İHAM’ın Bara ve Kola v. Arnavutluk kararının özet çevirisi: “Yargı reformu ve yeni getirilen hukuk yolu gerekçe gösterilerek idare ve ceza davalarının makul sürede tamamlanmaması, makul sürede yargılanma hakkının ihlalidir.”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM/Mahkeme), 12 Ekim 2021 tarihli Bara ve Kola v. Arnavutluk kararında, oybirliğiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS/Sözleşme) 6. maddesinin 1. fıkrasının (makul sürede yargılanma hakkı) ve ilk başvurucu ile ilgili olarak, 13. maddesinin (etkili başvuru hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir.
Dava, yargı reformlarının yapıldığı bir zamanda yerel mahkemeler önündeki yargılamalarla ilgilidir.. Bay Kola’nın davası cinayetten yargılanmasıyla ilgiliyken, Bay Bara’nın davasında ise bir üniversitenin rektörlük seçimi söz konusudur.
Mahkeme özellikle, o sırada Arnavutluk’ta meydana gelen yargı reformları dikkate alınsa bile, yerel mahkemelerin başvurucuların davalarını yeterli süratle ele almadığını, yani yargılamaların makul bir süre içinde tamamlanmadığını tespit etmiştir. Buna ek olarak, 2017 yılında çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu kapsamındaki yeni hukuk yolunun, yargılamaların hızlandırılmasına yardımcı olmadığına ve birinci başvurucunun Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası kapsamındaki haklarının ihlalini gidermek için hiçbir yol bulunmadığına karar vermiştir. Ancak Mahkeme, yeni hukuk yolunun ilke olarak 13. maddeyle uyumlu olduğunu ve bu nedenle Mahkeme’ye benzer şikayetler getirilmeden önce bu yolun tüketilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İngilizce yazılan kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Mahkeme tarafından yayımlanan basın özeti, Necdet Üstündağ tarafından çevrilmiştir.
Bara ve Kola v. Arnavutluk, Başvuru No. 43391/18 ve 17766/19, Karar Tarihi: 12.10.2021
Temel Olaylar
Başvurucular Petrit Bara ve Eduard Kola, sırasıyla 1953 ve 1986 doğumlu Arnavut vatandaşlarıdır. Bay Bara Tiran’da yaşamaktadır. Bay Kola ise Arnavutluk’ta hapis cezasını çekmektedir.
Bay Bara bir doktordur ve Tiran Tıp Üniversitesi’nde (TTÜ) tıp profesörü olarak görev yapmaktadır. 2016’da TTÜ rektörlüğüne aday olmuş ve ikinci olmuştur. Seçim sürecinde usulsüzlükler olduğunu iddia ederek 23 Nisan 2016’da davaya açmış, ancak ilgili idari merciler nezdinde tatmin olmamıştır.
Başvurucu, dava açmış ancak iddiası ilk derece mahkemesinde reddedilmiştir ve bu karar, İstinaf Mahkemesi tarafından onanmıştır. Yüksek Mahkeme, yargılamada bazı eksiklikler tespit ederek davayı alt derece mahkemelere havale etmiştir. Dava halen İstinaf Mahkemesi’nde devam etmektedir.
4 Mayıs 2018’de Bay Bara, Yüksek Mahkeme’ye Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 399/1 ve devamı maddeleri uyarınca makul bir süre içinde dinlenilme hakkının ihlal edildiği konusunda şikâyette bulunmuştur. 13 Temmuz 2021’de Yüksek Mahkeme, gecikmenin adalet sistemi reformundan kaynaklandığını tespit ederek bu başvuruyu incelemeyi durdurmuş ve davayı yeniden incelenmesi için alt mahkemelere havale etmesine karar vermiştir.
Bay Kola, 24 Eylül 2011’de bir taş ocağında bir gece bekçisini kasten öldürmekten 15 Kasım 2012’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu mahkûmiyet daha sonra kararda yeterli gerekçe bulunmadığı sebebiyle Yüksek Mahkeme tarafından bozulmuştur.
Bay Kola’nın mahkumiyeti yeniden yargılamanın ardından Shkodra İstinaf Mahkemesi tarafından onanmıştır. 5 Mart 2021’de yaptığı temyiz başvurusu kabul edilebilir bulunmuş ancak Yüksek Mahkeme, temyiz başvurusunun esasa ilişkin incelenmesi için hala bir tarih belirlememiştir.
Arnavutluk, 2016’dan sonra anayasa değişiklikleri, Yüksek Mahkeme’nin yapısı, yargının yeniden düzenlenmesi, hakimlere güvenlik incelenmesi yapılması vb. dahil olmak üzere son yıllarda yargı reformu geçirmiştir. Bazen bu, Yüksek Mahkeme de dahil olmak üzere mahkemelerin daha az sayıda yargıçla çalışmak zorunda kalmasına yol açmıştır. Yüksek Mahkeme bile kendini yeterli çoğunluk sağlayamaz olmuştur. 12 Şubat 2021’de mahkemeden gelen bir talebe cevaben Hükümet, Yüksek Mahkeme’nin iş yükünün 36.609 dava olduğunu belirtmiştir. İş yükünü azaltmak için önlemler alınmıştır.
Şikayetler
Başvurucular, Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesine dayanarak, yerel mahkemeler önündeki yargılamaların uzunluğundan ve bu bağlamda etkili bir hukuk yolunun bulunmamasından şikâyetçi olmuşlardır. Bay Kola ayrıca davasının haksız olduğundan şikâyet etmiştir.
4 Eylül 2018 ve 27 Mart 2019 tarihlerinde İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuştur.
Mahkeme’nin Kararı
6. maddenin 1. fıkrası
Birinci başvurucu ile ilgili olarak Hükümet, gecikmenin haklı olarak o sırada Arnavutluk’ta meydana gelen yargı reformlarından kaynaklandığını ileri sürerek Yüksek Mahkeme önündeki yargılamanın Sözleşme’deki “makul süre” şartına uymadığını kabul etmiştir. Mahkeme, yargılamaların 23 Nisan 2016’da başladığını ve halen derdest olduğunu ve bu nedenle üç yargı düzeyinde beş yıldan fazla sürdüğünü kaydetmiştir. Mahkeme, bu davanın herhangi bir istisnai karmaşık olgu veya hukuk sorununu gündeme getirmediği konusunda Yüksek Mahkeme ile hemfikirdir. Ayrıca, birinci başvurucunun davayı takip etmekte gayretli olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık, Mahkeme, başvurucunun temyiz başvurusunun yeterince hızlı bir şekilde ele alınmadığına ve yargı reformlarının etkilerinin bu davada devleti makul bir sürede yargılamayı sağlama yükümlülüğünden kurtarmadığına karar vermiştir.
Hükümet, ikinci başvurucu ile ilgili olarak, 23 Mart 2017’de başvurucunun ceza davasında nihai bir karar verildiğini, yani yargılama süresinin normlar dahilinde olduğunu ileri sürmüştür. Yetkililer, Arnavutluk’ta Yüksek Mahkeme önündeki yargılamalarda gecikmelere yol açmış olabilecek yargı reformlarına da işaret etmiştir.
Ancak Mahkeme, söz konusu yargılamanın 2017’de sona ermediğini aslında devam ettiğini belirtmiştir. Raporda, cezai suçlamaların karmaşık olmadığı ve özellikle ikinci başvurucunun işlemlerde herhangi bir gecikmeye sebep olmadığı kaydedilmiştir. Yerel mahkemeler davadaki esasa ilişkin dört karar vermiş, ancak iki önemli- ve haksız- hareketsizlik dönemi yaşanmıştır. Yargı reformları, devleti makul bir sürede yargılanmayı sağlama yükümlülüğünden kurtaramamıştır. Bu, özellikle geniş kapsamlı yargı reformlarının anlaşılabilir etkisine rağmen, ikinci başvurucuya yönelik cezai suçlamanın ciddiyeti ve hakları üzerindeki etkisi göz önüne alındığında olmuştur.
Bu nedenle, her iki başvuru sahibiyle de ilgili Sözleşme’nin ihlali söz konusu olmuştur.
13. madde
İlk başvurucu, mahkeme işlemlerinin süresiyle ilgili etkili bir çözüm yolunun bulunmamasından şikayetçi olmuştur.
Mahkeme, ilk başvurucunun 399/1 vd. maddeler uyarınca başvurduğu Yüksek Mahkeme önünde yargılamanın süresinden şikayetçi olduğunu not etmiştir. Ancak, temyiz başvurusunda olduğu gibi, bu başvurusu da üç yıl boyunca cevapsız kalmış ve sonuç olarak durdurulmuştur. Prosedür, işlemleri gerçekten hızlandırma amacına hizmet etmemiş, başvurucu tazminat talebinde de bulunamamıştır.
Böylece 13. madde kapsamında ilk başvuru sahibinin hakları ihlal edilmiştir.
Ancak Mahkeme, yeni çözüm yolunun prensip olarak 13. maddeyle uyumlu olduğunu ve bu nedenle Mahkeme’ye benzer şikayetler getirmeden önce bu yolun tüketilmesi gerektiğini tespit etmiştir.
Adil Tazmin (Madde 41)
Mahkeme Arnavutluk’un başvuruculara manevi zarar bakımından sırasıyla 1.200 EURO ve 2.300 EURO, masraf ve giderler bakımından ise 1.200 EURO ödemesine karar vermiştir.
Karşıt görüşler
Yargıçlar Ravarani ve Dedov, ortak mutabık görüşe vardıklarını ifade etmişlerdir. Bu görüş de karara eklenmiştir.
Karar yalnızca İngilizce yazılmıştır.
Trackbacks & Pingbacks