İçeriğe geç

İHAM’ın Jecker v. İsviçre kararının özet çevirisi: “Gazeteciyi haber kaynağını açıklamaya zorlamak, kamu yararına ilişkin daha ağır basan bir neden ile haklı gösterilmediği sürece, ifade özgürlüğüne aykırıdır.”

by 16/10/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 6 Ekim 2020 tarihinde verdiği Jecker v. İsviçre, (Başvuru No: 35449/14) kararında, oybirliğiyle Sözleşme’nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Dava, uyuşturucu kaçakçılığına yönelik adli bir soruşturma sırasında ifade vermeye ve yetkili makamlarca kendisine bilgi sağlayan bir hafif uyuşturucu satıcısı hakkındaki gazete makalesinin yayınlanmasının ardından kaynaklarını açıklamaya zorlanan bir gazetecinin şikayetine ilişkindir.

Federal Yüksek Mahkeme, uyuşturucu kaçakçılığının ağır bir suç olması sebebiyle başvurucunun tanıklık yapmayı reddetme hakkını kullanamayacağına hükmetmiştir. Somut olaya konu menfaatler arasında kanunda kurulan dengeye atıf yaparak, ağır bir uyuşturucu suçunu soruşturmadaki kamu menfaatinin haber kaynaklarını korumaktaki kişisel menfaate ağır bastığını ifade etmiştir.

Mahkeme, kamu menfaatine ilişkin daha ağır basan bir sebep ile meşru gösterilmediği sürece, demokratik bir toplumda basın özgürlüğü için haber kaynaklarının korunmasının önemi ışığında bir gazeteciye haber kaynaklarını açıklaması için sunulacak herhangi bir zorunluluğun Sözleşme’nin 10. maddesi ile uyumlu olmadığını ifade etmiştir.

Somut olayda, ilgili hakka müdahale edilebilmesi için, özel şartlar altında bu müdahalenin gerekliliği belirtilmiş olmalıyken somut olaya konu suçun belirli bir kategoride yer alması veya genel kavramlarla formülize edilmiş bir hukuki kurala konu olması sebebiyle yeterli zemin oluşmamıştır. Federal Yüksek Mahkeme tarafından kanun koyucunun genel ve soyut terimlerle belirlediği dengelemeye atıf yapılarak karar verilmiştir. Bu sebeple Federal Yüksek Mahkeme’nin başvurucunun ifade vermesinin zorunlu olduğuna yönelik kararının böyle bir müdahale için ağır basan kamu yararı şartını sağladığı söylenemeyecektir.

Kararın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Mahkeme tarafından yayımlanan basın özetinin çeviri Batuhan Karataş tarafından yapılmıştır.

Jecker v. İsviçre, Başvuru No. 35449/14, Karar tarihi: 06.10.2020

Başvuru Konusu Olaylar

Başvurucu Nina Jecker, 1981 yılında doğmuş bir İsviçre vatandaşıdır. Başvurucu şu anda Basle (İsviçre)’de yaşamakta olan bir gazetecidir.

2012 yılında Nina Jecker “Bir Satıcıyı Ziyaret Etmek” başlıklı bir makaleyi Basler Zeitung isimli bölgesel bir gazetede yayınlamıştır. Bu makalede başvurucu, yaşadığı dairede ziyaret ettiği ve on yıl boyunca esrar ve kenevir satarak yıllık on iki bin İsviçre Frankı tutarında kazanç elde ettiğini belirttiği bir uyuşturucu satıcısını konu edinmiştir.

Makalenin yayınlanmasının ardından savcılık bir soruşturma başlatmıştır. Başvurucudan ifade vermesi istenmiş ancak başvurucu tanıklık etmeme hakkına dayanarak bu talebi reddetmiştir. Ancak savcılık başvurucunun bu hakka dayanamayacağını iddia etmiştir.

2013 yılında Kanton Mahkemesi, başvurucu tarafından haber kaynaklarını açıklamamak için yapılan başvuruyu kabul etmiş, savcılık bu kararı temyiz etmiştir.

2014 yılında Federal Yüksek Mahkeme, hafif uyuşturucuların ticaretinin yapılmasının ağırlaştırılmış bir suç olması ve başvurucunun tanıklığının ilgili suçun sanığını tespit etmeye yarayacak tek yol olduğunu öne sürerek, başvurucunun tanıklık etmeme hakkına dayanamayacağına karar vermiştir. Federal Yüksek Mahkeme, kanunlar ve ilgili mevzuatta mevzubahis menfaatler arasında kurulan dengeye gönderme yaparak, ağırlaştırılmış bir narkotik suçun soruşturulmasındaki menfaatin başvurucunun haber kaynağını korumaktaki kişisel menfaatine ağır bastığına karar vermiştir.

Başvurucunun Şikayetleri

Başvurucu, 10. madde ile düzenlenen ifade özgürlüğüne dayanarak bir gazeteci olarak sahip olduğu haber kaynağını açıklamama hakkını kullanmasına yapılan haksız müdahaleyi şikâyet etmiştir.

İlgili başvuru İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 9 Mayıs 2014 tarihinde yapılmıştır.

Mahkeme’nin Kararı

10. Madde (İfade Özgürlüğü)

Başvurucu için ortaya konulan ifade vermesine yönelik zorunluluk kendisinin Sözleşme’nin 10. maddesinde düzenlenen haklarını kullanmasına müdahale niteliği taşımaktadır. İlgili müdahale, İsviçre Ceza Kanunu’nun 28.maddesi ve Uyuşturucular Yasası’nın 19. maddesi tarafından öngörülmüş ve suçu önleme amacını gütmektedir.

Demokratik bir toplumda müdahalenin gerekliliği hususunda ise, başvurucuya atfedilen savcılık tarafından başlatılan bir soruşturma sırasında ifade vermesine yönelik zorunluluğun amacı ise Uyuşturucular Yasası’na karşı işlenen bir suçun muhtemel failini tespit etmektir. Başvurucu kendisine makalesi için bilgi sağlayan uyuşturucu satıcısının saptanması için soruşturmacı makamlara yardım edebilecek yegâne kişidir. İlgili satıcının soruşturulması için yasal zeminin ortaya çıktığı ise su götürmez bir gerçektir. Tüm bunlar şüphesiz konu ile ilgili değerlendirmelerdir. Ancak Mahkeme, haber kaynağının kimliğinin açıklanması zorunluluğunun oluşabilmesi için, bu kimlik tespitinin yokluğunda adli soruşturmanın yürütülmesinin mümkün olmayacağı iddiasının ileri sürülmesinin yeterli olmadığına karar vermiştir.

“Suçun önlenmesi” amacıyla bir önlemin gerekliliği değerlendirilirken, ilgili soruşturmaya dayanak oluşturan suçların ciddiliği hesaba katılmalıdır. Bu bağlamda, Federal Yüksek Mahkeme ve davalı Hükümet’in somut olaydaki söz konusu suça nispeten az önem verdikleri ve kanun koyucunun, ilgili suçu, kaynakların korunmasına yönelen istisnaları meşrulaştıran katalog suçlara dahil etme kararını kabul ettikleri görülmektedir.

Ayrıca, bir uyuşturucu satıcısının uzun yıllar boyunca ortaya çıkmadan aktif kalabileceği hususunu vurgulaması sebebiyle somut olaydaki gazete makalesinin yüksek miktarda kamu ilgisine mazhar olabilecek bir konuya ilişkin olduğu gerçeğine dikkat edilmelidir. Bu sebeple, ilgili açıklama kararı, makaleyi yayınlayan gazetenin ifşaat sebebiyle muhtemel gelecek haber kaynakları nezdindeki ve kimliği belirsiz kaynaklardan aktarılan bilgileri almakta menfaati olan toplum üyeleri nezdindeki saygınlığına zarar verebilecek niteliktedir.

Bu nedenle demokratik bir toplumda basın özgürlüğünün sağlanması için haber kaynaklarının korunmasının önemi göz önünde bulundurulduğunda, bir gazeteciye yönelen haber kaynağını açıklaması yönündeki zorunluluk, kamu yararına ilişkin daha ağır basan bir neden ile haklı gösterilmediği sürece, Sözleşme’nin 10.maddesine uygun olarak nitelendirilemez. Somut olayda, ilgili hakka müdahale edilebilmesi için, özel şartlar altında bu müdahalenin gerekliliği belirtilmiş olmalıyken somut olaya konu suçun belirli bir kategoride yer alması veya genel kavramlarla formülize edilmiş bir hukuki kurala konu olması sebebiyle yeterli zemin oluşmamıştır.

Somut dosyada ne kamu menfaatine ne de başvurucunun kendi menfaatlerine herhangi bir özel önem atfedilmeksizin, Federal Yüksek Mahkeme tarafından kanun koyucunun genel ve soyut terimlerle belirlediği dengelemeye atıf yapılarak karar verilmiştir. Bu sebeple Federal Yüksek Mahkeme’nin başvurucunun ifade vermesinin zorunlu olduğuna yönelik kararının böyle bir müdahale için ağır basan kamu yararı şartını sağladığı söylenemeyecektir.

Bu doğrultuda, Mahkeme, Federal Yüksek Mahkeme’nin şikâyete konu tedbirin “zorunlu toplumsal gereksinim” niteliği taşıdığını ortaya koyamayarak ilgili önlemin meşruluğunu yeterince gösteremediğine hükmetmiştir. Bu sebeple başvurucunun ifade özgürlüğünü kullanmasına yönelen müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olarak kabul edilemeyeceğini ve Sözleşme’nin 10.maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. 

Adil Tazmin (41.Madde)

Başvurucu adil tazmin için herhangi bir talep sunmamıştır.

From → İnsan hakları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: