İHAM’ın Reczkowicz v. Polonya kararının özet çevirisi: “Polonya Yüksek Mahkemesi’nin yeni kurulan Disiplin Dairesi “yasayla kurulmuş bir mahkeme” değildir.”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), Reczkowicz v. Polonya (Başvuru Numarası: 43447/19) başvurusunda oy birliğiyle, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 6. maddesinin 1. fıkrasının (adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir.
Başvuru, bir avukatın kendisine ilişkin bir dosyada karar veren Polonya Yüksek Mahkemesi Disiplin Dairesi’nin “yasayla kurulmuş bir mahkeme” ile tarafsız ve bağımsız olmadığına yönelik şikayetlerine ilişkindir.
Başvurucu, özellikle Yüksek Mahkeme’nin yeni kurulan iki dairesinden birisi olan ve Polonya mahkemeleri ve yargıçlarının bağımsızlığını teminat altına alan anayasal kurum olan ve yargısal üyelerinin artık yargıçlar tarafından değil de Polonya Parlamentosu’nun alt kanadı olan Sejm tarafından seçilmesini öngören yeni mevzuatın yürürlüğe girmesinden beri tartışmalara konu olan Ulusal Yargı Teşkilatı’nın (“NCJ”) önerisi üzerine Polonya Başkanı tarafından atanan yargıçlardan oluşan Disiplin Dairesi’ni şikayet etmiştir.
Başvuru, 2018-2021 yılları arasında Mahkeme’ye yapılan ve 2017 yılında başlayan Polonya yargı sisteminin yeniden düzenlenmesinin çeşitli yönlerine ilişkin olan otuz sekiz başvurudan birisidir. Mahkeme, görevinin Polonya yargı sisteminin yeniden düzenlenmesinin bir bütün olarak meşruluğunun değerlendirilmesi değil de söz konusu değişikliklerin başvurucunun Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sahip olduğu hakları etkileyip etkilemediğini ve etkiliyorsa nasıl etkilediğini belirlemek olduğunu vurgulamıştır.
Mahkeme, yargıçların atanmasına ilişkin prosedürünün yasama ve yürütme erklerinden hukuka aykırı şekilde etkilendiğine karar vermiştir. Bu durum başvurucunun dosyasını inceleyen Yüksek Mahkeme Disiplin Dairesi’nin meşruiyetine zarar veren ve tüm prosedürü olumsuz yönde etkileyen temel bir aykırılık teşkil etmektedir. Bu sebeple Disiplin Dairesi Sözleşme’nin anlamı kapsamında “yasayla kurulmuş bir mahkeme” değildir.
Reczkowicz v. Polonya kararının tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Mahkeme tarafından yayımlanan kararın basın özetinin çevirisi Batuhan Karataş tarafından yapılmıştır.
Reczkowicz v. Polonya, Başvuru Numarası: 43447/19, Karar Tarihi: 22.07.2021
Başvuruya Konu Olgular
Başvurucu Joanna Reczkowicz 1980 yılında doğan ve halihazırda Gdynia’da yaşamakta olan bir Polonya vatandaşıdır.
Başvurucu avukattır. Bir müvekkili temsil ettiği sırada gerçekleşen birkaç olayın ardından üç yıllığına görevden uzaklaştırılmıştır. Başvurucu bu karara mahkemeler nezdinde itiraz etmiştir. Başvurucunun dosyası, yargı teşkilatındaki değişiklikler ile kurulan iki yeni mahkemeden birisi olan Yüksek Mahkeme Disiplin Dairesi tarafından 2019 yılında nihai olarak reddedilmiştir.
Şikayetler
Başvurucu, Sözleşme’nin 6. maddesine (adil yargılanma hakkı) dayanarak dosyasının “yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme” tarafından incelenmediğine yönelik şikâyette bulunmuştur. Başvurucu özellikle, kendisinin dosyasını inceleyen Disiplin Dairesi’nin yargıçlarının, yerel hukuku ve hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ilkelerine aykırı şekilde NCJ’nin önerisi üzerine Polonya Başkanı tarafından atandığını iddia etmiştir. Başvurucu, yeni Disiplin Dairesi’nin siyasi olduğunu ve bu mahkemenin asıl amacının mevcut hükümet tarafından yapılan Polonya yargı sistemindeki değişikliklere yönelik herhangi bir yargısal muhalefeti bastırmak olduğunu öne sürmüştür.
Başvurucu İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 6 Ağustos 2019 tarihinde yapılmıştır.
İnsan Hakları Polonya Komiseri ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu’ndan üçüncü taraf görüşleri alınmıştır.
Mahkeme’nin Kararı
Mahkeme başvuruyu Büyük Daire tarafından 1 Aralık 2020 tarihinde 26374/18 başvuru numaralı Guðmundur Andri Ástráðsson v. İzlanda [BD] başvurusunda ortaya konulan kriter ışığında incelemiştir.
İlk olarak Mahkeme, Yüksek Mahkeme Disiplin Dairesi’ne yargıçların atanması prosedürünün temel kurallarını olumsuz yönde etkileyen yerel hukukun açık bir ihlalini tespit etmiştir. Bunun sebebi, 8 Aralık 2017 tarihli NCJ’ye İlişkin Değişiklik Kanunu uyarınca kurulan NCJ’nin yasama ve yürütme erklerine karşı yeterli bağımsızlık teminatlarını sunmamasıdır. Mahkeme daha sonrasında ise yasama ve yürütme erklerinden hukuka aykırı biçimde etkilenen yargıçların atanma prosedürünün kendisinin Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasına uygun olmadığına karar vererek devam etmiştir. Özellikle 2017 tarihli Değişiklik Kanunu yargı erkini, daha önceki mevzuat uyarınca sahip olduğu NCJ’nin yargısal üyelerini seçme hakkından mahrum bırakmış ve bu durum yasama ve yürütme erklerinin yargıçların atanmasına doğrudan veya dolaylı olarak müdahale edebildiği anlamına gelmektedir.
Atanma sürecindeki aykırılıklar, yargısal atamalar için kendiliğinden kusurlu bir prosedürü uyguladığı ölçüde Yüksek Mahkeme Disiplin Dairesi’nin meşruiyetini zayıflatmıştır ve Daire Sözleşme’nin anlamı kapsamında “hukuka uygun” bir “mahkeme”nin özelliklerine sahip değildir ve olmamaya devam etmektedir.
Bu sonuca ulaşırken Mahkeme özellikle Polonya Yüksek Mahkemesi’nin 2019 Aralık ve 2020 Ocak tarihinde verdiği ve Disiplin Dairesi’ne yapılan yargısal atamaların yerel hukuku ihlal ettiğine ilişkin kararlara atıf yapmıştır. Mahkeme, söz konusu kararların ilgili Polonya hukukunun, Sözleşme’nin temel standartları ve Avrupa Birliği hukuku çerçevesinden kapsamlı ve özenli incelenmesini içeren ikna edici argümanları dayanak aldığını değerlendirmiştir. Mahkeme ayrıca Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararlarını ve Avrupa kurumlarına ve uluslararası kurumlara ait birden çok raporu ve değerlendirmeyi de dikkate almıştır.
Mahkeme, başvurucunun dosyasını inceleyen Yüksek Mahkeme Disiplin Dairesi’nin “yasalarla kurulmuş bir mahkeme” olmadığına karar vermiştir. Bu sebeple Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası ihlal edilmiştir.
Mevzubahis aykırılıkların Disiplin Dairesi’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığını da etkileyip etkilemediği sorusuna ilişkin olarak ise Mahkeme, sorunun yargısal atamalara ilişkin kendiliğinden kusurlu prosedür olan temel problem ile bağlantılı olduğuna ve sorunun halihazırda mahkemenin “yasalarla kurulmuş bir mahkemenin” özelliklerini taşımadığını iddia eden şikâyeti incelerken cevaplandığına karar vermiştir. Bu sebeple söz konusu soru ek bir inceleme gerektirmemektedir.
Adil Tazmin (41. madde)
Mahkeme Polonya’nın başvurucuya manevi zararlar için 15.000 Euro ve masraflar ile giderler için ise 420 Euro ödemesine hükmetmiştir.
Ayrı Görüş
Yargıç Wojtyczek bu hükme eklenmiş olan mutabık görüş kaleme almıştır.
Bu karar, yalnızca İngilizce dilinde yazılmıştır.
Trackbacks & Pingbacks