İçeriğe geç

İHAM’ın Sassi ve Benchellali v.  Fransa kararının özet çevirisi: “Başvurucuların Guantánamo Körfezi’nde istihbarat ziyaretleri sırasında verdikleri ifadelerin ceza yargılamasında aleyhlerinde delil ve mahkumiyet gerekçesi olarak kullanılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı ihlal edilmemiştir.”

by 15/12/2021

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) 25 Kasım 2021 tarihli Sassi ve Benchellali v.  Fransa kararında (başvuru no. 10917/15 ve 10941/15) oy çokluğuyla İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesinin ihlal edilmediğine hükmetmiştir.

Dava, Fransa’da başvurucular hakkında yürütülen ceza yargılamasının adil olup olmadığına ilişkindir. Başvurucular, ülkelerine iade edilmeden önce Guantánamo Körfezi Askeri Üssü’nde tutulmuştur. Bu tutulma döneminde verdikleri ifadelerin, daha sonra aleyhlerine ceza yargılaması kapsamında kullanıldığını ve Mahkeme’nin haklarında verdiği mahkûmiyet kararına dayanaklık ettiğini iddia etmektedirler.

Fransız uyruklu başvurucular, 2002 yılı Ocak ayından itibaren Küba’nın güneydoğu kıyısındaki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) üssünde konumlanan Guantánamo Körfezi’nde tutuldukları süre boyunca, Dışişleri Bakanlığı, Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSE) ve Bölgesel Gözetim Müdürlüğünün (DST) İstihbarat Birimi temsilcilerinden oluşan “üçlü misyon” tarafından üç kez ziyaret edilmiştir. 2004 yılı Temmuz ayında ABD yetkilileri başvurucuların Fransa’ya iadesine izin vermiştir. Başvurucular, Fransa’ya dönüşleri üzerine yakalanmış ve 27 Temmuz 2004 tarihinde gözaltına alınmışlardır.

Mahkeme, Sözleşme’nin 6. maddesinin ihlaline ilişkin iddiayı değerlendirmek için, Fransa’da ceza yargılamasının adil yapılıp yapılmadığını bir bütün olarak incelemiştir.

Öncelikle, Guantánamo Körfezi’ne yapılan üçlü misyon ziyaretlerinin tamamen idari nitelikte olduğu ve Fransa’da süregiden yargılama süreçleriyle ilgisinin olmaması sebebiyle, yerel mahkemelerin değerlendirmesini doğrulamıştır. Mahkeme, dava dosyasına dayanarak, misyonların amacının tutukluların kimliklerini tespit etmek ve istihbarat toplamak olduğuna, suç teşkil eden fillere ilişkin delil toplamak olmadığına karar vermiştir.

Ayrıca Mahkeme, Fransa’daki yargılamanın yürütülmesine ilişkin olarak, başvurucuların karakolda iken 13 kez sorgulandığını, soruşturma memurlarının sorularını detaylı şekilde, eylemlerin ardındaki sebepleri açıklayarak cevapladıklarına dikkat çekmiştir. Dosya kapsamında, başvurucular ile karakoldayken görüşmek için DST’nin yargı biriminden görevlendirilen yetkililerin, aynı kurumun istihbarat birimindeki meslektaşları tarafından Guantánamo Körfezi’nde toplanan istihbarat hakkında bilgi sahibi olduklarını gösteren hiçbir bilgi veya belge yoktur. Bu kapsamda başvurucular, müdafileri yanlarında hazır bulunurken,  sorgu hâkimi tarafından sırasıyla 10 ve 8 kez sorgulanmışlardır. Yargılama süresince de, savunmalarını açıkça ortaya koymuş, taleplerde bulunmuş ve Fransız Hukuku kapsamında imkânları bulunan yasal yollara başvurmuşlardır.

Her ne kadar başvurucuların Guantánamo Körfezi’ndeki tutuklulukları esnasında verdikleri ifadeler dava açılmadan önce dosyada bulunmakla birlikte, başvurucuların talebi üzerine gizlilik kaldırılarak dosyaya delil olarak eklenmesi ve bununla taraflar arasında bir tartışmanın açılmasının amaçlanması da Mahkeme tarafından ayrıca değerlendirilmiştir.  Ayrıca Mahkeme, dosya kapsamı değerlendirildiğinde, yerel mahkemeler tarafından kapsamlı gerekçeli kararların, başvurucular hakkında mahkûmiyet kararı verirken bu deliller dışında başka yollar ile toplanan delillere ve başvurucuların Fransa’da gözaltında iken ve soruşturma süresince verdikleri ifadelere dayandıklarını tespit etmiştir. Bunların içinde bilhassa daha sonra gerekçesi İstinaf  Mahkemesi tarafından onanan Ceza Mahkemesi kararı, DST’nin istihbarat birimine ait bir bilgi notu haricinde Guantánamo Körfezi’nde verilen ifadelerle ilişkisi olmayan delillere dayanmaktadır.

Son olarak, Guantánamo Körfezi’nde üçlü misyon sırasında alınan ifadelerinden hiçbirinin ceza yargılamasına gerekçe oluşturmamış veya mahkemeler tarafından mahkumiyet kararına dayanak olarak kullanılmamış olması sebebiyle, Mahkeme bu şartlar altında her iki başvurucu bakımından da yargılamanın adil olduğuna ve Sözleşme’nin 6. maddesinin ihlal edilmediği karar vermiştir.

Fransızca olan kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın basın özeti çevirisi ise Erse Kahraman tarafından yapılmıştır.

Sassi ve Benchellali v.  Fransa kararında (başvuru no. 10917/15 ve 10941/15), Karar Tarihi: 25.11.2021

Temel  Olaylar

Başvurucular Nizar Sassi ve Mourad Benchellali, 1979 ve 1981 doğumludur, Fransız uyruğuna sahiptir ve Saint Fons and Vénissieux’de yaşamaktadırlar.

Sassi ve Benchellali, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, Taliban’ın yanında savaşmak için gizlice gittikleri Afganistan’ta iken kaçmaya çalışmışlardır. Pakistan- Afganistan sınırında Pakistanlı yetkililer tarafından yakalanmış ve Amerikan kuvvetlerine teslim edilmişlerdir. 2002 yılı Ocak ayında Guantánamo Körfezi’ne, Küba’nın güneydoğu kıyısında bulunan ABD Askeri Üssü’ne nakledilmişlerdir.

2002 yılı Ocak ayında Bölgesel Gözetim Müdürlüğü, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) El-Kaide üyesi olmasının muhtemel olan ve CIA tarafından tutulan başvurucular dahil sekiz kişinin Fransız vatandaşı olduklarını iddia ettikleri bilgisini paylaştığını duyurmuştur. Bu bildirim üzerine, Fransız yetkilileri söz konusu kişilerin kimliklerini doğrulamak için bölgeye bir delegasyon göndermek için karar almıştır. Dış İşleri Bakanlığı tarafından bir Bakanlık yetkilisi, Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü’nden (DGSE) bir yetkili ve Bölgesel Gözetim Müdürlüğünün (DST) İstihbarat Biriminden bir yetkiliden oluşan “üçlü misyon” kurulmuştur.

İlk “üçlü misyon” Guantánamo üssünü 26-29 Ocak 2002 tarihleri arasında ziyaret etmiştir. Misyonun üyeleri Mourad Benchellali ile buluşmuş ve Fransız yetkililerinin sahip olduğu bilgiyi doğrulamıştır. 19 Şubat 2002’de, Fransız yetkililer Nizar Sassi’nin Guantánamo Körfezi’ne gelişi hakkında bilgilendirilmiştir.

İkinci “üçlü misyon” 26–31 Mart 2002 tarihleri arasında, başvurucular ile görüşmek ve Benchellali hakkında ilave bilgi edinmek için Guantánamo Körfezi’ne gitmiştir. Üçüncü üçlü misyon ziyareti 17-24 Ocak 2004 tarihleri arasında gerçekleşmiştir.

Sassi ve Benchellali’nin Fransa’ya dönüşlerini temin etmek için diplomatik müzakereler yürütülmüştür.

ABD’li yetkililer, 27 Temmuz 2004 tarihinde, Sassi ve Benchellali’nin Fransa’ya iadesine izin vermiştir. Dönüşleri üzerine, başvurucular DST’nin yargı birimi tarafından yakalanmış ve gözaltına alınmıştır. Bu süreçte, 13 kez tek başlarına sorgulanarak,  suçlandıkları bütün fiillere ilişkin kapsamlı bilgi vermişlerdir.

31 Temmuz 2004 tarihinde Sassi ve Benchellali hakkında ceza soruşturması başlatılmış ve bir terör eylemine ilişkin olarak ve terör eyleminde bulunmak tasarısı ile gerçek olmayan resmi belgelerin kullanılması ve bulundurulması suçlarından cezalandırılmaları talep edilmiştir. Bunun üzerin derhal tutuklanmışlardır.

Ceza yargılaması sırasında, Sassi ve Benchellali yanlarında müdafileri hazır bulunurken sorgu hâkimi tarafından sırasıyla 10 ve 8 kez sorgulanmışlardır.

Başvurucuların müdafisi tarafından 23 Eylül 2004 tarihinde Guantánamo Körfezi’ndeki görüşmeler sırasında DST tarafından oluşturulan tüm yazılı, işitsel-görsel ve ses kayıtlarının, notların ve raporların ve görüşmeleri yürüten kişilerin bilgilerinin getirtilmesi talep edilmiştir.  Ayrıca ceza soruşturmasına katılan iki DTS yetkilisinin dinlenilmesini talep etmiştir.

Sorgu hâkimi, 22 Ekim 2004 tarihli kararlar ile bu talepleri reddetmiştir. Bu karar, Paris İstinaf Mahkemesi’nin Soruşturma Bölümü tarafından onanmıştır.

28 Ocak 2005 tarihinde, Sassi ve Benchellali sorgu hâkiminin huzuruna çıkmadan yapılan bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını ve haklarında verilen soruşturma kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.  Suçlamaların bütün dayanağının, DST (istihbarat birimi) yetkililerin Guantánamo’da herhangi bir yasal çerçeve olmadan yaptıkları sorgulamalar olduğunu iddia etmektedirler. Paris İstinaf Mahkemesi’nin Soruşturma Bölümü, 4 Ekim 2005 tarihli karar ile bu talebi reddetmiş, dosya kapsamındaki belgelerin veya usul işlemlerinin değerlendirmeye alınmamasını gerektiren herhangi bir neden olmadığına karar vermiştir. Başvurucular, 12 Ocak 2006 tarihlerinde serbest bırakılmış ve haklarında koruma tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, bu uygulama da 12 Temmuz 2006 tarihinde Ceza Mahkemesi tarafından kaldırılmıştır.

Temyiz Mahkemesi Ceza Bölümü’nün 18 Ocak 2006 tarihli kararı ile, başvurucuların 4 Ekim 2005 tarihli karara karşı yaptığı temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bir veya birden fazla fiil ile ilişkili olarak, bir örgüte katılmak ve terör eylemi gerçekleştirmek için tasarıda bulunmak ve bunun yanı sıra, hileli olarak sahte olduğu tespit edilebilecek bir pasaportu elinde bulundurmak suçları ile Sassi ve Bechellali Paris Ceza Mahkemesi’nde 24 Nisan 2006 tarihli karar ile yargılanmaya başlamıştır.

Mahkeme, 27 Eylül 2006 tarihli ara kararında ilave bilgiler talep etmiştir.  İçişleri, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarından çeşitli belgeler, üzerlerindeki gizlilik kaldırılarak Mahkeme’ye gönderilmiş ve delil kabul edilmiştir.

Paris Ceza Mahkemesi tarafından 3,5, 10,12 ve 12 Aralık 2007 tarihlerinde esasa ilişkin inceleme yapılmıştır.

Ceza Mahkemesi’nin 19 Aralık 2007 tarihli kararı ile başvurucular hakkında dört yıl hapis cezası verilmiş, dava öncesi tutuklu kaldıkları süre ve Guantánamo Körfezi’nde hapsedilmeleri sonucunda yaşadıkları travma sonrası stres bozukluğu dikkate alınarak bu cezanın üç yılı ertelenmiştir. Ceza Mahkemesi, esasa ilişkin verilen bu kararının gerekçesini kapsamlı şekilde açıklamıştır. Gerekçeli kararda, Guantánamo Körfezi’nde üçlü misyon tarafından alınan ifadeler dışındaki diğer delillere dayanılmıştır. Yalnızca tek bir yerde, bir DST bilgi notuna atıf vardır.

Sassi ve Benchellali, kararı istinaf etmişlerdir. Avukatları, müvekkillerinin Guantánamo Körfezi’nde DST (istihbarat birimi) yetkileri tarafından yönlendirildiğini iddia etmektedir. Sonuçta, bu görüşmeler yanlarında bir avukat hazır bulunmadan yapılmıştır ve o dönem müvekkilleri zor bir durumdadır.

Paris İstinaf Mahkemesi, 24 Şubat 2009 tarihli kararında, dosya kapsamındaki belgeler ile başvurucuların Guantánamo Körfezi’nde ifadelerinin alındığı koşulların tespit edilebileceği görüşündedir.   Davada adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olarak, DST’nin delilleri sunarken adil davranmadığına hükmetmiş ve yargılama sürecini hükümsüz kılmıştır. Paris İstinaf Mahkemesi’nin Başsavcısı kararı temyiz etmiştir. Temyiz Mahkemesi’nde Başsavcının tebliğnamesinde, Guantánamo Körfezi’ndeki kararların yalnızca idari nitelikte olduğu ve bu sebeple yargılama sürecini geçersiz kılmasının mümkün olmadığı sebebiyle İstinaf Mahkemesi’nin kararının bozulması gerektiğini beyan etmiştir. Temyiz Mahkemesi’nin 17 Şubat 2001 tarihli kararında İstinaf Mahkemesi’nin kararı kaldırılmış ve farklı bir heyet tarafından incelenmesi için dosya aynı mahkemeye iade edilmiştir.

Fransız Temyiz Mahkemesi’nin 18 Mart 2021 tarihli kararında başvurucuların mahkumiyet kararı onanmıştır. Mahkeme, “DST’nin etkinlikleri adil yargılanma kapsamında savunma hakkının ihlalini teşkil etmeyeceği ve yargılamanın adil olmaması sonucunu doğurmayacağına” hükmetmiştir.

Sassi ve Benchellali kararı temyiz etmiş, ancak 3 Eylül 2014 tarihli karar ile temyiz başvurusu reddedilmiştir.

Başvurucunun İhlal İddiaları

Başvurucular, Sözleşmenin adil yargılanma hakkında ilişkin 6. maddesine dayanarak adil yargılanma hakkının ve savunma haklarının birden fazla kez ihlal edilmesi sebebiyle şikâyetçi olmuşlardır. Guantánamo Körfezi’nde ifadelerinin alındığı ve sorgulandıkları koşulların 6. maddenin ihlalini teşkil ettiğini ve bu ifadelerin kullanılmasının ceza yargılamasının adil olmasını engellendiği iddia etmektedirler.

Başvuru, 27 Şubat 2015 tarihinde İHAM’a yapılmıştır.

Mahkeme’nin Kararı

6. Madde

Mahkeme, Guantánamo Körfezi’ne 2002 yılı Ocak ayı ve Mart ayı ile 2004 yılı Ocak ayında olmak üzere üç kez yapılan, yukarıda bahsedilen üçlü misyon ziyaretlerinin pek çok amaç gütmekle birlikte, bunlardan hiçbirinin Sözleşme’nin 6. maddesi bakımından başvurucuların suç isnadı ile karşı karşıya olduğunu göstermeyeceği görüşündedir. Her ne kadar bu doğrultuda bir ceza soruşturması açılmış olsa dahi, Guantánamo Körfezi’ne yapılan misyonlar sadece idari nitelikte olup, yargılama süreçleri ile ilgisi bulunmamaktadır. Amaç, orada tutuklu bulunan kişilerin kimliklerini tespit etmek ve istihbarat toplamaktır, işlenen bir suça ilişkin delil toplamak değildir. Mahkeme’nin görüşü, Ceza Mahkemesi ve Paris İstinaf Mahkemesi tarafından açıklanan nedenlerle, Fransa’daki yargılama ile ilişkisi bulunmayan Guantánamo Körfezi’ne yapılan üçlü misyon ziyaretlerinde, Sözleşme’nin 6. maddesi bakımından başvurucular için yapılmış bir suç isnadı olmadığıdır.

Mahkeme, başvurucuların Fransa’daki yargılamalara ilişkin olarak, Guantánamo Körfezi’nde DST (istihbarat birimi) yetkilileri tarafından sorgulandıkları koşullar sebebiyle Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlal edilmesi sebebiyle şikâyetçi olduğunu görmektedir. Mahkeme, Fransız yetkililerine ilişkin bu şikâyetin 4 Nisan 2019 tarihli karar gereği kabul edilemez olduğuna hükmetmiştir. Bununla birlikte, Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, başvurucuların (bu durum yargılamanın yapıldığı devlet sınırları dışında gerçekleşse dahi) kötü muamele görüp görmediğine ilişkin iddiaların Fransız hâkimleri tarafından dikkate alınıp alınmadığı ve dikkate alındıysa ne ölçüde alındığını ve bunun adil yargılanmaya etkilerinin Mahkeme tarafından tespit edilmesi gerekmektedir. Bunu yaparak, ceza yargılamasının adil olup olmadığı Mahkemece değerlendirilecektir.

27 Temmuz 2004 tarihinde Fransa’ya gelmeleri üzerine gözaltına alınmalarından itibaren başvurucuların bir suç isnadı ile karşı karşıya kaldıkları ve dolayısıyla Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması kapsamına girdikleri konusunda taraflar mutabıktır. Ceza Mahkemesi, 27 Eylül 2006 tarihinde ek bilgilerin toplanmasına karar vermiştir. Bu durum, yalnızca bir kısım görüşmelerin değil, Guantánamo Körfezi’ne yapılan üçlü misyona ilişkin İçişleri, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarına ait muhtelif belgelerin gizliliklerinin kaldırılması sonucunu doğurmuştur. Bu belgeler dosya kapsamına dâhil edilmiş ve tarafların tartışmasına açık hale gelmiştir. Mahkemenin, bu ifadelerin yargılama sürecinde (hem soruşturma, hem de dava aşamasında) nasıl kullanıldığını değerlendirmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, Guantánamo Körfezi’nde üçlü misyon tarafından görüşmeler yapıldığı esnada, başvuruculara Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında onları sorgulayan yetkililer tarafından isnat edilen bir suç olmadığına ilişkin çıkarımına Mahkemece yeniden atıf yapılmaktadır. Fransız yetkililer tarafından başvurucular hakkında yürütülen yargılama, Guantánamo Körfezi’ndeki görüşmelerden alınmayan delillere dayanmaktadır. Mahkeme ayrıca bu görüşmelerdeki ifadelerin yerel mahkemelerin incelemesine sonradan dâhil olduğuna ve bununla bu ifadelerin başvurucuların mahkûmiyet kararına etkisinin olup olmadığının ve oldu ise ne ölçüde olduğunun belirlenmesinin ve savunma hakkının olası ihlallerinin sonradan giderilip giderilmediğinin tespit edilmesinin amaçlandığına dikkat çekilmiştir.

Mahkeme, öncelikle, başvurucuların Fransa’ya geldiklerinde DST’nin yargı birimi tarafından tutuklandığına ve gözaltına alındığını gözlemlemiştir. Fransa’daki ifade ve sorguların, Guantánamo Körfezi’ndeki üçlü misyona katılanlardan farklı kişiler tarafından yürütüldüğünde taraflar mutabıktır. Ayrıca dosya kapsamında, DST’nin yargı biriminden gözaltında ifade alınması için görevlendirilen yetkililerin, aynı kurumun istihbarat birimindeki meslektaşları tarafından Guantánamo Körfezi’nde toplanan istihbarat hakkında bilgi sahibi olduklarını gösteren hiçbir bilgi veya belge yoktur. Bunun yanı sıra, başvurucular gözaltındayken 13 defa dinlenmiş, soruşturma memurlarının seyahatleri, Afganistan’daki eğitimleri ve amaçları hakkında sordukları sorulara detaylı yanıtlar vermişlerdir.

İkinci olarak, müdafileri yanlarında hazır bulunurken,  sorgu hâkimi tarafından sırasıyla 10 ve 8 kez sorgulanmışlardır. Yargılama süresince de, savunmalarını açıkça ortaya koymuş, taleplerde bulunmuş ve Fransız Hukuku kapsamında imkânları bulunan tüm yasal yollara hem soruşturma, hem de kovuşturma aşamasında başvurmuşlardır. Talepleri üzerine 27 Eylül 2006 tarihli kararla ilave bilgilerin toplanması ilişkin ara karar verilmiştir. Dahası, gizliliğin kalkmasından sonra dosyaya eklenen belgelere erişim ve dolayısıyla bu bilgilerin içeriğini tartışmak için imkan elde etmişlerdir.

Son olarak, her ne kadar tartışmalı belgeler yargılamada kullanılmakla birlikte, Ceza Mahkemesi kararı ve tekrar değerlendirilmesi için Temyiz Mahkemesi tarafından iade edilmesinden sonra dosyayı inceleyen İstinaf Mahkemesi kararı neredeyse tamamen başka delillere dayandığını ortaya koymaktadır. Yerel mahkemeler, zaten istihbaratın sahip olduğu bilgilere ve başvurucuların gözaltındayken ve soruşturma esnasında verdikleri ifadelere dayanarak karar vermiştir. Mahkeme, Ceza Mahkemesi’nin, Guantánamo Körfezi’nde DST istihbarat biriminin istihbarat toplama eyleminin yeni bir bilgi içermediğine ilişkin tespitine dikkat çekmiştir.  Gerekçeleri İstinaf Mahkemesi tarafından da onanan Ceza Mahkemesi kararı, DST’nin istihbarat birimine ait bir bilgi notu haricinde Guantánamo Körfezi’nde verilen ifadelerle ilişkisi olmayan delillere dayanmaktadır.

Sonuçta, davayı yürüten mahkeme, başvurucuların amaçlarını, gerçek olmayan bir pasaport bulundurmalarını ve kullanmalarını, Londra üzerinden yaptıkları seyahati, bir terörist eyleme katılmalarına ilişkin farkındalıklarını ve Afganistan’daki Kandahar Bölgesi’ndeki al-Farouk kampında aldıkları eğitimlerini incelemiş ve bunu yaparken münhasıran başvurucuların Fransa’ya döndükten sonra alınan ifadelerine (özellikle de gözaltında alına ifadelere) dayanmıştır. Mahkeme, Benchellali’nin ailesine ilişkin bilgileri ve radikal İslamcı bir çevrede yaşamasını dikkate almıştır. Bununla ilgili olarak, cihatçı bir imam olan ve mücahitler için yardım toplayan Benchellali’nin babası aleyhine verilen kararlar ile Afganistan ve Çeçenistan’da savaşmak isteyen gönüllülere lojistik destek sağlayan bir ağın önemli kişilerinden olan annesi ve iki kardeşi aleyhine verilen kararlara atıf yapmıştır. Davayı yürüten mahkeme ayrıca aile üyelerinin 2002 yılında Romanville ve La Courneuve’de önlenen, İslamcı bir gruba ait terörist saldırının hazırlanmasına katkıda bulunduğunu da göz önüne almaktadır.

Mahkeme, başvurucular hakkında verilen mahkumiyet kararının gerekçelerinde, yalnızca tek bir yerde Guantánamo Körfezi’nde misyon tarafından toplanan bilgilere, 5 Nisan 2002 tarihli bir bilgi notuna, atıf olduğunu değerlendirmiştir.  Bu bilgi notu al-Farouk kampında bireysel silahların kullanımı, çarpışma stratejileri, topografi, patlayıcıların kullanımı gibi hususlarda verilen eğitimin içeriğini listelemektedir.

Sonuç olarak, Guantánamo Körfezi’nde üçlü misyon sırasında alınan ifadelerinden hiçbirinin ceza yargılamasına gerekçe oluşturmamış veya mahkemeler tarafından mahkumiyet kararına dayanak olarak kullanılmamış olması sebebiyle, Mahkeme bu şartlar altında her iki başvurucu bakımından da yargılamanın adil olduğuna hükmetmiştir.

Bu sebeple Sözleşme’nin 6. maddesi ihlal edilmemiştir.

Ayrık görüşler

Hakim Bardsen karara mutabık karşı oy yazısı yazmıştır.

Karar yalnızca Fransızca yazılmıştır.

From → Haberler

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: