İçeriğe geç

İHAM’ın Lăcătuş v. İsviçre kararının özet çevirisi: “İşi ve sosyal güvencesi olmayan, hayatını idame ettirebilmek için dilenmek zorunda olan başvurucuya kamusal alanda dilendiği için ceza verilmesi özel hayata saygı hakkını ihlal eder.”

by 05/02/2021

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) 19 Ocak 2021 tarihli Lăcătuş v. İsviçre kararı, Cenevre’de kamusal alanda dilenmesi sebebiyle başvurucuya verilen yaklaşık 464 Euroluk para cezası ve bu cezayı ödeyememesi üzerine beş gün hapsedilmesiyle ilgilidir.

Mahkeme, okur yazar olmayan ve aşırı yoksul bir aileden gelen başvurucunun işinin olmadığını ve sosyal yardım almadığını gözlemlemiştir. Dilenmek, onun hayatta kalması için bir yöntemdir. Açıkça hassas bir durumda olan başvurucunun, insan onuru gereği, dilenerek müşkül durumunu açıklama ve temel ihtiyaçlarını karşılama hakkı vardır.

Mahkeme, başvurucuya uygulanan yaptırımın organize suçla mücadele amacıyla ya da yayaların, bölge sakinlerinin ve dükkan sahiplerinin haklarını koruma amacıyla orantılı olmadığı kanaatindedir. Mahkeme, Federal Mahkemenin daha az kısıtlayıcı tedbirlerin benzer bir sonuca ulaşamayacağı savına katılmamaktadır.

Mahkemeye göre, uygulanan yaptırım başvurucunun insan onurunu ihlal etmiş, Sözleşmenin 8. maddesinde korunan hakların özüne dokunmuştur. Mevcut davada Devlet, böylelikle takdir alanını aşmıştır.

Kararın Fransızca aslını buradan okuyabilirsiniz.  Kararın basın özeti çevirisi B. Günsu Karacaoğlan tarafından yapılmıştır.

Lăcătuş v. İsviçre, Başvuru No. 14065/15, Karar Tarihi: 19.01.2021

Olgular

Violeta-Sibianca Lăcătuş 1992 doğumlu Romanya vatandaşıdır ve Bistrita-Nasaud (Romanya)’da ikamet etmektedir. Roman topluluğuna dahildir.

İş bulamayan başvurucu, 2011’de Cenevre’de sadaka istemeye başlamıştır. Cenevre Ceza Kanunu uyarınca kamu alanlarında dilenme suçunu işlediği için 22 Temmuz 2011 tarihinde başvurucuya yaklaşık 93 Euroluk para cezası verilmiştir. Yaklaşık 15.50 Eurosu olay sırasında polisin üstünü araması üzerine ödenmiştir. Sonraki iki yıl boyunca kendisine sekiz kez daha aynı tutarlık para cezası kesilmiş, iki kez ise üç saat polis gözetiminde tutulmuştur. Ödenmemesi halinde her para cezası bir gün hapis cezasına çevrilebilmektedir.

Başvurucu, cezalara itiraz etmiştir. 14 Ocak 2014 tarihli Cenevre Kantonu Kolluk Mahkemesi, başvurucuyu dilenmesi sebebiyle suçlu bulmuştur. Bu mahkeme, başvurucunun para cezası ödemesine ya da ödemediği ihtimalde beş gün hapsedilmesine hükmetmiştir. Başvurucu tarafından yapılan istinaf başvurusu Cenevre Kantonu Adalet Mahkemesi Cezai İstinaf ve İnceleme Bölümü tarafından reddedilmiştir. Başvurucu bunun üzerine Federal Mahkemeye başvurmuş, ancak bu başvurusu da 10 Eylül 2014 tarihinde reddedilmiştir.

Başvurucu, para cezasını ödeyememesi sebebiyle 24-28 Mart 2015 tarihlerinde Champ-Dollon Hapishanesinde tutulmuştur.

İhlal iddiaları

Sözleşmenin 8. maddesine dayanan başvurucu, kamusal alanda dilenme yasağının, onun geçim yolunu kapattığı için, özel hayatına kabul edilemez bir müdahale oluşturduğunu iddia etmiştir. 10. madde (ifade özgürlüğü) kapsamında ise, bu yasağın yardım talebinde bulunarak müşkül durumunu ortaya koymasını engellediğini ileri sürmüştür. 8. madde ile bağlantılı olarak 14. maddeye (ayrımcılık yasağı) dayanan başvurucu, sosyal ve ekonomik durumu ile tabiiyeti sebebiyle ayrımcılık kurbanı olduğunu iddia etmiştir.

Mahkemenin Kararı

8. madde (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı)

Mahkeme, Sözleşmenin 8. maddesi kapsamında hakların başvurucu tarafından kullanılmasına müdahale edildiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin Cenevre Ceza Kanununda yasal dayanağı mevcuttur.

Mahkeme, kanunun ilgili maddesinde “dilenme para cezası ile cezalandırılır” hükmü olduğunu görmüştür. Dolayısıyla, bu hüküm genel anlamda dilenen kişileri cezalandırmaktadır. Mahkeme, belli bir davranış tipinin bir bütün halinde yasaklanması kuvvetli gerekçelendirme ve söz konusu çeşitli menfaatleri tartabilecek mahkemelerin titiz incelemesini gerektiren radikal bir tedbirdir.

Mevcut davada uygulanan mevzuat söz konusu menfaatlerin dengelenmesini engellemekte ve kapsamlı olarak dilenmeyi cezalandırmaktadır.

Mahkeme başvurucunun aşırı yoksul bir aileden geldiğini, okuryazar olmadığını, işsiz olduğunu ve sosyal yardımdan yararlanmadığını gözlemlemiştir. Dilenme, başvurucu için hayatta kalma aracıdır. Mahkeme, açıkça hassas durumda olan başvurucunun insan onuru gereği müşkül durumunu ortaya koyabilme ve temel ihtiyaçlarını dilenerek karşılayabilme hakkı olduğunu göz önünde bulundurmuştur.

Cezanın doğası ve ağırlığı ile ilgili olarak Mahkeme başvurucuya, ödenmemesi durumunda beş günlük hapis cezasına çevrilecek olan para cezası verildiğini görmüştür. Bu meblağı ödeyemeyecek durumda olan başvurucu, bu sebeple hapse girmiştir. Mahkeme, bunu ciddi bir yaptırım olarak değerlendirmektedir. Böylesi bir tedbirin kamu menfaatine yönelik sağlam gerekçeleri olmalıdır, bu olayda bu gerekçeler ortaya konmamıştır.

Daha az sert tedbirlerin de benzer sonuca ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin olarak Mahkeme, 9 Mayıs 2008 tarihli kararında Federal Mahkemenin önceki kararlarından yola çıkarak daha az kısıtlayıcı mevzuatın etkisiz olacağını tespit ettiğini kaydetmiştir.

Karşılaştırmalı hukukta dilenmeye ilişkin hükümler Avrupa Konseyi üye devletlerin çoğunluğunda genel bir yasaktansa daha ince ayrıntılı kısıtlamalar uygulandığını göstermektedir. Bu konuyla ilgili olarak Devletlerin bir takdir alanı olmasına karşın 8. maddeye uyma, yerel mahkemelerin önlerindeki dosyadaki özel durumu bütün yanlarıyla incelemesini gerektirmiştir. Dolayısıyla Mahkeme, Federal mahkemenin daha az kısıtlayıcı tedbirle benzer sonuca ulaşılamayacağı tespitine katılmamaktadır.

Mahkeme, başvurucuya uygulanan cezanın ne organize suçla mücadele amacı için ne de yayaların, sakinlerin ve dükkan sahiplerinin haklarını koruma amacı için orantılı olduğu kanaatindedir. Başvurucu, hayatta kalmak için en iyi ihtimalle dilenmekten başka bir seçeneğin olmadığı durumdayken yaptığı hareketlerden dolayı cezalandırılan başvurucu son derece hassas bir kişidir. Mahkemeye göre, uygulanan yaptırım başvurucunun insan onurunu ihlal etmekte ve 8. maddede korunan hakların özüne dokunmaktadır. Devlet, bu sebeple mevcut davada takdir alanını aşmıştır.

Mahkeme, başvurucunun 8. Madde kapsamındaki haklarına yapılan müdahalenin 8. maddenin 2. fıkrasındaki anlamıyla “demokratik bir toplumda zorunlu” olmadığına ve Sözleşmenin 8. maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir.

10. madde (ifade özgürlüğü)

Mahkeme 8. maddenin ihlal edildiğini tespit ettiği için, 10. madde kapsamındaki şikayetlerin ayrı ve temel bir sorun ortaya koymadığına ve bu sebeple bunların ayrıca değerlendirilmesine gerek olmadığına karar vermiştir.

8. madde ile bağlantılı 14. madde (ayrımcılık yasağı)

Mahkeme 8. maddenin ihlal edildiğini tespit ettiği için, 8. madde ile bağlantılı 14. maddenin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların ayrıca değerlendirilmesine gerek olmadığına karar vermiştir.

Adil tazminat (41. madde)

Mahkeme, İsviçre’nin başvurucuya manevi tazminat olarak 922 EUR ödemesine hükmetmiştir.

(Yargıç Keller ayrık görüş, Yargıç Lemmens ve Ravanni kısmen ayrık kısmen muhalif görüş bildirmişlerdir. Bu görüşler karara eklenmiştir.)

From → İnsan hakları

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: