İçeriğe geç

İHAM’ın N.T. v. Rusya kararının özet çevirisi: “Müebbet hapis cezası aldığı için bir mahpusu on yıl boyunca kelepçelemek, katı cezaevi rejimine tabi tutmak, insanlıkdışı muameledir ve reform yapılmalıdır.”

by 05/06/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 2 Haziran 2020 tarihinde verdiği N.T. v. Rusya kararında, müebbet hapis cezası alan başvurucunun cezasını çektiği ilk on senede yalnızca müebbet hapis cezası aldığı için düzenli olarak kelepçelenmesini ve katı cezaevi rejimine tabi tutulmasını Sözleşme’nin 3. maddesinde düzenlenen insanlıkdışı ve aşağılayıcı muamele yasağını ihlal ettiğine karar verdi.

Sonuç olarak Mahkeme, başvurucunun beş yıldan uzun süre düzenli olarak kelepçelenmesi, tecritte tutulması, günün 22.5 saatini iş ya da eğitim gibi hiçbir faaliyette bulunmadan hücresinde geçirmek zorunda kalması gibi muamelelerin başvurucuda ciddi bir strese yol açtığına, bunun da insanlıkdışı olduğuna karar verdi. Mahkeme ayrıca, bu başvurunun Rusya’da hapis cezalarının ilk on senesini çeken müebbet hapis cezası alan mahpuslara yönelik cezaevi rejiminin sistematik bir sorunu ortaya çıkarttığını belirterek reform için bazı tedbirler önerdi.

Kararın özet çevirisi av. Benan Molu tarafından yapılmıştır. Kararın tamamı buradan okunabilir. 

N.T. v. Rusya, Başvuru no. 14727/11, Karar tarihi: 02.06.2020

Başvuru konusu olaylar

Başvurucu N.T., Rusya’nın Khabarovsk bölgesindeki Elban köyünde bulunan 6 numaralı (IK-6) özel rejimli bir ıslah evinde ömür boyu hapis cezasını çekmektedir.

N.T., hapis cezasının başında, Aralık 2010’da, Sverdlovsk bölgesindeki 56 numaralı özel rejimli bir ıslah evinde kalmıştır. Başvurucu, Rusya’da müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan her mahpusa cezalarının en az ilk on senesinde uygulanan katı bir tutulma rejimine tabi tutulmuştur.

Başvurucu burada on yılı aşkın süre kaldıktan sonra IK-6’ya sevk edilmiş ve burada da yasada belirtilen süre dolana kadar birkaç ay daha katı rejime tabi tutulmuştur. Bu sırada başvurucu, tecritte kalmış ya da başka bir mahpusla birlikte bölmeli bir hücrede kalmıştır. IK-56’daki ilk gününden 2015 yılının sonuna kadar başvurucu, cezaevinde kanalizasyon sistemi olmadığı için ağır tuvalet kovasını boşaltmak için dışarı çıktığı anlar da dahil olmak üzere, hücresini terk ettiği her seferinde kelepçelenmiştir.

Mart 2018’de IK-6’ya sevk edildiğinde tehlikeli mahpuslar listesine (kaçmaya, saldırmaya, rehin almaya, intihar etmeye ya da kendine zarar vermeye eğilimli mahpuslar) eklenmiş ve cezaevi memurları düzenli olarak başvurucuyu kelepçelemeye başlamıştır.

Başvurucunun ihlal iddiaları

Sözleşme’nin 3. maddesine dayanan başvurucu, müebbet hapis cezası alan bir mahpus olarak kendisine uygulanan, rutin haline gelen kelepçelemenin ve katı rejimin insanlıkdışı muamele yasağını ihlal ettiğinden şikayetçi olmuştur.

Başvurucu, 9 Şubat 2011 tarihinde yapılmıştır.

Mahkeme’nin kararı

 3. madde (insanlıkdışı ya da aşağılayıcı muamele)

Başvurucu, sadece müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldığı için, ya tecritte ya da bölünmüş bir hücrede, yıllar boyunca cezavindeki herkesten ayrı tutulmuştur. Günün 22.5 saatinde, iş ya da eğitim gibi bir faaliyette de bulunmadan hücresinde tek başına tutulması, bu durumu daha da ağırlaştırmıştır.

Mahkeme, özellikle uzun süren her türlü tecridin, kişinin zihinsel ve sosyal becerilerinin körelmesine yol açan zarar verici etkilere sahip olduğunu daha önce de belirtmiştir. Mahkeme, bölünmüş hücrede tecritte tutulmanın da eğer iki mahpus da yıllarca bir faaliyette bulunmadan, dış dünyayla iletişimleri ve açık havada yeterli spor imkanı olmadan bir hücrede kalmak zorunda kalmışsa, benzer olumsuz etkilileri olacağı görüşündedir.

Bu koşullarda bölünmüş hücrede ya da uzayan bir tecritte tutulma, yalnızca belirli güvenlik nedenleriyle meşru kabul edilebilir. Buna karşın Hükümet, başvurucunun neden tecrit tutulduğunu açıklayamamıştır.

Başvurucunun Mart 2018’den bu yana tehlikeli mahpuslar listesinde olması dışında, başvurucunun neden sistematik olarak kelepçelendiğine dair de makul bir gerekçe sunulmamıştır. Bu, cezaevinde olduğu süre boyunca disiplin kurallarını hiç ihlal etmeyen başvurucunun, IK-56’ya geldiği Mart 2010’dan bu yana neden kelepçelendiğini de açıklamamaktadır. Başvurucunun 2010 yılından 2015 yılına kadar rutin olarak ve özellikle oldukça güvenli bir cezaevi olan IK-56’da polisler ona eşlik ederken bile kelepçelenmesi, cezaevi güvenliğini sağlama gerekliliğini açıkça aşmıştır. Başvurucunun elleri kelepçeli bir şekilde, oldukça ağır olan tuvalet kovasını boşaltmaya çalışması bu durumu daha da ağırlaştırmıştır.

Tecrit, açık havada sınırlı spor ve aktivite azlığı, başvurucunun uzun bir süre, yoğun olarak yalnızlık ve çekmesine neden olmuştur ki bu, başvurucunun insan onurunu zedeleyen, acı çekmesine neden olan rutin kelepçelemeyle birlikte, başvurucunun hastanelik olmasına da yol açabilirdi. Bu durum, müebbet hapis cezasıyla cezaevinde olmanın getirdiği kaçınılmaz acının da ötesine geçen bir stres yaratmıştır.

Mahkeme, başvurucuya cezaevindeki katı rejim kapsamında uygulanan muamelenin Sözleşme’nin 3. maddesinde düzenlenen insanlıkdışı muameleye vardığına, bu nedenle insanlıkdışı muamele ve aşağılayıcı muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

46. Madde (kararların bağlayıcılığı)

Başvurucunun davasında verilen ihlal kararı büyük oranda, müebbet hapis cezası alan her mahpusun cezaevindeki ilk on senelerini etkileyen sistematik bir sorun olduğunu ortaya koyan Ceza Hükümlerinin İnfazı Kanunu’ndaki ilgili hükümlerden kaynaklanmaktadır. Bu mahpuslara iç hukukta acil ve uygun başvuru yollarının sağlanmasındaki aciliyeti dikkate alan Mahkeme, Sözleşme ile uyumlu bir şekilde bu yapısal sorunun çözümü için faydalı olabilecek tedbirleri ana hatlarıyla ortaya koymaya karar vermiştir.

Bu tedbirler, bütün mahpuslara otomatik olarak uygulanan katı tutulma rejiminin kaldırılmasını içermeli ve yerini, her müebbet hapis alan mahpus için bireysel risk değerlendirmesinin yapıldığı ve gerekmediği durumlarda daha fazla uzatılmayan düzenlemelere bırakmalıdır. Bu düzenlemeler ayrıca özellikle fiziksel kısıtlamalar, müebbet hapis cezası alan mahpusların tecriti ve sosyal ve rehabilitasyon faaliyetlerine erişimleri gibi katı rejimin bazı safhalarının yumuşatılmasını da öngörmelidir.

41. Madde (Adil tazmin)

Mahkeme, Rusya’nın başvurucuya manevi tazminat olarak 3.000 Euro ve mahkeme masrafları ve harcamalar için 1.000 Euro ödemesine karar vermiştir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: