FORUM – Av. Benan Molu – İHAM ve Bakanlar Komitesi Kararlarına Göre Cemevlerinin Elektrik Faturaları ve Ayrımcılık
Elektrik, doğalgaz ve akaryakıta üst üste yapılan zamlar, pek çok kişiyi olumsuz etkiledi. Bazı işyeri sahipleri gelen elektrik faturalarını işyerlerinin camlarına yapıştırarak zamları protesto etti. Bu zamlardan etkilenen yerlerden biri de cemevleri. Alevi Federasyonları Derneği, cemevlerine gelen elektrik faturalarına tepki göstererek “Bu ülkede diğer ibadethanelere ne hak tanınıyorsa bize de onun sağlanmasını istiyoruz. Eşit yurttaşlık istiyoruz.” diyerek faturaları ödememe kararı aldıklarını ve mahkemeye başvuracaklarını duyurdu.[1]
Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmemesi ve buna bağlı olarak Alevilerin maruz kaldığı ayrımcılık, daha önce iki başvuruda İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM/Mahkeme) önüne gelmişti: Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye[2] ve İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye (Büyük Daire)[3].
Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı (CEM Vakfı) başvurusu, vakfın merkezinin de bulunduğu Yenibosna Cemevi’nin elektrik faturalarına ilişkindir. Vakıf müdürü, elektrik dağıtımından sorumlu BEDAŞ’a 2 Ağustos 2006 tarihinde bir yazı göndererek, Yenibosna Cemevi’nin bir ibadet yeri olarak elektrik faturalarını ödemekten muaf olduğunu ve faturaların gönderilmemesi gerektiğini belirtmiştir. BEDAŞ’ın Bakanlar Kurulu’nun 2002/4100 sayılı kararı uyarınca ibadethanelere uygulanan elektrik faturası muafiyetinin kaldırıldığını, ibadethanelerin elektrik faturalarının artık Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ödeneceğini bildirdiği yazısının ardından CEM Vakfı, bunun ayrımcılık olduğunu belirterek dava açmıştır. Yerel mahkeme, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “(…) Ne tarihi ne de bilimsel açıdan “Alevilik dini” olarak isimlendirilen herhangi bir din bulunmaması nedeniyle Yenibosna Pir Koca Ahmet Yesevi Cem Kültür Merkezi’nin ibadethane olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Aleviliğin İslam düşüncesindeki tasavvufi bir yorum ve anlayış olduğu dikkate alındığında, bu yer, isminden de anlaşılacağı üzere, bir kültür merkezidir (…)” görüşünü de dikkate alarak davayı reddetmiştir. Temyiz başvurusu da reddedilmiştir.
Bu kararın ardından CEM Vakfı, ibadethanelerin elektrik faturaları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ödenirken, bir ibadethane olan cemevlerinin faturalarının ödenmemesinin Alevilere karşı ayrımcılık olduğu iddiasıyla İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS/Sözleşme) 9. maddesinde düzenlenen inanç özgürlüğü ile bağlantılı olarak 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddiasıyla İHAM’a başvurmuştur.
İHAM, Sözleşme’nin taraf devletlere ibadethanelere özel bir statü verme yükümlülüğü getirmediğini ancak söz konusu başvuruda olduğu gibi, devletin ibadethanelere özel ve ayrıcalıklı bir statü tanıdığı durumlarda, devletin bu statüyü bazı din ve inanç gruplarının bu haktan yararlanmaması için ayrımcı bir şekilde kullanıp kullanmadığının belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.[4]
Mahkeme’ye göre, ibadethaneler için ayrıcalıklı bir statü belirlenirse, bu statüyü talep eden bütün dini gruplara, söz konusu statüden hakkaniyete uygun olarak faydalanmayı talep etme imkanı sunulması, nesnel ve ayrımcı olmayan kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlerin ayrımcı olmayan bir şekilde uygulanması gerekmektedir.[5]
CEM Vakfı’nın talebinin reddedilmesinin, Alevilik inancını bir din olarak değerlendirmeyen ve İslam dininin alanına giren işlerden sorumlu bir makam olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan bir görüş temelinde yerel mahkemelerin yaptığı değerlendirmeye dayandığını gözlemleyen İHAM, cemevlerinin de dini ibadetlerin yapılması için tahsis edildiğine ancak buna rağmen cemevlerinin maruz kaldığı farklı muamelenin, nesnel ve makul bir gerekçesi olmadığına, bu sebeple, ibadethanelere uygulanan elektrik faturasını ödemekten muaf tutmaya ilişkin uygulamanın, cemevleri bakımından dine dayalı bir ayrımcılık teşkil ettiğine karar vermiştir.[6] Bu sebeple, Sözleşme’nin 9. maddesiyle bağlantılı olarak 14. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bu karardan iki yıl sonra, Daire’nin davadan el çekmesi üzerine İHAM Büyük Dairesi, yalnızca İslam’ın Sünnilik mezhebine bağlı olan vatandaşlara sunulan dini kamu hizmetlerinin, Alevi inancını benimseyenler için de sunulması yönündeki taleplerin reddedilmesi, herhangi bir objektif veya makul gerekçe olmaksızın, karşılaştırılabilir bir durumda olan İslam’ın Sünni mezhebinin mensuplarına kıyasla daha dezavantajlı bir muameleyle karşı karşıya kalınması ve bu durumun devletin dini inançlar hususundaki tarafsızlık ve bağımsızlık görevini ihlal etmesi nedeniyle Alevilerin ayrımcılığa maruz kaldığı iddiasına ilişkin İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye başvurusunda din ve inanç özgürlüğü, ayrımcılık yasağı ve devletin bu konuda sahip olduğu pozitif yükümlülüklerle ilgili içtihadını derleyip, ilkeleri belirlemiştir.
Büyük Daire, devletin, Alevi topluluğuna, dini uygulamalarına ve ibadet yerlerine yönelik tutumunun devletin tarafsızlık göreviyle ve dini toplulukların özerk olarak var olma hakkıyla bağdaşmadığını, ilgili ve yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle devletin bu konudaki takdir yetkisini aştığını ve bu durumun demokratik bir toplumda gerekli olarak değerlendirilemeyeceğini belirleterek din ve inanç özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.[7] Yine Büyük Daire, devletin İslam’ın çoğunluk tarafından benimsenen anlayışına dini kamu hizmetleri biçiminde tanıdığı statü ile Alevilere tanınan statü arasındaki göze çarpan dengesizliğin haklı gerekçelere dayandırılmaması, Alevi toplumunun bu dini kamu hizmetlerinin neredeyse bütünüyle dışında bırakılması ve ayrıca, tazmin edici tedbirlerin mevcut olmaması gibi hususları dikkate alarak, Alevilerin Sözleşme’nin 14. maddesi uyarınca ayrımcılığa maruz kaldığını tespit etmiştir.[8]
Bu kararların kesinleşmesinin ardından davalar, İHAM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin önüne gelmiştir. Halihazırda Bakanlar Komitesi önünde Alevilerin maruz kaldığı farklı biçimlerdeki ayrımcılığa ilişkin dört dava bulunmaktadır: Nüfus cüzdanındaki din hanesine ilişkin Sinan Işık v. Türkiye davası; zorunlu din derslerine ilişkin Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye ile Mansur Yalçın ve Diğerleri v. Türkiye davaları; Cemevlerinin elektrik faturası ödemekten muaf tutulmamalarına ilişkin Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye davası; Alevilerin maruz kaldığı ayrımcılıklara ilişkin İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye davası.
Sinan Işık v. Türkiye kararı dışında kalan dört dava, Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye davası altında birleştirilmiş ve Bakanlar Komitesi tarafından Zengin grubu davaları adı altında incelenmeye başlamıştır.[9]
Bakanlar Komitesi, Zengin grubu davalarıyla ilgili son değerlendirmesini 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihli toplantıda yapmış ve İHAM kararlarında devletin Alevilere, onların inançlarına ve ibadet yerlerine karşı devletin tarafsız davranma ve özerk olarak var olma haklarını sağlama yükümlülüğüne aykırı bir şekilde davrandığının tespit edildiğini hatırlatarak, bireysel ve genel önlemlerle ilgili karar almıştır.[10]
Bu kararlarda cemevlerinin elektrik faturası ödemekten muaf tutulmalarıyla ilgili olarak Komite, CEM Vakfı’nın Eylül 2017’den bu yana elektrik faturası ödemekten muaf tutulup tutulmadığı ve bu ödemelerin iade edilmesi konusunda pratik bir çözüm üretilip üretilmediği konusunda, bir kez daha, Hükümet’ten cevap istemiştir.
Hatırlanacağı üzere, Hükümet, 2 Mart 2021 tarihinde İnsan Hakları Eylem Planı’nı duyurmuş ve bu Plan’da “Din ve Vicdan Özgürlüğünün En Geniş Anlamda Sağlanması” başlıklı 4.3 numaralı hedefte din ve inanç özgürlüğüne ilişkin yasal düzenlemelerin ve uygulamanın uluslararası insan hakları standartları ışığında gözden geçirileceği ve Adalet Bakanlığı’nın bu hedefi bir yıl içerisinde gerçekleştireceği belirtilmişti.[11] Bu bağlamda Eylem Planı’nda eğitim materyallerinin çoğulcu bir şekilde düzenlenmesi için Eğitim Bakanlığı’na da görev verilmişti.
Ancak İnanç Özgürlüğü Girişimi tarafından sunulan 9.2 bildiriminde de belirtildiği üzere, Eylem Planı’nda cemevlerinin elektrik faturalarına ilişkin özel bir hedef belirtilmemiş ve bu konuda herhangi bir yasal ve idari düzenleme yapılmadığı için cemevlerinin teker teker dava açmaları gerekmiştir ki bu da oldukça uzun süren, masraflı ve zahmetli bir süreçtir.[12]
Komite, daha önceki kararlarını tekrarlayarak, sadece başvurucu Vakfın değil, diğer cemevlerinin de elektrik faturalarını ödemekten muaf tutulmaları için gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve bunun için daha pratikler çözümler düşünülmesini talep etmiştir. Bu konuda yardıma hazır olduğunu belirten Komite, yetkilileri İnsan Hakları Eylem Planını, İHAM tarafından tespit edilen ihlalleri gidermeye elverişli çözüm odaklı tedbirler çerçevesinde hayata geçirmeye davet etmiştir.
Söz konusu davaların uzun süredir Komite önünde olduğunu ancak herhangi bir ilerleme kat edilemediğini belirten Komite, genel önlemlerle ilgili olumlu bir gelişme olmaması halinde ara karar alacağını, bu sebeple Mart 2023’te düzenlenecek toplantıda davaların incelenmesine devam edileceğini duyurmuştur.
Görüldüğü üzere, bu sebeple Bakanlar Komitesi tarafından Türkiye’ye karşı ihlal prosedürünün başlatıldığı bir dönemde Türkiye’nin İHAM kararlarını uygulamaya direndiği tek dava Osman Kavala kararı değildir. İHAM ve Bakanlar Komitesi kararları ile İnsan Hakları Eylem Planı doğrultusunda, cemevlerinin elektrik faturası ödemekten muaf tutulması ve Alevilere yönelik her türlü ayrımcılığa son verilmesi için gerekli adımların ivedilikle atılması gerekmektedir.
[1] https://www.dw.com/tr/alevi-dernekleri-federasyonundan-elektrik-faturas%C4%B1-tepkisi/a-60693289
[2] Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye, no. 32093/10, 02.12.2014.
[3] İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye, Büyük Daire, no. 62649/10, 26.04.2016.
[4] Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye, para. 48.
[5] Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye, para. 49.
[6] Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı v. Türkiye, para. 50-52.
[7] İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye, Büyük Daire, para. 124 ve 135.
[8] İzzettin Doğan ve Diğerleri v. Türkiye, Büyük Daire, para. 184-185.
[9] Bu davalar altında Hükümet ve sivil toplum kuruluşları tarafından sunulan görüşler, eylem planları ve Bakanlar Komitesi kararları için bkz: https://hudoc.exec.coe.int/eng?i=004-37090; https://hudoc.exec.coe.int/eng?i=004-37258 ve https://hudoc.exec.coe.int/eng?i=004-37402
[10] https://hudoc.exec.coe.int/eng?i=004-37258
[11] https://rayp.adalet.gov.tr/resimler/1/dosya/insan-haklari-ep02-03-202115-14.pdf, s. 66.
[12] https://hudoc.exec.coe.int/eng?i=DH-DD(2021)1078E, s. 14-15.