İHAM’ın Špadijer v. Karadağ kararının özet çevirisi: “Erkek gardiyanların kadın mahpuslarla fiziksel temas kurduklarını ihbar ettiği için meslektaşlarının zorbalığına, fiziksel ve sözlü tacizine maruz kalan başvurucunun korunmaması, pozitif yükümlülüklerin ihlalidir.”
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) 9 Kasım 2021 tarihli Špadijer v. Karadağ kararında (başvuru No. 31549/18) oy birliğiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 8. maddesinin ihlaline hükmetmiştir.
Dava, çalıştığı kadın cezaevine erkek gardiyanların girmesi ve kadın mahkumlarla uygunsuz temas kurmalarını içeren bir olayı rapor etmesinin ardından başvurucu kadın gardiyanın zorbalığa uğraması ve bunu yetkililerle ele alma girişimleriyle ilgilidir.
Mahkeme özellikle, başvurucunun davasında yasal mekanizmaların uygulanma biçiminin yetersiz olduğunu ve bu durumdan ötürü Devletin başvurucunun haklarını koruma yükümlülüğünü ihlal ettiğini tespit etmiştir.
İngilizce olan kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın basın özeti çevirisi ise Ecem Coşkun tarafından yapılmıştır.
Špadijer v. Karadağ, Başvuru no. 31549/18, Karar Tarihi: 09.11.2021
Temel Olaylar
Başvurucu Daliborka Špadijer, 1978 doğumlu ve Podgorica’da yaşayan bir Karadağ vatandaşıdır.
2013 yılında, o sırada bir kadın cezaevinde vardiya şefi olan Špadijer; beş meslektaşını, erkek gardiyanların cezaevine girmesine izin verdikleri ve bunlardan bir erkek gardiyanın iki kadın mahkumla “fiziksel temas” kurduğu bir olayla ilgili olarak rapor etmiştir. Bu olaydan kısa bir süre sonra, bir meslektaşıyla göz korkutucu bir telefon görüşmesi yapmış ve ardından aracının ön camı kırılmıştır. Polise şikayet etmiştir. Herhangi bir kovuşturma yapılmamıştır.
Zorbalık davranışına ilişkin iddia edilen diğer olaylar meydana gelmiştir.
2013 yılında Špadijer’in olaya karışan meslektaşları, iki-üç ay boyunca %20 ile %30 maaş kesintisi cezasına çarptırılmıştır. Erkek gardiyanlardan biri de yargılama sırasında %40 maaş kesintisi ile işten uzaklaştırılmıştır.
O yılın ilerleyen zamanlarında, sonuncu gardiyan önüne tükürerek ona, “İşte kokuşmuş kaltak. Sadece 50 kilo verse, kabul edilebilir görünebilir.” şeklinde hakaret etmiştir. Başvurucu, cezaevi güvenliğine şikayet etmiştir. Vali şikayeti takip etmeyince vali yardımcısına başvurmuştur. Vali yardımcısı ise “Adalet Bakanı kendisini arasa bile, başvurucunun artık vardiya şefi olmayacağını” belirtmiştir.
Bayan Špadijer, bunu çok sayıda ve devam eden zorbalık olayının takip ettiğini ve birkaç kez hapishane hiyerarşisinin de kendisini desteklemediğini iddia etmiştir. Başvurucu, Eylül 2013’te hastalık iznine ayrılmıştır. Arabulucuya yaptığı şikayet reddedilmiştir. Kasım 2013’te mahkemeye başvurmuş ancak olumlu sonuç alamamıştır. Mahkeme, olayların zorbalık teşkil etmediğini ancak olaylardan dolayı travma sonrası stres yaşadığını tespit ettiğini belirtmiştir. Başvurucu, duruşma sürerken kimliği belirsiz bir saldırgan tarafından saldırıya uğramış, dövülmüş ve uyarılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararı daha sonra İstinaf Mahkemesi’nde ve Yargıtay’da onanmıştır ve başvurucunun yaptığı anayasa şikayeti reddedilmiştir. Aynı şekilde, Ombudsmanlık’a yapılan şikayet de boşa çıkmıştır.
Bayan Špadijer, sağlık nedenleriyle 2016 yılında emekli olmuştur.
Başvurucunun İhlal İddiaları
Başvurucu, 3. madde (insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağı), 6. madde (adil yargılanma hakkı) ve 13. maddeye (etkili başvuru hakkı) dayanarak, özellikle sürekli olarak zorbalığa uğramasının yol açtığı psikolojik zarardan ve yetkililerin onu koruyamamasından şikayetçi olmuştur.
Başvuru, 27 Haziran 2018 tarihinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ‘ne yapılmıştır.
Mahkeme’nin Kararı
Madde 8 (Özel Hayata Saygı Hakkı)
İlk olarak Mahkeme, başvurucunun ana şikayetinin 3. ve 6. maddeler yerine 8. madde kapsamında incelenmesi gerektiğine karar vermiştir. Mahkeme, olaylar ile ilgili makamların iddia edilen yetersiz tepkisi ile başvurucunun psikolojik sorunları arasında bir bağlantı olduğunu tespit etmiştir.
Mahkeme; Devletlerin, bu amaçla yasal bir çerçeve oluşturmak da dahil olmak üzere bireylerin fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü diğerlerinden korumakla yükümlü olduğunu yinelemiştir.
Mahkeme, iç hukukta zorbalık için yasalar bulunduğunu doğrulamıştır. Ancak, bu yasaların pratikte de çalışması gerekmektedir. Arabuluculuk sürecinin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Söz konusu olaylar ile başvurucunun sağlık durumu arasında bir bağlantı kurulmuş olmasına rağmen, başvurucu, olayların sıklığını önlem almak için yetersiz bulan mahkemelerden herhangi bir koruma almamıştır. Mahkeme, zorbalık şikayetlerinin ayrıntılı ve bütünlük içinde incelenmesi gerektiğini yinelemiş ve tüm bir bağlam dikkate alınarak bazı yalnızca ne sıklıkta meydana geldiğine bağlı olarak reddedilmemesi gerektiğini belirtmiştir; bazı bireysel olaylar tamamen incelenmemiş olarak kalmıştır. Mahkeme ayrıca, savcıların tepkisinin çok yavaş olduğunu ve davayı takip etme fırsatlarını reddettiklerini tespit etmiştir.
Genel olarak, Mahkeme, başvurucunun davasında – önemli ihbar bağlamı da dahil olmak üzere – yasal mekanizmaların uygulanma biçiminin yetersiz olduğunu ve Devletin bu madde uyarınca başvurucuyu koruma konusundaki pozitif yükümlülüğünü ihlal ettiğini tespit etmiştir.
Diğer Maddeler
Mahkeme, 8. madde kapsamında incelenen konularla aynı konular olduğu için, 13. madde kapsamındaki şikayetlerin esasının ayrıca incelemesine gerek olmadığına karar vermiştir.
Adil Tazmin (Madde 41)
Mahkeme, Karadağ’ın başvurucuya manevi tazminat olarak 4.500 Euro; masraf ve giderler için 1.000 Euro ödemesine karar vermiştir.
Ayrık Görüşler
Yargıç Yudkivska, kararın ekinde yer alan mutabık bir görüş bildirmiştir.
Trackbacks & Pingbacks