FORUM – Av. Revşan Deniz Çobanoğlu – Mahkemelerin Git Gide Daha Şekilci Ele Aldığı Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuru Usulünde Avukatların Başvuru Formu İle İmtihanı

Av. Revşan Deniz Çobanoğlu
Ankara Barosu
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi istatistikleri incelendiğinde başvuruların yarından fazlasının avukatlar aracılığıyla gerçekleştiği görülmektedir. Mahkemeler İçtüzük değişiklikleri ile her geçen gün başvuruları daha sıkı şekil şartlarına bağlamakta, bu kuralları katı olarak yorumlamaktadır. Bir yandan Mahkemeler mi fazla şekilci davranıyor, avukatlar mı usulüne uygun başvuru yapamıyor tartışmaları tüm hızıyla sürmekte, diğer yandan ise İçtüzük değişiklikleri birçok yeniliği beraberinde getirerek avukatlara büyük sorumluluklar yüklemektedir.
Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurularda ihlal iddialarınızı incelenmeden önce kabul edilebilirlik yani usuli şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin bir inceleme yapılır. Ama bu incelemenin de öncesinde gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuruları şeklen incelerler. Mahkemelerce yapılan şeklen incelemede başvuru formu ve ekleri usulüne uygun olup olmadığı incelenir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu ilk incelemeyi İçtüzük 47 (Rule 47) adı altında inceler.
(Avukatlar) Başvuru formunu doldurmak bir maharet dediğinizi duyar gibiyim…
1 Ocak 2019 tarihi itibariyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru formunun kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin yeni formu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin formuna format olarak oldukça benzemekte ancak farklılıklar da içermektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için güncel form 2018/1-TUR olan formdur ve bu formun kullanılması zorunludur. Ancak başvuruyu Avrupa Konseyi üye devletlerin birinin dilinde de yapabilmeniz mümkün.
Bunun öncesinde avukatlar en çok ne de zorlanıyor sorusunun karşılığı elbette başvuru formlarının indirilip doldurulmasında.:
Her iki mahkemenin resmi sayfalarında PDF olarak[1] başvuru formlarına ulaşabiliyorsunuz ve ihtiyacınız olan Adobe Reader programının yüklü olması gerekiyor. Ancak buna rağmen başvuru formları hiç açılamayabiliyor ya da başvuru formunun indirilmesi oldukça zaman alıyor. Başvuru formlarını masaüstünüze kaydedip masaüstünüzden açtığınızda daha kolay açılabiliyor. İndirilmesi zor olan başvuru formlarının başlı başına “mahkemeye erişim” sorunu olup olmadığı ise tartışmalı.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru formu toplamda 10 sayfa olmalı ancak 10 sayfa daha açıklama eklemeniz mümkün. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru formu ise 13 sayfa ve 20 sayfayı geçmemek üzere ek açıklama yapılabilmesi mümkün. Burada önemli olan husus her iki mahkemenin de kural olarak başvuru formlarında her şeyi görmek istemeleri sadece detaylandırmak üzere ilave açıklamalar yapılmasını beklemeleridir. Özetle başvuru formunda bahsetmediğiniz hususları sıfırdan ek açıklamalarda ifade etmeniz sizi hak kaybına uğratacaktır.
AYM yeni formunda karşımıza ilk “dizi pusulası” çıkmaktadır. Oysa AİHM’de ekler son sayfada düzenlenmiştir.
Öncelikle hayatında hiç bireysel başvuru yapmamış bir avukat açısından eklerin düzenlenmesiyle uğraşılmasını ergonomik bulmadığımı ifade etmek isterim.
Bir farklılık da AYM başvuru formunda 18 olan dizi sayısının AİHM başvuru formunda 25 sütun olmasıdır.[2] Oysa ekler avukatlar için çok şey ifade etmektedir.
Ama asıl değinilmesi gereken AYM İçtüzük değişikliğinin ekler bakımından getirdiği en büyük ve avukatlara sorumluluk getiren yeniliği, derece yargılama safhalarındaki dilekçelerin ve kararların onaylı suretlerinin sunulması zorunluluğudur.[3] AİHM’de benzer şekilde uygulamakta, bilhassa Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru formu, Anayasa Mahkemesi kararı ve eklerini aramaktadır. Ekler avukatların bilhassa ceza dosyalarında kabarık içeriklerden ötürü büyük sorunlar yaşatmaktadır. AİHM belli bir sayı belirtmemekle birlikte kabarık dosyalarda CD’ye çekilmesini ve başvuru formuna eklenmesini istemektedir. Ama her halükarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nihai karar olan AYM kararının fiziki olarak örneğini ve tebellüğ belgesini aramaktadır. Anayasa Mahkemesi için CD ile eklerin sunulmasına ilişkin henüz böyle bir yerleşik uygulama bilinmemektedir.
Bunun dışında AYM İçtüzük değişikliği ile daha önce avukatları zorlayan “asılları ya da onaylı suretleri” şeklindeki düzenlemenin Avukatlık Kanunun verdiği yetkiye istinaden avukatın vekaletinin olduğu dosyalarda “aslı gibidir” yapılması kabul edilmiş, böylelikle mahkemelerden gerek harçlandırılması, dosyanın arşivden çıkartılması ya da fotokopisi için ayrıca ücret ödemesi gibi maddi ve diğer külfetten ortadan kaldırılmıştır. AİHM zaten dayandığınız, ihlal iddialarınıza ilişkin bilgi ve belgelerin fotokopilerini kabul etmekteydi.
İlk ek avukatla temsil edilen dosyalarda vekaletname örneğidir şüphesiz. Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularda vekaletnamenin avukat tarafından aslı gibidir yapılması, harçlandırılması ve baro pulunun vekaletname üzerinde yapıştırılması gerekmektedir. Bugün Anayasa Mahkemesine bireysel başvurular genel vekaletname ile yapılmaktadır. Özel vekaletname ile bunu düzenlenmiş olması da mümkün elbette.
Avukatlar iç hukuktaki vekalet geleneğini AİHM nezdindeki başvurularda da sürdürmektedir. Oysa Strazburg’da bulunan bir mahkeme için vekaletname geçerli olmayacaktır. AİHM başvuru formunun 3. ve/veya 4. sayfasında yer alan başvurucu ve temsilcisinin olduğu kutunun imzalanması, böylelikle temsil ilişkisinin kurulması gerekmektedir.[4]
Adı bireysel başvuru olan bir hak arama yolunda kural olarak avukatla temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. AİHM nezdinde çelişmeli yargılama aşamasında ( hükümete başvurunuz bildirildikten sonra) avukatla temsil aranmaktadır. AYM’ de böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır, zira AYM’de çelişmeli yargılama aşaması bulunmamaktadır. Ancak her iki mahkemedeki başvurularınız için başvurularınız sonuçlanıncaya kadar her aşamada vekaletname/yetki belgesi sunmanız mümkün. AİHM başvuruları için dikkat edilmesi gereken husus avukat ile müvekkilinin kendilerinin oluşturduğu bir yetki belgesi değil mahkemenin kendi oluşturduğu yetki belgesinin kullanılması zorunluluğudur.
Avukatla temsilin şeklen başvuru formlarının son sayfasında yer alan imza kısmında başvurucu/başvurucular vekili ya da vekilleri olarak ıslak imzayla yerine getirilmiş olması da ayrıca gerekmektedir.
AYM formunda birden fazla başvurucunun olması durumunda buna ilişkin sayı bildiren bir kutucuk bulunmaktadır. Başvurucu sayısı ve temsilci avukat sayısı kadar kişisel ilgili bilgilerin yer aldığı sayfaların sayıya uygun olarak çoğaltılması gerekmektedir.
AİHM’de ise başvurucuların sayısını belirten bir kutucuk bulunmamakta ancak mahkemenin kendi sayfasında 5’den fazla başvurucu olması durumunda mahkemenin kendi sayfasındaki excell tablonun kullanılması gerektiği, bu kişilerin avukat olması durumunda usb/flaşh bellek ile sunulması gerektiği, sayıca oldukça fazla olan başvurularda ise Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü ile irtibata geçilmesi düzenlenmiştir. Aynı şekilde formda kişilerin bilgilerin olduğu sayfaların başvurucu ve avukat sayısı kadar çoğaltılması gerekmektedir.
AİHM için her ne kadar İçtüzük 47 uygulamasında temsil edilen dosyalarda başvurucunun nüfus cüzdanı örneği ilk etapta aranmasa da sonrasında avukatla temsile rağmen talep edilmektedir.
AYM İçtüzük değişikliği ile avukatla temsil edilen dosyalarda vekaletname dışında ayrıca başvurucunun nüfus cüzdanı örneği aranmamaktadır.
Bunun dışında başvurucunun tüzel kişi olması durumunda her iki mahkeme tüzel kişilik temsilcisinin temsile yetkili olduğuna dair imza, sirküleri, seçim mazbatası ya da ticaret sicil kaydı gibi belgeleri aramaktadır.
Az önce Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularda çelişmeli yargılama aşamasına gelinmediğini söyledim. AİHM formunun 2. sayfasında aleyhine başvuru yapılan devlet kısmı bulunmakta, Türkiye’den giden başvurular için Türkiye’yi ifade eden TUR kutucuğunun işaretlenmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularda Adalet Bakanlığı husumet yöneltilen davalı taraf değildir. Anayasa Mahkemesi kabul edilebilirlik incelemesi geçen başvuruların bir örneğini Adalet Bakanlığı’na göndermekte, Adalet Bakanlığı her dosyada değil, gerekli gördüğü dosyalarda 30 gün içerisinde görüş bildirmekte, hatta isterse bir ek 30 gün süre daha talep etmekte, sonrasında Bakanlığın bu görüşüne başvurucu/ başvurucu vekiline cevap vermek/savunma yapmak üzere 15 günlük süre verilmektedir. Şunu belirtmek gerekir ki; AYM’nin karara bağlaması için Adalet Bakanlığının görüş sunmasına ya da beklenilmesine gerek bulunmamaktadır ancak süreç işletilmişse elbette sürecin tamamlanması beklenir.
Her iki mahkeme de başvuru formunun eksiksiz ve hatasız doldurulmasını beklemektedir. Bu doğrultuda da Anayasa Mahkemesi başvuruları şeklen incelerken AİHM’den farklı olarak eksikliklerin tespit edilmesi halinde eksikliklerin ne olduğunu açıkça belirterek, bu eksikliklerin giderilmesi/tamamlatılması için 15 günlük kesin süre verir. Eksiklik bildiriminin süresi içerisinde tamamlanmaması durumunda Anayasa Mahkemesi idari ret kararı verir. Kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edilebilir. Ancak itirazın reddedilmesi üzerine tekrar Anayasa Mahkemesi’ne itiraz ya da bireysel başvuru yapılması mümkün değildir. İdari ret kararları kesindir. Eksiklik bildirimi avukat dostu bir uygulamadır tartışmasız. Amaç başvuruların usulüne uygun olarak doldurulmuş olmasını sağlamaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2014 İçtüzük değişikliğiyle eksiklik bildirimini kaldırmıştır. Dolayısıyla yanlış formun kullanılması, yetki belgesi için düzenlenen kısmının boş bırakılması, ıslak imzanın atılmaması, eklerin sunulmamış olması vb. durumlarda başvurunuz reddedilmektedir ve AİHM tarafından verilen idari ret kararı 6 aylık süre kuralını kesmemektedir. Zaten 6 aylık sürenin sonunda yapılan bir başvurunun reddedilmesi durumunda yeniden yapılmak üzere süre kalmayacak, zaman aşımına uğrayacaktır.
İstatistiklere baktığımızda AYM başvurularında idari ret oranın düşük, kabul edilemezlik oranın yüksek olmasının, AİHM’de ise idari ret oranın oldukça yüksek olmasının sebebi bundan kaynaklıdır.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuruları şeklen incelerken (İçtüzük 47 Kuralı) 6 aylık süre kuralını da uygular.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacağız nihai karar Anayasa Mahkemesi kararıdır. Anayasa Mahkemesi kararının tebliğ ya da öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde başvurmuş olmanız gerekmektedir. Öğrenme fiilinin gerçekleştiği durumlarda AİHM’de ayrıca tebliğ tarihini hesaba katmaz. Henüz böyle bir karar olmamasına karşın önemle belirtmek gerekir ki; Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazetede tebliğinden önce yayımlandığı başvurularda AİHM Resmi Gazetede yayımlanacağı tarihi dikkate alacaktır. Anayasa Mahkemesinin her kararı Resmi Gazetede yayımlanmamaktadır ancak her kararı elbette başvurucu/başvurucu vekiline tebliğ edilmektedir. E-tebligat sistemi ile gelen kararlarda kararın açılmasının üzerine 5 gün sonra tebliğ edilemeyeceği AYM uygulamasından yola çıkarak öngörmek de mümkün. AYM 6 aydan net 6 ay anlar, adli tatil, idari ve resmi tatiller ile hafta sonunda da süreler işler. AİHM’e yapılan başvurularda kargo/potaya verildiği tarih başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi şeklen yaptığı incelemede süre bakımından yetkiyi ilk etapta değerlendirmese de AYM sürelerinden de bahsetmek gerekir; AYM formunda nihai kararı veren merciinin düzenlendiği bölümde süre tebliğ veya öğrenme tarihi olarak düzenlenmiştir. 6216 s. Kanun ve AYM İçtüzüğü uyarınca bireysel başvuru, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde yapılması gerekir. 30 günlük süre kuralı adli tatilde işler buna karşın son günün hafta sonuna denk gelmesi durumunda bir sonraki iş gününe devreder. Başvuru Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılabileceği gibi ceza infaz kurumları, yurt dışı temsilcilikleri, diğer mahkeme ve savcılıklar aracılığıyla da yapılabilmektedir. Anayasa Mahkemesi dışındaki idarelerde yapılması durumunda başvuruyu verdiğiniz tarih başvuru yaptığınız ve mahkemeye ulaştığı tarih olarak kabul edilir.
Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla öğrenme fiilini esas aldığını geliştirmiştir.
Mahkeme ilk önce “ceza yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra, özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için Kanun’da öngörülen otuz günlük başvuru süresi, en geç anılan üç aylık sürenin sona ermesinden itibaren başlayacaktır.” şeklinde ifade ederek avukatlara özen yükümlülüğü kapsamında 3 ay +30 gün kuralını yerleşik hale getirmiştir.[5]
Sonrasında mahkeme “müddetname” ve “zeyilname” gibi hiçbir zaman tebliğe çıkmayacak durumlar ve “ödeme emrinin tebliği” suretiyle öğrenildiği durumlarda başvurucunun nihai kararın sonucundan haberdar olduğundan bahisle 30 günlük sürenin başlangıcı olarak kabul etmiştir.[6]
Aynı şekilde mahkeme “dosyadan suret alınması” ile “nihai kararın gerekçesinin öğrendiklerinin beyan edilmesini” öğrenme biçimleri olarak kabul etmiştir.[7]
Mahkemenin avukatlar için başka bir çarpıcı uygulaması başvurunun avukat aracılığıyla gerçekleştirdiği başvurularda avukata değil başvurucu mağdurun kendisine yapılan tebligatlar bakımından 30 günlük süreyi başlatıyor olmasıdır.[8] Bu noktada avukatın başvurucu mağdurun kararı öğrenmiş olmasından haberinin olup olmadığını bir önemi bulunmamaktadır.
AYM UYAP üzerinden gönderilen dilekçe ile Yargıtay kararı ve kesinleşmiş gerekçeli kararın tebliğe çıkarılması ve kesinleştirme işlemi yapılarak artan gider avans talebi ile başvurucu avukatının nihai karardan tebliğden önce haberdar olduğu, bu haliyle öğrenme fiilinin gerçekleştiğini kabul etmiştir.[9]
Son olarak Anayasa Mahkemesi e-tebligata ilişkin Mehmet Özcan kararında e-tebligatın açıldığı tarih ile başvurucunun nihai karardan haberdar olduğundan bahisle öğrenme fillini gerçekleşmiş olduğuna karar vermiştir.[10]
Sürelerden bahsetmişken süresinde yapılamamış başvurular açısından mazeret hakkı olup olmadığı noktasında da AİHM ve AYM birbirinden ayrılmaktadır. AYM mücbir sebep ve ağır hastalık hallerinin varlığı halinde ve koşulları sağlanmışsa elbet mazeret hakkı uygulamakta, mazeretin ortadan kalktığından itibaren 15 gün içerisinde başvuru yapılmasını mümkün kılmaktadır. AİHM ise mazeret hakkı tanımamaktadır.
COVİD-19’a ilişkin mahkemelerin uygulamaları ise şöyledir;
AYM 7226 sayılı Kanun kapsamında süreleri 15 Haziran’a kadar durdurmuştur. 15 Haziran’dan itibaren 15 gün içerisinde bireysel başvuru yapılması, bu kapsamda 30 Haziran en son gün olacaktır.
AİHM ise 6 aylık başvuru süresini 16 Mart-15 Haziran 2020 tarihleri arasında durdurdu. Bu tarihler arasındaki başvurular 3 ay daha uzadı. Buna karşın 15 Martta 6 ay dolmuşsa ya da 6 ay 16 Haziranda işlemeye başlamışsa bu kuraldan yararlanamaz.[11]
Bunun dışında Anayasa Mahkemesinin başvuru formunda dikkati çeken başka bir yenilik ise tedbir taleplerine ilişkin ayrı bir bölümün/kutunun formda düzenlenmiş olması.
Tedbir talepleri yine Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarının ayrıldığı noktadır.
AİHM’e tedbir talepleri için ilk etapta formun tam olarak doldurulması gerekmemektedir. Bu haliyle tedbir talepleri formun kullanılması zorunluluğunun istisnasını oluşturur. Faks yoluyla “ACİL 39” denmek suretiyle AİHM’e faks çekmek mümkün.
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularda tedbir talepleri için başvuru formunun eksiksiz doldurulması ve form harcının yatırılması gerekmektedir.
2020 yılı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru harcı 446,90 TL ‘dir. Başvurudaki vekalet ilişkisine göre her bir vekalet için 7,80 vekalet harcı yatırmanız gerekmektedir. AYM başvuruları için ödenecek anılan miktarın da mahkemeye erişim sorunu olup olmadığı oldukça tartışılmış ancak idari ve adli yargıdaki harçlarla mukayese edildiğinde anlaşılabilir olduğu kabul edilebilecektir.
AİHM’e başvuru ücretsizdir. Sadece kargo/posta masrafı yatırmanız gerekmektedir.
Gerek Anayasa Mahkemesine gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvurular UYAP ya da benzeri bir sistem üzerinden elektronik ortamda gerçekleştirilememektedir. Belki de bugün UYAP sistemi üzerinden birçok şeyi halledebilen avukatları en çok bu durum zorlamaktadır. Umarım en kısa zamanda başvuruların elektronik ortamdan gerçekleştirilebilmesi mümkün olur. Aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ecomms sistemi ile elektronik ortamda yazışma yapılabilmesinin önünü açtı ama bu hala daha ecomms sisteminden dahi olsa başvuruların gönderilebilmesi anlamına gelmemektedir. Kaldı ki ecomms sistemi hükümete bildirilen başvurularla sınırlıdır. Anayasa Mahkemesi ise UYAP üzerinden başvuruların sorgulanabilmesini mümkün hale getirmiş, UYAP’ta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurunuzun hangi aşamada olduğunu sorgulayabilmenizi sağlamıştır.
COVİD-19 en çok da bireysel başvurularda başvuruların elektronik ortamda gerçekleştirilemediği düşünüldüğüne bireysel başvuruyu avukatlar için daha zor hale getirmiş ve 2020 yılında başvuruların elektronik ortam üzerinden yapılamamasının asıl mahkemeye erişim sorunu olarak değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Bugün derece mahkemelerinde açtığımız davaların dilekçelerine, yaptığımız istinaf, temyiz taleplerine hiçbir şekilde benzemeyen bireysel başvuru hak arama yolu en başta yer alan her iki eleştiriyi de kaldırır şüphesiz.
[1] Anayasa Mahkemesinin internet sayfasında zip olarak olarak da başvuru formu düzenlenmiştir.
[2] Prof. Dr. Burak Gemalmaz’ın https://blog.lexpera.com.tr/anayasa-mahkemesine-bireysel-basvuruyu-zorlastiran-ictuzuk-degisiklikleri/ makalesinden alınmıştır.
[3] Prof. Dr. Burak Gemalmaz’ın https://blog.lexpera.com.tr/anayasa-mahkemesine-bireysel-basvuruyu-zorlastiran-ictuzuk-degisiklikleri/ makalesinden alınmıştır.
[4] Başvurucu gerçek kişi olması durumunda formun 3. sayfasında düzenlenen yetki belgesinin, başvurucunun tüzel kişilik olması durumunda ise 4. sayfadaki yetki belgesine ilişkin kısımların imzalanması gerekmektedir.
[5] AYM A.C. kararı, B.No:2013/1827, 1/3/2013.
[6] Bkz. AYM Aydın Selçuk, B.No:2014/3194, 20/11/2014,Özgür Çapkın, B.No:2014/2546, 30/12/2014, Halil Aslan, B.No:2014/3038,10/12/2014 tarihli kararları.
[7] AYM İlyas Türedi kararı, B.No:2013/1267, 13/6/2013 tarihli karar.
[8] AYM Yasin Yaman kararı, B.No:2012/1075, 12/02/2013.
[9] AYM Suat Bircan kararı, B. No: 2014/ 16800, /12/2016.
[10] AYM Mehmet Özcan kararı, B.No:2019/6266, 15/1/2020.
[11] Dr. Atilla Nalbant’ın Ankara Barosu’ndaki bireysel başvuru sunumu https://t.co/APQ96imwY7?amp=1 alınmıştır.
Anayasa Gündemi – FORUM sayfasında yayınlanan yazılar herhangi bir denetimden veya hakem kontrolünden geçmemektedir. Yazıların içeriğinden yalnızca yazar(lar) sorumludur. Yazılar ancak kaynak gösterilerek ve link verilerek kullanılabilir.