşarak uzaklaşmıştır. Sokakta, şok etkisindeyken amcası tarafından bulunarak eve götürülmüştür.
Olaydan kısa süre sonra kendisine nörolojik rahatsızlık, altını ıslatma ve travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulmuş, kendi ifadesiyle rahatsızlıkları ancak birkaç yıl sonra düzelme göstermiştir.
2008 yılının Temmuz ayında, Başvurucunun annesi savcılık ofisine, kızının sağlığının, babasının dövülmesi sırasında olay yerinde bulunması sebebiyle zarar görmesinden dolayı şikayette bulunmuştur ve takiben araştırma yürütülmüştür.
Ancak, savcılık makamının yetkilileri, Başvurucunun babasına yönelik herhangi bir fiziksel güç uygulanmadığından ve dolayısıyla suçun unsurlarının oluşmadığından hareketle cezai yargılama başlatmayı reddetmiştir.
Yetkililer, olayın gerçekleştiği sırada hazır bulunan kişilerin beyanlarına, özellikle de FUKS memurlarının ifadelerine ve gizli operasyona tanık olan kişilerin yeminli şahitliğine ve Başvurucunun babasının yakalanmasını takiben götürüldüğü gözaltı merkezindeki kayıtlarda herhangi bir yaralanmanın belirtilmemiş olmasına dayanmıştır.
Başvurucunun annesi yerel mahkemelere itirazda bulunmuştur, ancak 2008 yılının Ekim ayında mahkeme, kapsamlı bir soruşturma yürütülmemesine karar vermiştir.
Bayan A’nın babası hakkında kanabis sattığına yönelik olarak yürütülen cezai yargılamalar, babasının aleyhinde bulunan delillerin hukuka aykırı yolla ele geçirilmesi ve bu sebeple kabul edilemez olmasından dolayı 2009 yılının Aralık ayında dava kesin olarak düşmüştür.
Şikayetler, Usul ve Mahkeme’nin Oluşumu
Bayan A, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 3. Maddesi (insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağı), 13.maddesi (etkili başvuru hakkı), 8.maddesi (özel ve aile hayatına saygı hakkı) dayanarak babasının dövülmesine şahit olmasının sağlığı üzerinde ciddi sonuçlar doğurduğundan dolayı şikayette bulunmuştur.
Başvurucu özellikle, yakalamanın okuluna yakın bir yerde gerçekleştiğini belirtmekte ve bu sebeple yetkililerin kendisinin de orada bulanabileceğini öngörmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Ayrıca, Başvurucu olayla ilgili olarak gerçekleştirilen ön soruşturmaya dair araştırmanın yüzeysel ve yetersiz olduğunu iddia etmektedir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 14 Nisan 2009 tarihinde başvuruda bulunulmuştur.
Mahkeme’nin Kararı
Mahkeme, Başvurucunun babasının dövülerek tutuklanmasına tanık olduğu hakkındaki iddialarını inandırıcı bulmuştur.
Mahkeme, iddia edildiği üzere babaya karşı kullanılan gücün (başlıca yere vurulması ve defalarca tekmelenmesi) babanın kendisinin de belirttiği üzere, vücudunda görülebilir bir iz bırakmayacağını göz ardı etmemektedir. Kendisi ve bir başka tanık, FUKS memurlarının ordu tipi botlar değil, morarma ve zedelenmelere neden olmayabilecek spor ayakkabılar giydiklerini işaret eden eşofmanlar giydiklerini beyan etmiştir.
Ayrıca, FUKS memurlarının, savcılık makamı ve Hükümet tarafından dayanılan babaya karşı güç kullanılmadığı sonucuna vardıkları beyanları diğer tanıkların ifadeleri ve özellikle yakalama sırasında olay yerinde bulunan Federal Güvenlik Servisi memurlarının beyanlarında memurların şiddet gösterdiğini kabul etmesi ile birlikte değerlendirildiğinde çelişki yaratmaktadır.
Yakalamanın içerdiği şiddet, Başvurucunun okulunun yakınlarında bakım çalışması yapmakta olan bir elektrikçi tarafından da desteklenmiştir. Mahkeme, içeride yürütülen araştırma kapsamında elektrikçinin uyuşturucu kullanması sebebiyle ifadesinin güvenilmez olduğu konusunda ikna olmamıştır. Kişinin uyuşturucu kullanması ile ilgili hakkında başlatılan herhangi bir idari yargılama olup olmadığına dair detay verilmemiştir. Ayrıca, gerçeklerin ortaya çıkarılması noktasında tanıklıkların önemine rağmen soruşturma öncesinde yürütülen araştırma kapsamında elektrikçi araştırma komitesi tarafından sorgulanmamıştır. Nitekim, içerideki araştırmayı yürüten FUKS memuru kişinin bağımsızlığı konusunu gündeme getiren kişidir.
Son olarak, Mahkeme gizli operasyona yönelik olarak Başvurucunun babasına karşı fiziksel güç kullanılmadığına dair yeminli tanıklık yapan iki kişinin, ifadelerinin herhangi bir değerinin olmadığını belirtmektedir. Bu tanıklardan biri, daha sonra ceza yargılaması sırasında FUKS memurlarının talebi ile Başvurucunun babasının aleyhine yanlış ifade verdiğini kabul etmiştir. Bu durum ayrıca, babanın yakalanışını göremediklerini söylemelerinden de anlaşılmaktadır. İkisinin de ifadeleri, Başvurucunun ceza yargılamasını sona erdiren karardaki bulgular gibi FUKS memurlarının açıklamalarını itibarsızlaştırmaktadır.
Ancak, yetkililer, Başvurucunun inandırıcı iddialarına soruşturma öncesinde gerçekleştirilen bir araştırmaya dayanarak cevap vermiş, cezai yargılama başlatmayı reddetmiş ve kapsamlı bir soruşturma yürütmemiştir. Mahkeme, söz konusu araştırmanın Hükümet’e Başvurucunun babasının şiddet içeren yakalanma vakasına tanık olmasına dair inandırıcı iddialar üzerindeki şüpheyi ortadan kaldırmaya muktedir delilleri sağlamadığını belirtmektedir.
O sırada 9 yaşında olan Başvurucunun menfaati, yetkililer tarafından Başvurucunun babasını karşı yürütülen operasyonunun planı ve planın gerçekleştirilmesi aşamalarından herhangi birinde değerlendirmeye alınmamıştır. Kolluk kuvvetleri, Başvurucunun olay yerinde bulunduğunun farkında olmasına karşılık tutuklamayı gerçekleştirirken Başvurucunun o sırada direnç göstermeyen babasına karşı şiddet içeren bir sahneye tanık olması konusunda özen göstermemiştir. Bu durum, Başvurucuyu ciddi şekilde etkilemiş ve yetkililerin Başvurucuya yönelik kötü muameleyi engelleme konusunda başarısız olması suretiyle Devlet’in 3.madde kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün ihlali ile sonuçlanmıştır.
Mahkeme, 31 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleşen olaylara yönelik olarak etkin bir soruşturma yürütülmemesi sebebi ile 3. maddenin ayrıca ihlal edildiğine hükmetmiştir. Salt soruşturma aşamasından önce ve hazırlık soruşturması ile devam etmeyen bir araştırmanın gerçekleştirilmiş olması, yetkililerin 3. madde kapsamında polis tarafından kötü muamelede bulunulduğuna dair inandırıcı iddiaların, etkin soruşturma gerekliliklerine uygunluğu bakımından yeterli olmadığını belirtmektedir.Yukarıdaki bulgular ışığında, Mahkeme, Başvurucunun şikayetlerinin etkili bir soruşturma gerçekleştirilmemesine yönelik olarak Sözleşme’nin 13. maddesi veya 3. madde kapsamındaki şikayetlerinde dayandığı aynı olguları ileri sürdüğü 8. maddesi altında ayrıca incelenmesine gerek olmadığına hükmetmiştir.
Madde 41 (Adil Tazmin)
Mahkeme, Rusya’nın Bayan A’ya manevi zararlarına karşılık 25.000 Euro ve masraf ve harcamalarına yönelik olarak 3.500 Euro ödemesine hükmetmiştir.
Trackbacks & Pingbacks