İçeriğe geç

FORUM – Dr Oya Yeğen – Şili’de Yeni Anayasa Sözü: 1980 Anayasası ve Temel Sorunları

by 19/11/2019

Dr Oya Yeğen

Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi

Şili’de Yeni Anayasa Sözü

Şili’de 18 Ekim’den beri süren eylemlerin açıkça ortaya koyduğu yeni anayasa talebi konusunda iktidar ve muhalefet partileri tarihi bir anlaşmaya vardılar. Askeri rejim döneminde yazılan ve demokrasiye geçişten sonra çeşitli değişikliklere uğrayan ve “otoriter” unsurlarından arındığı iddia edilen 1980 Anayasası’nın nasıl değişeceği konusunda bir yol haritası ilan edildi. Hükümet koalisyonundaki partiler ile muhalefet partilerinin vardığı 12 maddelik anlaşmaya göre[1], Nisan 2020’de gerçekleşecek referandumda halka yeni bir anayasa isteyip istemedikleri ve istiyorlarsa da bunun nasıl bir yöntemle hazırlanmasını talep ettikleri sorulacak.

Halkoylamasının sonucuna göre, kurucu meclis veya “karışık anayasal kongre” mekanizmalarından biri yeni anayasayı hazırlayacak. Birinci yöntem tercih edildiği takdirde, yeni anayasayı yapacak organın üyelerinin tamamı halk tarafından seçilecek. İkinci yöntem tercih edilir ise, üyelerinin yarısının vekillerden, diğer yarısının bu kongre için yapılacak bir seçim ile belirlenecek temsilcilerden oluşması planlanıyor. Yeni anayasayı hazırlayacak olan organın bir yıla yakın bir süre çalışmasına, oluşacak teklifin onaylanması için 2/3 oy çokluğu aranmasına ve sürecin sonunda katılımın zorunlu olduğu bir halkoylamasına gidilmesine karar verildi.

Şili’yi dört haftadır kasıp kavuran protestoların yeni bir anayasa talebi konusunda ortak bir duruşta birleşmesi şaşırtıcı değil. Yürürlüğe girdiği 1980 yılından beri 30’dan fazla defa değişikliğe uğramasına rağmen, Şili anayasası otoriter kaynağı ve kurduğu sosyo-ekonomik düzen sebebiyle, eleştirilerin hedefiydi. Sivil-asker ilişkilerini düzenleyen, seçilmemiş senatörlerin Kongre’de yer alması gibi çeşitli otoriter hükümleri kaldıran 2005 anayasa değişikliğinden sonra, adeta Şili’nin anayasa sorunu çözülmüş gibi davranan siyasi elitler, yıllardır kuvvetlenen yeni anayasa talebinin farkındalardı.

Sosyal eşitsizlik, ulaşım, sağlık ve eğitimin pahalılığı, emeklilik ve asgari maaşın düşüklüğünü protesto eden eylemcilerin farklı taleplerini karşılamak için yeni anayasa yazma çağrısı öncelikle eylemciler tarafından yapıldı. Üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve hatta kilise, protestoların başlamasından beri geçen sürede, yeni anayasa yapılmasını desteklediklerine dair açıklamalarda bulundular.[2] Sosyal adaletsizliğe karşı dört haftadır soluksuz devam eden sokak hareketinin bir kazanımı olarak görebileceğimiz “yeni anayasa” sözü, aslında uzun yıllardır tabandan büyüyen bir talebin neticesi. Belki de Pinochet döneminin (1973- 1990) en mühim mirası olan 1980 Anayasası’nın sonu böylece gelecek.

Sosyal Adaletsizliğe İsyan

Metro ücretine getirilen zammın ardından, öğrencilerin başlattıkları protestolar halkın geniş bir kesimi tarafından destek bulmuş, şiddet ve yağma olayları görülmesine rağmen ülkenin dört bir tarafında dört haftadır süren eylemleri yatıştırmak için Başkan Sebastián Piñera ve hükümetinin öne sürdüğü “tavizler” ve “reformlar” yetmemişti.

Eylemlerin şiddetlendiği ilk günlerde Şili’nin “güçlü bir düşmana karşı savaşta” olduğunu söyleyerek, olağanüstü hal ilan eden Piñera, Pinochet rejiminin sona erdiği 1990 yılından beri ilk defa, orduyu protestoları bastırmak için sokağa indirdi, ama başkent Santiago ve başka şehirlerde protestolarına devam eden göstericiler sokağa çıkma yasaklarına ve artan devlet şiddetine rağmen taleplerinde ısrarcı olmayı sürdürdüler. Piñera hükümeti önce zammı geri çekti, daha sonra özür dileyerek bir ekonomik reform paketi önerisinde bulundu; kabine değişikliğinde bulundu ve geçen Pazar hükümet kongrenin yeni bir anayasa hazırlayacağını ve halkın oyuna sunulacağını duyurdu. Fakat hükümetin yeni anayasanın “kurucu kongre” [3] tarafından hazırlanacağını söylemesi muhalefet partileri ve eylemciler tarafından yetersiz bulundu. Merkez-sol koalisyonu oluşturan bütün partilerin (toplam 14) 12 Kasım’da yaptıkları ortak açıklamada, Şili’nin günlerdir yaşadığı sosyal patlamanın  açıkça ortaya koyduğu anayasa talebinin katılımcı bir şekilde gerçekleşmesini desteklediklerini ve bu sürecin demokratik ve meşru kılınabilmesi için tercih edilmesi gereken yöntemin kurucu meclis mekanizması olduğunu ilan etmişlerdi. Hükümet ile muhalefet partilerinin 15 Kasım’da vardığı anlaşmaya göre, yeni bir “sosyal sözleşme” yapma amacıyla ilerleyecek süreçte, henüz yöntem belli olmasa da, katılımcı mekanizmalar işletilerek yeni bir anayasa yapma çalışmaları başlatılacak.

Yarım Kalan Yeni Anayasa Yapım Süreci

Şili geçtiğimiz yıllarda uzun soluklu eylemler yaşamıştı.[4] Özellikle 2011’deki öğrenci eylemleri, eğitimdeki adaletsizliği anayasal düzen ile ilişkilendirmiş, kaliteli ve ücretsiz eğitim taleplerini yeni bir anayasa yapım sürecine çağrı yaparak dile getirmişti. Öyle ki, tabandan gelen bu talep STK’lar, akademisyenler ve siyasiler tarafından da benimsenmiş ve tartışmaya açılmış, 2013 yılında Başkanlık seçimlerinde dokuz adaydan yedisi anayasa değişikliğini kampanya sözü olarak dile getirmişti. Bu tartışmalar sırasında, anayasanın hangi yöntem ile yapılacağı (kurucu meclis, kongre, özel bir komisyon) ve kısmi değişiklik mi getireceği yoksa tamamen mi değişeceği en çok tartışılan konu olmuştu. Resmi olmayan bir kampanya (marca tu voto) sonucu, oy pusulasını AC (asamblea constituyente) diye işaretleyerek kurucu meclis talebinde bulunan seçmenler oy kullananların yüzde 10’unu oluşturmuştu.

Merkez-sol koalisyonun adayı Michelle Bachelet’in başkan seçilmesi ile beraber, Şili Ekim 2015’te, üç evreden oluşan bir anayasa yapım sürecine girdi. İlk evresi yurttaşlık/anayasa eğitimleri ile tamamlandıktan sonra, ikinci evresi vatandaşların geniş katılımı ile gerçekleşen toplantılarda (Mart-Ağustos 2016)[5] müzakere yoluyla halkın talepleri toplandı.[6] Bu sürece yüz binden fazla vatandaş katıldı[7]. Fakat bundan sonraki süreç sekteye uğradı. Halktan gelen talepleri “sistemleştiren” bir raporun hazırlanması ve bu raporun[8] Başkan tarafından Kongre’ye teklif edilmesi planlanan anayasa değişikliği önerisinin temel çerçevesini oluşturması planlanmıştı.  Fakat bu süreçten doğan rapordan hazırlanan teklif yeni anayasa değildi- sadece Başkan’ın önerisiydi. Bachelet anayasa değişikliğini gerçekleştirebilmek için üç alternatif mekanizma sundu: senatör ve vekillerden oluşan karışık bir komisyon, vatandaşlar ve kongre üyelerinin karışık olduğu bir kongre veya kurucu meclis.  Temsiliyeti çarpıtan (binominal) seçim sisteminin 2015 yılında kaldırılmasından sonra 2017’de seçilecek olan ilk kongrenin hangi mekanizmanın kullanılmasına karar vereceği ve kongrenin dilerse referanduma giderek halkın anayasa değişiklik mekanizmasını belirleyebileceği açıklandı.

Fakat Nisan 2017’de hükümetin Kongre’ye anayasa değişikliği için verdiği teklif bu üç mekanizmayı öne sürmüyor, kompozisyonu hakkında detay vermeden Anayasal Kongre’nin yeni anayasayı hazırlayacağını belirtiyordu. Ayrıca, bu teklifin Kongre’de geçmesi için yüksek bir yeterli çoğunluk aranacaktı. İlk basamak olan Temsilciler Meclisi’nin anayasa komitesinde teklifin önemli maddeleri destek alamadı. Bachelet döneminin bitmesine üç ay kalmışken, yöntem ile ilgili teklif rafa kalkmış sayıldı.

İlk iki basamağında katılımcı bir süreçle ilerleyen anayasa yapma süreci, son basamağında şeffaf olmayan bir biçimde kapalı kapılar ardında gerçekleşti. Siyasi partiler müzakerelere dahil edilmedi. Vatandaşlarla gerçekleşen toplantılardan  elde edilen bildirimleri sistemleştiren raporun Başkan’ın yeni anayasa teklifine dönüşmesinin nasıl gerçekleştiği ve taleplerin ne ölçüde karşılandığı eleştiri konusu oldu. Ayrıca, teklif edilen yeni anayasanın içerik ve yapı bakımından 1980 Anayasası’nı takip ettiği bir diğer eleştirilen unsur oldu. Fakat bu teklif, yürürlükteki Pinochet anayasasının en çok eleştirilen sosyal ve ekonomik içeriğine dair önemli değişiklikler getiriyordu. Yerli halkların haklarını ve eski anayasada yer almayan (çocuk hakları gibi) veya zayıf düzenlenmiş hakları (sağlık ve eğitim) tanıyordu. Belki de getirdiği en önemli değişiklik, anayasanın ekonomik sistem tercihini ortaya koyan devletin ancak özel sektör yetersiz olduğunda müdahale etme ilkesini (principio de subsidariedad) terk etmesiydi. Fakat Bachelet’in Mart 2018’de başkanlık koltuğundan ayrılmasına günler kala sunduğu ve siyasi partiler tarafından benimsenmeyen yeni anayasa teklifi, yeni Başkan Piñera döneminde unutuldu.[9]

1980 Anayasası’nın değiştirilmesi talebinin altında yatan nedenler:

Şili Anayasası’nın kökeni: Anayasanın eleştirilen özelliklerinin başında otokratik kökeni geliyor.[10] Salvador Allende’nin 1973’te bir darbe ile devrilmesinden sonra 17 yıl görevde kalan Augusto Pinochet döneminde, askeri rejimin kurduğu siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin kalıcı olması için “korumalı demokrasi” sağlayan bir anayasa hazırlandı. Junta’nın çalışma grubunun son rötuşlarını verdiği anayasa, bütün partilerin yasaklı olduğu, olağanüstü halin devam ettiği bir ortamda gerçekleşen bir anayasa referandumuyla % 67 evet oyu alarak onaylandı.[11]

Yapılan anayasa değişiklikleri, 1980 Anayasası’nın gayri meşru kökenini unutturmadı. Öyle ki, 2005 anayasa değişikliklerinde merkez-sol koalisyonundan (Concertación) gelen Başkan Ricardo Lagos’un sembolik olarak Pinochet’nin imzasının yerine kendi imzasını atıp, Şili’nin demokratik geçiş sürecini tamamlamış olduğunu ilan etmesi, anayasal değişiklik talebini dindirmedi.

Anayasa’nın demokratik kilitleri: 1980 Anayasası’na getirilen bir diğer eleştiri de, toplumsal talepleri karşılamaya engel olan kurumların varlığını sürdürmesidir. Anayasada değişiklik yapılabilmesi için yüksek oy çokluğu  aranıyor olması; eğitim, anayasa mahkemesi, partiler, merkez bankası, seçim gibi bir çok farklı konunun organik kanunlarla (leyes orgánicas constitucionales) düzenlenmesi ve bunları değiştirebilmek için farklı bir oy çokluğu aranıyor olması; ve de Anayasa Mahkemesi’nin sağ koalisyonun veto kapasitesini artıran bir kurum olarak çalışıyor olması eleştiriliyor.

Mesela 2006 yılında yaşanan öğrenci hareketinin taleplerine duyarlı olabilecek bir Kongre çoğunluğu olmasına rağmen, eğitimin bir organik yasa ile düzenleniyor olması ve bunu değiştirmek için Kongre’de 4/7 çoğunluk gerekmesi nedeniyle değişiklik yapmanın önü tıkanmıştı. Bachelet döneminde Kongre’nin geçirdiği çalışma yasasını sağ koalisyonu partiler Anayasa Mahkemesi’ne (Tribunal Constitucional) taşımışlar ve sendikaları güçlendiren çeşitli hükümleri yüksek mahkeme tarafından 2016’da anayasaya aykırı ilan edilmişti. Kürtaj yasağını kısmi kaldıran ve tecavüz ve anne ve/veya bebeğin hayatını tehdit eden durumlarda  kürtaj yapılabilmesini sağlayan 2018 tarihli yasanın bir hükmü, yine sağ partili vekillerin Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları itiraz sonucu, anayasaya aykırı bulunmadıysa da özel hastane ve kliniklerin kürtaj yapmayı reddedebilmesinin önü açılmıştı. Yakın zamanda Kongre’de onaylanan haftalık çalışma saatini 40 saat olarak düzenleyen yeni yasanın da aynı şekilde Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak iptal edilmesi gündemdeydi. Bu ve bunun gibi örnekler, 1980 Anayasası’nın oluşturduğu kurumların demokratik talepleri yansıtmada engel olduğunun kanıtı olarak değerlendiriliyor.

Anayasa’nın kurduğu ekonomik model: Sosyal adaletsizlikle ancak yeni bir toplumsal sözleşme yaparak mücadele edilebileceği savının altında yatan en kuvvetli sebep ise, 1980 Anayasası’nın haklar ve özgürlükler konusunda son derece kısıtlayıcı olması ve bir çok alanda sorumluğu özel sektöre bırakması yatıyor. Mesela, anayasa eğitim hakkından bahsetmiyor, ama öğrenme özgürlüğünden bahsediyor. Sosyal sigorta, sağlık, eğitim, iş ve sendika konularında sorumluluğu serbest piyasaya bırakıyor. Belli bir ekonomik model empoze etmesi sebebiyle eleştirilen anayasanın temel yaklaşımı (principio de subsidariedad) devleti, ancak özel sektör yetersiz kaldığında devreye girebilen tamamlayıcı bir idare şekli olarak addediyor.

Şili’yi son bir aydır paralize eden protestolarda en az 23 kişi hayatını kaybetti, 7000’den fazla kişi göz altına alındı, binlerce kişi yaralandı- 200’den fazla kişi gözlerini kaybetti.  Bu sosyal patlamanın ortaya koyduğu yeni anayasa talebini siyasi liderlerin kabul etmiş olması, her ne kadar bir çıkış umudu yaratmış ise de, yeni anayasadan beklentilerin çok yüksek olduğu unutulmamalı. Eylemcilerin ortaya koyduğu sosyal ve ekonomik talepler hükümet tarafından acilen gündeme alınmaz, olaylar sırasında yaşanan hak ihlalleri cezasız kalır (ve devam ederse) yeni anayasa yapım süreci toplumsal isyanı dindirmede yetersiz kalabilir. Fakat bu ihtimal, eylemlerin çok büyük bir kazanım elde ettiği gerçeğini yadsımamıza da sebep olmamalıdır.

[1] Sadece Komünist Parti bu anlaşmanın dışında kaldı ve imzasını vermedi.

[2] En son yapılan kamuoyu anketlerine göre (11 Kasım 2019) Şili halkının % 78’i yeni bir anayasa istiyor ve 54% kurucu meclisin yeni anayasayı hazırlamasından yana tercihte bulunuyor, bknz. https://www.cadem.cl/encuestas/estudio-no-304-11-de-noviembre/

[3] Literatürde de tam karşılığı olmayan bir kavram olan “Congreso Constituyente” ile kastedilen organın halen seçilmiş olan Kongre mi yoksa yeni bir seçimle göreve geçecek Kongre mi olduğu açıklık kazanmamıştı.

[4] 2011’deki öğrenci hareketine öncülük etmiş olan, 2006 protestoları liseli öğrenciler tarafından gerçekleştirilmişti. Geçen ayki metro zammını ilk protesto etmeye başlayan da turnikelerin üzerinden ödeme yapmadan geçen lise öğrencileri oldu. Şili’de 2018 yılında yaşanan cinsel istismar ve tacize karşı eylemler de ilk olarak üniversite öğrencilerinin fakülteleri işgal etmesi ile başlamış, ülke aylarca feminist sokak eylemleri ile çalkalanmıştı.

[5] Latin Amerika’nın geleneksel bir pratiği olan vatandaşların katılımıyla gerçekleşen cabildo yöntemi ile gerçekleşti.

[6] Bachelet’in katılımcı evrenin yürütülmesi için atamış olduğu konseyin (Consejo Ciudadano de Observadores) üyelerinin çoğunun erkek ve hukuk mezunu olması, yerli halktan sadece bir üye olması eleştiri konularından biri olmuştu.

[7] Bireysel Danışma (90.804 kişi) Kendini Toplayan Yerel Toplantılar (ELA) (105.161 kişi), il konseyleri ve bölge konseyleri. İl konseyleri  (12.852  kişi) ve bölge konseyleri toplantıları (8.621 kişi) gerçekleşti.

[8] Bases ciudadanas para la Nueva Constitución.

[9] Katılımcı sürecin verileri için, bknz. http://constitucionabierta.cl. Bu süreci irdeleyen akademik makaleler için, bknz. https://anales.uchile.cl/index.php/ANUC/issue/view/4394. Süreç ile ilgili daha kampsamlı bilgi ve analiz için, bknz. http://constitutionnet.org/sites/default/files/2018-05/An-assessment-of-the-Chilean-constituent-process.pdf.

[10] Claudia Heiss, “Legitimacy crisis and the constitutional problem in Chile: A legacy of authoritarianism” Constellations 2017 24:470–479.

[11] Referandumda yapılan seçim hileleri sonraki yıllarda ortaya konuldu, bknz. Claudio Fuentes (2013) El Fraude Crónica sobre el plebiscito de la Constitución de 1980. Santiago: Hueders.

 

Anayasa Gündemi – FORUM sayfasında yayınlanan yazılar herhangi bir denetimden veya hakem kontrolünden geçmemektedir. Yazıların içeriğinden yalnızca yazar(lar) sorumludur. Yazılar ancak kaynak gösterilerek ve link verilerek kullanılabilir. 

From → forum

Yorum Yapın

Yorum bırakın