İçeriğe geç

FORUM – Av. Zelal Pelin Doğan – Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi: Gazeteci Jineth Bedoya Lima’nın Kaçırılması ve İşkence ile Cinsel Şiddete Maruz Kalmasından Kolombiya Sorumlu

by 04/11/2021

18 Ekim 2021 tarihinde Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi Bedoya Lima/Kolombiya davasını sonuçlandırdı. Mahkeme, 2000 yılının Mayıs ayında bir röportaj yapmak üzere La Modelo Hapishanesine giden gazeteci Jineth Bedoya Lima’nın paramiliter güçler tarafından kaçırılıp maruz kaldığı işkence ve cinsel şiddet nedeniyle Kolombiya’yı mahkum etti. 

Bedoya davasının ayırt edici özelliği, Kolombiya devleti ile FARC arasındaki silahlı çatışma döneminde, gazetecilere yönelik şiddetin yanı sıra kadınlara ve özellikle kadın gazetecilere yönelik cinsel şiddet vakalarını gündeme getirmesiydi. Bu bağlamda Mahkeme, gazeteci cinayetleriyle ilgili olarak genel bir cezasızlık ortamının mevcut olduğunu belirtti. Aynı şekilde Mahkeme, silahlı çatışma dönemlerinde uygulanan şiddetin kadınları farklı ve daha ağır bir şekilde etkilediğini, çünkü söz konusu çatışmanın ülkede zaten var olan ayrımcılığı, dışlanmayı ve cinsiyete dayalı şiddeti tetiklediğini ve derinleştirdiğini kaydetti. Mahkeme, Kolombiya devleti ile FARC arasındaki silahlı çatışma bağlamında kadınlara yönelik cinsel şiddetin; süregelen, yaygın, sistematik ve görünmez bir uygulama olduğunu ve buna ek olarak, çok sayıda aktör tarafından yürütülen savaş benzeri siyasi stratejilerin bir parçası olduğunu vurguladı. 

Jineth Bedoya Lima Davasının Arka Planı

Bedoya, gazetecilik mesleğine 1995 yılında başlamış ve o zamandan beri Kolombiya’da çeşitli radyo, basın ve televizyon iletişim araçlarında çalışmış, mesleki faaliyetlerinde Kolombiya’daki silahlı çatışmalara özel olarak yer vermişti. 2010’da başvuru konusu olaylara maruz kaldıktan sonra genel olarak toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ve özel olarak kadınlara yönelik cinsel şiddete karşı bilinçlendirme ve mücadeleye odaklanan “Susma vakti değil” (No es hora de callar) kampanyasını başlattı. Bedoya, gazetecilik kariyerinin başlangıcından bu yana, özellikle 1998 yılında FARC ile yaşanan silahlı çatışmalara ilişkin çalışmaları ve cezaevlerinde yürüttüğü soruşturma faaliyetleri nedeniyle birçok kez tehdit ve taciz eylemlerine maruz kaldı.

27 Nisan 2000’de, La Modelo Hapishanesinde paramiliterler ve organize suç örgütlerinin üyeleri arasında 32 mahkumun ölümüyle sonuçlanan bir çatışma yaşandı. Bedoya, diğer gazetecilerle birlikte olayları haberleştiriyordu. Mesleki faaliyetleri ve takip ettiği bu olay sebebiyle Bedoya birkaç ölüm tehdidi aldı, ardından gazete müdürü ve birkaç gazeteci arasında polisle bir görüşme yapıldı. Birkaç paramiliter gazete haberinden rahatsız olmaları sebebiyle haberi kaldırmaları için Bedoya’nın onlarla görüşmesini ve her türlü yanlış anlaşılmayı gidermesini istediklerini ilettiler. 24 Mayıs 2000 gecesi, Bedoya, kendisine “Ramiro” diyen bir kişiden bir telefon aldı ve kendisine, “El Panadero” olarak bilinen La Modelo Hapishanesinde tutulan bir kişinin ertesi gün sabah saat 10:00’da cezaevinde onunla görüşmek istediğini bildirdi. 25 Mayıs 2000 günü gazeteci, gazetenin adliye muhabiri, bir fotoğrafçı ve şoför eşliğinde toplantıya katılacaktı. Hapishane kapısından girmek için beklediği sırada adliye muhabirinden fotoğrafçıyı çağırmak için araca gitmesini istedi. O anda Bedoya’yı hapishane kapısının önünde yalnız bulan bir adam yanına geldi, sert bir şekilde dirseğinden tuttu ve silahla tehdit etti, bağırırsa kendisiyle birlikte gelenleri öldüreceğini söyledi. Onu, iki adamın daha beklediği hapishanenin yakınındaki bir depoya kapattı. Olay yerine vardıklarında paramiliterler gözlerini bir bezle kapatarak ve ellerini bağlayarak gazeteciyi bir sandalyeye oturttular, onu dövdüler ve ona hakaret ettiler. Daha sonra onu bir araca bindirdiler ve darp etmeye devam ettiler. Sonrasında bazıları üniformalı olan daha fazla erkeğin de katıldığı bu kaçırma olayında, Bedoya birkaç erkek tarafından tecavüze uğradı. Bu şiddet olaylarının ortasında onu kaçıranlardan biri ona silah doğrultarak tehdit etti. Birkaç saat sonra hava kararınca gazeteciyi bir yolun kenarına terk ettiler. Bedoya, yaklaşık 10 saat boyunca hürriyetinden mahrum bırakıldı, işkence ve kötü muameleye uğradı.

Bu olayın ardından Bedoya neredeyse 20 yıl boyunca faillerin cezalandırılması için uğraştı. Bu süreçte tam 12 kez ifade vermek, soruşturma makamlarının ilgisizliği sebebiyle kendi soruşturmasını yürütmek ve kendisi tarafından toplanan delilleri devam eden soruşturmalara sunmak zorunda kaldı. 2016 ve 2019 yıllarında 3 paramiliter cezalandırıldı. 20 Mayıs 2000 tarihinde bahsi geçen olayların öncesinde ve sonrasında Bedoya, mesleğini icra ettiği için tehditler almaya devam etti. Gazetecinin telefonuna doğrudan gelen mesajlar, WhatsApp mesajları, Kolombiya ve yurtdışından gelen aramaların yanı sıra şu anda çalıştığı gazeteye mesajlar gönderilerek tehditler almaya devam etti. Üstelik 2003 yılında kendisine karşı 5 günlük bir kaçırma eylemi daha gerçekleştirildi. 

Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu önünde 2011 yılında başlayan süreç 2019 yılında davanın Mahkeme’ye taşınması ile sonuçlandı. 

Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi’nin İhlal Kararı

Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu, Mart ayında duruşması görülen bu davanın, kadın gazetecilerin ifade özgürlüğünü kullanmasıyla ilgili olaylarda, devletin önleme ve tehlikeli bölgelerde gazetecilerin güvenliğini toplumsal cinsiyet perspektifiyle koruma yükümlülüğü konusunda karar vereceği ilk dava olacağını söylüyordu. Gerçekten de Mahkeme hem yaptığı inceleme hem de davanın koşulları arasında kurduğu ilişki ile önemli bir karara imza atmış oldu. Mahkeme davanın esasını Yaşam Hakkı, Maddi ve Manevi Bütünlük Hakkı, Kişi Hürriyeti Hakkı, Onur ve Haysiyetin Korunması Hakkı, Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Kanun Karşısında Eşitlik Hakkı bakımından değerlendirdi. Fakat bu hak kategorilerinden ziyade Türkiye için de dersler çıkarılacak böylesine önemli bir dava şu üç başlıkta özetlenebilecek meselelere işaret ediyordu: 

  1. Kolombiya’da FARC ve Paramilitarizm

Mahkeme, silahlı çatışma dönemlerinde özellikle Kolombiya’da gazetecilerin 1990’larda karşı karşıya kaldıkları belirli özel riskler hakkında daha önce bir karar vermişti. Mahkeme, Carvajal Carvajal ve Diğerleri/Kolombiya davasında, Kolombiya’nın 1998’de “basın için dünyadaki en ölümcül yer” olarak kabul edildiğini, Amerika İfade Özgürlüğü Özel Raportörü’nün 1999’da “Latin Amerika, gazetecilik mesleğinin icrası için dünyanın en tehlikeli bölgesidir” ve “Kolombiya, son yıllarda öldürülen gazeteci sayısının en fazla olduğu bölgedir” şeklindeki tespitlerini hatırlatmıştı. Dava Komisyon önünde görüşüldüğü sırada Devlet, gerçekten de bu davayı oluşturan olayların gazetecilere yönelik bir şiddet bağlamı içerisinde gerçekleştirildiğini kabul etmişti.

Bedoya davası nezdinde tekrar gündeme gelen mesele aslında FARC’a karşı oluşturulmuş paramiliter güçlerin devlet ile olan bağının ortaya koyulması gerekliliğiydi. Genellikle bir orduya benzer veya eşit bir işleve, yapıya, eğitime ve alt kültüre sahip olan; ancak resmi olarak bir devletin askeri güçlerinin bir parçası olmayan örgütleri ifade eden paramiliter güçler Kolombiya’da da FARC ile olan çatışma döneminde birçok köyün yakılması, boşaltılması veya kaçırma, tecavüz gibi yasa dışı eylemler gerçekleştirmişti. 

Başvurucular, yani Gazeteci Bedoya ve annesinin temel argümanı kendisinin böyle bir muameleye maruz kalabilmesi için paramiliterler ve Devlet görevlileri arasında yakın bir işbirliğinin mutlak olduğuydu. Mahkeme de bu bağlamda, 25 Mayıs 2000’de meydana gelen olayların işlenmesi için paramiliterler ve Devlet görevlileri arasında bir ilişkinin varlığını ve dolayısıyla devlet görevlilerinin olaylara katılımını teyit eden “ciddi göstergeler” olduğunu kaydediyor. 

  1. Çatışma Dönemlerinde Kadın Gazetecilerin Korunması 

Mahkeme bu saldırının özellikle gazeteci Bedoya’yı cezalandırmayı ve korkutmayı amaçladığını ve dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğü hakkını etkilediği sonucuna vardı. Mahkeme, bu hakkın toplumsal boyutla ilgili olarak, ilk olarak, Bedoya’nın mesleki faaliyetlerinin, silah kaçakçılığı ve rehinelerin alım satımı gibi kamu yararına ilişkin olan konuların yanı sıra, La Modelo Hapishanesinde işlenen diğer insan hakları ihlallerini de kapsadığını kaydetti. Düşünce ve ifade özgürlüğünün etkin bir şekilde güvence altına alınmamasının halkın farklı bakış açılarını ve özellikle kadınların seslerini kaybetmelerine neden olan korkutucu bir etki yarattığını hatırlattı. Mahkeme ayrıca bu gibi müdahalelerin gazetecilik mesleğinde cinsiyetler arası uçurumun artmasına neden olduğunu ve düşünce ve ifade özgürlüğünün ve demokrasinin temel bir unsuru olarak gördüğü çoğulculuğu ortadan kaldırdığını belirtti.

Mahkeme taciz, yıldırma, kaçırma, zorlama, tehdit gibi çatışma dönemlerinde artan ve derinleşen cinsel şiddetin meslekleriyle ilgili belirli risklerle karşı karşıya kalan kadın gazetecilere yabancı olmadığının üzerinde duruyor. Bu bağlamda Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü’nün, çatışma bölgelerinde çalışan kadın gazetecilerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi riskinin, yoğun çatışma veya şiddet durumlarında gazetecilik yapılması sebebiyle sahip olunan çifte dezavantaj sonucu daha büyük olduğu tespitini yineliyor. 

  1. Kadınlara Karşı Cinsel Şiddetin ve Ayrımcılığın Önlenmesi

Kolombiya Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce kabul edildiği üzere, kadınlar cinsiyetleri nedeniyle silahlı çatışma dönemlerinde belirli risklere ve belirli güvenlik açıklarına maruz kaldılar ve maruz kalmaya devam ediyorlar. Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi de bu içtihatta ortaya konulanlardan hareketle silahlı çatışmalarda uygulanan şiddetin, ülkede var olan ayrımcılığı, dışlanmayı ve cinsiyete dayalı şiddeti artırdığını ve derinleştirdiğini belitti. Çatışma döneminde kadınlara yönelik sistematik cinsel şiddet, tecavüz, cinsel kölelik, zorla fuhuş ve diğerlerinin yanı sıra rahim içi cihazlarla zorla doğum kontrolü ve zorla kürtaj gibi üreme haklarını etkileyen şiddet biçimleri de dahil olmak üzere çeşitli cinsel şiddet eylemleri gerçekleştirildiğini aktardı.

Mahkeme, bu gibi ceza soruşturmalarının toplumsal cinsiyete dayalı bir bakış açısı içermesi ve benzer davalarda ayrımcılık ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarıyla ilgilenme konusunda eğitimli yetkililer tarafından yürütülmesi gerektiğini; ayrıca, kadına yönelik şiddette yargının etkisizliğinin, genel olarak şiddet eylemlerinin tekrarını kolaylaştıran ve teşvik eden bir cezasızlık ortamını teşvik ettiğini ve kadına yönelik şiddetin tolere edilebileceği ve kabul edilebileceği konusunda bir mesaj verdiğini hatırlattı. Nitekim yargı makamlarının hareketsizliği kadınların taşıdığı güvensizlik duygusunun yanı sıra ceza adaleti sistemine karşı da sürekli bir güvensizlik yarattığını belirtti. Mahkeme’ye göre söz konusu etkisizlik veya kayıtsızlık başlı başına adalete erişimde kadınlara karşı ayrımcılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin somut belirtileri veya buna ilişkin herhangi bir şüphe olduğunda, kadınlara yönelik bir şiddet eyleminin yetkililer tarafından soruşturulmaması, başlı başına cinsiyete dayalı bir ayrımcılık biçimi oluşturabilir. 

Onarıma Yönelik Kararlar ve Yargıç Ricardo C. Pérez Manrique’nin Görüşü

Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi Jineth Bedoya Lima davasında yukarıda sayılan birçok hak ve özgürlüğün ihlaline karar verdi. Fakat Mahkeme’nin kendine özgü bir özelliği ise ihlal durumunda mağduriyetin tazminat ile giderilmesinden ziyade onarılmasına yönelik kararlar alınması. Bu kapsamda da bu davada alınan kararlar arasında medya kanallarında “No es hora de callar” (Susma vakti değil) isimli programın yayınlanması; kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerini tespit etme ve soruşturma, tehlike altındaki kadınları koruma görevindeki kamu görevlileri, güvenlik güçleri ve adalet personelleri için bir eğitim ve farkındalık planı oluşturulması ve uygulanması; silahlı çatışmalar ve araştırmacı gazetecilik bağlamında cinsel şiddet mağduru tüm kadınların anısına ve onuruna yönelik bir devlet merkezi oluşturmak, kadın gazetecilerin çalışmalarını özel olarak teşvik etmek ve desteklemek; gazetecilere yönelik şiddet vakalarının yanı sıra kadın gazetecilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle ilgili veri ve rakamları toplamak amacıyla bir sistem tasarlamak ve kullanmak; şiddetin önlenmesi ile şiddet mağduru kadın gazetecilerin korunması ve güvenliğinin garanti altına alınması için etkili koruma mekanizmaların tesis edilmesini amaçlayan programları finanse edecek için bir fon oluşturmak yer alıyor.

Yargıç Ricardo C. Pérez Manrique ise karara katıldığını belirterek özellikle kadın gazetecileri korumak için daha kapsamlı önlemler alınması gerektiği düşüncesini genişletmek amacıyla davaya kendi görüşlerini sunuyor. Gazeteci Bedoya’nın ifade özgürlüğü hakkına ilişkin Mahkeme analizini derinleştirmek amacıyla yazdığı gerekçeli görüşünde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dink/Türkiye kararına atıf yapıyor. Zira Bedoya’nın mesleğini icra etmeye başladığı günden itibaren tehdit, kaçırma, taciz ve gözdağı şeklinde hak ihlallerine maruz kaldığını belirtiyor. Yargıç ayrıca devletlerin kamuoyu tartışması için elverişli bir ortam yaratma ve herhangi bir görüşün ifade edilmesini kolaylaştırma yükümlülüğünün bir parçası olarak yazarlar ve gazeteciler için etkili bir koruma sistemi uygulamaya koyma yükümlülüğü olduğu değerlendirmesini de yapıyor. 

From → Haberler

Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: