İHAM’ın Gürcistan ile Rusya arasında Ağustos 2008’de yaşanan silahlı çatışmaya yönelik Gürcistan v. Rusya (2) Büyük Daire kararının özet çevirisi
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), Gürcistan ve Rusya arasında yaşanan çatışmada meydana gelen insan hakları ihlallerine ilişkin kararını 21 ocak 2021’de yayımladı.
Gürcistan v. Rusya (II) davasına ilişkin Büyük Daire kararında[i] İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi şu sonuca varmıştır:
altıya karşı on bir oyla, silahlı çatışmaların aktif safhasında (8-12 Ağustos 2008) meydana gelen olayların, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 1.maddesi uyarınca Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girmediğine;
on altıya karşı bir oyla silahlı çatışmaların sona ermesinden sonra (12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşmasının ardından) meydana gelen olayların Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdiğine;
on altıya karşı bir oyla Sözleşme’nin 2, 3 ve 8. maddelerine ve Sözleşme’ye Ek 1 Numaralı Protokol’ün 1. maddesine aykırı bir idari uygulamanın mevcut olduğuna;
oybirliğiyle, Güney Osetyalı güçler tarafından yaklaşık 10-27 Ağustos 2008 tarihleri arasında Tskhinvali’de Gürcü sivillerin tutuklanmasının, 1.madde kapsamında Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdiğine;
oybirliğiyle, 160 kadar Gürcü sivilin tutukluluk koşulları ve onlara acı çektiren ve insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olarak görülmesi gereken aşağılayıcı eylemlerle ilgili olarak 3. maddeye aykırı bir idari uygulamanın mevcut olduğuna;
oybirliğiyle, Gürcü sivillerin Ağustos 2008’de keyfi olarak tutuklanmasına ilişkin olarak 5.maddeye aykırı bir idari uygulama olduğuna;
oybirliğiyle, Güney Osetyalı güçler tarafından 8 ve 17 Ağustos 2008 tarihleri arasında Tskhinvali’de Gürcü savaş esirlerinin tutuklanmasının, 1.madde kapsamında Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdiğine;
on altıya karşı bir oyla, Gürcü savaş esirlerinin mağdur olduğu işkence fiillerine ilişkin olarak 3. maddeye aykırı bir idari uygulamanın olduğuna;
on altıya karşı bir oyla, Gürcü vatandaşlarının Güney Osetya veya Abhazya’ya dönmelerinin engellenmesinin Rusya Federasyonu’nun yargı yetkisine girdiğine;
on altıya karşı bir oyla Gürcü vatandaşlarının evlerine dönememelerine ilişkin olarak 4 Numaralı Protokol’ün 2. maddesine aykırı bir idari uygulama olduğuna;
oybirliğiyle, 1 Numaralı Protokol’ün 2. maddesinin ihlal edilmediğine;
oybirliğiyle, Rusya Federasyonu’nun, Sözleşme’nin 2. maddesi uyarınca, yalnızca silahlı çatışmaların kesilmesinden sonra(12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşmasının ardından) meydana gelen olaylara ilişkin değil, aynı zamanda çatışmaların aktif safhasında meydana gelen olaylara (8-12 Ağustos 2008) yönelik yeterli ve etkili bir soruşturma yürütmekle ilgili bir usuli yükümlülüğü bulunduğuna;
on altıya karşı bir oyla, 2. maddenin usuli yönden ihlal edildiğine;
oybirliğiyle, davacı Hükümet’in diğer maddelerle bağlantılı olarak 13.madde kapsamındaki şikayetini ayrıca incelemeye gerek olmadığına;
on altıya karşı bir oyla, davalı Devlet’in 38. madde kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine; ve
oybirliğiyle, Sözleşme’nin 41. maddesinin uygulanması meselesine karar verilmeye hazır olmadığına ve bu nedenle tamamen saklı tutulması gerektiğine karar vermiştir.
Dava, Gürcistan ile Rusya Federasyonu arasında Ağustos 2008’de yaşanan silahlı çatışmayla bağlantılı olarak, Rusya Federasyonu’nun çeşitli Sözleşme ihlallerini içeren idari uygulamalara ilişkin Gürcistan Hükümeti’nin iddialarıyla ilgilidir.
Mahkeme, çatışmaların aktif safhasında (8-12 Ağustos 2008) gerçekleştirilen askeri operasyonlar ile çatışmaların aktif safhasının kesilmesinden sonra -yani 12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşmasının ardından- meydana gelen diğer olaylar arasında bir ayrım yapılması gerektiğine karar vermiştir.
Mahkeme, taraflarca sunulan gözlemleri ve çok sayıda diğer belgeyi ve ayrıca uluslararası hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının raporlarını dikkate almıştır. Ayrıca toplam 33 tanığın ifadesini dinlemiştir.
Mahkeme, davayı incelemesinin ardından, çatışmaların aktif aşamasında (8-12 Ağustos 2008) meydana gelen olayların Sözleşme’nin 1. maddesi anlamında Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girmediği sonucuna varmış ve başvurunun bu kısmını kabul edilemez beyan etmiştir. Bununla birlikte, Rusya Federasyonu’nun Güney Osetya, Abhazya ve “tampon bölge” üzerinde, Rus birliklerinin resmi olarak geri çekildiği 12 Ağustos – 10 Ekim 2008 tarihleri arasında “etkin kontrol” uyguladığına karar vermiştir. O dönemden sonra, güçlü Rus varlığı ve Güney Osetya ve Abhazya yetkililerinin Rusya Federasyonu’na bağlılığı, Güney Osetya ve Abhazya üzerinde “etkin kontrol” devam ettiğini göstermiştir. Mahkeme, bu nedenle, çatışmaların sona ermesinden sonra meydana gelen olayların -yani 12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşmasının ardından- Sözleşme’nin 1. Maddesi (insan haklarına saygı gösterme yükümlülüğü) anlamında Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdiği sonucuna varmıştır.
Kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Mahkeme’nin basın özeti, av. Rumeysa Budak tarafından çevrildi.
Gürcistan v. Rusya (II), Büyük Daire Kararı, Başvuru no: 38263/08, Karar Tarihi: 21.01.2021
Temel Olgular
Başvuru, iki ülke arasında uzun süren gerginlik, provokasyon ve olayların ardından Ağustos 2008’de Gürcistan ile Rusya Federasyonu arasında meydana gelen silahlı çatışma bağlamında yapılmıştır.
7-8 Ağustos 2008 gecesi, sürekli artan gerginlik ve olayların ardından, Gürcü kuvvetleri Güney Osetya’nın idari başkenti Tshinvali şehrine topçu saldırısı düzenlemiştir. 8 Ağustos 2008’den itibaren Rus kara kuvvetleri, tartışmasız Gürcü topraklarındaki komşu bölgelere girmeden önce Abhazya ve Güney Osetya’dan geçerek Gürcistan’a girmiştir.
Avrupa Birliği himayesinde Rusya Federasyonu ile Gürcistan arasında 12 Ağustos 2008 tarihinde tarafların güç kullanmaktan kaçınacağını, silahlı çatışmaları sona erdireceğini ve insani yardıma erişim sağlayacağını ve silahlı çatışmaların baş göstermesinden önce Gürcü askeri kuvvetlerinin normal üslerine ve Rus askeri kuvvetlerinin hatlara çekileceğini belirten ateşkes anlaşması imzalanmıştır.
Rusya Federasyonu’nun bu anlaşmayı uygulamada geciktirmesi nedeniyle, 8 Eylül 2008’de ateşkes anlaşmasını (Sarkozy-Medvedev anlaşması) uygulayan yeni bir anlaşma imzalanmıştır.
10 Ekim 2008’de Rusya, tartışmasız Gürcü topraklarında bulunan ve Rus birliklerinin 18 Ekim 2010’da çekildiği Perevi köyü (Sachkhere bölgesi) haricinde, tampon bölgede bulunan birliklerinin geri çekilmesini tamamlamıştır.
Mahkeme, çatışmaların aktif safhasında gerçekleştirilen askeri operasyonları, çatışmaların aktif safhasının sona ermesinden sonra meydana gelen diğer olaylardan ayrı olarak incelemeyi uygun bulmuştur.
Şikayetler ve Usul
Davacı Hükümet şunları ileri sürmüştür:
-çatışma sırasında Rus silahlı kuvvetleri ve/veya Güney Osetyalı kuvvetler tarafından gerçekleştirilen askeri operasyonlar 2.maddeyi (yaşam hakkı) ihlal etmiştir;
-Sözleşme’nin 2. ve 3.maddelerine (işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı), Sözleşme’nin 8. maddesine (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ve 1 Numaralı Protokol’ün 1. maddesine (mülkiyetin korunması) aykırı olarak Rusya silahlı kuvvetleri ve Güney Osetyalı güçler tarafından Güney Osetya’da ve bitişiğindeki tampon bölgede cinayet, kötü muamele, yağma ve evlerin yakılması gerçekleştirilmiştir;
-Sözleşme’nin 3. ve 5. maddelerinin (özgürlük ve güvenlik hakkı) ihlali teşkil edecek şekilde Güney Osetya güçleri, 160 sivili (çoğu kadın ve yaşlı) yaklaşık on beş gün boyunca uygunsuz koşullarda gözaltında tutarak 27 Ağustos 2008 tarihinde serbest bırakmış ve bu sırada bazı tutsaklar da kötü muameleye maruz kalmıştır;
-Ağustos 2008’de 30’dan fazla Gürcü savaş esiri, Rusya ve Güney Osetya güçleri tarafından Sözleşme’nin 3.maddesi’nin ihlali teşkil edecek şekilde kötü muameleye tabi tutulmuş ve işkence görmüştür;
-4 Numaralı Protokol’ün 2.maddesinin (serbest dolaşım özgürlüğü) ihlali teşkil edecek şekilde Rusya Federasyonu ile Abhazyan ve Güney Osetyalı yetkililer, 23.000 kadar zorla yerinden edilmiş etnik Gürcünün bu bölgelere geri dönmesini engellemişlerdir;
-Rus birlikleri ve bölücü yetkililer, 1 Numaralı Protokol’ün 2.maddesinin (eğitim hakkı) ihlali teşkil edecek şekilde devlet okullarını ve kütüphaneleri yağmalamış ve yok etmişler ve etnik Gürcü öğrenci ve öğretmenleri sindirmişlerdir; ve
-Rusya Federasyonu, Sözleşme’nin 2.maddesi uyarınca olaylara ilişkin herhangi bir soruşturma yürütmemiştir.
Son olarak, 13. maddeye (etkili başvuru hakkı) dayanarak, davacı Hükümet, Sözleşmenin 3, 5 ve 8.maddeleri, 1 Numaralı Protokol’ün 1 ve 2.maddeleri ve 4 Numaralı Protokol’ün 2.maddesi uyarınca şikayetleri ile ilgili olarak etkili hukuk yollarının eksikliğinden şikayetçi olmuştur.
11 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan, Rusya Federasyonu aleyhine Mahkeme’ye başvuruda bulunmuş ve geçici tedbir talebinde bulunmuştur (Mahkeme İç Tüzüğünün 39. Maddesi). 12 Ağustos 2008 tarihinde Mahkeme Başkanı, her iki Yüksek Sözleşmeci Tarafı, özellikle Sözleşme’nin 2. ve 3. Maddeleri ile ilgili olarak taahhütlerine uymaya çağırarak, Madde 39’u uygulamaya karar vermiştir. Madde 39’un uygulanması birkaç kez uzatılmıştır.
Başvuru, 13 Aralık 2011 tarihinde kısmen kabul edilebilir ilan edilmiştir. 3 Nisan 2012 tarihinde Daire, Büyük Daire’ye yargı yetkisini bırakmıştır. 23 Mayıs 2018’de ise duruşma yapılmıştır.
Mahkeme’nin Kararı
Delillerin değerlendirilmesi ve olayların tespitine ilişkin olarak Mahkeme, Gürcistan v. Rusya (I) davasında özetlenen ilkelere atıfta bulunmuştur. Taraflarca sunulan gözlemlere ve çok sayıda diğer belgeye dayanmıştır. Ayrıca, uluslararası hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının raporlarını da dikkate almıştır. Taraflardan ek raporlar sağlamalarını istemiştir. Mahkeme ayrıca 6-17 Haziran 2016 tarihleri arasında Strazburg’da yapılan duruşmada tanıkların ve bilirkişilerin ifadelerini de dikkate almıştır. Toplam 33 tanığın ifadesini dinlemiştir.
8 – 12 Ağustos 2008 arası çatışmaların aktif safhası – 2. Madde
Mahkeme, uluslararası bir silahlı çatışma sırasında gerçekleştirilen askeri operasyonlar olduğu takdirde, bir alan üzerinde “etkili kontrolden” bahsetmenin mümkün olmadığı kanaatindedir. Kaos bağlamında bir alan üzerinde kontrol kurmaya çalışan düşman askeri güçler arasındaki silahlı çatışma ve çatışmanın mutlak gerçekliği, o alan üzerinde hiçbir kontrol olmadığı anlamına gelmektedir. Bu, mevcut davada da geçerlidir, çünkü çatışmaların çoğu daha önce Gürcülerin kontrolü altındaki bölgelerde meydana gelmiştir.
Bu nedenle Mahkeme, kaos bağlamında bir alan üzerinde kontrol kurmaya çalışan düşman askeri güçleri arasında silahlı çatışma ve savaşmanın gerçekliğinin yalnızca o alan üzerinde “etkili bir kontrol” olmadığı anlamına gelmediği gerçeğine kesin bir ağırlık vermiş, ancak bireyler üzerindeki herhangi bir “Devlet görevlisi yetkisi ve denetimini” de hariç tutulmuştur. Bu nedenle, bir Devletin sınır ötesi yargı yetkisinin kullanımını belirlemek için içtihadında uyguladığı koşulların askeri operasyonlar açısından karşılanmadığını, mevcut davada uluslararası bir silahlı çatışma bağlamında çatışmaların aktif aşamasını incelemesinin gerekli olduğunu düşünmüştür. Bu, Devletlerin herhangi bir yasal çerçeve dışında hareket edebileceği anlamına gelmemektedir; böyle bir bağlamda devletler uluslararası insancıl hukukun çok ayrıntılı kurallarına uymak zorundadırlar
Mahkeme, çatışmaların aktif safhasında (8-12 Ağustos 2008) meydana gelen olayların Sözleşme’nin 1. maddesi bakımından Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girmediği sonucuna varmış ve başvurunun bu kısmının kabul edilemez olduğunu beyan etmiştir.
Çatışmaların sona ermesinden sonraki işgal aşaması (12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşmasından sonra) – Sözleşmenin 2, 3 ve 8. Maddeleri ve 1 Numaralı Protokolün 1. Maddesi
Mahkeme, içtihadı bağlamında (Loizidou v. Türkiye, Kıbrıs v. Türkiye, Ilaşcu ve diğerleri v. Moldova ve Rusya, Al-Skeini ve diğerleri v. Birleşik Krallık ve Catan ve diğerleri v. Moldova ve Rusya), Rus birliklerinin resmi geri çekilme tarihi olan 12 Ağustos – 10 Ekim 2008 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’nun Güney Osetya, Abhazya ve “tampon bölge” üzerinde “etkili kontrol” uyguladığına karar vermiştir. Bu dönemden sonra, güçlü Rus varlığı ve Güney Osetyalı ve Abhazyan yetkililerinin Rusya Federasyonu’na bağlılığı, Güney Osetya ve Abhazya üzerinde “etkin kontrol” devam ettiğini göstermiştir.
Mahkeme, çatışmaların sona ermesinden sonra (12 Ağustos 2008 ateşkesi sonrasında) meydana gelen olayların, Sözleşme’nin 1. maddesi bakımından Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdiği sonucuna varmıştır.
Mahkeme, AB Bilgi Toplama Heyeti, AGİT, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından hazırlanan raporlar da dahil olmak üzere kaynaklarda, Güney Osetya ve “tampon bölge” deki Gürcü köylerinde sistematik bir yakma ve evlerin yağmalanması kampanyasının aktif çatışmaların kesilmesinden sonraki varlığı ile ilgili olarak, yer alan bilgilerin tutarlı olduğunu gözlemlemiştir. Bu tür bilgiler, söz konusu evlerin yakıldığını gösteren 9 Ekim 2008 tarihli uydu görüntüleriyle de tutarlıdır. Bu kampanyaya sivillere karşı gerçekleştirilen tacizler ve özellikle de yargısız infazlar eşlik etmiştir. Mahkeme tarafından dinlenen üç Gürcü tanık, köyleri Rus kontrolü altındayken Güney Osetyalı milislerin evlerin yakılması ve yağmalanmasından ve Gürcü sivillere yönelik tacizlerden bahsetmiştir.
Mahkeme, bir idari uygulamanın yalnızca “eylemlerin tekerrürü” ile değil, aynı zamanda “resmi hoşgörü” ile de tanımlandığını yinelemiştir: “yasadışı eylemlere, akabinde sorumlu olanların üstlerinin, bu tür eylemlerin farkında olsalar da, onları cezalandırmak veya tekrarlarını engellemek için hiçbir eylemde bulunmamaları nedeniyle hoşgörü gösterilmektedir; veya bir üst makam, çok sayıda iddia karşısında, bunların doğruluğu veya sahteliğine ilişkin yeterli soruşturmayı reddederek kayıtsızlık göstermektedir ya da bu adli yargılamalarda, bu tür şikayetlerin adil bir şekilde yargılanması reddedilmektedir”(bakınız örneğin, Georgia v. Rusya (I)).
Bazı tanık ifadeleri, zaman zaman Rus birliklerinin sivillere yönelik tacizleri durdurmak için müdahale ettiğini belirtmesine rağmen, çoğu durumda Rus askerleri yağma hadiseleri sırasında pasif olarak hazır bulunmuşlardır. Rus silahlı kuvvetlerine halkı korumak ve sahada barışı korumak ve kanunu uygulamak için verilen emre rağmen, Rus yetkililer tarafından alınan tedbirler iddia edilen ihlalleri önlemede yetersiz kalmıştır. Bu durum, Rus yetkililerin iddia edilen ihlallere yönelik etkili soruşturmalar yürütmemiş olmasını gösterdiği gibi, “resmi hoşgörü” olarak da kabul edilebilir.
Mahkeme, Güney Osetya ve “tampon bölge” deki Gürcü köylerinde sivillerin öldürülmesi ve evlerin yakılması ve yağmalanmasıyla ilgili olarak Sözleşme’nin 2. ve 8. maddelerine ve 1 Numaralı Protokol’ün 1. maddesine aykırı bir idari uygulamanın mevcut olduğuna dair makul şüphenin ötesinde sonuca varmasını sağlamak için elinde yeterli kanıta sahip olduğuna karar vermiştir. Etnik grup olarak hedef alınan mağdurların acı ve üzüntü duyguları nedeniyle “insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele” olarak sınıflandırılabilecek tacizlerin ciddiyeti göz önüne alındığında Mahkeme, bu idari uygulamanın Sözleşme’nin 3. maddesine de aykırı olduğuna karar vermiştir. İç hukuk yollarının tüketilmesi kuralı, bir idari uygulamanın varlığının tesis edildiği yerlerde geçerli değildir.
Bu nedenle, Sözleşmenin 2, 3 ve 8.maddeleri ile 1 Numaralı Protokol’ün 1.maddesi ihlal edilmiştir ve Rusya Federasyonu bu ihlalden sorumlu olmuştur.
Sivil tutuklulara muamele ve tutukluluklarının hukuka uygunluğu – 3. ve 5.maddeler
Mahkeme, çoğu oldukça yaşlı ve üçte biri kadın olan 160 Gürcü sivilin Güney Osetyalı kuvvetleri tarafından Tskhinvali’de tahmini 10-27 Ağustos 2008 tarihleri arasında “Güney Osetya İçişleri Bakanlığı”nın bodrum katında tutuklanmasına itiraz edilmediğini kaydetmiştir. Gürcü siviller, esas olarak çatışmalar sona erdikten sonra tutuklandıklarından, Mahkeme, bunların Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girdikleri sonucuna varmıştır.
Gürcü sivillerin tutukluluk koşullarına ilişkin ifadeleri, Mahkeme’ye sunulan çeşitli kaynaklardaki bilgilerle tutarlıdır. “Gözaltı merkezi” başkanı, tanık dinleme duruşmasında, “Güney Osetya İçişleri Bakanlığı’nın” bodrumunun bu kadar çok tutukluyu barındıracak şekilde tasarlanmadığını kabul etmiştir. Erkekler ve kadınlar belli bir süre birlikte gözaltına alınmıştır, yeterli yatak yoktur ve temel sağlık ve hijyen gereksinimleri karşılanmamıştır.
Rus kuvvetlerinin doğrudan müdahalesi açıkça gösterilmemiş olsa da, Gürcü sivillerin Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girmesi, Rusya Federasyonu’nun Güney Osetyalı yetkililerin eylemlerinden de sorumlu olduğu anlamına gelmektedir. Olay yerinde bulunmalarına rağmen, Rus kuvvetleri şikâyet edilen muameleyi önlemek için müdahale etmemişlerdir.
Mahkeme, 160 kadar Gürcü sivilin tutukluluk koşulları ve maruz kaldıkları aşağılayıcı eylemler ile ilgili olarak 3. maddeye aykırı bir idari uygulamanın mevcut olduğu, bunların inkar edilemez acılara neden olduğu ve insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olarak görülmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Mahkemenin içtihadına uygun olarak, iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralı, bir idari uygulamanın varlığının tesis edildiği yerlerde geçerli değildir.
Bu nedenle, Sözleşme’nin 3. maddesi ihlal edilmiştir ve bu ihlalden Rusya Federasyonu sorumludur.
Davalı Hükümet’e göre, Gürcü siviller Tskhinvali saldırısından ötürü Gürcülerden intikam almak isteyen Güney Osetyalıların potansiyel saldırıları nedeniyle kendi güvenlikleri için tutuklanmışlardır. Ayrıca, gerçeklere dayalı olarak tartışılan bu gerekçe, tutuklama gerekçesi olarak kabul edilmemiştir. Dahası, tutuklulara tutuklanma ve gözaltına alınma nedenleri konusunda bilgi verilmemiştir.
Mahkeme, Gürcü sivillerin Ağustos 2008’de keyfi olarak tutuklanmasına ilişkin olarak 5. maddeye aykırı bir idari uygulamanın olduğu ve bunun sonucunda ortaya çıkan ihlalden Rusya Federasyonu’nun sorumlu olduğu sonucuna varmıştır.
Savaş esirlerine muamele – 3. Madde
Mahkeme, Güney Osetyalı güçler tarafından savaş esirlerine yapılan kötü muamele ve işkence vakalarının kendisine sunulan çeşitli kaynaklarda bahsedildiğini gözlemlemiştir. Strazburg’da tanıkların dinlendiği duruşmada, iki tanık Güney Osetyalı ve ayrıca Rus kuvvetleri tarafından kendilerine uygulanan muameleyi ayrıntılı olarak anlatmıştır.
Mahkeme, Gürcü savaş esirlerinin Sözleşme’nin 3. maddesine aykırı olarak Güney Osetyalı güçleri tarafından uygulanan muamelenin mağduru oldukları sonucuna varmak için yeterli kanıta sahip olduğunu değerlendirmiştir. Her ne kadar Rus kuvvetlerinin doğrudan karıştığı her durumda açıkça gösterilmemiş olsa da, savaş esirlerinin Rusya Federasyonu’nun yetki alanına girmesi, Rusya Federasyonu’nun Güney Osetyalı kuvvetlerin eylemlerinden de sorumlu olduğu anlamına gelmektedir. Olay yerinde bulunmalarına rağmen, Rus kuvvetleri şikâyet edilen muameleyi önlemek için müdahale etmemişlerdir.
Mahkeme, Gürcü savaş esirlerine uygulanan kötü muamelenin, Sözleşme’nin 3. maddesi anlamında işkence eylemi olarak görülmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu tür eylemler, uluslararası insancıl hukuk kapsamında özel koruma statüsüne sahip savaş esirlerine karşı işlendiği için özellikle ciddidir.
Mahkeme, Gürcü savaş esirlerinin mağdur olduğu işkence fiillerine ilişkin olarak Sözleşme’nin 3. maddesine aykırı bir idari uygulama olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle 3.madde ihlal edilmiştir ve bu ihlalden Rusya Federasyonu sorumludur.
Yerinden edilmiş kişilerin serbest dolaşım özgürlüğü – 4 Numaralı Protokol’ün 2. Maddesi
Mahkeme’ye sunulan farklı kaynaklardaki bilgiler, Akhalgori bölgesinde bazı geri dönüşlere izin verilmiş olsa bile, Güney Osetyalı ve Abhaz yetkililerinin birçok etnik Gürcünün kendi evlerine dönmesine izin vermemesi konusunda tutarlıdır. Siyasi bir çözüm bulmak amacıyla Cenevre’de görüşmeler sürdürülmüştür. Bu sırada, fiili Güney Osetyalı ve Abhazyan yetkilileri ile bu bölgeler üzerinde etkin bir kontrole sahip olan Rusya Federasyonu, Sözleşme uyarınca Gürcü asıllıların kendi evlerine dönmelerini sağlamakla görevlidir.
Mahkeme, 4 Numaralı Protokol’ün 2. maddesine aykırı bir idari uygulama olduğu sonucuna varmıştır.
Gürcistan vatandaşlarının kendi evlerine dönememelerine ilişkin durum, mevcut davanın esasa ilişkin duruşma tarihi olan 23 Mayıs 2018 tarihinde hala süregelmektedir.
Bu nedenle, en az 23 Mayıs 2018 tarihine kadar 4 Numaralı Protokol’ün 2. maddesi ihlal edilmiştir ve bu ihlalden Rusya Federasyonu sorumlu olmuştur.
Eğitim Hakkı – 1 Numaralı Protokol’ün 2.Maddesi
Mahkeme, makul şüphenin ötesinde, 1 Numaralı Protokol’ün 2. maddesine aykırı olaylar olduğu sonucuna varmak için elinde yeterli delil bulunmadığını değerlendirmiştir. Bu nedenle, bu maddenin ihlali söz konusu değildir.
Soruşturma yükümlülüğü – Madde 2
Mahkeme, Rusya Federasyonu’nun sadece çatışmaların sona ermesinden sonra meydana gelen olaylara değil, aynı zamanda çatışmaların aktif safhasında meydana gelen olaylara ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğü olduğu sonucuna varmıştır.
Çatışmaların aktif safhasında işlendiği iddia edilen suçların ciddiyetini ve işgal sırasında tespit edilen ihlallerin boyutu ve niteliğini göz önünde bulundurarak Mahkeme, Rus yetkililer tarafından yürütülen soruşturmaların Sözleşme’nin 2. maddesinin gereklerini karşılamadığına karar vermiştir.
Bu nedenle, Sözleşme’nin 2. maddesi usuli yönden ihlal edilmiştir.
Etkili Başvuru Yolları – 13.Madde
Yukarıdaki sonuçlar ışığında Mahkeme, davacı Hükümetin Sözleşme’nin 3, 5 ve 8.maddeleri ile ve 1 Numaralı Protokol’ün 1. ve 2.maddeleri ve 4 Numaralı Protokol’ün 2.maddesi ile bağlantılı olarak 13. madde uyarınca yapılan şikayetinin ayrı bir incelemesine gerek olmadığına karar vermiştir.
Madde 38
Mahkeme, başvurucu Hükümet’in talebi üzerine Mahkeme’ye sunulan belgeleri inceledikten sonra, başvurucu Hükümetin Sözleşme’nin 38. maddesi uyarınca işbirliği yapma yükümlülüklerine uyduğuna karar vermiştir.
Davalı Hükümet, gizli olmayan bilgilerin sunulması için Mahkeme tarafından önerilen düzenlemelere rağmen, söz konusu belgelerin bir “Devlet sırrı” oluşturduğu gerekçesiyle “savaş raporlarını” sunmayı reddetmiştir. Ayrıca Mahkeme’ye, belirli bilgilerin gizli niteliğini korurken işbirliği yapma yükümlülüklerini yerine getirmelerine izin verecek pratik öneriler de sunmamıştır. Mahkeme, bu nedenle, davalı Hükümet’in, Sözleşme’nin 38. maddesi uyarınca, davanın olaylarını tespit etme görevinde Mahkeme’ye gerekli tüm kolaylıkları sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini tespit etmiştir.
Adil Tazmin (Madde 41)
Mahkeme, 41. maddenin uygulanması sorununun karara hazır olmadığına karar vermiş ve sonuç olarak onu tamamen saklı tutmuştur.
[i] Büyük Daire kararları kesindir (Sözleşme’nin 44. Maddesi). Tüm nihai kararlar, uygulanmalarının denetimi için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine iletilir. Yürütme süreci hakkında daha fazla bilgi burada bulunabilir: www.coe.int/t/dghl/monitoring/execution
Trackbacks & Pingbacks