İçeriğe geç

İHAM’ın Yosifov v. Bulgaristan kararının özet çevirisi: “Belediye başkanının hakim karşısına çıkartılmadan ve hakim kararı olmadan dört gün gözaltında tutulması ve ofisinde arama yapılması, özgürlük ve güvenlik hakkı ile özel hayata saygı hakkının ihlalidir.”

by 07/11/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), yolsuzluk yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılan belediye başkanının 24 saati polis, sonraki 72 saati savcılık kararıyla olmak üzere dört gün boyunca hâkim karşısına çıkartılmadan gözaltında tutulması ve ofisinin aranmasına ilişkin Marin Yosifov v. Bulgaristan kararında Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının ve 8. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Mahkeme, Yosifov’un dört gün boyunca hakim ya da kanun tarafından bu yargısal yetki verilmiş başka bir yetkili karşısına çıkartılmadan gözaltında tutulduğuna, bu sebeple, Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. fıkrasındaki amaç doğrultusunda derhal serbest bırakılmadığına karar vermiştir.

Mahkeme ayrıca, olaylar sırasında Yosifov’un, Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fıkrası uyarınca dört günlük gözaltısının hukukiliğini ve gerekliliğini yerel mahkemeler önüne taşıyabilmesini sağlayabilecek bir başvuru yolunun olmadığına karar vermiştir.

Son olarak Mahkeme, önceden bir hakim tarafından alınmış bir karar olmadan başvurucunun ofisinin aranmasının Bulgaristan kanunları tarafından öngörülmemiştir. Bu sebeple başvurucunun keyfiliğe karşı korunmaktan mahrum bırakılması ve özel hayatına saygı hakkına yönelik müdahale maruz kalması, kanuna uygun değildir.

Kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın Mahkeme tarafından yayımlanan basın özetinin çevirisi, av. Benan Molu ve Batuhan Karataş tarafından yapılmıştır.

Marin Yosifov v. Bulgaristan, Başvuru no. 5113/11, Karar tarihi: 13.10.2020

Temel olgular

Başvurucu Marin Draganov Yosifov, 1955 doğumlu bir Bulgaristan vatandaşıdır. Sofya’da yaşamaktadır. O tarihte Sadovo (Bulgaristan) belediye başkanlığını üstlenmekteydi.

2 Aralık 2009 tarihinde Plovdiv savcılığı bilinmeyen kişi veya kişilere yönelik rüşvet alma suçlaması ile soruşturma başlatmıştır. Soruşturma, kamu sözleşmeleri hakkında verilecek kararlara ilişkin olarak belediye yetkilileri tarafından talep edildiği iddia edilen yasadışı komisyon ödemeleri ile ilgilidir.

30 Haziran 2010 günü, saat 9.30 ile 13.00 arasında polisler belediye ofislerini aramış ve başvurucunun ofisinden bir miktar paraya el koymuşlardır. Polisler ayrıca kamu sözleşmelerinin kararlarına ilişkin dökümanlara, teknolojik aletlere ve başvurucunun yardımcısının ofisinde bulunan cep telefonlarına da el koymuşlardır. Saat 13.30 civarında Bölge Mahkemesi arama emrini onaylamıştır. Aynı gün, bir polis komiseri başvurucunun 24 saatliğine gözaltına alınmasını emretmiştir. Başvurucuya göre kendisi bu 24 saatlik sürenin sonunda serbest bırakılmamıştır.

1 Temmuz 2010 günü, başvurucu polis memurları tarafından soruşturma bürosuna götürülmüştür. Saat 11.55’te başvurucu rüşvet kabul etmek ile suçlanmış ve bölge savcısı tarafından verilen karar ile 72 saatliğine gözaltına alınmıştır.

4 Temmuz 2010 günü, bölge savcısı başvurucunun tutuklu yargılanmasını talep etmemeye karar vermiş ancak başvurucunun teminat olarak 7500 Euro ödemesine karar vermiştir. Birkaç gün sonra Bölge Mahkemesi başvurucuyu belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırmıştır.

15 Eylül 2010 günü başvurucunun avukatı 1 Temmuz 2010 tarihli başvurucuyu gözaltına alma kararına karşı iki farklı itirazda bulunmuştur. Ancak ulusal mahkemeler, yerel mevzuatın, başvurucunun savcının 72 saatlik gözaltına alınması kararına itiraz edebilmesine imkan verecek herhangi bir hüküm öngörmediğine hükmetmiştir.

2012 yılında başvurucu yolsuzluk suçlamasından hüküm giymiş ve üç yıl altı aylık bir hapis cezasına çarptırılmıştır. Başvurucu mahkumiyetinin infazını tamamladıktan sonra 2016 yılının Haziran ayında tahliye edilmiştir.

Başvurucunun şikayetleri

Sözleşme’nin 5. maddesinin 3., 4. ve 5. fıkralarına dayanan başvurucu, hakim karşısına çıkartılmadan dört gün boyunca gözaltında tutulması ve gözaltında tutulmasının hukukiliğine itiraz edebileceği bir iç hukuk yolu olmamasından şikayet etmiştir.

Yosifov ayrıca, Sözleşme’nin 8. maddesi altında ofisinin aranmasından şikayetçi olmuştur.

Başvurucu, 9 Aralık 2010 tarihinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

Mahkeme’nin kararı

5. maddenin 3. fıkrası (özgürlük ve güvenlik hakkı: derhal hâkim önüne çıkartılma hakkı)

Başvurucu, herhangi bir hâkim önüne çıkartılmadan dört gün boyunca gözaltında tutulmuştur. Hükümet, başvurucunun birbirine paralel fakat ayrı iki soruşturmaya bağlı olarak gözaltına alındığını iddia etmiştir: İlk soruşturma ile bağlantılı olarak 30 Haziran 2010 günü görevi kötüye kullanma şüphesiyle ve ikinci soruşturma ile bağlantılı olarak 1 Temmuz günü, 72 saatliğine, rüşvet kabul etme şüphesiyle.

Mahkeme, her ne kadar iki koruma tedbiri kararı resmi olarak iki farklı soruşturma kapsamında alınmış olsa bile aslında başvurucu açısından tek bir gözaltı süresi olduğuna karar vermiştir. Ayrıca, başvuruya konu koruma tedbirleri, yolsuzluk soruşturmasının maksatları ile uyumlu olarak, başvurucuyu herhangi bir hâkim önüne çıkarmadan en uzun süre gözaltında tutmayı amaçlamıştır.

Mahkeme, bölge savcısının kaçma veya daha fazla suç işleme riski olmadığına kanaat getirmesi sebebiyle başvurucunun 4 Temmuz 2010 günü serbest bırakıldığını not etmiştir. Hükümet bu evrede alınan koruma tedbirlerinin ilgili risklerin varlığına ilişkin şüpheleri yok etmek amacıyla alındığını ve savcının başvurucunun serbest bırakılmasına bu sebeple karar verdiğini ifade etmiştir. Hükümet, aynı zamanda başvurucu ile Sadovo Belediyesi’nde yakın bir şekilde birlikte çalışan iki kişiyi içeren birkaç tanık ifadesine atıf yapmıştır.

Ancak Mahkeme, başvurucunun serbest bırakıldığı günden sonraki gün, 5 Temmuz 2010 günü, belediyede onunla birlikte çalışan ekip üyelerinin henüz ifade vermemiş olduğunu gözlemlemiştir. Ayrıca, başvurucunun gözaltında bulunduğu süre zarfında, soruşturmaya yetkili makamlar tarafından uygulanan diğer soruşturma tedbirleri, başvurucunun yakalanmasını izleyen 26 saat içerisinde hayata geçirilmiştir. Bu durumun sonucu olarak, savcılık, başvurucuyu serbest bırakma kararını dayandırdığı bilgiye 1 Temmuz 2010 tarihinden itibaren sahiptir.

Mahkeme, başvurucunun yakalanmasının hemen ardından soruşturmacı makamların toplanan kanıtları inceleyebilmek için ek zamana ihtiyaçları olabileceğini kabul etmektedir. Ancak Hükümet, başvurucunun yakalanmasından sonraki üç gün boyunca serbest bırakılmamasını haklı gösterebilecek herhangi bir durum ortaya koyamamıştır. Sonuç olarak, başvurucu 5. maddenin 3. fıkrası tarafından düzenlenen şekilde “derhal” serbest bırakılmamıştır. Bu sebeple Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. fıkrası ihlal edilmiştir.

5. maddenin 4.fıkrası (tutulmanın yasalara uygunluğu hakkında kısa bir süre içerisinde karar verilmesi hakkı)

Mahkeme, Bulgaristan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun başvurucunun, tutulmasının yasalara uygunluğunu ve gerekliliğinin incelenmesini sağlayabileceği herhangi bir başvuru yolu öngörmediğini not etmiştir. Ayrıca Mahkeme, çeşitli durumlarda yerel mahkemelerin Sözleşme’nin 5. Maddesinin 4.fıkrasına dayanarak savcılık tarafından talep edilen gözaltıların yasalara uygunluğunu ve tutukluluk süresinin gerekliliğini incelediğini de not etmektedir. Ancak Hükümet tarafından atıf yapılan bu tür yerel mahkeme kararlarının tümü 2015 yılından sonra verilmiş ve somut başvuruya konu olayların yaşandığı zaman diliminde bu konuya ilişkin yerel içtihat uygulaması tutarsızdır. Ayrıca, Temyiz Mahkemesi tarafından uygulanan birçok emsal karar ise yerel mahkemelerin gözaltı kararlarına ilişkin bu yönde bir inceleme yapmasının önüne geçmektedir. Sonuç olarak Mahkeme, başvuruya konu olayların yaşandığı zaman diliminde başvurucunun tutulmasını yerel mahkemelerin önüne yasalara uygunluğunun ve gerekliliğinin incelenmesi için götürebilmesine olanak veren uygun ve yeterli bir başvuru yolu bulunmadığına karar vermiştir. Bu sebeple Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fıkrası ihlal edilmiştir.

8. madde (özel hayata saygı hakkı)

Mahkeme, Yosifov’un ofisinde yapılan aramanın önceden bir hakim kararı alınmadan yapıldığını not etmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu, böyle bir aramanın yalnızca acil bir durumda ya da delillerin karartılması riski olması halinde ve daha sonra hakim onayına sunulmak şartıyla yapılmasına izin vermektedir.

Somut davada arama kararını onaylayan hakim, destekleyici hiçbir gerekçe sunmadan sadece durumun acil olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Bu, arama tedbirinin gerekliliğini ve hukukiliğini etkili bir şekilde gözden geçirilmediğini göstermiştir.

Mahkeme’ye göre, bu soruşturma tedbirinin hukukiliği ve gerekliliğinin etkili bir şekilde gözden geçirilmesi, Yosifov’un ofisinde bulunması ve el konulması beklenen parçalar hakkında daha önce bilgilendirilmediği, soruşturmanın aylar öncesinde başladığı gerçeği karşısında soruşturmacı makamların arama yapmadan önce arama kararı almasının mümkün olup olmadığına dair soruların artması düşünüldüğünde ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu sebeple, Yosifov, demokratik toplumda hukukun üstünlüğü uyarınca keyfilikten korunmaktan mahrum bırakılmıştır. Başvurucunun özel hayatına saygı hakkına yönelik müdahale, Sözleşme’nin 8. maddesi uyarınca kanunla uyumlu değildir ve bu hak ihlal edilmiştir.

Adil tazmin (41. madde)

Mahkeme, Bulgaristan’ın başvurucu Yosifov’a 9.750 Euro manevi tazminat, 2.405 Euro masraf ve gider ödemesine karar vermiştir.

Bu karar, yalnızca Fransızca dilinde yazılmıştır.

From → İnsan hakları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: