Mart – Nisan 2021 – İHAM Kararları Bülteni
Mart ve Nisan ayında İHAM tarafından verilen 10’u Türkiye’ye karşı 16 kararın özet çevirilerinin yer aldığı bülten yayında. Önümüzdeki ay görüşmek üzere.
Özgürlük ve güvenlik hakkı
Ahmet Hüsrev Altan v. Türkiye, Başvuru No. 13252/17, Karar Tarihi: 13.04.2021
Yazar ve gazeteci olan başvurucunun yazdığı yazılar nedeniyle tutuklanması ve soruşturma dosyasına erişememesi, özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlalidir. Kararın çevirisini buradan okuyabilirsiniz.
Murat Aksoy v. Türkiye, Başvuru No. 80/17, Karar Tarihi: 13.04.2021
Gazeteci başvurucunun yazı ve konuşmaları nedeniyle darbe girişiminden sonra tutuklanması, özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlalidir. Kararın özet çevirisi buradan okunabilir.
Adil yargılanma hakkı
Bilgen v. Türkiye, Başvuru no. 1571/07, Karar Tarihi: 09.03.2021
Kıdemli bir hakimin daha alt bir yargı çevresine nakledilmesine ilişkin HSYK kararının yargısal denetime tabi olmaması adil yargılanma hakkının ihlalidir. Mahkeme, kuvvetler ayrılığının önemini yineledikten sonra, özellikle, başvurucunun önemli bir mesleki meselesi için mahkemeye erişiminin reddedilmesinin meşru bir amaç gütmediğini ve bunun potansiyel olarak yargı bağımsızlığına zarar verebileceğini ve dolayısıyla haklarını ihlal ettiğini tespit etmiştir. Kararın çevirisini buradan okuyabilirsiniz.
Eminağaoğlu v. Türkiye, Başvuru no. 76521/12, Karar Tarihi: 09.03.2021
YARSAV başkanı başvurucunun gündemdeki davalarla ilgili açıklamaları nedeniyle HSYK tarafından disiplin cezasıyla cezalandırılması, adil yargılanma hakkı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ve ifade özgürlüğü ihlalidir. Kararın çevirisini buradan okuyabilirsiniz.
Fikret Karahan v. Türkiye, Başvuru no. 53848/07, Karar tarihi: 16.03.2021
Yasadışı örgüte üye olduğu iddiasıyla yargılanan başvurucunun mahkumiyetine dayanak oluşturan temel tanığını sorgulayamaması, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmünü kurarken ilgili ve yeterli gerekçe sunamaması ve Yargıtay önünde duruşma yapılamaması – Tanık dinletme ve sorgulama hakkının ihlali
Kuzmina ve Diğerleri v. Rusya, Başvuru No: 66152/14 ve diğerleri, Karar Tarihi: 20.04.2021
Dokuz farklı başvurucunun, polis tarafından yürütülen gizli operasyonlar sonucunda uyuşturucu ticareti yapmak üzere tuzağa düşürülmesi, buna göre polisin muhbirlere başvuruculardan uyuşturucu satın aldırmak ve bu doğrultuda satıcıyı yakalamak suretiyle operasyon yürütmesi, önceki davalarda da tespit edilen ve tekrar eden bir “suç işletmek üzere tuzağa düşürme” problemi olduğunun ifade edilmesi, başvurucuların “ajan provokatör” tarafından teşvik edildikleri için işledikleri suçlardan mahkum edildikleri, eğer polis ve muhbirleri tarafından kandırılmış olmasalar söz konusu ticareti asla gerçekleştirmeyecek oldukları ve daha önce hiç uyuşturucu tedarik etmedikleri savunmasıyla adil yargılanma haklarının ihlalini öne sürerek İHAM’a başvurmaları – adil yargılanma hakkının ihlali
Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı
Kale v. Türkiye, Başvuru no. 46992/11, Karar tarihi: 06.04.2021
Avukatının gönderdiği mektupların cezaevi yönetimi tarafından açılıp okunduğu iddiası – 8. maddenin ihlali
İnan v. Türkiye, Başvuru no. 46154/10, Karar tarihi: 06.04.2021
Avukatının ve İHAM’ın İHAM başvurusuyla ilgili gönderdiği mektupların cezaevi yönetimi tarafından açılıp okunduğu iddiası – 8. maddenin ihlali
Vavřička ve diğerleri v. Çek Cumhuriyeti, Büyük Daire, Başvuru No. 47621/13, Karar Tarihi: 08.04.2021
Yaygın hastalıklara karşı çocukların zorunlu olarak aşılanması ve geçerli sebep sunmadan çocuklarına aşı yaptırmayan ebeveynlere para cezası verilmesi, Sözleşme’yi ihlal etmez. Mahkeme’nin zorunlu aşıyla ilgili ilk kararı olan kararın özet çevirisi buradan okunabilir.
E.G. v. Moldova Cumhuriyeti, Başvuru no. 37882/13, Karar Tarihi: 13.04.2021
Cinsel saldırı suçunu işleyen fail hakkında af kararı verilmesi ve cezanın infaz edilmemesi, insanlıkdışı muamele yasağının ve özel hayata saygı hakkının ihlalidir. Kararın özet çevirisi buradan okunabilir.
F.O. v. Hırvatistan, Başvuru no. 29555/13, Karar Tarihi: 22.04.2021
Başvurucunun öğretmeni tarafından sözlü tacize uğraması ve yerel makamların taciz şikayetine etkili bir şekilde cevap verememesi özel hayata saygı hakkının ihlalidir. Mahkeme, başvurucunun maruz kaldığı hakaret içerikli söylemlerin kendisinin psikolojik sağlığına ve manevi bütünlüğüne olumsuz etki ettiğine karar vermiştir. Bu noktada söylemlerin sıklığı, şiddeti ve zarar verme niyetinin eğitim alanındaki şiddetin tanımlanmasında ön koşul teşkil etmediğinden hareketle özel hayata saygı hakkına kabul edilemez bir şekilde müdahale edildiğine karar verilmiştir. Devlet yetkililerinin olaya gerekli araştırmayı yaparak cevap verememesi Hırvatistan’ın Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan pozitif yükümlülükleri ile bağdaşmamıştır. Kararın özet çevirisini buradan okuyabilirsiniz.
İfade özgürlüğü
Handzhiyski v. Bulgaristan, Başvuru No: 10783/14, Karar tarihi: 06.04.2021
Kent meydanındaki heykele protesto olarak Noel Baba şapkası ve çuval yerleştirilmesi ve altına ‘istifa’ yazılması nedeniyle başvurucuya para cezası verilmesi, ifade özgürlüğünün ihlalidir. Kararın özet çevirisi buradan okunabilir.
Mülkiyet hakkı
Dilbaş ve diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 14947/09, Karar tarihi: 16.03.2021
Kadastroya ilişkin dava devam ederken, 54 başvurucunun dava konusu kamulaştırılan mülkler için bir tazminat almalarının mümkün olmaması ve bu durumun başvuruculara yüklenemeyecek sebeplerden ötürü oluşmuş olması – Mülkiyet hakkı ihlali
Karahasanoğlu v. Türkiye, Başvuru no. 21392/08, Karar tarihi: 16.03.2021
Önceleri devlet bankası olan Sümerbank ve Etibank’ın yönetici ve müdürü olan başvurucunun iki bankanın özelleştirilmesinden sonra yönetim kurullarına atanması, bankaların mali durumlarını iyileştirmek için alınan tedbirlerin olumlu sonuç vermemesinin ardından Bakanlar Kurulu kararı ile önce Sümerbank’ın sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararıyla Etibank’ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (Fon) devredilmesi, denetçilerin raporları uyarınca banka kaynaklarının kötüye kullanılmasını teşkil eden her işlem için Başvurucu ve diğerleri aleyhine ayrı şahsi sorumluluk davaları açılması, Fon’un yerel mahkemelerden yalnızca Başvurucu ve diğer davalıları hukuka aykırı işlemler nedeniyle bankalarca uğradığı iddia edilen zararlardan mali olarak sorumlu tutmalarını değil aynı zamanda kişisel iflaslarını istemesi, başvurucunun tüm başvurularında Fon’un tek taraflı talebi üzerine kendisi aleyhine açılan davalarla ilgili olarak davaların çoğunda mahkeme uzun bir süre kesin bir karar vermediğinden bunların belirsiz bir süre üzerinde asılı kalması, iki başvurusunda yargılamalarda avukatla temsil edilmesine rağmen uyuşmazlığın esasına ilişkin bir karar verilmemiş olması nedeniyle kendisine herhangi bir avukat ücreti ödenmediği, iki davada mahkeme davaların konusuz kaldığı kararlarını vermesine rağmen ilgili mevzuat uyarınca davanın açılmasına neden olan tarafın dava masraflarından sorumlu olduğunu ileri sürerek haksız bir şekilde dava masraflarını ödemesine karar verilmesi, tüm başvurularında Fon iddia edilen zararlarını büyük ölçüde uzlaşmalar yoluyla bankaların çoğunluk hissedarlarından karşılamış olmasına rağmen Fon’un talebi üzerine başvurucunun mal varlığına getirilen ve bazı durumlarda ortalama on yıldan fazla süren geçici tedbir kararlarının kendisini haksız bir şekilde mal varlığının büyük bir kısmından mahrum bıraktığı gerekçeleriyle Sözleşme’nin 6 (adil yargılanma hakkı) ve Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. (mülkiyet hakkı) maddelerinin ihlal edildiği iddialarıyla İHAM’a başvurması- İhlal yok [Dava masraflarıyla ilgili olarak, bunların dayatılmasının başvuranı Fon karşısında dezavantajlı duruma düşürüp düşürmediğini belirlerken yerel mahkemelerin Fon’un Başvurucu aleyhine açtığı davayı açıkça dayanaktan yoksun bulmadıklarını; özellikle bankanın çoğunluk hissedarına ait şirketlere verilen kredilerin iç hukuka ve bankacılık uygulamalarına uygun olmadığı yönündeki bilirkişi raporları uyarınca başvuranın şahsi iflasına ilişkin koşulların ilk bakışta (prima facie) karşılandığını, Başvurucunun da bu raporlar karşı iddialarını sunabildiğini ve herhangi bir usuli güçlükle karşılaşmadığını tespit etmiştir. Dahası, Fon’un Başvurucu aleyhine kötü niyetli veya anlamsız bir dava açmakla suçlanmayacağını ve yargılama sürecini uzatma konusunda özensizlik gösterdiğinin söylenemeyeceğini ifade etmiştir. Tüm bu sebeplerle mevcut davanın koşullarında, dava masraflarının sorumluluğuna yerel mahkemeler tarafından adil ve çekişmeli bir şekilde karar verildiğini belirterek Sözleşme’nin 6. maddesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir. İkinci olarak, Mahkeme, Başvurucu aleyhine geçici tedbir kararlarının genel süresinin kayda değer bir uzunlukta olduğunu vurgularken tedbirlerin kapsamının, Fon tarafından talep edilen maddi zararlar karşısında orantısız olmadığını belirtmiştir. Yargılamalar Başvurucunun aleyhine sonuçlanmış olsaydı müflis ilan edileceği ve Fon’un alacağını karşılama amacıyla tüm malvarlığına el konulacağı göz önünde bulundurulursa tedbir konulmuş malvarlığının karşı karşıya kaldığı finansal riskten daha fazla olmadığını ifade edilmiştir. Dahası, yerel mahkemeler Başvurucunun taşınır mal varlığından yararlanmasını, maaşını ve emekli aylığını kullanmasını sağlamak için söz konusu tedbirlerin kapsamını kademeli olarak daraltmış; tedbir kararlarını otomatik ve değişmez bir şekilde uygulamamıştır. Son olarak, Mahkeme Başvurucunun bankaların genel müdürü olarak bankaların çoğunluk hissedarlarının şirketlerine önemli sayıda krediyi onaylamadaki sorumluluğu ile ilgili yargılamalarda geçici tedbir kararlarının verildiğini ve yerel mahkemelerin ilgili dava dosyalarında Başvurucunun suçluluğuna işaret eden bazı unsurlar bulduğunu belirtmiştir. Bu gerekçelerle, Mahkeme, mevcut davanın koşullarında, ilgili geçici tedbir kararlarının Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir.]
Saraç ve Diğerleri v. Türkiye, Başvuru no. 23189/09, Karar tarihi: 30.03.2021
17 Ağustos 1999 depremi sonrası idarenin ciddi şekilde zarar gören binaların yıkılması için özel şirketlerle anlaşması, başvurucuların Yalova’da yer alan binalarının yıkılacak binalar listesinde olmamasına karşın anlaşma yapılan şirketlerden birinin binanın yıkımına başlaması, komşuları tarafından duruma dikkati çekilen başvurucuların yıkımı durdurmayı başarması ancak binanın gördüğü zarar nedeniyle kullanılmaz hale gelmesi, Ekim 1999’da başvurucuların tazminat davası açması ve davayı kazanması, ancak aldıkları tazminatın yerel mahkemenin takdiriyle %25 oranın azaltılması, temyiz başvurularının sonuçsuz kalması üzerine başvurucuların tazminat miktarının ve uygulanan faizin düşülmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle İHAM’a başvurması – mülkiyet hakkının ihlali
Ne bis in idem ilkesi
Tsonyo Tsonev v. Bulgaristan (No. 4), Başvuru No. 35623/11, Karar Tarihi: 06.04.2021
Aynı suç sebebiyle idari para cezası ve 18 ay hapis cezası verilmesi, aynı suçtan dolayı ikinci kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ihlalidir. Kararın özet çevirisini buradan okuyabilirsiniz.