çeviri, özel hayatın ve aile hayatının korunması, cinsel istismar, Ecem Coşkun, gazete, unutulma hakkı, şeref ve itibarın korunması, İHAM
İHAM’ın M.L. v. Slovakya kararının özet çevirisi: “Başvurucunun oğlunun vefatının ardından unutulma hakkını dikkate almadan yapılan gazete haberleri, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlalidir.”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) 14 Ekim 2021 tarihli M.L. v. Slovakya kararında (başvuru no. 34159/17) oy birliğiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 8. maddesinin ihlaline hükmetmiştir.
Dava, başvurucunun eski bir kilise rahibi olan oğlunun vefatının ardından 2006 yılında yayınlanan üç gazete makalesi ve bunlara müteakip gelişen mahkeme işlemlerine ilişkindir. Makaleler, başvurucunun oğlunun mahkûmiyetine ilişkin ceza davası dosyalarından belirli unsurlarla; başvurucunun oğlunun ölümü ve hakkında iddia edilen doğruluğu kanıtlanmamış, anlamsız ifadeleri birleştirmiştir.
Mahkeme özellikle, bir ceza mahkumiyetinin hüküm giymiş bir kişinin unutulma hakkından mahrum olamayacağını ve başvurucunun oğlunun 8. madde kapsamında korumasından mahrum bırakılamayacağını tespit etmiştir. Söz konusu makaleler Katolik din adamlarının cinsel istismarları konusundaki tartışmalara katkıda bulunmamakla birlikte oldukça sansasyonel olmuştur. Yerel mahkemeler, genel olarak, gazetelerin ifade özgürlüğü ile başvurucunun mahremiyet hakkı arasında yeterince denge kuramamıştır.
İngilizce olan kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın basın özeti çevirisi ise Ecem Coşkun tarafından yapılmıştır.
M.L. v. Slovakya, Başvuru no. 34159/17, Karar Tarihi: 14.10.2021
Temel Olaylar
Başvurucu M.L., 1948 doğumlu ve Čierne kasabasında (Slovakya) yaşayan bir Slovak vatandaşıdır.
Zamanında M.L.’nin o zamanlar Katolik bir rahip olan oğlu, cinsel istismardan ve gençlerin ahlaki eğitimini tehdit etmekten (küçük bir çocukla rıza dışı oral seks yapmaya teşebbüs) ve düzensiz davranıştan (halka açık bir yerde yetişkin bir erkekle rızaya dayalı oral seks) ayrı ayrı ceza dosyalarına konu olmuştur. Mahkumiyetlerin her ikisi de 2003 yılında infaz edilmiştir. M.L.’nin oğlu 2006’da vefat etmiştir.
2008’de Mart ve Mayıs ayları arasında üç gazete M.L.’nin oğlunun mahkumiyetlerine ilişkin haber yapmıştır.
Yazıların başlığı “Rahip küçük çocuklara tacizde bulunduğunu itiraf etti. Papazın intiharının sırrı”, “Rahip Roman çocukları taciz etti. İntiharından önce itiraf etti” ve “Korunan rahipler. Kilise, sübyancı bir rahibi hapisten çıkarmanın garantisini verdi” şeklindedir.
Makaleler, M.L.’nin oğluna yönelik, iddia edilen itiraflar ve bu itirafları adamın iddia edilen intiharıyla ve Katolik kilisesi hiyerarşisiyle ilişkilendiren çeşitli suçlamaların ana hatlarını çizerek vefat eden adamla ilgili birçok özel ayrıntıya değinmektedir. Bir makalede ise görseller bulunmaktadır.
Ağustos 2008’de M.L. gazete yayıncılarına dava açmıştır. Oğlunun uygunsuz davranışlarda bulunduğunu ancak cinsel istismarda bulunmadığını itiraf ettiğini ileri sürmüştür. Makalelerin birçok iftirayı içerdiğini, özellikle de başvurucunun oğlunun uyuşturucu ve tıbbi ihmalden öldüğüne dair iddialarda da bulunmuştur. İddiaların hem kendisinin hem de merhum oğlunun mahremiyet haklarına müdahale ettiğini ve tanıdıkların olumsuz tepkisine neden olduğunu iddia etmiştir.
Yerel Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, ancak tazminat talebini reddetmiştir. Başvurucu, esas olarak mahkemenin M.L.’nin oğlunun fotoğrafının yayınlanması için ne tazminat ne de özür mahiyetinde bir yazıya ilişkin karar vermediği gerekçesiyle temyize gitmiştir.
2013 yılında Kösice Bölge Mahkemesi, orijinal kararda yeterli gerekçe bulunmadığını öne sürerek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.
Başvurucu, Bölge Mahkemesinin özellikle, bir bölge rahibi olarak başvurucunun oğlunun daha fazla eleştiriye açık bir “kamu figürü” olduğuna, davanın kapsamının ve başvurucunun oğluna ilişkin fotoğrafların yayınlanmasının haklı bir gerekçe ile yasaklanmış olmadığına karar vermiştir.
Nihayetinde, daha sonraki mahkeme işlemlerinin ardından başvurucu, açıkça dayanaktan yoksun olduğu beyan edilen bu karar için Anayasa Mahkemesi’ne bir şikayette bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi ise alt derece mahkemelerinin başvurucunun iddialarını ele aldığını ve gerekçelerini anayasaya uygun olarak sunduklarını tespit etmiştir.
Başvurucunun İhlal İddiaları
Başvurucu, 8. maddeye (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) dayanarak, gazete yayıncılarına karşı davasının reddedilmesinin Sözleşme haklarının ihlali anlamına geldiğinden şikayetçi olmuştur.
Başvuru, 5 Mayıs 2017 tarihinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne yapılmıştır.
Mahkeme’nin Kararı
Madde 8 (özel hayata saygı hakkı)
Mahkeme, başvurucunun söz konusu makalelerden doğrudan etkilendiğini tespit etmiştir. Yerel mahkemeler, rahiplerin kamuya mal olmuş kişiler olarak muamele görebileceğini tespit etmiş olsalar da, başvurucunun oğlu, Mahkeme’ye göre, tanınmış bir halk figürü veya yüksek rütbeli bir Kilise üyesi değildir. Bir bireyin cezai bir mahkûmiyetinden sonra, özellikle de sona ermiş bir mahkûmiyetinden sonra, topluma yeniden entegrasyonuna yardımcı olarak unutulma hakkını saklı tutulduğunu belirtmiştir. Mevcut davada Mahkeme, başvurucunun oğlunun şartlı tahliyesini tamamladığını ve mahkûmiyetin sona erdiğini kaydetmiştir.
Mahkeme, bir değer yargısının bile Sözleşme kapsamında adil kabul edilmesi için yeterli gerçeklere dayanması gerektiğini yinelemiştir. Bir değer yargısı ile bir olgu beyanı arasındaki fark, nihai olarak, kurulması gereken olgusal kanıtın derecesinde yatmaktadır. Bu davada söz konusu makalelerde, başvurucunun oğlunun mahkûm edilmesine yol açan gerçekler olarak anlamsız ve doğrulanmamış ifadeler sunulmuştur. Değer yargılarını ayırt etmedeki bu başarısızlık, başvurucunun oğlunun vefatını haber vermeleriyle ilgili olarak özellikle göze çarpmaktadır. Mahkeme, yerel mahkemelerin konuyla ilgili tüm unsurları ve mevcut delilleri yeterli bir şekilde değerlendirmediğini tespit etmiştir. Üstelik gazetecilerin anlamsız açıklamalarının sorumlu gazetecilik olmadığını da belirtmiştir.
Mahkeme, önceki davalarda olduğu gibi, Katolik bir din adamı tarafından cinsel istismar konusunun kamu yararına olduğunu kabul etmiştir. Ancak, bu davadaki sansasyonel makaleler, bu konunun kamuoyunda tartışılmasına pek bir katkı sağlamamıştır.
Genel olarak, Mahkeme, yerel mahkemelerin başvurucunun özel hayat hakkı ile gazetenin ifade özgürlüğü hakkını dengelemediğini ve bunun 8. maddenin ihlaline yol açtığını tespit etmiştir.
Adil tazmin (Madde 41)
Mahkeme, Slovakya’nın başvurucuya manevi tazminat olarak 5.000 Euro (EUR); masraf ve giderler için 267 Euro ödemesine karar vermiştir.
From → Haberler
Trackbacks & Pingbacks