İçeriğe geç

İHAM’ın Kotilainen ve diğerleri v. Finlandiya kararının özet çevirisi: “Yetkililerin özen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek okulda düzenlenen saldırıdan önce saldırganın silahına el koymaması, devletin yaşamı koruma yükümlülüğünü ihlal eder.”

by 29/09/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 17 Eylül 2020 tarihinde verdiği Kotilainen ve diğerleri v. Finlandiya kararında, okulda gerçekleştirilen silahlı saldırıyla ilgili olarak, saldırı öncesinde internetteki paylaşımlarından dolayı sorgulanan saldırganın silahına yetkililerce el konulmaması dolayısıyla Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Kotilainen ve diğerleri v. Finlandiya davası, 2008’de Kauhajoki şehrinde gerçekleştirilen ve 10 kişinin öldürüldüğü silahlı okul saldırısının mağdurlarının yaşamlarının yetkililer tarafından korunmadığına yönelik şikayetleri konu edinmektedir.

Mahkeme, yetkililerin özen yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları ve saldırıdan önce saldırganın silahına el koymamış olmaları sebebiyle, davada İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 2. maddesinin (yaşam hakkı) ihlal edildiğine ve soruşturma bakımından 2. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Sonrasında kendini öldüren bir öğrenci tarafından gerçekleştirilen saldırıda dokuz öğrenci ve bir öğretmen öldürülmüştür. Mahkeme, başvurucuların akrabalarının yaşamlarına yönelik gerçek ve doğrudan bir hayati tehlike riski olduğunun yetkililer tarafından bilinemeyeceğine karar vermiştir.

Fakat polis, öğrencinin internette yaptığı paylaşımları biliyordu ve kendisini saldırı öncesinde sorgulamıştır, ancak silahına el konulmamasına karar vermiştir. Silaha el konulması hukuken mümkündü ve makul bir önlem olabilirdi. Bu işlemin yapılmaması yetkililerin, ateşli silahların kullanımına içkin olan hayati tehlikeden doğan özel özen yükümlülüğünü yerine getirmemeleri anlamına gelmektedir.

Kararın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Mahkeme tarafından yayımlanan basın özetinin çevirisi Pınar Baysal tarafından yapılmıştır.

Kotilainen ve diğerleri v. Finlandiya, Başvuru no: 62439/12, Karar tarihi: 17.09.2020

Başvuruya konu olaylar

Başvurucular, 23 Eylül 2008’de yaşanan bir silahlı okul saldırısında öldürülen dokuz öğrenci ve bir öğretmenin akrabaları olan 19 Finlandiya vatandaşıdır.

Saldırgana, saldırının gerçekleştirilmesinden birkaç ay önce yerel polis istasyonu tarafından ateşli silah ruhsatı verilmiştir. Saldırgan, içinde Columbine Lisesi katliamını konu alan bir film hakkındaki “en eğlenceli şey” yorumu da dahil olmak üzere internetteki bazı paylaşımları sonrasında polis merkezinden dedektif başmüfettiş tarafından toplum için tehlike oluşturup oluşturmadığı hakkında sorgulanmıştır. Müfettiş böyle bir durumun olmadığına ve silah ruhsatının alınmasına gerek olmadığına karar vermiştir.

Saldırı sonrasında müfettişe karşı ihmalden dolayı görevin ihlali ve ağır taksirle insan öldürme suçlamalarıyla dava açılmıştır. Müfettiş, 2011 yılında ilk suçlama bakımından, saldırganın internetteki paylaşımlarının rahatsız edici oluşu ve silahına geçici olarak el konulmasını gerektirdiği gerekçesiyle mahkemelerce suçlu bulunmuştur. Ancak ikinci suçlamayla ilgili olarak mahkemeler, müfettişin, okulda silahlı saldırı şeklinde gerçek bir saldırı riski olduğundan şüphelenmek için herhangi bir olası nedeni olmadığı için cinayetten sorumlu olmadığına karar vermiştir. Başvurucuların Yüksek Mahkeme’ye temyiz için yaptıkları başvuru da başarılı olmamıştır.

Müfettişe uyarı verilmiştir ve başvurucuların iddiaları reddedilmiştir. Hükümet okula yapılan silahlı saldırının incelenmesi için bir komisyon görevlendirmiştir, yapılan incelemenin sonucunda Şubat 2010’da ateşli silahların erişilebilirliği, gençler için ruhsal sağlık hizmeti, okullarda güvenlik planlaması ve yetkililer arasında işbirliği sağlanarak benzer olayların önlenmesini içeren bir dizi tavsiye sunulmuştur.

Şikayetler ve usul

Başvurucular 2. maddeye (yaşam hakkı) dayanarak polisin saldırganın oluşturduğu muhakkak riskin farkında olması gerektiğini, fakat polisin akrabalarının yaşamlarını koruyacak ve saldırıyı önleyecek hiçbir tedbiri almadığını iddia etmişlerdir. Başvuru İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 28 Eylül 2012 tarihinde yapılmıştır.

Mahkemenin Kararı

Madde 2

Mahkeme, Hükümet’in başvurucuların Sözleşme kapsamında mağdur statülerini yitirdikleri yönündeki iddiasını reddetmiştir. Mahkeme, yerel mahkemelerden çıkan kararların başvurucuların lehine olmadığını, yetkililerin Sözleşme’nin ihlalini kabul etmediğine ve herhangi bir tazminata hükmedilmediğini tespit etmiştir.

Yaşamı koruma görevi

Mahkeme, başvurucuların birincil şikayetlerinin saldırıyı gerçekleştiren kişinin ateşli silah taşıma izni olduğu ve polisin saldırıdan önce bu izni geri almadığı durumu olduğunu belirtir.

Ateşli silahların kullanımının kendilerine özgü özelliklerinden dolayı yaşam hakkına oluşturdukları riskleri ve devletlerin toplum güvenliğini sağlamak için gereken önlemleri almak yükümlülüğünde olduğunu vurgulayan Mahkeme ilgili zamanda Finlandiya’da konuyla ilgili mevzuatta herhangi bir eksikliğe rastlamamıştır.

Yerel mahkemelerin bulgularını tekrar eden Mahkeme aynı zamanda, yetkililerin tanıdığı veya bilmesi gereken, kimliği belirlenebilir kişilere yönelik gerçek ve doğrudan bir hayati tehlike riski olmadığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla olayın şartlarının saldırının mağdurlarına, öğrencilere ya da okul çalışanlarına şahsi bir koruma sağlanmasını gerektirecek şekilde olmadığına; ya da saldırgan bakımından, polisin saldırıdan önce bildiği ya da bilmesi gereken gereken gerçek ve doğrudan bir riskin olmadığına kanaat getirilmiştir.

Mahkeme aynı zamanda başvurucuların, katilin ruhsal sağlığı hakkında tıbbi ve askeri bilgilerinin polis tarafından edinilmiş olması gerektiği yönündeki iddiayı da reddetmiştir.

Ateşli silahlarla ilgili özen yükümlülüğü

Mahkeme davanın bağlamını göz önünde bulundurarak, ateşli silahların kullanılması ve buna içkin olan hayati tehlike riski bakımından devletin toplum güvenliğini sağlama özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini incelemiştir.

Mahkeme polisin saldırganın internetteki paylaşımlarından haberdar olduklarını ve bu paylaşımların tehdit içermemesine rağmen kendisinin güvenli bir şekilde silah bulundurup bulunduramayacağı hakkında şüpheler oluşturduğunu belirtmiştir. Polis saldırganı sorgulamıştır, fakat silahına el koymamıştır. Tekil bir hata Sözleşme’nin ihlal edildiği kanaatine varmak için yeterli değildir, fakat Mahkeme’ye göre davadaki mesele tekil bir muhakeme hatasının fazlasıyla ötesine geçmiştir.

Konuyla ilgili kritik soru, saldırganın davranışlarının işaretlerini verdiği potansiyel hayati tehlikenin önlenmesi için yerel yetkililerden alınması makul bir şekilde beklenecek tedbirler olup olmadığıdır.

Önleyici tedbir olarak silaha el konulması seçeneği polis için mevcuttu. Bu tedbirin alınması Sözleşme bakımından kayda değer herhangi bir yarışan hakka müdahale kapsamında olmayacaktı ya da zor veya hassas bir denge kurulmasını gerektirmeyecekti. Hatta, Temyiz Mahkemesi’ne göre yerel hukuka göre düşük eşikli ihtiyati tedbir olarak silaha el konulabilirdi.

Bu sebeple Mahkeme, saldırganın tehlikeli bir ateşli silah bulundurmasına yönelik şüpheler bakımından silaha el konulmasının makul bir önlem olacağına karar vermiştir. Dolayısıyla yetkililer, özellikle ateşli silahlarla ilgili herhangi bir suistimalin doğasında var olan hayati tehlikenin yüksek düzeyde olması nedeniyle kendilerine düşen özel özen görevini göz önünde bulundurmamışlardır.

Mahkeme, bire karşı altı oyla, Sözleşme’nin 2. maddesi kapsamındaki yaşamı koruma yükümlülüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Soruşturma

Mahkeme, yargılama öncesi soruşturmada tarafsızlık ya da bağımsızlıkla ilgili bir sorun, ya da yargılamanın herhangi bir şekilde yetersiz ya da hatalı olduğuna yönelik bulmamıştır. Hükümet 2008’de okula yapılan silahlı saldırının soruşturulması için bir komisyon da atamıştır, bu komisyon tavsiyeler hazırlamıştır.

Mahkeme oybirliğiyle, soruşturmanın eksikliklerinden kaynaklanan şekilde 2. maddenin usule ilişkin yönden ihlalinin söz konusu olmadığına karar vermiştir. Mahkeme, başvurucuların Sözleşme’nin diğer maddeleri kapsamında yaptıkları şikayetleri de açıkça dayanaktan yoksun oldukları gerekçesiyle reddetmiştir.

Adil tazmin (Madde 41)

Mahkeme Finlandiya’nın başvurucu Elmeri Kotilainen’e maddi tazminat olarak 31,571.97 Euro ve (kararda belirtildiği üzere) her bir haneye manevi tazminat olarak 30,000 Euro ödemesine karar vermiştir. Finlandiya’nın aynı zamanda, harcamalar ve giderler ile ilgili olarak, ilk haneye 2,086.34 Euro ve diğer her bir haneye (ikinciden onuncuya kadar) 6,818.56 Euro ödemesine karar vermiştir.

Karşı oy

Yargıç Eicke, karar metnine muhalefet şerhi koymuştur.

From → Haberler

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: