İçeriğe geç

FORUM – Av. Rumeysa Budak – Tutukluluk İçin Başvurulabilecek Uluslararası Koruma Mekanizmaları

by 15/12/2020

Av. Rumeysa Budak

Yargılama öncesi tutukluluk, özgürlük ve güvenlik hakkının sınırlandırılmasında istisnai bir tedbir olmasına rağmen Türkiye açısından oldukça sık başvurulan ve olağanüstü hal (OHAL) sonrası dönemde uluslararası anlaşmalara koyulan çekinceler sebep gösterilerek sayısı katlanarak artan bir tedbir haline gelmiştir. Bu noktada iç hukuk yolları tüketildikten sonra başvuru sahiplerinin uluslararası arenada haklarının nasıl araması gerektiği, hangi uluslararası yollara ne şekilde başvurulması gerektiği ise değinilmesi gereken önemli bir husustur. Tutukluluğa ilişkin başvurulabilecek tek bir uluslararası mekanizma olmaması nedeniyle başvuru yapacak kişilerin var olan mekanizmalar hakkında karşılaştırmalı olarak bilgi sahibi olmaları önemlidir. İç hukukta zaten yıllar süren bir yolu kat ederek uluslararası arenaya gelmeyi başarmış başvurucunun bilinçsizce yapılacak bir başvuru nedeniyle hakkını kaybetmesine sebep olunmamalı ve elde etmek istediği sonuca ilişkin doğru şekilde yönlendirilmelidir.

Tutukluluk için başvurulabilecek insan hakları uluslararası koruma mekanizmalarını global seviyedeki mekanizmalar ve bölgesel seviyedeki mekanizmalar olarak iki ayrı başlıkta incelemek mümkündür.

Global Seviyede Tutukluluğa İlişkin Başvurulabilecek Merciler

Global seviye ile Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan başvuru organları ifade edilmektedir. Söz konusu organlardan tutukluluk başvurusu yapılabilecekler ise Birleşmiş Milletler Keyfi Tutukluluk Çalışma Grubu (UN Working Group on Arbitrary Detention) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi (UN Human Rights Committee)’dir. Her iki organ da BM nezdinde kurulmuş ise de aralarında çok önemli farklar bulunmakta ve başvuru yaparken bunlara mutlaka dikkat edilmesi gerekmektedir.  

BM çatısı altında kurulan organlar ise dayandıkları hukuki metne göre BM Şartı (UN Charter-based) Temelli Organlar ve Anlaşma Temelli (Treaty-based) Organlar olarak sınıflandırılmaktadır.

Birleşmiş Milletler Keyfi Tutukluluk Çalışma Grubu (BMKTÇG)

BMKTÇG, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından denetlenen BM Şartı temelli tematik özel prosedürlerden biridir. Tematik özel prosedür olması nedeniyle, hukuki dayanağı bir uluslararası insan hakları anlaşması olan ve üyeleri taraf devletlerin toplantısı sonucu seçilen anlaşma temelli organlardan ayrılmalıdır. BMKTÇG, sözleşme temelli olmayan, bireysel başvuruları inceleme yetkisini haiz tek organdır. Ancak bireysel başvuru incelemesinden dolayı bir mahkeme olarak değerlendirilmemelidir ki bu nedenle bu kurum yargısal olmayan (non-judicial mechanism) bir organdır. Bu nedenle keyfi tutukluluğa ilişkin Çalışma Grubu’na yapılan başvurular sonucu, Çalışma Grubu buna ilişkin “Görüş(opinion)” yayınlamaktadır. Nitekim Çalışma Grubu’nun veritabanına bakıldığında başvurular sonucu yayınlanan metinler “görüş” olarak nitelendirilmektedir.[1] Bu nedenle bu organa başvurulduğunda alınılacak sonucun 5 bağımsız uzman tarafından sunulmuş bir görüş olduğu bilinmelidir. Çalışma Grubu tarafından yayınlanan görüşlere bakıldığında sonuç olarak keyfi tutuklamaya ilişkin hukuksuzluğun giderilmesi konusunda devletten “talepte” bulunduğu görülecektir ki yargısal bir organ kararı olsa idi bir devletten talepte bulunma ifadesinin kullanılması söz konusu olmayacaktı. İç hukuk yollarının tüketilmesi ise bu organda şart değildir, bu durum Çalışma Grubu’nun Türk iç hukuk yollarını etkisiz görmesi sonucu meydana gelen bir durum değil, halihazırda Çalışma Grubu’na bireysel başvuru için kabul edilebilirlik kriteri olmayan bir durumdur. Ancak bu mekanizmaya hakkında ilk derece mahkemesince hüküm verilmemiş kişiler için başvurulması gerekmektedir. Nitekim hakkında mahkumiyet kararı verilen kişi için tutukluluğun keyfi olduğu görüşü geçerliliğini yitirmektedir. Tazminata ilişkin olarak ise eğer Çalışma Grubu, tutuklamanın keyfi olduğu görüşüne varırsa bunun tazmin edilmesini de görüşleri arasına eklemektedir, ancak ilgili devleti herhangi bir miktar belirterek tazminat ödemeye hükmetme yetkisi söz konusu değildir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, BM bünyesinde kurulmuş Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi yorumlamaya yetkili organdır. Bu Sözleşmeye ek Protokol ile Komite’nin bireysel başvuru inceleme yetkisi kabul edilmiştir.

Komite, yarı yargısal (quasi-judicial) bir organ olarak kabul edilmektedir, bunun sebebi ise İnsan Hakları Komitesi’nin bireysel başvuruları değerlendirmedeki işlevi, bir yargı organının işlevi olmasa da yani bir mahkeme olarak kabul edilmese de verilen görüşler, bir yargı kararının bazı önemli özelliklerini sergilemektedir. Bununla komite üyelerinin tarafsız ve bağımsız olması, sözleşmenin yorumlanması ve kararların belirleyici niteliği ifade edilmektedir.[2] Komite kararlarında kullanılan dile bakıldığında yine Komite’nin ihlale ilişkin bulgularını ve tavsiyelerini bildirdiği ve ilgili Devleti sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını hatırlattığı görülmektedir.

Sözleşme’nin 9.maddesi uyarınca korunan özgürlük ve güvenlik hakkına ilişkin yapılacak başvurular için Sözleşme’ye Ek Protokol uyarınca iç hukuk yollarını tüketme şartı olsa da Komite, Özçelik-Karaman kararında Anayasa Mahkemesi’nin geçerli bir iç hukuk yolu olmadığına karar verdiği için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmadan da Komite’ye başvurmak mümkün hale gelmiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) aksine iç hukuk yollarını tükettikten sonra 6 ay gibi herhangi bir süre şartı bulunmadan Komite’ye başvurmak mümkündür.

Süre şartının olmaması, iç hukuk yollarının etkisiz olduğuna dair emsal bir kararın var olması ve İHAM kadar büyük bir iş yükünün olmaması Komite’ye yapılan başvurulardan çabuk ve olumlu sonuç alınmasını sağlamaktadır. Ancak tutukluluk için Komite’ye başvuru yapıldığında yine tutukluluk için İHAM’a başvuru imkanı ortadan kalkmaktadır. Alınan Komite kararların bağlayıcılığı ise hem uluslararası hukukta ayrı bir tartışma konusudur, hem de Türkiye açısından aşağıda da ifade edileceği üzere İHAM gibi gerçek anlamda bir “mahkeme” tarafından verilen kararlar uygulanmazken yarı-yargısal bir organ tarafından verilen kararların devlet tarafından bağlayıcı olarak ele alınıp alınmayacağı büyük bir şüphe oluşturmaktadır. Tazminata ilişkin olarak ise Çalışma Grubu ile benzer şekilde, Komite tutuklamanın keyfi olduğu görüşüne varırsa bunun tazmin edilmesini de görüşleri arasına eklemektedir, ancak ilgili devleti herhangi bir miktar belirterek tazminat ödemeye hükmetme yetkisi söz konusu değildir.

Bölgesel Düzeyde İnsan Hakları Bireysel Başvuru Mekanizmaları

İnsan hakları bakımından bölgesel düzeyse insan hakları mekanizmalarına vücut veren İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS), Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi olmak üzere 3 adet sözleşme bulunmaktadır. Türkiye olarak İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne taraf olunduğu için bu başlık altında yalnızca bu sözleşme ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nden bahsedilecektir.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi

Tutukluluğa ilişkin olarak bu anlaşma uyarınca İHAS 5.madde tarafından korunan özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali bağlamında başvuru yapmak mümkün. Uygulamada halihazırda Türkiye aleyhine verilmiş olan ihlal kararlarını uygulamama konusunda bir direnme söz konusu olsa da teoride İHAM’ın yargısal bir organ olduğu ve kararlarının bağlayıcılığı noktasında hem uluslararası hem de ulusal boyutta herhangi bir soru işareti yoktur. Kullanılan dile bakıldığında ise İHAM bir mahkeme olarak ihlal olduğuna ve gerekli durumlarda ihlale neden olan devletin başvurucuya tazminat ödemesine “hükmeder”. Yine İHAM özelinde bakılacak olunursa ayrıca kararların icrası mekanizması mevcuttur ve düzenli olarak ülkelerin temsilcileriyle kararların uygulanıp uygulanmadığı veya tazminatın yatırılıp yatırılmadığı hakkında Bakanlar Konseyi Kararların İcrası Departmanı’nda oturumlar gerçekleştirilmektedir. Ancak Mahkeme’nin iş yükünün diğer organlara kıyasla çok fazla olması ve kabul edilebilirlik noktasında yine diğerlerine nazaran sıkı şartları gerektirmesi karar alma süresinin de uzamasına neden olmaktadır.

Sonuç Yerine

Tutukluluk konusunda başvurulabilecek global ve bölgesel boyuttaki başvuru mekanizmaların yukarıda da anlatıldığı üzere başvurulacak organın niteliği, kabul edilebilirlik kriterleri, alınacak kararın mahiyeti, gerek uluslararası boyutta ve gerekse ulusal boyutta bağlayıcılığı açısından birbirlerinden çok farklı mekanizmalardır. BMKTÇG özelinde şu ana kadar OHAL sonrası gerçekleşen tutuklamalara ilişkin yapılan başvurular sonucu 15 görüş çıkmıştır. Her ne kadar bu görüşler bir mahkeme kararı niteliğinde olmasa da uluslararası bir organdan alınmış olan bir görüş olarak iç hukukta mahkemelere sunulabilmesi bakımından önemlidir. Ancak bunun yerine Çalışma Grubu’nca sunulan mevcut görüşleri, Çalışma Grubu’na başvuru yapmadan emsal görüş olarak benzer hak ihlali iddiası olan kişiler iç hukuktaki dosyalarında sunabilirler. BM İnsan Hakları Komitesi ve İHAM’a başvuru noktasında ise başvurucuların tutukluluk ihlali iddialarına ilişkin tek beklentisi uluslararası organdan bir ihal karar almak ise bu noktada BM İnsan Hakları Komitesi birinci tercih olabilir, bu noktada ise İHAM’a başvuru ve tazminat imkanlarının ise ortadan kalktığı bilinmelidir.


[1] https://wgad-opinions.ohchr.org/search/results

[2] HRC, General Comment No. 33, 2008, para. 11

Anayasa Gündemi – FORUM sayfasında yayınlanan yazılar herhangi bir denetimden veya hakem kontrolünden geçmemektedir. Yazıların içeriğinden yalnızca yazar(lar) sorumludur. Yazılar ancak kaynak gösterilerek ve link verilerek kullanılabilir.

From → forum

Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: