İçeriğe geç

İHAM’ın COVID-19’la ilgili ilk kararı olan Le Mailloux v. Fransa’nın özet çevirisi: “Fransa tarafından alınan tedbirlerden nasıl etkilendiğini açıklamaması ve iç hukuk yollarını tüketmemesi nedeniyle başvurunun kabul edilemez bulunması gerekmektedir.”

by 11/12/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), COVID-19 sağlık krizinin Fransa tarafından ele alınması itirazlarıyla ilgili Le Mailloux v. Fransa davasında oybirliği ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Mahkeme; başvurucunun, Fransız devleti tarafından alınan COVID-19 virüsünün tüm Fransa arasında yayılmasını engelleyecek tedbirlerden şikayetçi olduğunu gözlemlemiştir ancak başvurucu kişisel olarak bu tedbirlerden nasıl etkilendiğini belirtmemiştir. Mahkeme bu başvurunun actio popularis (topluluk davası/doğrudan davacıyla ilgisi bulunmasa bile kişiye toplumun genelini ilgilendiren bir konudaki davaya katılma hakkı/dava açma hakkı veren hak) varlığının kabul edilemeyeceğini yenilemiştir: Başvuru sahipleri, iç hukuka ilişkin bir kanun hükmünü, bir iç hukuk uygulamasını veya genel kanunu sadece İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne aykırı görüldüğü için şikayet edemez. Başvuru sahiplerinin mağdur olduklarını iddia edebilmeleri için kişisel olarak ihlalden etkilenme ihtimallerinin meydana gelebileceğini makul ve ikna edici delillerle ileri sürmeleri gerekmektedir.

Başvuru, bu sebeplerle, Avrupa Sözleşmesi’yle bağdaşmamaktadır. Karar kesindir.

Kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın Mahkeme tarafından yayımlanan basın özeti çevirisi İlayda Öner tarafından yapılmıştır.

Le Mailloux v. Fransa, Başvuru no. 18108/20, Karar tarihi: 05.11.2020

Temel Olgular

Başvurucu, Renaud Le Mailloux, 1974 doğumlu bir Fransız vatandaşıdır ve Marsilya’da yaşamaktadır.

COVID-19 hastalığına yol açan koronavirüsün Fransa’da yayılması, Fransız yetkililerini kamu sağlığına yönelik tehdidin etkilerini önlemek ve azaltmak için bazı önlemler almaya yöneltmiştir.

Aix ve Bölge Tıp Birliği (SMAER) ve iki kişi, alınan önlemlerin yetersiz olduğunu düşünerek doktor ve sağlık çalışanlarına FFP2 ve FFP3 yüz maskeleri, hastalar ve herkes için cerrahi maskeler ve herkes için toplu tarama tesisleri sağlanması için temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla Danıştay’a acil bir başvuruda bulunmuştur. Ayrıca devlet yetkililerinden doktorlara ve hastanelere reçete yazma ve hidroksiklorokin ve azitromisini ilaç karışımını yüksek riskli hastalara uygulama yetkisi verilmesini ve tıbbi laboratuvarlarda tarama testleri yapılmasını talep etmişlerdir.

Başvurucu, ciddi durum nedeniyle durumun giderek kötüleştiğini iddia ederek, bu duruma müdahale etmek için acil bir başvuru yapmıştır.

Şikayetler

Başvuru, 16 Nisan 2020 tarihinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne yapılmıştır.

Başvurucu, 2. maddeye (yaşam hakkı), 3. maddeye (insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağı), 8. maddeye (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ve 10. maddeye (ifade özgürlüğü) dayanarak Devlet’in yargı yetkisi altındaki kişilerin yaşamlarını ve vücut bütünlüğünü korumaya yönelik pozitif yükümlülüklerini yerine getirmemesinden şikayetçi olmuştur.

Başvurucu özellikle; tanı testlere erişim, önleyici tedbirlere ve belirli tedavi türlerine erişim ve  kendi başlarına virüsten ölen kişilerin özel hayatına müdahale konularındaki kısıtlamalardan şikayet etmiştir.

Mahkeme’nin Kararı

Mahkeme, Sözleşme’nin 34. maddesi uyarınca (bireysel başvuru hakkı) uyarınca başvuruda bulunabilmek için başvurucunun Sözleşme’nin ihlalinin mağduru olduğunu iddia edebilmesi gerektiğini yinelemiştir. İlgili kişi, şikayet ettiği tedbirden “doğrudan etkilendiğini” gösterebilmelidir.

Sözleşme’nin 34. maddesi, şikayetlerin Sözleşme’yi ihlal ettiğini soyut/özet olarak iddia etmeye izin vermemektedir. Başvurucuların iç hukuka ilişkin bir kanun hükmünü, iç hukuk uygulamasını veya genel kanunu sadece Sözleşme’ye aykırı gördükleri için yaptıkları şikayetleri içeren topluluk davalarını (actio popularis) getirmeleri engellenmiştir.

Mahkeme, Fransız Hükümeti’nin COVID-19 virüsüyle mücadele için alınan tedbirler hakkında başvurucunun soyut olarak şikayette bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkeme ilk olarak, başvurucunun bu şikayetleri sadece Danıştay’a yaptığı acil başvuruyu desteklemek amacıyla ileri sürdüğünü not etmiştir. İkinci olarak, kendi durumu hakkında herhangi bir bilgi vermemiş ve ulusal makamların iddia edilen eksiklikler nedeniyle sağlığını ve özel hayatını nasıl etkilemiş olabileceğini açıklamakta başarısız olmuştur.

Ayrıca, başvurucu şikayet ettiği genel sağlık önlemleri açısından yardım veya bakımdan mahrum bırakılırsa, yerel mahkemelerde söz konusu reddin Sözleşme ile bağdaşmadığı hususunda itirazda bulunabilecektir.

Bu koşullarda Mahkeme, başvurunun bir topluluk davasına dönüştüğüne (actio popularis) ve başvurucunun, iddia edilen ihlaller için Sözleşme’nin 34. maddesi uyarınca bir mağdur olarak kabul edilemeyeceğine karar vermiştir.

Başvuru, bu nedenle Sözleşme ile bağdaşmamaktadır ve reddedilmesi gerekmektedir.

Karar, yalnızca Fransızca yazılmıştır.

From → İnsan hakları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: