İçeriğe geç

İHAM’ın Mandli ve diğerleri v. Macaristan kararının özet çevirisi: “Gazetecilerin, Meclis’in izin verilmeyen bir yerinde vekillere soru sorması nedeniyle beş ay boyunca Meclis’e giriş akreditasyonlarının askıya alınması, ifade özgürlüğünün ihlalidir.”

by 02/06/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), 26 Mayıs 2020 tarihinde verdiği Mándli ve Diğerleri v. Macaristan kararında, gazeteci olan başvurucuların Meclis’e girişine izin veren akreditasyonların askıya alınmasının ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddeye aykırı olduğuna karar vermiştir. Mahkeme özellikle, çeşitli basın kuruluşlarında çalışan gazetecilerin Merkez Bankası’nın ödemeleriyle ilgili yani kamu yararı içeren bir konuyla ilgili haber yapmakta olduğunu dikkate almıştır.

Başvurucuların akreditasyonları, belirlenen alanın dışında röportaj yapmaya çalıştıkları için askıya alınmıştır.

Mahkeme, başvurucuların akreditasyonlarının askıya alınmasına karşı başvurabilecekleri hiçbir mekanizma olmadığını, onlara uygulanan bu yaptırımın yeterli güvenceler içermediğini belirtmiştir.

Kararın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Kararın özet çevirisini Av. Benan Molu ve Av. Ramazan Demir yapmıştır.

Mándli ve Diğerleri v. Macaristan, Başvuru no. 63164/16, 26.05.2020

Başvuru konusu olayların özeti

Başvurucular Iván Szabolcs Mándli, Ferenc Bakro-Nagy, Tamás Fabián, Norbert Fekete, Balázs Kaufmann, ve Klára Anikó Kovács, sırasıyla 1975, 1967, 1987, 1976, 1987 ve 1978 doğumlu Macaristan vatandaşıdırlar. Başvurucular, Dunaharaszti’de yaşayan Bay Mandli ve Nyíregyháza’da yaşayan Bay Fabian dışında, Budapeşte’de yaşamaktadır.

Her biri index.hu24.hu  ve hvg.hu gibi çeşitli basın kuruluşunda çalışan başvurucular Nisan 2016’da Meclis’te bir genel kurulu takip etmek için akreditasyon almıştır.

Başvurucular, Macaristan Merkez Bankası’nın ödeme iddialarına ilişkin meclis sözcüsü, başbakan ve birçok meclis üyesine sorular sormak istemişlerdir. Sorularını, önceden haber vermeden ve meclisin kayıt için belirlenen alanın dışında sormuşlardır. Birçok milletvekili cevap vermeyi reddetmiştir.

Başvurucular, Başbakanlık basın ofisi ve Meclis görevlileri tarafından izin verilen ve belirlenmiş bir alanın dışında kayıt aldıkları konusunda uyarılmıştır. Ertesi gün, meclis sözcüsü tarafından, diğer nedenlerin yanında, “ izinsiz kayıt aldıkları ve açık ve kasti bir şekilde kuralları ihlal ettikleri” gerekçesiyle Meclis akreditasyonları askıya alınmıştır.

Haziran ayı genel kurulunda görüşülecek olan Macaristan Anayasası’nın altıncı değişiklik görüşmelerini takip etmek ve haberleştirmek için talepte bulunmuşlar ancak herhangi bir cevap alamamışlardır.

Meclis sözcüsü, Eylül 2016’da askıya alma kararını kaldırmış ve başvuruculara Meclis’e girebileceklerini bildirmiştir.

Başvurucuların ihlal iddiaları

Başvurucular, Parlamento’ya giriş için akreditasyonlarının askıya alınmasının Sözleşme’nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Sözleşme’nin 6. maddesinin (mahkemeye erişim hakkı) ve 13. maddesinin (etkili başvuru yolu hakkı) altında başvurucular, kendilerine uygulanan yaptırıma karşı iç hukukta başvurabilecekleri etkili bir başvuru yolu olmadığından, özellikle, Meclis sözcüsünün kararını mahkemeye taşıyamadıklarından şikayetçi olmuştur.

26 Ekim 2016 tarihinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştır.

Başvuruya, Media Legal Defence Initiative, Helsinki Foundation for Human Rights, OSSIGENO per l’informazione, Media Development Center, Mass Media Defence Centre ve Civil Liberties Union for Europe, üçüncü taraf görüşü sunmuştur.

Sivil toplum kuruluşlarına göre, Meclisler, demokratik toplumlarda siyasi tartışmaların merkezindedir ve basının Meclis binalarına erişimi, kamu yararını ilgilendirmektedir. Gazetecilere verilecek disiplin cezaları, orantılı olmalı, ifade özgürlüğünün kullanımı üzerinde sınırlandırıcı bir etkisi olmamalıdır. Gazetecilerin Meclis binalarından haber yapmalarının engellenmesi yalnızca basının haber alma ve kamuoyuyla paylaşma hakkının önemine bir müdahale değildir. Aynı zamanda ülkedeki siyasi olaylara ilişkin bilgilerin toplanmasını da engeller.

Mahkeme’nin karar

10. madde (ifade özgürlüğü)

Mahkeme, gazeteci olan başvurucuların Meclis binasına girişlerinin yaklaşık beş ay boyunca (26 Nisan 2016 tarihinden 12 Eylül 2016 tarihine kadar) engellenmesinin, kendi kişisel deneyimleri doğrultusunda Meclis’ten ilk elden haber ve bilgi amalarının önünde olumsuz bir etkisi olduğunu not eder.

Mahkeme, bunun başvurucuların ifade özgürlüklerine yönelik bir müdahale olduğunu kabul ettikten sonra bu müdahalenin Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kanunla öngörülüp öngörülmediğini, meşru bir amacı olup olmadığını ve demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını incelemiştir.

Söz konusu başvuruda her ne kadar taraflar müdahalenin kanunla öngörüldüğü konusunda farklı fikirlerde olsa da, Mahkeme, müdahalenin yasal dayanağının Meclis Yasası ve Sözcülük Talimatı olduğu görüşündedir. Ayrıca Mahkeme’ye göre, Meclis’in etkili bir şekilde işleyişinin sekteye uğramasının önlenmesi (kargaşanın önlenmesi) ve milletvekillerinin haklarının korunması (başka kişilerin haklarının korunması), müdahalenin meşru amaçları arasındadır.

Mahkeme için başvurucuların şikayetçi olduğu müdahalenin ana meselesi “demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığıdır”.

İçtihatlarında belirlediği ilkeleri tekrarla, gazeteciler için 10. madde korumasının, onların sorumlu gazetecilik ilkelerine uygun olarak iyiniyetli bir şekilde doğru ve güvenilir bilgi edinme çabasına bağlı olduğunu ifade etmiştir.

Sorumlu gazetecilik kavramı yalnızca içerikle sınırlı olmayıp, gazetecinin davranışının hukuka uygunluğunu ve yetkililerle kamusal ilişkilenmesini de içermektedir.

Mahkeme, başvurucuların milletvekillerinden bilgi almaya çalışırken belirli bazı alanlarda görüntü alınmaması gibi Meclis’in davranış kurallarına aykırı davrandıklarını not eder. Mahkeme, siyasi konularla ilgili bilgi aktarmalarından dolayı değil, daha ziyade yer ve davranışlarından dolayı cezalandırıldıklarına ikna olmuştur. Ancak söz konusu tedbir, gazetecilerin Meclis çalışmalarını haber yapma gibi gazetecilik faaliyetlerini sınırlandırmıştır.

Mahkeme, Hükümet’in ihtilaf konusu kayıtların, bir konunun kamuoyunun ilgisine sunmak değil, meclis üyelerini sansasyonel bir şekilde haberleştirme amacına yönelik olduğu ve bu nedenle de meclis gazeteciliği ile aynı korumayı görmediği şeklindeki görüşüne katılmamaktadır.

Aslında, başvurucular Merkez Bankası ile ilgili yasadışı ödemelere ilişkin meclis üyelerinin tepkilerini öğrenmeye çalışmışlardır ki bu da kamu yararını ilgilendiren önemli bir meseledir.

Mahkeme, basın özgürlüğünün, politikacılara kamuoyunun kaygılarına tepki ve cevap verme imkanı vermediğini; bunun da herkese özgür siyasi tartışmaya katılmak gibi demokratik toplumun özünü oluşturan bir imkan sunduğunu ifade etmiştir.

Ne Mahkeme ne de yerel mahkemeler, haber yapmak ile ilgili gerekli teknikler konusunda kendi görüşlerini basınının görüşlerinin yerine koyamaz. Bu nedenle Mahkeme, ihtilaf konusu olayın kamu yararına dair olduğunu ve başvurucuların, sonraki haberler için Meclis’e girme izinlerinin, kamunun meşru haber alma hakkını ilgilendirdiğini kabul etmiştir.

Mahkeme, Meclis düzeninin korunması ve Meclis üyelerinin haklarını da incelemiştir. Meclislerin bina ve eklentilerinde düzenlemeler yapmalarını, meclis çalışmalarının aksamasını önlemek için örneğin kayıt için belirli alanların belirlenmesini prensipte kabul eden Mahkeme, bu tür düzenlemeler için inceleme alanının sınırlı olacağını ifade etmiştir.

Bu nedenle Mahkeme, başvurucuların ifade özgürlüklerine getirilen sınırlama için suiistimale karşı etkili ve yeterli koruma yolları sağlanıp sağlanmadığına eğilecektir. Mahkeme, meclis sözcüsünün başvurucularla ilgili talimatının, yaptırımın muhtemel sonuçları ya da gazetecilik faaliyetine ilişkin herhangi bir değerlendirme içermesine gerek olmadığını not eder.

Ayrıca, sorumlu yazı işleri müdürüne uygulanan tedbiri haber vermek amaçlı mektup göndermek gibi, tedbir uygulanan kişilere karar alma sürecine dahil olma imkanı sağlanmamıştır. Ne Sözcü’nün talimatı ne de başvurucuların Meclis’e girmelerinin engellemesi kararı kısıtlama süresini tam olarak içermemiş, başvurucuların devamında sundukları Meclis’e girme talepleri ise cevapsız bırakılmıştır. Son olarak, Sözcü’nün talimatı, başvurucuların itirazlarını sunabileceği herhangi bir etkili başvuru yolu sunmamıştır.

2017 yılının Temmuz ayında yürürlüğe giren Sözcülük Talimatı değişikliği, akreditasyon kısıtlaması için bir süre sınırı, tedbirin değerlendirilmesi ile ilgili adımları ve gazeteciler için tazminat talep etme imkanını getirmiştir.

Mahkeme, başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, uygun usulü koruma yolları sağlanmadığı için izlenen meşru amaçlara uygun olmadığına karar vermiştir. Bu nedenle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığına ve 10. Maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Diğer ihlal iddiaları

Mahkeme, Sözleşme’nin 10. maddesi altında vardığı tespitlerin yeterli olduğuna, bu nedenle Sözleşme’nin 6. ve 13. maddelerinin ihlal edildiği şikayetlerinin kabul edilebilir olup olmadığına ve esasına girmeye gerek olmadığına karar vermiştir.

Adil tazmin (41. madde)

Mahkeme, ihlal kararının kendisinin başvurucunun yaşadığı manevi zarar için yeterli olduğuna karar vermiştir. Macaristan’ın başvuruculara masraf ve harcamalar için 4.575 Euro ödemesine karar verilmiştir.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: