İçeriğe geç

İHAM’ın Berkman v. Rusya kararının özet çevirisi: “LGBTİ+ etkinliği katılımcılarının saldırgan karşıt göstericilerden korunmaması Sözleşme’yi ihlal eder.”

by 14/12/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) 1 Aralık 2020 tarihli Berkman v. Rusya kararı, St Petersburg meydanındaki kamusal LGBTİ+ etkinliğinde, yetkililerin katılımcıları saldırgan karşıt göstericilerden korumamasını konu almaktadır.

Mahkeme verdiği Daire kararıyla, oybirliğiyle; başvurucunun etkinlik sırasında yakalanmasının hukuka aykırı olması sebebiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 5. maddesinin 1. fıkrasının (özgürlük ve güvenlik hakkı) ihlal edildiğine; başvurucunun yakalanmasının yeterli bir gerekçelendirme olmaksızın kendisini LGBTİ+ etkinliğine katılmaktan alıkoyması sebebiyle İHAS’ın 11. maddesi (gösteri özgürlüğü) kapsamındaki Devlet yükümlülüklerinin tek başına ihlal edildiğine; polis memurlarının etkinliğe erişim için gereken adımları atmaması ve başvurucunun karşıt göstericilerin homofobik saldırısından korunmaması sebebiyle 14. madde (ayrımcılık yasağı) ile bağlantılı olarak 11. madde kapsamındaki Devlet yükümlülüklerinin ihlal edildiğine ve polis memurlarının yalnızca LGBTİ+ etkinliği katılımcılarını yakaladığı ve karşıt göstericilerin kamu düzenini bozucu hareketlerini göz ardı ettiği yönündeki başvurucu iddiasıyla ilgili olarak 14. madde ile bağlantılı olarak 11. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Mahkeme özel olarak, Sözleşme kapsamında Devlet’in yalnızca gösteri özgürlüğü hakkına müdahale etmeme görevi olmadığını tespit etmiştir. Bu hakkın gerçekten kullanılabilmesi ve etkili olabilmesi için, ayrıca yetkililerin gösterilere erişimi ve katılımcıların güvenliğini teminat altına alma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bununla birlikte başvurucunun davasında, polis memurlarının gerilim riskini önceden bilmesine ve karşıt göstericilerden sayıca fazla olmasına rağmen homofobik saldırılar karşısında pasif bir tutum benimsediği görülmektedir.

Mahkeme, Rusya tarihinde kamusal bir düşmanlık geliştirilen kırılgan bir azınlık gruba mensup olması sebebiyle, başvurucunun davasında yetkililerin ilgili adımları atmasının ve koruma yükümlülüğünü yerine getirmesinin çok daha büyük önem arz ettiğini özel olarak vurgulamıştır.

Kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Basın özeti çevirisi Polat Yamaner tarafından yapılmıştır.

Berkman v. Rusya, Başvuru no. 46712/15, Karar tarihi: 01.12.2020

Başvuruya Konu Olayların Özeti

Başvurucu Yelena Vladimirovna Berkman, 1992 yılı doğumlu bir Rusya vatandaşıdır ve St Petersburg’da (Rusya) yaşamaktadır.

12 Ekim 2013 tarihinde başvurucu ve LGBTİ+ aktivistlerinden oluşan küçük bir grup, Açılma (Coming Out)[1] Günü’ne özel bir etkinlik yapmak amacıyla St Petersburg’un geniş meydanlarından biri olan Mars Parkı’na gitmişlerdir. Organizatörler yetkililere etkinlik hakkında önceden uyarıda bulunmuş ve karşıt göstericilerle çatışma yaşanabileceği beklentisiyle genişletilmiş güvenlik tedbirleri alınmıştır.

Bununla birlikte, başvurucuya göre, kendisi meydana vardığında 100’den fazla saldırgan karşıt gösterici milli kostümler içinde ve kırbaçlarla kuşanmış halde meydanı kapamışlardır. Karşıt göstericiler, başvurucu da dahil, 20 ila 30 katılımcının çevresini sarmış ve onları itmeye ve zorbalık uygulamaya başlamıştır. Alana sevk edilen 500’den fazla polis memuru, katılımcıların yardım istemesine rağmen hiçbir tepki vermemiştir. Görünüşe göre polis memurları yalnızca iki grup arasındaki tansiyon kritik noktaya ulaştığında müdahalede bulunmuştur. Başvurucu, memurların yalnızca LGBTİ+ etkinliği katılımcılarını yakaladığını ve katılımcıları karakola götürdüğünü iddia etmiştir.

Hükümet, yaklaşık 90 kişinin ahlaka aykırı davranışları sebebiyle yakalandığını belirtmiştir.

Özel olarak başvurucu 13.55 sularında yakalanarak merkez emniyet müdürlüğüne götürülmüş ve hakkında kamusal alanda küfürlü konuşmak sebebiyle hafif bir suç isnadında bulunularak işlem yapılmıştır. Başvurucu 18.30 sularında serbest bırakılmıştır. Yerel mahkemeler delil yetersizliği sebebiyle başvurucu hakkında beraat kararı vermiştir.

Başvurucunun yakalama ve karakolda tutulma işlemlerinin hukuka uygunluğuna ilişkin açtığı hukuk davası, nihai olarak Şubat 2016’da aleyhe sonuçlanmıştır. Mahkemeler başvurucunun yakalanmasının hukuka uygun olduğuna karar vermiş ve yetkililerin LGBTİ+ eylemcilerinin kişisel güvenliğini sağlayamadığı yönündeki başvurucu iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir.

Başvurucunun İhlal İddiaları

5. maddeye (özgürlük ve güvenlik hakkı), 11. maddeye (gösteri özgürlüğü) ve 14. maddeye (ayrımcılık yasağı) dayanan başvurucu, yakalanmasının ve devamındaki gözaltı işleminin keyfi ve hukuka aykırı olduğunu ve yetkililerin söz konusu kamusal gösterinin barışçıl bir şekilde ilerlemesini sağlamadığını belirterek şikâyetçi olmuştur. Başvurucu uğradığı hak ihlalinin, Devlet’in LGBTİ+’lara uyguladığı ayrımcı politikaların bir parçası olduğunu iddia etmiştir.

Başvuru İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 9 Eylül 2015 tarihinde yapılmıştır.

Mahkeme’nin Kararı

5. madde (özgürlük ve güvenlik hakkı)

Mahkeme, başvurucu Berkman’ın yakalanmasının gerekçe ve hukuki temelden yoksun olduğunu tespit etmiştir. Özel olarak, yakalama tutanağına bakıldığında başvurucunun karakola idari yaptırım tutanağı tanzim edilmesi amacıyla götürüldüğü görülmektedir. Bahsedilen tedbir yerel hukuk uyarınca, tutanağın ilgili mahalde tanzim edilememesi durumunda hukuka uygundur. Bununla birlikte Hükümet, başvurucunun davasında bu tutanağın protesto alanında düzenlenmesinin neden imkansız olduğunu gösterememiştir. Ek olarak, başvurucunun karakola götürülmesinin gerekliliği hususunda yerel yetkililerin hiçbir zaman anlamlı bir değerlendirme yapmadığı görülmektedir. Bu sebeplerle, Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrası ihlal edilmiştir.

Tek başına ve 14. madde ile bağlantılı olarak 11. madde

Yerel mahkemelerin başvurucunun hukuk davası için yaptığı incelemede belirttiği gibi, polis memurları LGBTİ+ etkinliğine yalnızca kamu düzeninin korunması amacıyla sevk edilmiştir. Polis memurları, etkinliğin yapılmasını sağlama gerekliliğini dikkate almamıştır.

İlk olarak; hoşgörüyü destekleyen kamusal açıklamalarda bulunulması, homofobik grupların eylemlerinin izlenmesi veya etkinlik organizatörleriyle bir iletişim kanalının kurulması gibi zorbalığın önüne geçilmesi adına hiçbir önleyici tedbir alınmamıştır.

Ek olarak, gerilim riskine ilişkin kaygılarla oraya sevk edilen ve orada bulunanlardan sayıca daha fazla olan memurlar, katılımcılar için güvenli bir barikat kurma girişiminde bulunmamıştır. Bu eylemsizliğin sonucu olarak, Mars Parkı meydanının karşıt göstericiler tarafından doldurulması sebebiyle başvurucunun ve diğer katılımcıların etkinliğe katılma imkânı olmamıştır.

Ayrıca polis memurları gerçek bedensel zarar riski görünür oluncaya dek hiçbir adım atmamış, iki grup arasındaki gerilimin düşürülmesi için herhangi bir eylemde bulunmamışlardır.

Söz konusu yaklaşım tatmin edici değildir. Mahkeme, bir eylemin rahatsız edici ya da gücendirici olabileceğini, ancak katılımcıların karşıt göstericilerden gelecek fiziksel şiddet korkusu olmaksızın etkinliğe katılma imkânlarının bulunması gerektiğini tekrarlamaktadır. Gerçek ve etkili bir gösteri özgürlüğü, yalnızca Devlet’in müdahale etmeme görevine indirgenemez.

Sahiden bakıldığında, Sözleşme kapsamında gösteri özgürlüğünün korunması için gerekli adımların atılması, rağbet görmeyen görüşlere sahip bir azınlığa mensup olan başvurucunun davasında azami önem taşımaktadır. Başvurucu bu sebeplerle, özellikle Rusya tarihinde LGBTİ+ insanlara yönelik geliştirilen kamusal düşmanlık göz önüne alındığında kırılgan durumdadır.

Ek olarak, her ne kadar karşıt göstericilerin açıklamalarındaki ve hareketlerindeki homofobik çağrışımlar yetkililer için belirgin olsa da, yetkiler bunları hiçbir zaman uygun şekilde ele almamıştır.

Mahkeme bu sebeplerle yerel yetkililerin, tek başına ve 14. madde ile bağlantılı olarak Sözleşme’nin 11. maddesi altındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar vermiştir.

Tek başına 11. madde

Mahkeme, başvurucunun LGBTİ+ etkinliğine katılmasını alıkoyan yakalama işleminin hukuka aykırı olduğunu tekrarlamaktadır. Bu sebeple gösteri özgürlüğüne yapılan bu müdahale hukuka aykırıdır. Bakıldığında, başvurucunun davranışlarının şiddet içermediğinin açıkça ortada olduğu özellikle göz önüne alındığında, yetkililerin söz konusu müdahale için sunduğu gerekçelendirme yetersizdir.

Mahkeme bu sebeplerle 11. madde kapsamındaki Devlet yükümlülüklerinin tek başına ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bununla birlikte Mahkeme, polis memurlarının yalnızca LGBTİ+ etkinliği katılımcılarını yakaladığı ve karşıt göstericilerin kamu düzenini bozucu hareketlerini göz ardı ettiği sonucuna, dava dosyası içeriğinden ve tarafların beyanlarından (video içerikleri ve yakalanan katılımcı sayılarına ilişkin iddiaları da içerecek şekilde) varamamaktadır. Bu sebeple, 14. madde ile bağlantılı olarak 11. madde kapsamındaki Devlet yükümlülükleri bu yönden ihlal edilmemiştir.

Diğer maddeler

Mahkeme, Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrası ve 14. madde ile bağlantılı olarak 5. maddenin 1. fıkrası ile ilgili diğer başvurucu şikâyetlerinin ayrı olarak incelenmesine gerek olmadığına karar vermiştir.

Adli tazmin (41. madde)

Mahkeme, Rusya’nın başvurucuya 10,000 Euro manevi tazminat ödemesine karar vermiştir.


[1] Açılma tabiri, LGBTİ+’ların cinsel yönelimlerini ya da cinsiyet kimliklerini açıklamalarını ifade eden bir kavramdır.

From → İnsan hakları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: