İçeriğe geç

İHAM’ın Women’s Initiatives Supporting Group ve Diğerleri v. Gürcistan kararının özet çevirisi: “LGBT topluluğunun eylemine karşı-eylemcilerin saldırmasına göz yumulması ve nefret saikli şiddetin cezasız bırakılması, 3., 11. ve 14. maddenin ihlalidir.”

by 28/12/2021

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM/Mahkeme), 16 Aralık 2021 tarihli Women’s Initiatives Supporting Group ve Diğerleri v. Gürcistan kararında, oy birliği ile, 17 Mayıs 2013 tarihinde Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü’nde düzenlenen eylemde bir grubun LGBT eylemcilere saldırmasını, yetkililerin hem barışçıl göstericileri homofobik ve transfobik şiddete karşı korumakta hem de yeterli bir soruşturma yürütmekte başarısız olmasını Sözleşme’nin 3. maddesinde düzenlenen insanlıkdışı ve aşağılayıcı muamele yasağı ve Sözleşme’nin 11. maddesinde düzenlenen toplanma özgürlüğü ile bağlantılı olarak Sözleşme’nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağına aykırı bulmuştur.

Mahkeme, özellikle, yetkililerin, riskin farkında olmalarına rağmen LGBT eylemcileri saldırganlardan korumak için önlem almadığını tespit etmiştir. Bağımsız gazeteciler tarafından çekilen görüntüler gibi deliller, yetkililerin bu şiddet eylemlerine göz yumduklarını ve önyargı ile hareket ettiklerini gösteren deliller olmuştur.

Gerçekten de Mahkeme, eşi benzeri görülmemiş derecedeki bu şiddetin önceki yıllarda yapılan eylemlerde LGBT topluluğuna yönelik saldırılara ilişkin soruşturmaların yetkililer tarafından zamanında ve tarafsız bir şekilde sonuçlandırılmamış olmasından etkilendikleri ihtimalini göz ardı edememiştir. Önceki yıllardaki şiddet, Mahkeme’ye taşınmış ve Mahkeme, Sözleşme’nin ihlal edildiğine karar vermiştir. Identoba ve Diğerleri v. Gürcistan kararının basın özetini buradan okuyabilirsiniz.

Kararın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Kararın basın özeti çevirisi av. Benan Molu tarafından yapılmıştır.

Women’s Initiatives Supporting Group ve Diğerleri v. Gürcistan, Başvuru no. 73204/13 ve 74959/13, Karar tarihi: 16.12.2021

Temel olgular

Başvurucular 35 Gürcistan vatandaşı ve Women’s Initiatives Supporting Group ve Identoba adında, Gürcistan’da lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireylerin haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurulan iki sivil toplum kuruluşudur. Başvurucular bu sivil toplum kuruluşlarında çalışmaktadır veya bu kuruluşlara üyedir ve LGBT topluluğunun destekçisidir.

Nisan/Mayıs 2013’te başvurucular 17 Mayıs 2013 tarihinde Tiflis’te Rustaveli’de Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü’nde yapılacak yürüyüş sırasında radikal gruplara karşı onları korumaları için yetkililer ile iletişime geçmiştir. Başvurucular 20 dakika sürecek sessiz bir yürüyüş planlamıştır. Basında aşırı muhafazakar sivil toplum kuruluşlarının ve din adamlarının karşı-eylem ve başvurucu derneklerin çalışanlarına karşı sosyal medyada nefret söylemi içeren kampanyalar planladığı yer alınca, başvurucular, İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkililer ile görüşmüştür. Yetkililer, eyleme katılacak kişilerin güvenliğinin sağlanacağı konusunda güvence vermiştir. Yetkililer ayrıca 10.000 kişi olmaları beklenen karşı-eylemcilerle karşı karşıya kalmalarını engellemek amacıyla başvurucuların eylemlerinin Pushkin Meydanı’na alınmasını önermiştir.

17 Mayıs 2013 günü Pushkin Meydanı’na ilk gelen 12 başvurucu, kendilerini 35.000-40.000 karşı-eylemci ile karşı karşıya bulmuştur. Kalabalık ile başvurucular metal çitlerle ve ekipmansız/silahsız polislerden oluşan ince bir kordonla ayrılmıştır ve karşı-eylemciler bu sırada homofobik hakaretlerde ve ölüm tehditlerinde bulunmuştur. Çevik kuvvet yoktur.

Din adamları tarafından yönlendirilen yüzlerce karşı-eylemci, kordonu delmiş ve tahta sopalar ile demir coplar sallayıp küfür ederek 12 başvurucunun üzerine doğru koşmaya başlamıştır. Başvurucular polis tarafından sağlanan iki otobüse bindirilerek oradan uzaklaştırılmıştır.

Öfkeli karşı-eylemciler otobüslerin etrafını sarmış, otobüsleri sallamış, camlara sopa ve taş atmıştır. Otobüsler kalabalığın arasından çıkmayı başarmış ancak karşı-eylemcilerin arabaları otobüsün yolunu kesmiştir.

Başvurucular, Pushkin Meydanı’nda üst düzey yetkililer ile LGBT eyleminin polisler tarafından durdurulmasını isteyen rahipler arasında geçen müzakere ve karşı-eylemcilerin polis kordonunu delip geçtiği görüntüler de dahil olmak üzere, bağımsız gazeteciler tarafından eylem sırasında çekilen görüntüleri sunmuştur.

Bu sırada, diğer 15 başvurucu, Pushkin Meydanı’nın yanındaki bir sokakta saldırganlar tarafından çembere alınmıştır. Başvurucular, Birleşmiş Milletler’in Gürcistan ofisinin çalışanlarının yardımıyla yakındaki bir eve sığınmış ve polis minibüsü gelene kadar burada rehin kalmıştır. Başvurucular, minibüsün bütün yan ve ön camları kırıldıktan sonra minibüs ile kaçmayı başarmıştır. Başvuruculardan biri, camdan atılan taş ile beyin sarsıntısı geçirmiştir.

Geri kalan sekiz başvurucu, karşı-eylemcilerin arasında kalmış ve kendi başlarına olay yerinden kaçmıştır.

Öğleden sonra, Pushkin Meydanı’ndan polis otobüsü ile kaçan 12 başvurucudan biri, kayıp arkadaşlarını ve iş arkadaşlarını bulmak için tekrar şehir merkezine dönmüştür. Daha önce yapılan televizyon çekimlerinden başvurucuyu tanıyan karşı-eylemciler, başvurucuya saldırmış, tekme ve yumruk atmıştır. Başvurucu kaçmayı başarmış ve bir süpermarkete saklanmıştır. Saldırganlar bütün çıkışları tutmuştur. Süpermarket çalışanlarının aramasından sonra polis olay yerine gelmiş ve başvurucuya güvenliğinin ancak sakalını kesmeyi ve buradan polismiş gibi davranarak kaçmayı kabul etmesi halinde sağlanabileceğini söylemiştir. Polisler başvurucunun sakalını bir saatte kesmiş, bu sırada cep telefonuyla video çekmiş ve homofobik söylemlerde bulunmuştur. Başvurucu bunun ardından süpermarketten çıkabilmiştir.

İçişleri Bakanlığı, 17 Mayıs 2013 tarihinde meydana gelen şiddet olaylarına ilişkin bir soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonunda açılan iki davanın birinde din adamı da dahil olmak üzere dört karşı-eylemci beraat etmiştir, diğer dava ise hala devam etmektedir. Dört karşı-eylemciye idari yargılamalarda 45 Euro para cezası verilmiştir. 

Şikayetler

27 başvurucu Sözleşme’nin 3. maddesine (insanlıkdışı ve aşağılayıcı muamele yasağı) ve 14. maddesine (ayrımcılık yasağı) dayanarak, yetkililerin ülkede artan yoğun homofobinin farkında olmalarına rağmen onları saldırılara karşı korumakta başarısız olduğunu, devletin karşı-eylemcilerin eylemlere karşı olan düşmanca tavrına açıkça göz yumduğunu ve yürütülen soruşturmanın etkisiz olduğunu ileri sürmüştür.

Sivil toplum kuruluşları ve bütün başvurucular ayrıca, Sözleşme’nin 11. maddesi (toplanma özgürlüğü) ile bağlantılı olarak 14. maddesi altında, polisin homofobik ve transfobik saldırıları ve barışçıl eylemlerinin dağılmasını engellemek için önlem almadığından şikayet etmiştir.

15 ve 16 Kasım 2013 tarihinde İHAM’a başvurulmuştur.

Mahkeme’nin kararı

Sözleşme’nin 3. maddesi ile bağlantılı olarak 14. maddenin ihlali (insanlıkdışı muamele yasağı ile bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlali)

Mahkeme, 27 başvurucunun fiziksel olarak yaralanıp yaralanmadığının belirleyici olmadığına kanaat getirmiştir. Başvurucular, yoğun anksiyete ve duygusal ızdırap yaşadıkları bir duruma düşürülmüştür. Başvurucular sayıca kendilerinden fazla olan saldırganlar tarafından kuşatılmış, fiziksel ve sözlü saldırıya maruz kalmıştır ve homofobi burada açıkça temel rol oynamıştır. Böyle bir durum, insan onuruna saygı ile uyumlu değildir ve söz konusu şikayetlerin 3. ve 14. madde kapsamında değerlendirilmesi için aranan vehamet eşiğine ulaşmıştır.

Mahkeme ilk olarak başvuruculara uygulanan şiddetle ilgili soruşturmayı incelemiştir. Mahkeme, soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir şekilde yürütüldüğünü sorgulamıştır zira soruşturma, eylemin güvenliğini sağlama yükümlülüğü altında olan İçişleri Bakanlığı’na bağlı aynı birim tarafından yürütülmüştür. Ayrıca, iki ayrı ceza davası açılsa da, bu davaların ikisinde de elle tutulur bir sonuç alınamamıştır.

Bu sürecin bu kadar uzaması, yetkililerin homofobik ve/veya transfobik şiddeti soruşturmaktaki uzun süredir devam eden başarısızlıklarını -belki isteksizliklerini- de açığa çıkartmaktadır. O dönemde Gürcistan’da LGBT topluluğuna yönelik belgelenmiş düşmanlık da dikkate alındığında, yetkililerin böyle bir suçun işlenmesinde ayrımcılığın rol oynadığı ihtimalini araştırması zorunludur.

Bu sebeple Mahkeme, yerel makamların 27 başvurucuya yönelik nefret saikli kötü muameleyi etkili bir şekilde soruşturmakta başarısız olduğu ve bunun Sözleşme’nin 3. maddesiyle bağlantılı olarak Sözleşme’nin 14. maddesini ihlal ettiği sonucuna varmıştır.

Mahkeme daha sonra yetkililerin LGBT eylemcilerin saldırılara karşı korunması için uygun önlemlerin alınmadığı iddiasını incelemiştir.

Mahkeme, yetkililerin bu eyleme bağlı olarak meydana gelecek risklerin önceden farkında olması gerektiği kanaatindedir. Karşı-eylemciler niyetlerini eylemden önce açıklamıştır. Hükümet’in karşı-eylemcilerin sayısının bu kadar çok olacağını öngöremedikleri yönündeki argümanı ikna edici bulunmamıştır.  Dahası Mahkeme’ye göre, Hükümet’in, önceki yıllarda düzenlenen LGBT eylemlerindeki yönetim hatalarından ders çıkartması gerekirdi. Bu sebeple yetkililer, daha yüksek bir devlet koruması sağlama yükümlülüğü altındaydı.

Ancak buna verilen tek cevap, silahsız polislerden oluşan ince bir insan kordonu ve dağıtma planıdır ki bu da uygulamada kaosa yol açmıştır. Etkili önlemlerin alınmasındaki bu tarz eksiklikler, yetkililerin önyargı içeren bireysel eylemlere aktif katılımıyla birleşince resmi bir göz yummanın delili olmuştur.

Mahkeme bilhassa, polislerin bağımsız gazeteciler tarafından çekilen ve polislerin kordonu deldiği anda karşı-eylemcilere tepki gösterdiğini ve dahası, bazı yerlerde onlara bizzat alan açtığını gösteren video kayıtlarını not etmiştir. Üst düzey yetkililerin kamu düzenine yönelik ciddi tehditler sırasında kayıtsız kalırken rahiplerle durumu müzakere etmesi, özellikle kaygı vericidir.

Son olarak Mahkeme, saldırganlardan polis gibi davranarak kaçmak zorunda kalan başvurucu tarafından olayın açık ve tutarlı bir şekilde sunulan halini ikna edici bulmuştur. Mahkeme, olaya katılan polislerin devletin 3. ve 14. madde altındaki yükümlülüklerine aykırı bir şekilde, başvurucuyu aşağıladığını tespit etmiştir.

Bu sebeple Mahkeme, Sözleşme’nin 3. maddesiyle bağlantılı olarak 14. maddenin ihlal edildiğine bir kez daha karar vermiştir.

Sözleşme’nin 11. maddesi (toplanma özgürlüğü) ile bağlantılı olarak 14. maddenin ihlali

Mahkeme, başvurucuları korumak için etkili önlemler almanın hiçbir zaman yetkililerin önceliği olmadığını tespit etmiştir. Yetkililer, eylemin planlanması aşamasında gerekli yöntemleri değerlendirmemiş ve kendi rollerini eylemin dağıtılmasına yönelik bir plan tasarlamakla sınırlandırmıştır. Bu sebeple Mahkeme, devletin Sözleşme’nin 11. ve 14. madde altındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar vermiştir.

Adil tazmin (41. madde)

Mahkeme, Gürcistan’ın başvuruculara toplamda 193,500 Euro ödemesine karar vermiştir. Özellikle Mahkeme, beyin sarsıntısı geçiren başvurucuya 10.000 Euro ve süpermarkette polis tarafından rencide edilen başvurucuya 6.000 Euro ödenmesine karar vermiştir.

Karar yalnızca İngilizce yazılmıştır.

From → Haberler

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: