İçeriğe geç

İHAM’ın Dikaiou ve Diğerleri v. Yunanistan kararının özet çevirisi: “HIV ile yaşayan mahpusların ayrı bir hücrede tutulması ayrımcılık yasağını ihlal etmez.”

by 07/10/2020

Söz konusu dava, kesinleşmiş mahkumiyet kararının ardından Thebes (Yunanistan) kadın kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve HIV ile yaşayan ve/veya AIDS evresinde bulunan altı başvurucunun tutulma koşullarını ve bu koşullar hakkında şikâyette bulunabilmek için etkili başvuru yolu eksikliklerini konu almaktadır.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 16 Temmuz 2020 tarihli Dikaiou ve Diğerleri v. Yunanistan (başvuru no. 77457/13) Daire kararında, oybirliğiyle; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 3. maddesinin (işkence veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı) ve bununla bağlantılı ve ayrı olarak ele alınan Sözleşme’nin 14. maddesinin (ayrımcılık yasağı) ihlal edilmediğine ve Sözleşme’nin 13. maddesinin (etkili başvuru hakkı) 3. maddeyle bağlantılı olarak ihlal edildiğine karar vermiştir.

Mahkeme, başvurucuların genel tutulma koşullarının tatmin edici olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme ayrıca, başvurucuların aynı kolektif hücrede tutulmasının meşru bir amaç taşıdığı (söz konusu grubun etkili bir şekilde idare edilmesi ve cezaevi yönetimine ilişkin hususlar) görüşünü benimsemiş ve başvurucuların ayrı tutulması [segregation] niyetinin güdüldüğüne dair bir emareye rastlamamıştır.  Mahkeme son olarak, başvurucuların sağlık ihtiyaçları doğrultusunda tıbbi destek sağlanmasına ilişkin olarak, yetkililerin yükümlülüklerini yerine getirdiğini gözlemlemiştir.

Tutulma koşullarına ilişkin Yunanistan hukuku kapsamındaki başvuru yolları konusunda, özellikle Yunanistan’ı ilgilendiren davalar başta olmak üzere, Mahkeme yerleşik içtihadına atıfta bulunmuştur. Mahkeme, Yunanistan hukuku kapsamında ne önleyici başvuru yollarının, ne de tazmin edici başvuru yollarının, başvuruculara maruz kaldıkları tutulma koşulları hakkında şikâyette bulunmaya olanak tanıdığını tespit etmiştir.

Mahkeme, sağlık durumu sebebiyle salıverilme kurumunu düzenleyen mevzuat doğrultusunda, mahpuslar hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü verilmesinden önce ve sonra ayrı bir muamelede bulunulmadığını tespit etmiştir. Mahkeme bu şikâyetin açıkça dayanaktan yoksun bulunduğuna karar vermiştir.

Kararın Fransızca aslını buradan okuyabilirsiniz. Basın özeti çevirisi av. Polat Yamaner tarafından yapılmıştır.

Dikaiou ve Diğerleri v. Yunanistan, Başvuru no. 77457/13, Karar tarihi: 16.07.2020

Başvuruya Konu Olayların Özeti

Başvurucular; üç Yunanistan vatandaşı, bir Rusya vatandaşı, bir Tanzanya vatandaşı ve bir Ruanda vatandaşıdır. Başvurucular 1966 ila 1988 yılları arasında doğmuştur.

Başvurucular, haklarında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü verilmesinden önce ve sonra, 2012 ila 2015 yılları arasında farklı zamanlarda Thebes cezaevinde tutulmuşlardır.

Başvurucular Ekim 2013’te, cezaevini denetlemekle yetkili savcılığa, HIV ile yaşamaları ve/veya AIDS evresinde bulunmaları sebebiyle tutulma koşullarının Sözleşme’nin çeşitli maddelerini ihlal ettiğini iddia eden bir dilekçe sunmuşlardır. Başvurucular, uygun medikal ve ilaç desteğinin bulunmadığını, yetersiz doktor bulunduğunu ve bireysel tıbbi desteğin olmadığını ve birlikte aynı kolektif hücreye yerleştirilmeleri sebebiyle ötekileştirildiklerini belirterek şikâyette bulunmuşlardır. Başvurucular ayrıca; havalandırma, sıcak su ve kullanım suyu tedariki, yemekler ve açık hava egzersiz sürelerinden kaynaklanan başka sorunlar sebebiyle genel tutulma koşulları temelinde de şikâyetçi olmuşlardır. Kesinleşmiş mahkumiyet kararı verilmesinden önce cezaevinde tutulan başvurucular, kesinleşmiş mahkumiyet kararı verildikten sonra cezası infaz edilen kişilerden farklı olarak, Ceza Kanunu (Madde 110A) uyarınca sağlık durumu sebebiyle salıverilme başvurusunda bulunamadıkları için ayrı muameleye tabi tutulduklarını iddia etmişlerdir.

Başvurucuların İhlal İddiaları

3. maddeye (işkence veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı) ve 14. maddeye (ayrımcılık yasağı) dayanan başvurucular, sağlık statülerine uygun bir bakım hizmeti sağlanmaması sebebiyle şikâyetçi olmuşlardır. Başvurucular ayrıca HIV ile yaşamaları ve/veya AIDS evresinde bulunmaları sebebiyle birlikte aynı kolektif hücreye yerleştirilerek ayrımcılığa uğradıklarını, “gettolaştırmaya ve ötekileştirmeye” maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

3. madde ile bağlantılı olarak 13. madde (etkili başvuru hakkı) kapsamında başvurucular, tutulma koşulları ve tıbbi destek ile ilgili 3. maddeye ilişkin şikâyetlerini sunabilecekleri etkili bir başvuru yolu bulunmaması sebebiyle şikâyetçidirler.

3. madde ile bağlantılı olarak 14. maddeye (ayrımcılık yasağı) dayanan ve tutuklu yargılanan ya da temyiz aşaması sırasında tutulan başvurucular, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü üzerine cezası infaz edilen kişilerle karşılaştırıldığında farklı muameleye maruz bırakıldıklarını, nitekim Ceza Kanunu Madde 110A kapsamında sağlık durumu sebebiyle salıverilme başvurusunda bulunamadıklarını öne sürmüşlerdir.

Başvuru İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 5 Aralık 2013 tarihinde yapılmıştır.

Mahkeme’nin Kararı

3. madde (işkence veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı) ve 14. madde (ayrımcılık yasağı): tutulma koşulları hakkındaki şikâyetler

Genel tutulma koşulları: Mahkeme, başvurucuların yeterli kişisel alana sahip olduklarını ve başsavcılığa sundukları dilekçenin ardından kendilerine su ısıtıcısı ve kısıtlı merkezi ısıtmayı telafi etmek için elektrikli ısıtıcı sağlandığını not etmiştir. Başvurucular sabah iki saat ve akşamüstü iki saat olacak şekilde açık havada egzersiz yapabilmektedir. Ana akım kadın mahpusların aksine, başvuruculara daha iyi ve yüksek kalitede yemekler sağlanmakta, odalarını dezenfekte etmeleri için çamaşır suyu verilmekte ve maddi imkanı bulunmayan mahpuslara ücretsiz hijyen ürünleri verilmektedir. Bu sebeple başvurucuların genel tutulma koşulları tatmin edicidir.

“Gettolaştırma ve ötekileştirme” iddiası: Başvurucuların birlikte tutulması, cezaevi yönetiminin kendilerini ayrı tutma [segregation] niyetiyle hareket ettiğini göstermemektedir. Başvurucuların aynı hücreye –ana akım mahpusların da kaldığı bir kanatta bulunmaktadır- yerleştirilmesi, söz konusu grubun etkili bir şekilde idare edilmesi ve cezaevi yönetimine ilişkin hususlardan kaynaklanmaktadır. İki başvurucunun HIV pozitif olması ve diğer başvurucuların AIDS evresinde bulunması göz önüne alındığında, kendilerinin farklı hücrelere dağıtılması, cezaevi gibi kapalı bir mekan için anlaşılacağı üzere, diğer mahpuslar arasında kaygı yaratıcı bir etki doğuracaktır. Ek olarak, her ne kadar bu durum mahpuslar arasında protestoya neden olsa da, başvurucular cezaevi bahçesinde diğer mahpuslarla aynı saatlerde açık hava egzersizi yapabilmekte ve ortak cezaevi buzdolabını kullanabilmektedirler. Mahkeme bu sebeple başvurucuların birlikte gruplanmasının meşru bir amaç taşıdığını ve tedbirin, güdülen meşru amaçla orantılı olduğu kanaatindedir.

Tıbbi destek: Hükümet, başvurucuların durumuna ilişkin olarak, cezaevinde kaldıkları süre içindeki sağlık raporlarını, tıbbı inceleme sonuçlarını ve aldıkları reçeteleri içeren yüklü bir dosyayı Mahkeme’ye sunmuştur. Ayrıca başvurucular neredeyse, hastalıkları sebebiyle cezaevinin kendilerine uygun bir yer olmadığını, ya bir hastaneye nakledilmeleri gerektiğini ya da Ceza Kanunu Madde 110A kapsamında salıverilmeleri gerektiğini iddia etmişlerdir. Mahkeme, başvurucuların Thebes cezaevinde kaldıkları süre içinde hayatlarının ya da sağlıklarının bir tehlike altında bulunmadığını ve başvurucuların sağlık ihtiyaçları doğrultusunda tıbbi destek sağlanmasına ilişkin olarak, yetkililerin yükümlülüklerini yerine getirdiğini gözlemlemiştir.

Sonuç olarak, başvurucuların tutulma koşulları bakımından Sözleşme’nin 3. maddesi ve 3. maddeyle bağlantılı ve ayrı olarak ele alınan Sözleşme’nin 14. maddesi ihlal edilmemiştir.

3. maddeyle bağlantılı olarak 13. madde (etkili başvuru hakkı)

Mahkeme’nin Ulemek v. Hırvatistan[1] içtihadında açıkladığı üzere, tutulma koşullarına ilişkin önleyici başvuru yolları (kişilere telafi imkanları sağlanması ve insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı ihlalinin derhal ortadan kaldırılması) ve tazmin edici başvuru yolları (ihlal için giderim sağlanması) birbirine paralel olmalı ve bu başvuru yolları birbirini tamamlayıcı yapıda bulunmalıdır.

Mahkeme, Yunanistan cezaevleriyle ilgili verdiği bir dizi kararında yerel hukuktaki başvuru yollarının, özel olarak Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 572 kapsamındaki başvuru yollarının işe yaramadığını gözlemlemiştir. Mahkeme işbu dava için, Ulemek içtihadı uyarınca, Yunanistan hukukunda ne önleyici başvuru yollarının, ne de tazmin edici başvuru yollarının etkili olduğunu tespit etmiştir.

Sonuç olarak, Sözleşme’nin 13. maddesi ihlal edilmiştir.

3. madde ile bağlantılı olarak 14. madde (ayrımcılık yasağı): kesinleşmiş mahkumiyet kararından önce cezaevinde tutulan mahpuslara, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü üzerine cezaları infaz edilen mahpuslardan farklı davranıldığına ilişkin şikâyet

Mahkeme, Yunanistan hukuk sisteminde HIV ile yaşayan ve/veya AIDS evresinde bulunan insanlara ceza sistemi içinde farklı davranılmasına ilişkin bir dizi tedbir bulunduğunu ve bu tedbirlerin birçok ayrı duruma göre düzenlendiğini not etmektedir. Görülmekte olan davada Ceza Kanunu Madde 110A hükmü, halihazırda AIDS evresinde olduğu tanısını almış üç başvurucuya mahkumiyet hükmü kurulmasından sonra uygulanmıştır. Ek olarak, cezası infaz edilen diğer iki başvurucu, ilgili zaman diliminde HIV pozitif olmaları sebebiyle salıverilmişlerdir; bu işlemlerden biri Ceza Kanunu Madde 105 doğrultusunda, diğeri ise HIV ile enfekte kişiler hakkındaki 4242/14 sayılı Kanun’un 19. bölümü uyarınca uygulanmıştır. Mahkeme bu beş başvurucu özelinde, 14. maddeyi ihlal edecek herhangi bir ayrı muamele tespit edememiştir.

HIV pozitif olan ve kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden önce yaklaşık bir yıl boyunca cezaevinde tutulan sonuncu başvurucu ise, hapis cezasının Temyiz Mahkemesi tarafından ertelenmesinin ardından serbest bırakılmıştır. Başvurucu, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmayan bir mahpus olarak,  Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 282 ve Yunanistan mahkemelerinin ilgili içtihadı doğrultusunda, durumunun ağırlığına bağlı olarak sağlık statüsünü tutulmasının sonlandırılması için bir talebe konu edebilirdi. Bununla birlikte başvurucu böyle bir başvuruda bulunmamıştır.

Sonuç olarak, başvurucunun bu kısmı açıkça dayanaktan yoksundur.

Adli Tazmin (41. madde)

Mahkeme, Yunanistan’ın her başvurucuya 2,000 Euro manevi tazminat ödemesine karar vermiştir.


[1] Ulemek v. Hırvatistan, no. 21613/16, §§ 71-74, 31 Ekim 2019.

From → Haberler

Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: