İçeriğe geç

İHAM’ın Y.T. v. Bulgaristan kararının özet çevirisi: “Trans erkek başvurucunun cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması taleplerinin yeterli gerekçe gösterilmeden reddedilmesi, özel hayata saygı hakkının ihlalidir.”

by 14/07/2020

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, 9 Temmuz 2020 tarihli Y.T. v. Bulgaristan Daire kararıyla, oybirliğiyle:

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 8. maddesinin (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir.

İlgili dava, fiziksel görünümünü değiştirmek için çeşitli adımlar atan Y.T. isminde bir trans erkekle ilgili olup, Bulgaristan mahkemeleri tarafından cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması taleplerinin reddedilmesine dayanmaktadır. Başvurucu, cinsiyet kimliğinin ergenlik döneminden beri farkında olduğunu ve toplumsal hayatını bir erkek olarak sürdürdüğünü ifade etmektedir.

Mahkeme, yargı yetkililerinin, Y.T.’nin fiziksel görünümünü değiştirmeye başlamasıyla bir cinsiyet uyum süreci içinde olduğunu ve kendisinin sosyal ve ailesel hayatını uzun süredir erkek olarak devam ettirdiğini ortaya koyduğunu tespit etmiştir. Bununla birlikte, söz konusu cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması talebinin kamu yararıyla bağdaşmadığını ve talebin reddedilmesi gerektiği kanaatinde olan yetkililer, ilgili kamu yararı niteliğini ortaya koyamamış ve Y.T.’nin cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması hakkıyla ilgili yarar arasında bir dengeleme faaliyetinde bulunmamışlardır.

Mahkeme, yerel mahkemelerinin gerekçelendirmesindeki katılığın, Y.T.’yi –makul bir sebep olmaksızın ve kesintisiz bir süre için– oldukça sorunlu bir konuma yerleştirdiğini, başvurucunun kırılganlık, aşağılanma ve kaygı duymakla mesul kılındığını tespit etmiştir. Mahkeme, Y.T.’nin cinsiyet kimliğinin hukuken tanınmaması için, yerel mahkemelerin ilgili ve yeterli ağırlıkta gerekçeler sunmadığını ve diğer davalarda ilgili iznin verilmesinin neden mümkün olduğunun açıklanmadığını ifade ederek, bu sebeplerle Y.T.’nin özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalenin haksız nitelikte bir müdahale teşkil ettiğine karar vermiştir.

Mahkeme tarafından yayımlanan basın özetinin çevirisi, av. Polat Yamaner tarafından yapılmıştır. 

Y.T. v. Bulgaristan, Başvuru no. 41701/16, Karar tarihi: 09.07.2020

Başvuruya Konu Olayların Özeti

Başvurucu Y.T., 1970 yılı doğumlu bir Bulgaristan vatandaşıdır ve Stara Zagora’da yaşamaktadır (Bulgaristan).

Y.T., doğumunda cinsiyeti kadın olarak ve buna karşılık gelen bir kadın adıyla nüfus kütüklerine kaydedilmiştir. Bununla birlikte başvurucu, erkek cinsiyet kimliğinin ergenlik döneminden beri farkında olduğunu ve toplumda bir erkek olarak, bir erkek adı ve soyadıyla hayatını sürdüğünü ifade etmektedir.

Y.T., 2008 yılından beri bir kadınla aynı evi paylaşmaktadır ve bu kadın 2010 yılında donör döllenme yoluyla bir çocuk dünyaya getirmiştir. Y.T. ve çocuk birbirlerini baba ve oğul olarak görmektedirler. Y.T.’nin 2011 yılında düzenlenen kimlik belgesi fotoğrafına bakıldığında, kendisi erkek görünümündedir.

Y.T. 2014 yılında, cinsiyet uyum süreci bağlamında, gönüllü olarak meme bezlerini ve parenkimal dokularını aldırmıştır.

2015 yılında ilk derece mahkemesine başvuran başvurucu, ilk adının, soyadının ve aile adının, kimliğindeki cinsiyet ibaresi ve kimlik numarasıyla birlikte nüfus kütük kayıtlarında değiştirilmesini talep etmiş; kütüklerde kayıtlı bulunan bilgilerin kendi gerçekliğiyle bağdaşmadığını belirtmiştir. Başvurucunun talebi, derece mahkemesi tarafından reddedilmiş ve başvurucu bu kararı istinaf etmiştir.

2016 yılında istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. İstinaf mahkemesi, gerekçesinde yer alan diğer hususların yanı sıra, cerrahi operasyonların bir kişinin gerçek cinsiyetini değiştiremeyeceğini, ancak kişinin görünümünü ve cinsiyet morfolojisini değiştirebileceğini ifade etmiştir.

Başvurucunun İhlal İddiaları

8. maddeye (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) dayanan Y.T., Bulgaristan mahkemelerinin, nüfus kütüklerinde kayıtlı bulunan cinsiyet ibaresini,  ilk adını, soyadını ve aile adını değiştirme talebini reddetmesinden şikâyetçi olmuştur.

Başvuru İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne 12 Temmuz 2016 tarihinde yapılmıştır.

Sivil toplum örgütleri ADF International ve Bulgaristan Helsinki Kominitesi’ne, ayrıca Transgender Europe, ILGA-Europe ve Bilitis Resource Center Foundation’a dava dosyasına yazılı görüş sunarak üçüncü taraf sıfatıyla katılma izni verilmiştir (Sözleşme’nin Madde 36 § 2 hükmü ve Mahkeme İç Tüzüğü Madde 44 § 3 hükmü).

Mahkeme’nin Kararı

8. Madde (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı)

Mahkeme ilk olarak, mevcut davada söz konusu hukuki çerçevenin, Y.T.’ye cinsiyetinin hukuken tanınması için başvuruda bulunabilme ve iddialarını esastan inceletme imkânı sunduğunu tespit etmiştir. Başvurucu operasyon geçirip cinsiyet uyum sürecini tamamlamak istemektedir, ancak bu operasyon uyum sürecini tanıyan, önceden verilmiş bir mahkeme kararıyla yapılabilmektedir. Y.T., yalnızca cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması amacıyla, rızası haricinde  bir operasyon geçirmeye mecbur bırakıldığını iddia etmemektedir. Başvurucu aksine, fiziksel görünümünün cinsiyet kimliğiyle uyuşması için ameliyat olmayı istemektedir. Bu sebeplerle söz konusu dava, başvurucunun fiziksel bütünlüğüne saygı hakkına yapılan bir müdahale ile ilgili değildir.

Mahkeme ardından, cinsiyet ibaresine ilişkin nüfus kütük kayıtlarında değişiklik yapılması yönündeki başvurucu taleplerinin mahkemelerce reddedilmesinin, başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik orantısız bir müdahale teşkil edip etmediğini incelemesi gerektiğini tespit etmiştir.

Mahkeme mevcut davada, yerel mahkemelerin Y.T.’nin transseksüel olduğunu tespit ettiğini, bu tespiti başvurucunun psikolojik ve medikal durumuna ilişkin detaylı bilgiler temelinde ve aile ve sosyal yaşamına ilişkin bilgilerin beraberinde yaptığını gözlemlemektedir. Bununla birlikte mahkemeler, nüfus kütük kayıtlarındaki “cinsiyet” ibaresinin değiştirilmesi talebini reddetmişlerdir. Mahkeme kararları birçok ayrı argümana dayanmakla birlikte, üç temel unsura ayrılmaktadır. Birincisi; mahkemeler bir kişinin karşı cinsiyetin fizyolojik özellikleriyle doğması durumunda cinsiyetini, atanmış cinsiyetinin haricinde yeniden belirleyemeyeceğini ifade etmişlerdir. İkincisi; mahkemeler bir kişinin sosyo-psikolojik isteklerinin, cinsiyetinin yeniden belirlenmesi için yeterli olmayacağını belirtmişlerdir. Son olarak; yerel mahkemeler söz konusu yeniden belirlemeye hukuki amaçlarla cevaz verilebilmesi için herhangi bir kriter sunmamışlardır. Son hususa ilişkin olarak, istinaf mahkemesi cinsiyet kimliğinin, medikal bir muamelenin önceden takip edilip edilmediğinden bağımsız olarak hukuken tanınması gerektiğine ilişkin son içtihat trendine hiçbir önem atfetmediğini açıkça ifade etmiştir.

Ek olarak, yargı yetkilileri, Y.T.’nin fiziksel görünümünü değiştirmeye başlamasıyla bir cinsiyet uyum süreci içinde olduğunu ve kendisinin sosyal ve ailesel hayatını uzun süredir erkek olarak devam ettirdiğini belirlemiştir. Bununla birlikte, söz konusu cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması talebinin kamu yararıyla bağdaşmadığını ve talebin reddedilmesi gerektiği kanaatinde olan yetkililer, ilgili kamu yararı niteliğini ortaya koyamamış ve Y.T.’nin cinsiyet kimliğinin hukuken tanınması hakkıyla ilgili yarar arasında bir dengeleme faaliyetinde bulunmamışlardır.

Bu koşullar altında, Mahkeme hangi kamu yararı sebeplerinin, Y.T.’nin erkek kimliğinin ilgili nüfus kütük kayıtlarındaki durum ile örtüşmesini reddetmek için haklı görülebileceğini tespit edememektedir. Mahkeme yerel mahkemelerinin gerekçelendirmesindeki katılığın, Y.T.’yi, makul bir sebep olmaksızın ve kesintisiz bir süre için, oldukça sorunlu bir konuma yerleştirdiğini, başvurucunun kırılganlık, aşağılanma ve kaygı duymakla mesul kılındığını tespit etmiştir.

Sonuç olarak, Mahkeme, Y.T.’nin cinsiyet kimliğinin hukuken tanınmaması için, yerel mahkemelerin ilgili ve yeterli ağırlıkta gerekçeler sunmadığını ve diğer davalarda ilgili iznin verilmesinin neden mümkün olduğunun açıklanmadığını ifade ederek, bu sebeplerle Y.T.’nin özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalenin haksız nitelikte bir müdahale teşkil ettiğine karar vermiştir. Bu sebepler doğrultusunda Sözleşme’nin 8. maddesi ihlal edilmiştir.

Adli tazmin (41. madde)

Mahkeme, Bulgaristan’ın başvurucuya 7,500 Euro manevi tazminat ve 4,150 Euro olan masraf ve giderleri ödemesine karar vermiştir.

From → İnsan hakları

Yorum Yapın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: