İHAM’ın 1960’larda İrlanda’da rızaları olmadan doğumdan önce ya da sonra cerrahi simfizyotomi gerçekleştirilmesiyle ilgili şikayetleri kabul edilemez bulduğu L.F., K.O’S. ve W.M. v. İrlanda kararlarının özet çevirisi
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, L.F. v. İrlanda, K.O’S. v. İrlanda ve W.M. v. İrlanda (başvuru no. 62007/17, 61836/17 ve 61872/17) davalarındaki kararlarında, oybirliğiyle başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verdi. Kararlar kesindir.
1960’larda başvurucuların her birine, doğum sırasında veya öncesinde İrlanda kadın doğum hastanelerinde cerrahi simfizyotomi uygulanmıştır. Başvurucuların davaları 1960’larda ve 1970’lerde farklı İrlanda doğum hastanelerinde simfizyotomi geçiren kadınların sunduğu 10 başvuru arasındadır.
Başvurucular, usulün İrlanda’da kullanılmasının Sözleşme’ye uygun bir iç soruşturmanın konusu olmadığından ve ayrıca iddialarını yerel düzeyde tam olarak dava edemediklerinden şikayetçi olmuşlardır. Bir başvurucu ayrıca, devletin cerrahi simfizyotomilerin gerçekleşmesine izin verirken kadınları insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleden koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden şikayetçi olmuştur.
Bir davada Mahkeme, başvurucu iç hukuk yollarını tüketmediği için şikayetin kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Diğer iki davada ise iç hukuk yollarının tüketilmesine ilişkin bir sorunun da ortaya çıktığına işaret ederek başvurucuların şikayetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olduğunu tespit etmiştir.
Kararların basın özeti çevirisi Rumeysa Budak tarafından yapılmıştır.
L.F. v. İrlanda, K.O’S. v. İrlanda ve W.M. v. İrlanda, Başvuru no. 62007/17, 61836/17 ve 61872/17, Karar tarihi: 10.11.2020
Temel Olgular
Bu üç davadaki başvurucular, L.F., K.O’S. ve W.M., 1939, 1934 ve 1935 doğumlu ve İrlanda’da sırasıyla Dublin, County Cork ve Kells’de yaşayan İrlanda vatandaşlarıdır.
Üç başvurucu, 1960’larda İrlanda’da üç farklı hastanede doğum yapmışlardır. Bu doğumların her birinde, doğumdan önce veya doğum sırasında bir cerrahi simfizyotomi gerçekleştirilmiştir. Üç başvurucu da prosedür hakkında bilgilendirilmediklerini ve tam ve bilgilendirilmiş rızalarını vermediklerini iddia etmişlerdir. Ayrıca, prosedür sonucunda fiziksel ve psikolojik travma yaşadıklarını iddia etmişlerdir.
Bir cerrahi simfizyotomi, mekanik bir problemin olduğu durumlarda doğal doğumu kolaylaştırmak için kasık kemiklerini birleştiren eklem liflerinin kısmen kesilmesini içerir. Prosedür, daha güvenli sezaryen ameliyatları nedeniyle Batı Avrupa’da gözden düşmüş olsa da İrlanda’da 1940’larda yeniden getirilmiş ve 1980’lere kadar kullanılmaya devam edilmiştir. Bu süre içinde yaklaşık 1.500 cerrahi simfizyotomi yapılmıştır. 2001 yılı civarlarında, İrlanda kadın doğum hastanelerinde cerrahi simfizyotomilerin kullanımına ilişkin endişeler ortaya çıkmıştır. 2011’de İrlanda’da cerrahi simfizyotomilerin kullanımına ilişkin bir rapor yayınlanmış ve 2014’te Sağlık Bakanı, 1940 ile 1990 yılları arasında İrlanda’daki herhangi bir hastanede cerrahi simfizyotomi geçiren kadınlara tazminat sunan bir lütuf ödemesi (ex gratia) planı oluşturulduğunu duyurmuştur. Ödemeler 50.000 ila 150.000 Euro arasında değişmektedir.
Cerrahi simfizyotomi geçiren bazı kadınlar, uygulamanın gerçekleştirildiği hastanelere tazminat davası açmıştır. Başlıca dava, davacının sezaryen ile doğum yaptıktan sonra simfizyotominin yapıldığı Kearney v. McQuillan ve Kuzey Doğu Sağlık Kurulu davasıdır. Yüksek Mahkeme başlangıçta davacının, büyük ölçüde rıza eksikliğine dayanan iddiasını, gecikmeden dolayı ve prosedürü yürüten kişinin ifadesi olmaksızın haksız yargılanma riski olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu davadaki davacı, prosedürü gerçekleştirmek için herhangi bir gerekçe olmadığını iddia ederek iddiasını yeniden geliştirmiştir. İddiasının bu yeniden formüle edilmiş temelde ilerlemesine izin verilmiştir. Yüksek Mahkeme ve Yargıtay, davanın koşullarında usulün kullanılması için hiçbir gerekçe bulunmadığına karar vermiştir. Bayan Kearney’e 325.000 Euro tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
L.F., K.O’S. ve W.M. ayrıca, yerel mahkemelerde Kearney davası sonuçlanıncaya kadar devam eden yargılamaları başlatmıştır. Kearney’deki kararın ardından, L.F. ayrıca davasında bir cerrahi simfizyotomi yapılması için hiçbir gerekçe bulunmadığını iddia etmek için iddiasını yeniden geliştirmiştir. Bununla birlikte, Yüksek Mahkeme, ilgili zamanda, doğumdan iki hafta önce, vajinal doğumun imkansız olduğu tespit edildikten sonra uygulanan prosedürün makul ancak sınırlı bir seçenek olduğunu tespit etmiştir. 2016 yılında bu karar İstinaf Mahkemesi tarafından onanmıştır, ancak “başka bir hastaya başka bir simfizyotomi prosedürünün [uygulandığı] koşulları dikkate alan bir mahkemenin farklı bir sonuca varamayacağı anlamına gelmediğini” belirtmiştir. 2017’de Yargıtay, L.F.’nin temyiz başvurusunu reddetmiş ve davadaki konuların gerçeklere özel ve davayla ilgili olduğunu yinelemiştir.
Kearney ve L.F. davalarındaki kararların ardından K.O’S. ve W.M. iddialarından vazgeçmişlerdir.
Üç başvurucudan hiçbiri, diğer nedenlerin yanı sıra, haklarının ihlal edildiğinin kabul edilme olasılığının bulunmadığına inandıkları için karşılıksız ödeme planına başvurmamıştır.
Şikayetler
Başvurular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 10 (K.O’S.), 14 (W.M.) ve 17 (L.F.) Ağustos 2017 tarihlerinde yapılmıştır.
Sözleşme’nin 3. maddesine (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı), 8. (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ve 13. maddesine (etkili başvuru hakkı) dayanarak, her üç davada da başvurucular, rızaları olmadan gerçekleştirildiğini iddia ettikleri cerrahi simfizyotomi prosedürüne ilişkin yerel mahkemeler önünde dava açmalarının engellendiğinden ve hiçbir zaman İrlanda’da prosedüre ilişkin bağımsız ve esaslı bir soruşturma yapılmadığından şikayetçi olmuşlardır.
K.O’S. tek başına, Devletin İrlanda’da cerrahi simfizyotomilerin yapılmasına izin vererek kadınları insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleden koruma yükümlülüğünü yerine getiremediğinden de şikayet etmiştir.
Mahkemenin Kararı
L.F. ve W.M.
Başvurucular, Sözleşme’nin 3, 8 ve 13. maddeleri kapsamında şikayette bulunmalarına rağmen, Mahkeme, bu davaları, Devletin, tıbbi ihmal mağdurlarına, uygun durumlarda zarar için tazminat alabilecekleri yargılamalara erişim sağlama yükümlülüğüne atıfta bulunarak dikkate almanın daha uygun olduğunu değerlendirmiştir.
İlk olarak, başvurucuların şikayetlerini yeniden geliştirmeleri gerekse bile (Bayan Kearney ve Bayan L.F.’nin yaptığı gibi), cerrahi simfizyotomilerin gerçekleştirilmesinden bu yana geçen zaman göz önüne alındığında, İrlanda mahkemeleri tarafından benimsenen pozisyon, davalı hastanenin adil yargılanma hakkına karşı birkaç on yıl önce gerçekleştirilen tıbbi bir prosedürle ilgili olarak davacının mahkemeye erişim hakkını dengeleme gibi zor bir görevle karşı karşıya kaldıklarında, onlara makul ölçüde açık olan bir pozisyondur.
İkinci olarak Mahkeme, L.F.’nin davasında Yüksek Mahkemenin yeniden geliştirilmiş iddiayı dikkatlice değerlendirdiğini kaydetmiştir. Başvurucu sonuçtan anlaşılabilir bir şekilde hayal kırıklığına uğramış olsa da, bu kendi başına İrlanda’nın Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmediği anlamına gelmemiştir. W.M. iddiasını yeniden formüle etseydi, Mahkeme’nin, Yüksek Mahkeme’nin 1960 yılında geçerli olan tıbbi ve uygulama standartlarını göz önünde bulundurarak, kendisine uygulanan simfizyotominin o zaman klinik açıdan gerekçelendirilip gerekçelendirilemeyeceği konusunda da dikkatli bir değerlendirme yapacağından şüphesi yoktur. Yargılamalardan vazgeçilerek, başvurucunun davasının adli olarak belirlenmesinde esas teşkil eden tıbbi kanıtlar hiçbir zaman değerlendirilmemiş veya test edilmemiştir. Her üç davada Mahkeme, başvurucuların iddialarının yeniden düzenlenmesinin Sözleşme haklarının ihlaline yol açtığını düşündüklerini kaydetmiştir. Başvurucular için bu iddiayı dava etme onlara açıktır ve gerçekten de sorumluluk başvuruculara aittir. Ancak, bu soru yerel mahkemelerde gündeme getirilmemiştir.
Son olarak Mahkeme, mevcut davaların olayları üzerinde herhangi bir soruşturma görevi olup olmadığına dair şüphelerini ifade ederken, İrlanda’nın doğum hastanelerinde simfizyotomilerin kullanımına ilişkin önemli tartışmalar karşısında hareketsiz kalmadığını kaydetmiştir.
Hukuk davası olasılığına ek olarak, bağımsız bir soruşturma yapılmıştır, simfizyotomi geçiren tüm kadınların tazminat ödemesi almasını sağlayan bir lütuf ödemesi planı ve sağlık hizmetlerine ve bireysel bakım yollarına ücretsiz erişim sağlanması söz konusudur. Mahkemenin görüşüne göre, bu faktörler, Devletin tazminat sağlamak zorunda olabileceği herhangi bir yükümlülüğü yerine getirmeye yetmiştir.
Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, Mahkeme bu şikayetin açıkça dayanaktan yoksun olduğunu, çünkü başvuruculara tazminat talep etmelerine olanak tanıyan etkili yargılamalara erişim sağlamada herhangi bir başarısızlık olmadığı görüşündedir.
K.O.’S.
Başvurucu K.O’S. sadece, İrlanda’da simfizyotomilerin yapılmasına izin verirken, Devlet’in kadınları insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele teşkil eden tıbbi bir prosedürden koruma yükümlülüğünü yerine getiremediğinden şikayetçi olmuştur. Ancak Mahkeme, söz konusu usulle ilgili olarak böyle bir yükümlülüğün ortaya çıktığı söylense bile, başvurucunun yerel mahkemeler önünde bu şikayette bulunmadığı için iç hukuk yollarını tüketmediğini tespit etmiştir.
Ayrıca, tazminat talep edebileceği yargılamalara erişimiyle ilgili şikayeti ile ilgili olarak iç hukuk yollarını tüketmediğini değerlendirmiştir. Başvurucu, hastane aleyhine hukuk davası açmasına rağmen, Kearney veya L.F. davasındaki kararın simfizyotomi hakkında etkili bir şikayette bulunmasını engellediği için Sözleşme haklarını ihlal ettiğini tartışmamıştır.
Trackbacks & Pingbacks